TARİHTEN GÜNÜMÜZE DEMOKRASİNİN YOLCULUĞU
Demokrasi sözcüğü Yunancadan gelir. Eski Yunancada “demos’ halk, ‘kratos’ iktidar ya da egemenlik anlamında kullanılırdı. Buna göre, demokrasi halkın egemenliğini ifade eder. Demokrasinin ilk ortaya çıktığı ülke eski Yunanistan’dır.
Demokrasinin günümüze kadar gelişmesini etkileyen önemli unsurlar şunlardır:
M.Ö. 450: Atina’da Aristo, Eflatun ve Sokrates gibi düşünürlerin düşünce olarak katkıda bulundukları bir çeşit yönetim sistemi, siyasi tarihteki yerini aldı. Site” denilen şehir devletlerce kadınlar ve köleler site halkının dışında kabul ediliyordu. Yetişkin erkeklerin halk meclisinde konuşma ve oy kullanma hakkı vardı.
375:Roma İmparatorluğunda yurttaştık ve insan haklan kavramı gelişme gösterdi.
1215: İngiltere’de Kral I. John’un imzaladığı Magna Carta kralın yetkilerini sınırlarken halka da bazı hak ve özgürlükler tanıyordu. Magna Carta ile kralın sınırsız yetkilerine son verildi. Kimsenin yargılanmadan cezalandırılmayacağı ilkesi getirildi.
1450: Alman Johann Gutenberg modern matbaayı geliştirdi. Matbaanın geliştirilmesiyle birlikte insanlar duygu, düşünce ve bilgilerini birbirleriyle paylaşmaya başladı. Bu da demokratik hak ve talepleri hızlandırdı. Matbaanın geliştirilmesi Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketlerinin başlamasına neden oldu.
1750: Avrupa aydınlanma felsefesiyle anayasal demokrasinin düşünce temelleri atıldı. Montesqieu (Monteskiyo) güçler ayrılığını savunuyordu. Jean Jacgues Rousseau (Jan Jak Russo) “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” sloganıyla 1762 – 1763 yıllarında “Toplumsal Sözleşme”yi yazdı. John Locke (Con Luk) ise yaşama hakkı, özel mülkiyet hakkı gibi insanların sahip olması gereken belirli özgürlükleri savundu.
1776: Virginia Haklar Bildirgesi’nde yaşam, hürriyet ve mülkiyet haklarıyla beraber mutluluğu arama hakkından söz edildi.
1789: 1789 yılında Fransa halkı krala karşı ayaklandı. Bunun sonucunda Fransız İnsan Bildirgesi yayımlandı. Bu bildiri temel insan haklarını “hürriyet, mülkiyet, güvenlik ve zulme direnme” olarak tespit etmektedir. Eşitlik, özgürlük ve adalet düşüncesinin kitleler tarafından telaffuz edildiği ilk siyasal örnektir.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, yalnızca Fransızlar için değil, bütün insanlar için geçerli olan bir bildirgedir. Bu yüzden evrensel niteliktedir.
1877: İlk Türk Meclisi Mebuslar Meclisi (Genel Meclis) adı altında ve iki meclisli olarak 20 Mart 1877 tarihinde çalışmalarına başladı.
1920: 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da egemenliğin millete ait olduğu ilk meclis kuruldu. Yurdumuzun değişik bölgelerinden gelen milletvekilleri burada çalışmaya başladı.
1945: II- Dünya Savaşı‘nın sonuçlarını gören devletler sürekli barışın sağlanması için bir araya gelerek Birleşmiş Milletler örgütünü kurdu ve 1945 yılında Birleşmiş Milletler Antlaşması imzalandı.
t» Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin 11 Aralık 1946 tarihli ilk oturumunda içinde insan haklarının yer alacağı bir belge hazırlanması amacıyla Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu oluşturuldu. Komisyonda hazırlanan taslak 10 Aralık 1948 tarihinde genel kurul tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olarak kabul ve ilan edildi. Bildirge insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı sağlamak ve geliştirmek yolunda atılan ilk adımdır.
1989: Almanya’da bulunan Berlin duvarının yıkılması ve Sovyetler Birliği ile Doğu Avrupa ülkelerinin dağılması bu ülkelerde demokrasinin yayılmasına zemin hazırladı.
1995: İnternet kullanımı yaygınlaştı. İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla dünya üzerinde insanların birbirleriyle iletişimi arttı ve fikirlerin tüm dünyaya daha hızlı bir şekilde yayılması sağlandı.
2000: Dünyadaki 192 ülkeden seçimle iş başına gelen demokratik ülke sayısı 120’ye ulaştı. Bu rakam dünya nüfusunun yaklaşık %60’ına denk gelmektedir.
BELGELERİN DİLİ
İnsan haklarının gelişimi geçmişten günümüze kadar gelen çeşitli belgeler ve yasalardan öğrenilmektedir.
Bu belge ve yasaların bazıları şunlardır:
HAMMURABİ YASALARI (M.Ö. 1795 -1750)
Hammurabi, Babil küçük bir şehir devleti iken tahta çıktı ve devleti bir imparatorluğa dönüştürdü. Kendi adıyla bilinen yasalar çıkardı. Bu yasalar, Hammurabi’nin hükümdarlığının son yıllarındaki 282 davayla ilgili kararları kapsar. Kararlar evlenme, boşanma, ticaret, ceza gibi toplumsal adalet kurallarını içerir. Hammurabi Yasaları kendinden sonraki toplumları etkiledi ve örnek oldu. Bu nedenle demokrasinin gelişim sürecinde önemli bir belgedir.
Hammurabi Yasalarındaki maddelerden bazıları şunlardır:
- Sağlam olmadığı için yıkılarak içindekilerin ölümüne neden olan binanın ustası da öldürülür.
- Ameliyat sırasında hastasını öldüren doktorun elleri kesilir.
- Bir insan, kendisi ile eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır (Dişe diş).
- Bir insan başka bir insanın gözünü çıkarırsa onun da gözü çıkarılır (Göze göz).
VEDA HUTBESİ (632)
İnsan hakları meselesi Hz. Muhammed’in önemle üzerinde durduğu bir konudur. Batı’da kabul görmüş evrensel değerler, insan haklarına ilişkin hükümler asırlar önce Hz. Muhammed tarafından dünyaya ilan edildi. Bu konuda Veda Hutbesi’nin önemi büyüktür.
Veda Hutbesi, Hz. Muhammed’in 23 yılda yaptığı ilahi duyurunun özünü, ana noktalarını vurgulayan tarihî konuşmanın adıdır. Bu tarihî hitap iç içe geçmiş ve gittikçe genişleyen dairelerden oluşur. Merkez dairede kişi yer alır. Kişinin yer aldığı bu merkezî daireyi aile ve bütün insanlığın bulunduğu daireler kuşatır.
Veda Hutbesi’ndeki maddelerden bazıları şunlardır:
- İnsanların canları, malları ve ırzları kutsaldır.
- Kan davaları tamamen kaldırılmıştır.
- Hiç kimse diğerinden üstün değildir.
- Kimseye haksızlık yapmayın, boyun da eğmeyin.
- Kimse başkasının suçundan dolayı sorumlu tutulamaz.
MAGNA CARTA (1215)
1215 yılında imzalanan Magna Carta İngiltere kralı ile soylular arasındaki karşılıklı yetki ve görevleri belirledi ve böylece kralın sonsuz yetkilerini sınırladı. Magna Carta, vatandaşların hakları ve özgürlükleri açısından önemli kurallar getirerek, hukukun üstünlüğü ilkesinin birçok ülkede yerleşmesini sağladı.
Magna Carta’da maddelerden bazıları şunlardır:
- Kral yasalara uygun olarak verilmiş bir hüküm olmadan kimseyi tutuklayamaz, hapsedemez, mallarına el koyamaz, sürgüne gönderemez, kötü muamelede bulunamaz.
- Kral, kanuni bir hüküm olmadan toprakları, şatoları, hakları ve özgürlükleri ellerinden alınmış kişilere tüm bunları iade edecektir.
- Özgür bir kişi işlediği küçük bir suç için buna uygun bir para cezasına çarptırılacaktı Ağır bir suç işlemezse yaşamına son vermemek şartıyla suça uygun bir ceza verilecektir.
- Kimseye karşı hak ve adaleti yerine getirmekten kaçınılamaz ve adalet geciktirilemez.
KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN’IN KANUNLARI (1520 -1566)
- Süleyman (Kanunî Sultan Süleyman) Osmanlı Devleti’ne Yükselme Dönemi’nde hükümdarlık yaptı. Hazırladığı kanunlarla dünyada ün yapan I. Süleyman’a “Kanunî” unvanı verildi.
Kanunlarda yer alan maddelerden bazıları şunlardır:
- Bir kimse bir başkasıyla kavga edip birbirinin sakalını yolsalar, ikisi de kınanı Zenginse yirmi, fakirse on akçe alınır. Eğer birbirlerinin yakalarını yırtsalar her ikisi de cezalandırılır.
- Bir kimse adam öldürürse kısas uygulanır (Adamı öldüren de öldürülür).
- Bir kişi diğer kişinin kasten gözünü çıkarsa ya da dişini kırsa kısas uygulanı
- Bir yerde kalan kişinin malı çalınırsa hırsızı oradakiler bulmalıdı Eğer bulamazlar ise o kişinin zararını karşılamak zorundadırlar.
FRANSIZ İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI BİLDİRGESİ (1789)
1789 yılında Fransa’da çıkan ihtilal sonucunda mutlak krallıkların yıkılabileceği görüldü. Fransa 28 Ağustos 1789 tarihinde Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni ilan etti. Demokrasi Batı uygarlığının vazgeçilmez unsurlarından biri oldu. Eşitlik, özgürlük, adalet, anayasal yönetim ve milliyetçilik gibi ilkeler önce Avrupa’ya sonra da dünyaya yayıldı.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ndeki maddelerden bazıları şunlardır:
- Hiç kimse inançlarından dolayı rahatsız edilemez.
- Düşünce ve ifade özgürlüğü garanti altındadı
- Hiç kimse yasaların gösterdiği durumlar dışında suçlanamaz ve tutuklanamaz.
- Keyfî emirler verilmesini isteyenler ve bu emirleri yerine getirenler cezalandırılı Suçlu olduğu ispat edilene kadar herkes masumdur.
- İnsanlar özgür ve eşit değerdedir ve öyle de kalı
- Hak ve özgürlüklerin sınırı yasalardı Özgürlük bir başkasına zarar vermeden herşeyi yapabilme gücüdür.
- Kral dahil kimse halktan kaynaklanmayan iktidarı
- Tüm yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların yapılmasına katkıda bulunma hakkına sahiptir.
KANUN-İ ESASİ (1876)
Osmanlı Devleti’nde 23 Aralık 1876’de I. Meşrutiyet ilan edilerek Türk tarihinin ilk anayasal özelliğini taşıyan Kanun-i Esasi kabul edildi. Böylece halk ilk defa padişahın yanında yönetime ortak oldu. Seçme, seçilme ve temsil hakkını kullandı. Kişi hakları anayasanın güvencesi altına alındı.
Kanun-i Esasi’deki maddelerden bazıları şunlardır:
- Osmanlı sınırlarındaki herkes kişisel hürriyete sahiptir. Hiç kimse başkalarının hürriyetine zarar veremez.
- Bir kanuna dayalı olmadığı sürece hiç kimseden vergi ve buna benzer paralar alı
- İşkence ve her türlü eziyet kesinlikle ve tamamen yasaktı
- Mahkemeler her türlü müdahaleden uzaktı
- Osmanlı sınırları içerisindeki herkes özel mülkiyet sınırları içindeki her türlü saldırıdan korunmuş
- Kanunda olmayan bir sebepten dolayı kimsenin özel mülküne zorla girilemez.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ (1948)
İnsan haklarının uluslararası alanda korunmasını amaçlayan çalışmalar II. Dünya Savaşı’ndan sonra hız kazandı. 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler kuruldu. Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan İnsan Hakları Komisyonu’nun çalışmaları sonucunda 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi. Bu bildirge insan haklarını uluslararası alanda korumayı amaçlayan önemli bir belgedir.
İnsan Hakları Beyannamesi’ndeki maddelerden bazıları şunlardır:
- Her kişinin yaşama hakkı, kanun koruması altındadı
- Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da işleme uğratı
- Hiç kimse köle veya kul olarak tutulamaz.
- Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ya da zorla çalışmaya bağlı
- Herkesin özgürlük ve güvenlik hakkı vardı
- Yasal yöntemler dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakı
- Herkes özel ve aile yaşamına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
- . Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Ancak bu özgürlük kamu güvenliğinin ve düzeninin, genel sağlığın, genel ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için kanunda ön görülen zorunlu olan önlemlerle sını
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ (1950)
Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kurulması ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilmesinden sonra demokratik ilkeleri benimseyen Batı Avrupa ülkeleri 5 Mayıs 1949 tarihinde Avrupa Konseyi’ni kurdular. Avrupa Konseyi insan haklarının korunmasında etkili olan ilk bölgesel kuruluştur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki maddelerden bazıları şunlardır:
- Bütün insanlar hürriyet, haysiyet ve şeref bakımından eş
- Herkes ırk, renk, cins, din, dil gibi açılardan herhangi bir fark gözetmeksizin bu bildirideki hürriyetlerden yararlanı
- Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdı
- Hiç kimse kölelik ya da kulluk altında bulundurulamaz.
- Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ve haysiyet kırıcı cezalara tabi tutulamaz.
- Herkes hukuki kişiliğinin tanınması hakkına sahiptir.
- Kanun önünde herkes eş
- Hiç kimse keyfi olarak tutulamaz, alıkonulamaz ve sürü
Süper
Çok teşekkür ederim