Etiket arşivi: sosyal bilgiler

Eğitimde Yapay Zeka Devrimi: Fırsatlar, Zorluklar ve Geleceğin Eğitimi

Eğitimde Yapay Zeka Devrimi: Fırsatlar, Zorluklar ve Geleceğin Eğitimi

Yapay zeka (YZ), günümüz dünyasında hemen hemen her sektörü etkileyen bir dönüşüm gücü olarak karşımıza çıkıyor. Bu dönüşümün en önemli alanlarından biri de hiç şüphesiz eğitim. Geleneksel eğitim modellerini yeniden şekillendiren yapay zeka, öğrenme deneyimini kişiselleştirme, öğrenci performansını artırma ve öğretmenlere destek olma gibi pek çok fırsat sunuyor. Ancak bu fırsatların yanı sıra, beraberinde getirdiği zorluklar ve etik tartışmalar da yok değil. Bu blog yazısında, eğitimde yapay zeka devriminin sunduğu fırsatları, karşılaştığı zorlukları ve geleceğin eğitim sistemini nasıl şekillendireceğini derinlemesine inceleyeceğiz.

Yapay Zeka Destekli Öğrenme: Kişiselleştirilmiş Eğitim Deneyimi

Yapay zeka, öğrencilerin bireysel öğrenme ihtiyaçlarına göre uyarlanmış eğitim deneyimleri sunarak öğrenme süreçlerini kişiselleştirme potansiyeline sahip. Öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini analiz eden yapay zeka destekli öğrenme araçları, öğrencilere özel ders planları ve öğrenme materyalleri sunarak öğrenme verimliliğini artırıyor. Bu sayede, her öğrenci kendi hızında ve kendine uygun yöntemlerle öğrenme fırsatı buluyor.

Adaptif Öğrenme Platformları: Öğrencilerin öğrenme düzeylerine ve hızlarına göre içerik ve zorluk seviyesini otomatik olarak ayarlayan adaptif öğrenme platformları, öğrencilerin öğrenme motivasyonunu artırıyor ve başarılarını yükseltiyor.

Otomatik Geri Bildirim: Yapay zeka destekli sistemler, öğrencilerin çalışmalarını anında değerlendirerek geri bildirim sağlayabiliyor. Bu sayede öğrenciler, eksiklerini hızlıca tespit edip giderme imkanı buluyor.

Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik: Yapay zeka ile entegre edilen sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileri, öğrencilere daha etkileşimli ve sürükleyici öğrenme deneyimleri sunarak öğrenmeyi daha eğlenceli hale getiriyor.

Öğretmenlerin Rolündeki Değişim: Yapay Zeka Bir Yardımcı

Yapay zeka, öğretmenlerin rolünü tamamen ortadan kaldırmak yerine, onlara yardımcı olacak ve iş yüklerini azaltacak şekilde tasarlanıyor. Yapay zeka destekli araçlar, öğretmenlerin öğrenci performansını takip etmesine, ders planları hazırlamasına ve öğrencilere daha iyi geri bildirimler vermesine yardımcı oluyor. Bu sayede öğretmenler, öğrencilerle daha fazla birebir ilgilenme ve onların gelişimine daha fazla odaklanma fırsatı buluyor.

Öğrenci Performansını İzleme: Yapay zeka, öğrencilerin ders içi ve ders dışı aktivitelerini takip ederek öğretmenlere detaylı raporlar sunuyor. Bu raporlar, öğretmenlerin öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini daha iyi anlamasına ve öğrencilere daha etkili destek vermesine yardımcı oluyor.

Ders Planlama ve İçerik Oluşturma: Yapay zeka, öğretmenlere ders planları hazırlama ve öğrenme materyalleri oluşturma konusunda yardımcı olabiliyor. Bu sayede öğretmenler, daha yaratıcı ve ilgi çekici dersler tasarlamaya odaklanabiliyor.

Öğrenci İletişimi: Yapay zeka destekli sohbet botları, öğrencilerin sorularını yanıtlayarak ve onlara rehberlik ederek öğretmenlerin iş yükünü azaltabiliyor.

Yapay Zeka ve Eğitim: Karşılaşılan Zorluklar

Yapay zekanın eğitimde sunduğu fırsatların yanı sıra, beraberinde getirdiği bazı zorluklar da bulunuyor. Bu zorlukların başında, yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesi ve uygulanması için gerekli olan yüksek maliyetler geliyor. Ayrıca, yapay zeka sistemlerinin öğrenci verilerini nasıl kullandığı ve bu verilerin güvenliği konusunda etik tartışmalar da yaşanıyor.

Maliyet: Yapay zeka destekli eğitim teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması, okullar ve eğitim kurumları için yüksek maliyetler gerektiriyor. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yapay zeka teknolojilerinin yaygınlaşmasını zorlaştırıyor.

Etik ve Mahremiyet: Yapay zeka sistemlerinin öğrenci verilerini nasıl kullandığı ve bu verilerin güvenliği konusunda endişeler bulunuyor. Öğrenci verilerinin kötüye kullanılması veya veri ihlalleri, ciddi sonuçlara yol açabilir.

Dijital Uçurum: Yapay zeka teknolojilerine erişimdeki eşitsizlik, dijital uçurumu daha da derinleştirebilir. Gelişmiş teknolojilere sahip okullar ve öğrenciler, bu teknolojilere erişimi olmayanlara göre daha avantajlı konuma gelebilir.

Geleceğin Eğitimi: Yapay Zeka ile Uyumlu Bir Model

Yapay zeka, geleceğin eğitim sistemini şekillendirecek önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Eğitimde yapay zeka kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, öğrenme deneyimleri daha kişiselleştirilmiş, etkileşimli ve verimli hale gelecek. Ancak yapay zekanın eğitimde başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için, maliyet, etik ve erişim gibi zorlukların üstesinden gelinmesi gerekiyor.

Geleceğin eğitim modeli, yapay zeka teknolojilerinin sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendiren ve karşılaştığı zorlukları aşabilen bir model olmalıdır. Bu modelde, yapay zeka, öğretmenlerin yerine geçmek yerine onlara yardımcı olacak ve öğrencilerin öğrenme süreçlerini destekleyecek şekilde kullanılmalıdır.

Sosyalbilgiler.org olarak, eğitimde yapay zeka devrimini yakından takip ediyor ve bu alandaki gelişmeleri sizlerle paylaşıyoruz.

Sosyal Bilimler ve Sosyal Bilgiler

Sosyal Bilimler, Sosyal Bilgiler

“Sosyal bilimler bilgi kategorisi ve Sosyal Bilgiler program kategorisi olarak sınıflandırılabilir. Bu ayrım içinde sosyal bilimler, sosyoloji, antropoloji, psikoloji, tarih, siyasal bilgiler, iktisat gibi bilim dallarını içerirken; Sosyal Bilgiler kapsamında ise tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisi önemli bir yer tutar. Ayrıca felsefe, hukuk, mantık ve ahlak bilgisi gibi alanlara da temas edilmektedir. Aslında Sosyal Bilgiler, sosyal bilimlerin öğretim için seçilmiş olan ve değişmeyen bir bölümü olarak kabul edilir. Sosyal Bilgiler, sosyal bilimlerin bulgularına toplumun gerekli yönleriyle değinir; toplumu oluşturan bireylerin, sosyal ilişkileri, kültürü, diğer toplumlarla olan ilişkileri ve bu konulardaki ortak ve temel bilgilerin geniş bir bölümünü oluşturur (Sözer, 1998:3).

“Sosyal bilimler, çeşitli açılardan insan davranışlarını objektif bir şekilde inceleyen bir disiplindir. Bu bağlamda, Sosyal Bilimlerin içeriği, birbirleriyle bağlantılı ve karmaşık birçok insan yaşamından esinlenmiştir. Sosyal Bilgiler programı ise özellikle vatandaşlık eğitimine odaklanmıştır. Sosyal bilgiler alanında, disiplinler arası ve bütünleştirilmiş bir eğitim programı ile vatandaşlık kavramının geliştirilmesine önem verilmiştir (Barth ve Demirtaş, 1997, 5-6).

Sosyal Bilgiler, 1916 sonrasında Amerikan pragmatizmi ve toplumsal yapısından kaynaklanan ihtiyaçları karşılamak amacıyla ortaya çıkan bir dersidir. Dersin oluşturulmasının iki temel sebebi vardır. Birincisi, 1890’lı yıllarda bu ülkeye göç edenlerin toplumla uyumunu hızlandırarak iyi vatandaş olmalarını sağlamaktır. Diğeri ise John Dewey ve arkadaşlarının derslerde işlenecek konuların öğrencilerin günlük hayatından ve ilgilerinden alınması gerektiği anlayışıdır (Şimşek, 2007, 3).”

 

Genellikle Sosyal Bilgiler, Sosyal Bilimlerin öğretimi için seçilmiş ve okullarda 11-15 yaş aralığındaki çocukların programında yer bulur. Sosyal Bilimler ise daha akademik bir düzeyde, bilim disiplini anlayışıyla insan ilişkilerini detaylı bir şekilde inceler (Özbaran, 2003, 1).”

Sosyal Bilgiler, aslında eğitim alanının bir kavramıdır. Bu disiplinler arası alan, sosyal bilimlerdeki kuramsal ve bilimsel gelişmeleri eğitim sürecine entegre ederek bireyin sosyal olarak gelişmesini ve yetiştirilmesini amaçlar (Paykoç, 1991, 2).

Konu ve temaların öğretilmesinde, Sosyal Bilgiler, Sosyal Bilimlere kıyasla daha fazla tercih edilir. Özellikle ilköğretim çağında, vatandaşlık eğitimine öncelik veren Sosyal Bilgiler dersleri yer alırken, Sosyal Bilimler ayrı disiplinler olarak genellikle liselerde ve üniversitelerde öğretilir (Dönmez, 2003, 33).

Sosyal Bilgilerin doğasıyla ilgili en kapsamlı ve etkili çalışmayı yapan Barr, Barth ve Shermis (1978, 18), Sosyal Bilgilerin metotlarını kullanarak demokratik vatandaşlığın ve insani değerlerin öğrencilere baskı yapmadan öğretilmesi ve vatandaşlığa entegre edilmesi gerektiğini ifade eder. Birçok eğitimci de benzer düşünceye sahiptir; ancak aile, inanç, değerler, beceriler, iletişim ve ideallerin etkisi konusunu ele aldıktan sonra, Sosyal Bilgilerin geleneksel olarak üç şekilde anlaşıldığından bahseder. Bu anlayışlar şunlardır: Vatandaşlık Aktarımı Olarak Sosyal Bilgiler, Sosyal Bilimler Olarak Sosyal Bilgiler, ve Yansıtıcı İnceleme Olarak Sosyal Bilgiler.

Sosyal Bilimler, genellikle insan ilişkilerini incelemekle ilgilenirken, Sosyal Bilgiler bir okul programı olarak demokratik sistemde vatandaşlık eğitimine odaklanarak birey ilişkilerine vurgu yapar. Yani, Sosyal Bilgilerin temelini aslında Sosyal Bilimler oluşturur. Program açısından ise Sosyal Bilgiler, Sosyal Bilimlerden alınan içeriğe dayanarak oluşturulan üniteleri içeren bir programa işaret eder. Kısacası, Sosyal Bilgiler, Sosyal Bilimlerden seçilerek sadeleştirilmiş konuları içeren ve okullarda öğretilen bir ders programıdır (Dönmez, 2003, 33).

“Sosyal Bilgilerin Bir Sosyal Bilim Olarak Öğretilmesi yaklaşımına göre, iyi vatandaş yetiştirmek amacıyla öğrencilere, sosyal bilimlerle ilgili disiplinlerdeki bilgi, beceri ve değerler kazandırılmalıdır. Bu yaklaşıma göre, sosyal bilimcilerin düşünme yöntemini öğrenmiş gençler, sosyal bilimciler gibi algılayıcı ve ayırt edici olabilirler (Barr ve diğerleri, 1978: 71, Erden tarihsiz, 7). Sosyal bilimciler, kullandıkları öğretim yöntemlerinin iyi vatandaşlar yetiştirmekte yararlı olacağını belirttiklerinde, öğrencinin farklı sosyal bilim alanlarında (örneğin, tarih, coğrafya, vatandaşlık bilgisi) bir düşünme tarzı geliştirmesi (uygulama ve eylem yapma yöntemi) gerekliliğini ifade ederler. Bir bilim adamı gibi düşünmeyi öğrendikten sonra, bir vatandaş olarak değerlendirmeyi, dikkatle anlamlandırmayı ve mantıklı sonuçlara varmayı anlamış olacaklardır (Barth ve Demirtaş 1997, 9).

Bu yaklaşımın temel mantığı, öğrencilere sosyal bilimlerin temel ilke ve içeriğini kavratmaktır. Bu yöntemin bir diğer önemli yönü ise, sosyal bilimcilerin bilgiye ulaşırken kullandıkları yöntemi öğrencilere öğretebilmektir. Bu şekilde çocuklar dünyayı sosyal bilimciler gibi düşünmeye ve anlamaya çalışacaklardır. Bu yaklaşımın içeriği, sosyal bilimlerin bilgi temelini oluşturur. Çocuklar, insan davranışlarını ve vatandaşlık sorumluluğunu, sosyal bilimlerin temel prensiplerini inceleyerek öğrenirler (Doğanay ve Sarı 2004, 153). Sosyal bilimler geleneğinde yöntem araştırma-inceleme yöntemidir. Sosyal bilim dallarıyla ilgili bilgilerin kazanımı yanında, öğrenme sürecine de özellikle önem verilir (Doğanay, 2002,20).”

Sosyal Bilgiler Tarihçesi

Sosyal bilgiler alanının ilk başlangıcı 19. XIX yüzyılda ve daha sonra 20. XVIII yüzyılda büyüdü. Bu temeller ve yapı taşları, 1820’lerde Amerika Birleşik Devletleri’ne entegre olmadan önce Büyük Britanya ülkesinde atıldı.

Konunun amacı, ABD ve diğerleri gibi ülkelerde sosyal refahı ve kalkınmasını teşvik etmekti.  John Dewey‘in ilk ve orta öğretim felsefesinde erken bir sosyal bilgi kavramı bulunur. Dewey, insan işgallerinin incelenmesi ile yeryüzünün incelenmesini birleştirdiği için coğrafyanın konu alanına değer veriyordu. Araştırmayı, gerçeklerin özümsemesi ve tekrarlanmasının aksine bir öğrenme süreci olarak değerlendi ve yükseköğretimde gerçekleşen öğrenme türünü yansıtmak için ilk ve orta öğretimde daha fazla araştırma yapılması savunuldu. Fikirleri büyük ölçüde çağdaş sosyal bilgiler sınıflarında uygulanan sorgulamaya dayalı öğrenme ve öğrenci odaklı araştırma pratiğinde kendini göstermektedir. Dewey, tarihin incelenmesine sadece insan olaylarının anlatımından ziyade, toplumsal süreçleri ve çağdaş toplumsal sorunlara uygulanması için değer verirdi. Bu görüşe göre tarih çalışması modern öğrenciye uyarlanmış ve toplumun gelişimine yöneliktir.

sosyal bilgiler tarihçesi

Amerika Birleşik Devletleri‘nde 1900’ler boyunca, sosyal bilgiler coğrafya, vatandaşlık ve tarih çalışmaları etrafında döndü. 1912’de, Eğitim Bürosu (ardıl ajansı olan Amerika Birleşik Devletleri Eğitim Bakanlığı ile karıştırılmamalıdır) o zaman İçişleri Bakanı Franklin Knight Lane tarafından yirminci yüzyıl için Amerikan eğitim sistemini tamamen yeniden yapılandırmak için görevlendirildi. Buna karşılık Eğitim Bürosu, Milli Eğitim Derneği ile birlikte Ortaöğretimi Yeniden Düzenleme Komisyonu’ni oluşturdu. Komisyon, her biri Amerikan Eğitim sisteminin belirli bir yönünün reformu ile emanet edilen 16 komiteden oluşuyordu (iki yıl sonra, 1916’da 17’si kuruldu). Bunlar arasında dikkat çeken, “sosyal bilgiler” olarak adlandırılacak yeni bir derste normal okul müfredatına uymayan çeşitli konuları pekiştirmek ve standartlaştırmak için oluşturulan Sosyal Bilgiler Komitesiydi Aralık 1920’de Toplumsal Araştırmalar Komitesi’nin yaptığı çalışmalar, 28 sayılı Bültenin (“Sosyal Araştırmalar Komitesi Raporu, 1916” olarak da adlandırılır) yayımlanması ve yayımlanmasıyla sonuçlandı.

ABD Eğitim Bürosu tarafından yayınlanan ve dağıtılan 66 sayfalık bültenin, tamamen konuya adanmış ilk yazılı çalışma olduğuna inanılmaktadır. Konsepti Amerikalı eğitimcilere tanıtmak ve sosyal bilgilere dayalı ülke çapında bir müfredat oluşturulması için bir rehber olarak hizmet etmek üzere tasarlanmıştır. Bültende, o dönemde radikal olarak kabul edilen ve birçok eğitimci tarafından yirminci yüzyılın başlarındaki en tartışmalı eğitim kaynaklarından biri olarak kabul edilen birçok fikir önerildi.  Yayınlandıktan sonraki yıllarda, bülten özellikle Sosyal Bilgilerin tanımı konusundaki belirsizliği nedeniyle eğitimcilerden eleştiri aldı. Eleştirmenler genellikle raporun Sosyal Bilgiler’ini belirsiz bir şekilde “konuları insan toplumunun organizasyonu ve gelişimiyle doğrudan ilişkili olanlar ve sosyal grupların bir üyesi olarak insanlar için tanımlayan 1” olarak adlandırırlar. Bölümü işaret ediyor.

Çalışma alanındaki değişiklikler, müfredatı ve öğretmenin hazırlık standartlarını belirleyen devlet ve ulusal düzeyde değişikliklerin meydana geldiği 1950’lere kadar hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmedi. Bu, temel kavramlara, genellemelere ve entelektüel becerilere odaklanmak yerine sunulan olgusal bilgi miktarının azalmasına yol açtı. Son olarak, 1980’lerde ve 1990’larda, bilgisayar teknolojilerinin geliştirilmesi yayıncılık endüstrisinin büyümesine yardımcı oldu. Ders kitapları her devletin müfredatı etrafında oluşturulmuştur ve bu, küreselleşme ve büyüyen ekonomilerden kaynaklanan siyasi faktörlerin artmasıyla birleştiğinde, kamu ve özel öğretim sisteminde değişikliklere yol açmıştır. Şimdi, artan testlerden öğretmenlerin ve okul bölgelerinin hesap verebilirliğine kadar ulusal müfredat standartlarının akışı geldi ve sosyal bilgiler eğitim sistemini bugünkü haline dönüştürdü.

6. Sınıf Sosyal Bilgiler Konu Anlatımı ve Ders İçerikleri

Geniş bir konu içeriğine sahip olan sosyal bilgiler 6. sınıf dersini başarılı şekilde tamamlayabilmeniz için hem konu tekrarlarına hem de soru çözümlerine dengeli vakit ayırmalısınız. Her bir öğrendiğiniz konuyu düzenli olarak tekrar etmeli, ardından konu ile ilgili soru çözmelisiniz. Çalışmalarınızdan verim alabilmek adına motivasyonunuzu her zaman yüksek tutmaya özen göstermelisiniz. Bu amaçla tekrarlarınız için Tonguç Akademi 6. sınıf sosyal bilgiler video konu anlatımı içeriklerini tercih edebilirsiniz. Her biri eğlenerek öğrenebileceğiniz şekilde hazırlanmış olan bu içerikler okul hayatınızla ilgili hedeflerinizi gerçekleştirmenize katkıda bulunacaktır.

Tonguç Akademi

Video anlatımlarda seçtiğiniz dersle ilgili tüm konular yer almaktadır. Sosyal bilgiler 6. sınıf video konu anlatımı başlıklarına baktığınızda bunlar arasında Biz ve Değerlerimiz, Yeryüzünde Yaşam, Tarihe Yolculuk, Üretiyorum Tüketiyorum Bilinçliyim, Bilim ve Teknoloji Hayatımızda, Yönetime Katılıyorum ve Uluslararası İlişkilerimiz gibi konular vardır. Bunlar içerisinde özellikle sosyal bilgiler biz ve değerler konusu dersin temelini oluşturmaktadır. Anlatımlara temel bilgilerden başlamak isterseniz Tonguç Akademi sosyal bilgiler 5. sınıf video konu anlatımı ve diğer sınıf içeriklerine de göz atabilirsiniz.

Tonguç Akademi

6. Sınıf Sosyal Bilgiler Biz ve Değerlerimiz Konusu

Sosyal bilgiler biz 6. sınıf konusu kendi içerisinde alt başlıklara ayrılmaktadır. Her bir video anlatımın süresi içeriğe bağlı olarak farklılık göstermektedir. Birey ve toplum üzerine kurulu olan bu başlığa dair örnekleri günlük yaşamda sıklıkla görebilirsiniz. Özellikle Değişen Rollerim, Sorunlarımın Çözümünü Biliyorum, Kır Çiçekleri Gibiyiz Rengarenk, Kültürümüzle Yaşıyor ve Gelişiyoruz, Bir Elin Nesi Var İki Elin Sesi Var gibi konulara çalışırken, süreci kendiniz için daha eğlenceli hale getirebilirsiniz. Sosyal bilgiler biz 8. sınıf içeriklerini incelediğinizde de benzer başlıkları görebilirsiniz. Konuların günlük hayatın içinde olması motivasyonunuzun hep yüksek olmasını sağlayacaktır. Bu sayede sosyal bilgiler videoları izleyerek dersi yüksek notlarla tamamlayabilirsiniz.

Tonguç Akademi

Sosyal Bilgiler Ders İçerikleri

Sosyal bilgiler dersine ait içerikler genellikle 7. sınıfta biraz daha zor olmaktadır. Bu nedenle 6. sınıftan itibaren ders çalışma veriminizi hep yüksek tutmalısınız. Dönem başladığında ise sosyal bilgiler 7. sınıf video konu anlatımı içeriklerinden düzenli tekrar yapmalı ve özel olarak hazırlanan soru çözümlerini izlemelisiniz. Örneğin Tonguç Akademi sosyal bilgiler biz 6. sınıf ya da sosyal bilgiler biz 7. sınıf videolarını izlerken son bölümde bulunan konu sonu değerlendirme testlerini çözerek öğrendiklerinizi gözden geçirebilir, eksikleriniz varsa hemen geri dönüp bakabilirsiniz. İstediğiniz performansa ulaşabilmeniz için Tonguç Akademi sosyal bilgiler ve diğer tüm derslerle ilgili güncel müfredata uygun videoları size sunmaktadır.

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNDE YENİ YÖNELİMLER

Özet

sosyal bilgiler öğretiminde yeni yaklaşımlar . A.B.D’da 1916 yılında adı resmen ilk defa geçmiş. Daha sonra içeriği ABD’nin içinde bulunduğu siyasi, sosyal şartlara göre konuları değişmiş. Türkiye’de sosyal bilgiler kapsadığı konular farklı dersler adı altında okutulmuş. 1968 yılında adı programda geçmiş. 1981 yılından sonra Milli tarih ve Milli coğrafya dersleri okutulmuş. 1998 ve 2004 yıllarında öğretim programında değişikliklere gidilmiş ve vatandaşlık konularına ağırlık verilmeye başlanmış. Günümüzde sosyal bilgiler öğretim programı ile düşünen, irdeleyen, bilgiyi kendisi yapılandıran, sosyal olaylara duyarlı, vatandaşlık görevlerini bilen, ilgi yeteneklerin farkında olan bireyler yetiştirmek amaçlanmıştır. sosyal bilgiler öğretiminde yeni yaklaşımlar

Anahtar Kelimeler: sosyal bilgiler, sosyal bilgiler eğitiminde yeni yönelimler, yapılandırmacılık.

 

Giriş

Sosyal Bilgiler dersi bireyi toplumsallaştıran, geçmişi hatırlatarak bugünü yaşamasını ve yarını da kucaklamasını öğreten bir disiplinler topluluğudur. Hayatın kendisini konu alan bu dersin öğretimi, insanların topluluk halinde yaşamaya başlamasından günümüze kadar süre gelmiştir. Giderek küresel bir yapıya bürünen dünyamızda gelecek nesillerin yetiştirilmesinde Sosyal Bilgiler dersi önemli bir rol oynayacaktır (Ambarlı Aytaç, 2010) Sosyal Bilgileri şöyle tanımlamaktadır: “ Sosyal Bilgiler, toplumsal gerçekle kanıtlamaya dayalı bağ kurma süreci ve bunun sonunda elde edilen dirik bilgilerdir (Sönmez, 1999, 17). Sosyal Bilgilerin evrensel  tanımı , sosyal bilimler ile felsefe ve din gibi alanların vatandaşlık eğitimi için bir araya gelip bütünleşmeleri (Bart ve Demirttaş, 1997:1.8) Sosyal Bilgiler insanların yaşamlarını konu alır. Kendi kendimizi ve diğerlerini daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Sosyal Bilgileri tanımlamak tarih, ya da coğrafya gibi bir disiplini tanımlamaktan daha zordur. Çünkü Sosyal Bilgiler disiplinler arası bir disiplindir ve çok disiplinli bir alandır (Öztürk, 2003). Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

ABD’de  Sosyal Bilgilerin Tarihsel Geçmişi

 

Avrupa ve ABD’de sanayi devrimi ve şehirleşme ile birlikte toplumsal olaylar meydana gelmiştir. Vatandaşlık eğitimi kavramı ortaya atılmış ve daha sonra bir çok sosyal bilimi kapsayan sosyal bilgiler olgusu ilk kez konuşulmaya başlanmıştır. Sosyal bilgiler terimi ise ilk kez resmen 1916 yılında ABD Milli Eğitim Derneği’nin orta dereceli  okulları yeniden teşkilatlandırma komisyonu sosyal bilgiler komitesi tarafından kabul edilmiştir (Sönmez, 1996).

 

1.Dünya Savaşı ve II.Dünya Savaşı arasında ve sırasında A.B.D’de sosyal bilgiler eğitimi daha çok savaşların ve savaş ekonomisinin de etkisi ile ideolojiktir. Bu dönemde sosyal bilgilerde konu merkezli yaklaşımlar ön plandadır. 1930’lu yıllarda, sosyal bilgiler daha çok tarihi konular işlenmekte ve sosyal problemler üzerinde durulmaktaydı. A.B.D ‘ de  II. dünya savaşı sırasında sosyal bilgilerin konuları, daha çok coğrafya ve savaş konularını içermiştir. Savaş bitiminde ise kalıcı barışın sağlanması, çok kültürlülük ve kültürler arası eğitim konuları ele alınmış. Savaşın etkisi geçmesi ile sosyal bilgiler programı baştan aşağıya incelenmiş. 1950’li yıllarda, sosyal problemlere yönelik yaklaşımdan uzaklaşılarak yeniden akademik disipline geri dönülmüştür. Çünkü, konu merkezli yaklaşımda yer alan bazı tartışmalı konular okullarda ve toplumda hoşnutsuzluk yaratmıştır. (Evans, 2004) (Aktaran: Kan Çiğdem 2010) Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzerine sosyal bilgiler ideolojilere, hükümetlere ve dünyanın  içinde bulunduğu şartlara göre konuları, amaçları değişmektedir.

Toplumsal değişmelere paralel olarak sosyal bilgiler dersi şekil almıştır. Amerika’da 1940 ve 1950’li yıllarda sosyal bilgiler programı, daha çok tarih ve coğrafya, 1960 ve 1970’li yıllarda sosyal bilgilerin mevcut programları üzerinde oturulup konuşuluyor. Eleştirilerden sonra sosyal bilgiler dersinde tarih ve coğrafya bilgilerinin ağırlığı azaltılmış ve sosyoloji, antropoloji, ekonomi, siyaset bilimi ve sosyal psikolojiye ağırlık verilmiştir. Eğitim metodunda bazı yeniliklere gelinmiş geleneksel tümden gelim yöntemi yerine tümevarım yöntemi belirlenmiş. Bu yaklaşımın 70’li yılların sonuna doğru başarısız olması nedeniyle 1980’li yıllarda, yeni sosyal bilgiler anlayışı geleneksel anlayışa geri dönmüştür (Erden, tarihsiz). Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Türkiye’de Sosyal Bilgilerin Gelişimi

Türkiye’de sosyal bilgiler dersi tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisi konuları olarak farklı dersler adı altında 1924 yılından itibaren programlarda yer almaktadır. Sosyal bilgiler adı ve programı olarak ise, 1968 yılında ilk defa uygulamaya konulmuş. (Kan Çiğdem, 2010)

Osmanlı Devleti eğitim programlarında siyasi, sosyal, hayata dönül bazı derslerin eğitim programına konulduğu görülür. 1913 tarihli kanun ilköğretim programlarını şöyle tespit etmiştir: Kıraat, Hat, Lisan-i Osmani, Hesap, Hendese, Coğrafya, Tarih dersleri mevcuttur (Ergin, 1977).

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Türkiye Cumhuriyetinde ilk yeni müfredat yapma çalışmaları 1924 yılında başlatılmış. Cumhuriyet döneminde 1926- 1930-1932- 1936- 1948- 1962- 1968- 1989-1993-1995 yılarında ilkokul programlarında düzenlemeler yapılmış. 1926 programında ilk mektebin başlıca “genç neslin muhitine faal halde intibak ettirmek suretiyle iyi vatandaşlar yetiştirmektir” ilkesi temel alınmış. Hayat bilgisi dersine haftada dört saat olmak üzere 1,2 ve 3. sınıflarda yer verilmiştir. 1926, 1930, 1932 ve 1936 programlarında 1926 programındaki amaca; bedence ve ruhça en iyi alışkanlıklara sahip olmak, Türk toplumuna ve cumhuriyet idaresine intibak etmek, faydalı olmak, milli, medeni ve insani fikir ve hislere sahip bir hale getirmek gibi ilkeler de eklenmiştir (Sönmez, 1998). Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Bizde ise Sosyal Bilgiler ismi zaman zaman kullanıldığı halde, 1963 yılına kadar okul programlarımıza girmemiştir. Özellikle, ilköğretimle ilgili çeşitli kitaplar zaman zaman Sosyal Bilgiler ismini kullanmışlardır. Fakat Sosyal Bilgiler, uzun yıllar okullarımız için bir ders ismi olamamıştır. Hatta bir ara, ilkokullarımızda Tarih, Coğrafya ve Yurttaşlık bilgisi dersleri bir ders olarak görülmüş ve öğrenci karnelerine, ayrı ayrı okutulan bu üç ders için bir not verilmiştir. Daha sonra bu uygulama ortaokullara geçmiştir. Ortaokullarda Tarih, Coğrafya ve Yurttaşlık bilgisine verilen notlar toplanıp üçe bölünmüş ve öğrenci karnesine Sosyal bilgiler notu olarak verilmiştir. Böylece hiç değilse bu üç dersin bir bütün olabileceği ve birbirlerine tamamlayacak kadar ilgili oldukları fikri okullarımıza girmiştir (Güngördü, 2001). 1962 İlkokul Programı Taslağı bir hamle yaparak, daha önce ayrı ders saatleri, ayrı ders kitapları bulunan bu üç dersi, yani Tarih, Coğrafya ve Yurttaşlık Bilgisini birleştirerek Toplum ve Ülke İncelemeleri adı altında toplamıştır. 1968 ilkokul Programındaki Sosyal Bilgiler programı 22 yıl sonra gözden geçirilerek yeni bir Sosyal Bilgiler Programı geliştirilmiş ve 1990-1991 öğretim yılından itibaren uygulamaya konulmuştur. Böylece, Sosyal bilgiler dersi 1968 yılından itibaren bütün ilkokullarda, 1975 yılından itibaren de bütün ortaokullarda okutulmaya başlanmıştır. İlkokullarda Sosyal bilgiler dersi devam etmekte ve Sosyal Bilgiler programı bütün ilkokullarda uygulanmaktadır. Ancak ortaokullarda okutulan Sosyal Bilgiler dersi Talim ve Terbiye kurulunun 26.4.1985 tarih ve 64 sayılı karanla kaldırılmıştır. Sosyal Bilgiler dersi 1985-1986 öğretim yılından itibaren “Milli Tarih”, “Milli Coğrafya” ve “Vatandaşlık Bilgileri” adı altında üç derse ayrılmıştır. 1997-1998 öğretim yılında tekrar ilköğretim okullarının 6.7. sınıflarında Sosyal Bilgiler dersi uygulamasına geçilmiştir(Güngördü,2001).

Öğretmene “öğretici” yerine “ortam düzenleyici”, “yönlendirici” ve “kolaylaştırıcı” rolleri yüklenmektedir. Öğretmenin sınıftaki rolü öğrenme-öğretme  ortamını düzenlemek, etkinliklerde öğrencilere yardımcı olmak. Bilgi aktaran değil de bilgiye ulaşmada rehberlik yapan rolü verilmiş. Öğretmen artık bireysel farklılıkları gözeten, öğrencilerin seviyesine inen, öğrenme psikolojileri hakkında bilgi sahibi olan, rehberlik konusunda bilgi sahibi olan sürekli kendisi geliştiren görevi verilmiştir. (Eğitim Reformu Girişimi, 2005).

Yeni programın, yapılandırmaca yaklaşımı temel alarak öğrenci merkezli olduğu ve önceki programlara göre daha farklı bir yapı gösterdiği söylenebilir. 2005 yılı sosyal bilgiler programının vizyonu, “21. yüzyılın çağdaş, Atatürk İlke ve İnkılaplarını benimsemiş, Türk tarihini ve kültürünü kavramış, temel demokratik değerlerle donanmış ve insan haklarına saygılı, yaşadığı çevreye duyarlı, bilgiyi deneyimlerine göre yorumlayıp sosyal ve kültürel bağlam içinde oluşturan, kullanan ve düzenleyen (eleştirel düşünen, yaratıcı ve doğru karar veren), sosyal katılım becerileri gelişmiş, sosyal bilimcilerin bilimsel bilgiyi üretirken kullandıkları yöntemleri kazanmış, sosyal yaşamda etkin, üretken, haklarını ve sorumluluklarını bilen, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını yetiştirmektir” olarak açıklanmıştır (MEB, 2005).

 

Sosyal bilgiler 7.sınıf öğretmen kılavuz kitabında sosyal bilgiler öğretim programının genel amaçları aşağıdaki gibidir.

  1. Özgür bir birey olarak fiziksel, duygusal özelliklerinin; ilgi, istek ve yeteneklerinin farkına varır.
  2. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, vatanını ve milletini seven, haklarını bilen ve kullanan, sorumluluklarını yerine getiren, ulusal bilince sahip bir vatandaş olarak yetişir.
  3. Atatürk ilke ve inkılaplarının, Türkiye Cumhuriyetinin sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmasındaki yerini kavrar; laik, demokratik, ulusal ve çağdaş değerleri yaşatmaya istekli olur.
  4. Hukuk kurallarının herkes için bağlayıcı olduğunu, tüm kişi ve kuruluşların yasalar önünde eşit olduğunu gerekçeleriyle bilir.
  5. Türk kültürünü ve tarihini oluşturan temel öge ve süreçleri kavrayarak, millî bilincin oluşmasını sağlayan kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi gerektiğini kabul eder.
  6. Yaşadığı çevrenin ve dünyanın coğrafi özelliklerini tanıyarak, insanlar ile doğal çevre arasındaki etkileşimi açıklar.
  7. Bilgiyi uygun ve çeşitli biçimlerde (harita, grafik, tablo, küre, diyagram, zaman şeridi vb.) kullanır, düzenler ve geliştirir.
  8. Ekonominin temel kavramlarını anlayarak, kalkınmada ve uluslararası ekonomik ilişkilerde ulusal ekonominin yerini kavrar.
  9. Meslekleri tanır, çalışmanın toplumsal yaşamdaki önemine ve her mesleğin gerekli olduğuna inanır.
  10. Farklı dönem ve mekânlara ait tarihsel kanıtları sorgulayarak insanlar, nesneler, olaylar ve olgular arasındaki benzerlik ve farklılıkları belirler, değişim ve sürekliliği algılar.
  11. Bilim ve teknolojinin gelişim sürecini ve toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini kavrayarak bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanır.
  12. Bilimsel düşünmeyi temel alarak bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve üretmede bilimsel ahlakı gözetir.
  13. Birey, toplum ve devlet arasındaki ilişkileri açıklarken, sosyal bilimlerin temel kavramlarından yararlanır.
  14. Katılımın önemine inanır, kişisel ve toplumsal sorunların çözümü için kendine özgü görüşler ileri sürer.
  15. İnsan hakları, ulusal egemenlik, demokrasi, laiklik, cumhuriyet kavramlarının tarihsel süreçleri ve günümüz Türkiye’si üzerindeki etkilerini kavrayarak yaşamını demokratik kurallara göre düzenler.
  16. Farklı dönem ve mekânlardaki toplumlararası siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik etkileşimi analiz eder.
  17. İnsanlığın bir parçası olduğu bilincini taşıyarak, ülkesini ve dünyayı ilgilendiren konulara duyarlılık gösterir (Meb, 2013).

Aşağıda sosyal bilgiler öğretimden son yıllarda kullanılan öğretim yöntem ve teknikleri yer almaktadır. Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar

Çoklu Zeka Kuramı

Eğitimin ana materyallerinden biri de zekadır. Zeka soyut bir kavram olduğu için üzerinde uzun yıllar düşünülmüş. Tanımı yapılmaya çalışılmış. Zekanın testlerden alınan puanlar, çabuk kavrayabilme, hızlı düşünme ve problemleri çözeme becerisi olarak tanımlanmış.

Zekanın ölçülmesi için ilk çalışmayı Alfred Binet (1900) tarafından çalışma başlatılmış. Daha sonra bu çalışma giderek geliştirilmiş. Piaget ise bu zeka ölçme sitemine karşı çıkmış ve zekanın sadece testlerde alınan puanlardan ibaret olmadığını belirtmiş.

Piaget zekayı kendini geliştirme ve kendini yenileme gücü olarak tanımlar ve zekanın yeni algılanan bilgiler ile kendini geliştirdiğini ve durumlarla karşılaşan zekanın daha hızlı, etkili kararlar aldığını, problemleri daha kolay çözdüğünü savunur.(Nilay ve Bümen 2011 s2)

Çoklu zeka kuramında varolan zeka ile ilgilenmenin yanında ürün elde etmek ve problem çözmektir. Ayrıca zekanın daha çok nasıl kullanıldığına ve zekayı çoğul olarak ele alır. Çoklu zeka kuramında zeka türlerin hepsi aynı önemdedir. Biri diğerinin önünde değildir.Bir biri ile çok karmaşık bir şekilde çalışmaktadır. Bireylerdeki zakaların gelişim çevresel nedenlerden dolayı farklılık göstermektedir.

Örneğin şehirde yaşayan bir bireyin doğa ile iç içe olamamasından dolayı köyde yaşayan bir bireye göre doğacı zekası aynı oranda gelişemeyecektir.

Zeka Alanları ve Özellikleri

            1.Dil Zekası: Bir dilin tüm özelliklerini tam anlamı ile ve etkili kullanabilmedir. Okuma, yazma, dinleme ve konuşma bu zeka türünün önemli materyalleridir.

2.Mantık Matematiksel Zeka: Bu zeka soyut akıl yürütme, soyut problem çözeme, karmaşık ilişkilerin bir birinle olan bağlantılarını anlama ve sayılar ile düşünmeyi sağlar.

3.Görsel-Uzamsal Zeka: Görsel uzamsal zekada şekiller, simgelerle, resimlerle düşünme, görsel yaşamı daha iyi anlama ve anlamlandırma  zekasıdır.

4.Müzikal Zeka: Bu zekası gelişmiş bireylerde ritim, ses duyarlılığı, müzik enstrümanı çalma kabiliyeti gelişmiştir. Kendisini müzikle, müziksel ve ritimsel formlarla kendini ifade edebilmesidir.

5.Bedensel Kinestetik Zeka: Bu zekaya sahip bireyselde vücut hareketleri ile zihin arasında iyi bir birliktelik vardır.

6.Sosyal Zeka: Bu zeka çevreyle iyi uyum sağlama, iletişimi iyi olan, karşısındaki kişiyi iyi anlayabilmeyi ve etkili iletişim kurmayı sağlar. Bu zekaya sahip olan insanlar grup çalışmalarında, sosyal ortamlarda uyumlu ve etkilidirler.

7.Özedönük Zeka: Kendisini iyi bir şekilde anlayabilme. Sınırlılıklarının ve yeteneklerinin farkında olması. Kişinin davranışlarını, sorumluluk ve kabiliyetleri doğrultusunda etkili bir şekilde yerine getirmesini sağlar.

8.Doğacı Zeka: Açıklanan en son zeka alını olup bireyin doğayı anlama ve anlamlandırmasıdır.

Bu kuramın kısıtlı alanları olarak birkaç madde ekleyebiliriz. Öğrencilerin davranışlarının değerlendirmesi konusunda tam bir güvenilirlikten bahsedilemez. Davranışlar, gözlem, ürün dosyası, video kayıtları, resimlerden  yararlanabilinir. Bu çıktıları güvenilir bir şekilde değerlendirmek oldukça zordur. Verilmesi gereken konunun öğretmen tarafından tam anlamı ile hakim olunması daha sonra planın oluşturulması gerekmektedir. Sınıf ortamında verilmesi istenilen bir hedefi farklı baskın zeka alanlarına sahip bireylere baskın oldukları zeka alanlarını kullanarak vermek zamandan ve farklı baskın alanlara sahip olan bireylerin isteksizliğine neden olacaktır. Verilmek istenilen hedefleri saptırmadan vermekte başka bir güçlüktür. Farklı zeka alanlarına hitap edecek materyallerin kullanılması temin edilmesi ve eğitim sürecinin oyuna dönüşmeden verilmesi de ayrı bir zorluktur.

Kuramın yararları arasında öğretmenin öğretim sürecinin zenginleşmesini sağlamaktadır. Bireylerin zeki, aptal ayrımı yapmamaktadır. Sadece farklı baskın alanlara sahip olduğu üzerinde durur. Öğrencilerin tüm farklı zeka alanlarının uyanık kalmasına neden olur.

Yapılandırmacılık

Yapılandırmacılıkta bilginin birey tarafından şekillendirilmesi ve anlamlandırılması yatmaktadır.

Pozitivizme dayanan davranışçı ve bilgi işlem kuramını savunanlar bilginin bireyden bağımsız herkesçe kabul edilen bir gerçekliğin olduğunu savunmaktadır.Öğrenme ise bu nesnel gerçekliğin birey tarafından alınması olarak tanımlanmaktadır.(Biggs, 1996)

Yapılandırmcılık eğitiminde ise bilgi birey tarafından anlamlandırılmaktadır. Anlamlandırmada bireyin içinde bulunduğu kendine has duyusal durumu, sosya kültürel yaşantısı gibi bir çok faktörün etkili olduğunu savunmaktadır. Bu yüzden bilgi nesnel bir gerçeklik değil bireyin ne anladığı nasıl anlamlandırdığıdır.

Yapılandırmacılıkta bilgi insanlardan ayrı bir oldu değildir. Bilgi bireylerin kendileri tarafından anlam vermesidir. Bu yüzden bireylere has öznel anlamlar bir başkasını olduğu gibi aktarılamaz.

Bireysel anlamlandırma sonucu yapılandırmacılığın önüne iki adet kavram çıkar. Gerçek ve doğru..Bilgi yapılandırmacılıkta kişisel deneyimler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu kişisel deneyimler sonucu ortaya çıkan anlamlandırma sosyal ortamda diğer bireylerin anlamlandırmaları ile çelişmiyorsa gerçeklik ve doğru kavramları ile ilişkilendirilmektedir.(Yurdakul, 2004) Yapılandırmacılıkta doğru yerine kabul edilebilinir, ortak bilgi, uygulanabilinir gibi kavramlar kullanılmaktadır.(Yurdakul, 2011)

Yapılandırmacılıkta bilginin bir başkası tarafından bireye aktarıldığı değil birey tarafından yapılandırıldığı bu sürecin ve tam olarak sonucunun tahmin edilmesi, ölçülmesi zordur. Bigi bireyin içinde bulunduğu şartlar, düşünceler, yaşantılar ve deneyimler gibi unsurlarla anlamlandırmasıdır.

Öğrenilen her şey bireyin yaşantıları sonucu tekrar ele alınacaktır.Birey bilgiyi  test edecek zihinsel yapılar oluşturacak ve anlamlandırmak için tekrar  yapılandırılacaktır(Wilson, 1997)

Yapılandırmacılık bir eğitim kuramı değilde bir eğitim felsefesidir. Daha çok öğrenmenin süreci değil de özü ile ilgilenmektedir. Yapılandırmacılıkta eğitim kuramı olarak Piagetin bilişsel  yapılandırmacılık kullanılmaktadır.

Yapılandırmacılıkta öğrenme sürecinde dikkat edilmesi gerekenlere değinecek olursak. Öğrenmeler  var olan bir bilginin alınması değilde bir problemin çözümü olmalı. Öğretmenin öğrenme sürecini çok iyi bir şekilde tasarlamalı. Öğrenme sorumluluğu öğrene aktarılmalıdır. Öğrenme sürecinde ön bilgiler çok önemli olduğu için öğreten öğrenin önbilgiye ne kadar oranda sahip olduğu tespit etmelidir çünkü yeni bilgi ile ön bilgi arasında bağlantı kurulduğunda  öğrenme daha hızlı olacaktır.(Dunlop, ve Grabinger, 1996)  Öğrenme de sosyal ortamlara da dikkat edilmeli bireylerin etkili iletişim kurabilecekleri ortamlar sağlanırken öğretmenin bu ortamlara karışmaması uzaktan izlemesi gerekmelidir. Öğrenme süreci çok yönlü olarak tasarlanmalıdır. Öğrenene bilgilerini sorgulamaya itici ortamlar sunulmalı teknoloji olanaklardan yararlandırılmalıdır

Değerlendirmede Sadece sonuca dayalı anlayış yerine, öğrenme sürecini de değerlendiren bir anlayış benimsenmelidir. Farklı ilgi, beceri,zeka yapısı ve öğrenme şekline sahip öğrencilerin değerlendirilmesinde; klasik sınav ve test türlerinin yanı sıra; açık uçlu sorular, gözlem formları, görüşmeler, değerlendirme ölçekleri, günlükler, portfolyolar, projeler vb. araç ve yöntemler kullanılmalıdır.

Yapılandrımacılıkta öğrencinin ne öğreneceğini baştan tam olarak bilmemesi ve ilgisizliği çözüm bekleyen bir yönüdür.Yapılandrımacı eğitim sürecinin oluşturulması pahal bir süreçtir. Öğrenen grubun sayısının da az olması gerekmektedir. Kalabalık sınıflar ve kısıtlı imkanlarda istenilen sonuçlar elde edilemeyebilinir. Sürecin çok iyi bir şekilde planlanması gerekmektedir. Aksi takdirde öğrenme süreci çok farklı alanlara kayabilir.

Öte yandan, yapılandırmacılık ne kadar iyi anlaşılırsa anlaşılsın ve bu konuda ne kadar kararlı hareket edilirse edilsin, yapılandırmacı öğrenmelerin gerçekleştirilememe olasılığı da vardır. Çünkü yapılandırmacılık; öğrencinin nasıl öğrendiğini açıklar, öğretimin nasıl yapılacağını açıklamaz. Etkin öğ­renme yöntemleri bu gereksinimi karşılamakta, yapılandırmacı düşüncelerin sınıf ortamında uygulanmasını olanaklı kılmaktadır (Açıkgöz, 2004: 67).

Beyin Temelli Öğrenme

Beyin alanında yaşanan gelişmelerden sonra beyin temelli öğrenme boy göstermiştir. Öğrenci merkezli olan beyin temelli öğrenme, nörofizyoloji  alanında çalışmalar yapan Hebb tarafından geliştirilmiştir.

Öğrenmenin aslı beyinde meydana gelen bir takım sinirsel ve elektriksel değişimler olup beyinde snaptik bağların kurulması ise öğrenme meydana gelmektedir. (Baymur, 1994) Beğin temelli öğrenmeyi insan beynin çalışma koşullarına göre ayarlanmalıdır. Fazla kaygı, rahatsız ortam, yetersiz güdülenme öğrenmeyi güçsüzleştirecektir. Anlamlı bir öğrenmenin olabilmesi için öğrenen için uygun ortam, uygun bir duyusal ortam gerektiririr. Öğrenme sürecinde drama, müzik, resim gibi farklı materyallerden yararlanılması ve öğrenilenlerin tekrarı ve kodlamaların yapılması kalıcılığı ve anlamlı öğrenmeyi sağlayacaktır.(Senemoğlu, 2005).

Beyin temelli öğrenmede birey öğrenenin yanında farkında olmadan farklı öğrendikleri ile ilişki kurarlar. İnsan beyni sürekli yeni öğrendikleri ile var olanlar arasında yeni bağlantılar kurarlar. Zihinlerini yeniden organize ederler. Gerekli olduğunda bağlantılar ve kodlamaları kullanarak davranışa dönüştürürler.

Bilinçli olarak anladığımızdan daha fazlasını öğreniriz. Farkında olmadan  alınan bilgiler beyne ulaştıktan sonra gecikmeli olarak ortaya çıkarak kararlarımızı ve davranışlarımızı etkiler.(Demirel ve Diğerleri, 2011 s.115)

Beyin temelli öğrenmeden en az iki türlü bellek vardır bunlar uzamsal bellek ve makenik öğrenmedir.Uzamsal  bellek yaşantılarımız ve deneyimlerimizdir. Bellek hiç zorlanmadan bunları kısa süreli belleğe kaydeder. Yaşantılarla bağlatılı olmayan bilgileri öğrenebilmek için beyin ezbere ihtiyaç duyar. (Demirel ve Diğerleri, 2011)

Beyin temelli öğrenmede değerlendirme süreci öğrenen öğrenme süreci içinde gözlenir, ürünleri değerlendirilir ve duygu düşüncüleri hakkında bilgi sahibi olmak için konuşulur. Süreç değerlendirmesi daha çok tercih edilir. Değerlendirmede açık uçlu sorular, cümle tamamlama, yarım bırakılmış materyalin tamamlanması istenilir.

Proje Tabanlı Öğrenme

Eğitimin çağın hızına yakalayabilmek için öğretmenin ve öğrencinin birlikte öğrenebileceği iş birliği içinde çalışabilecekleri bir yapıya sahip olmalı. Öğrencilerin bir birli ile iş birliği ile çalışarak karşılaştıkları problemlere çözüm üretmesi proje tabalı öğrenmenin esasını oluşturur. Konuların derinlemesine araştırılması da proje tabalı öğrenmenin odaklandığı bir noktadır.Proje tabanlı öğretimde öğrenci merkezli, öğrencinin derinlemesine araştırma yapabilecekleri, farklı derslerle ilişkilerin kurulduğu, çeşitli materyallerin kullanıldığı, üst düzey öğrenmenin gerçekleştiği öğretim modelidir.

Proje tabanlı öğrenme yaklaşımında bir kişi, bir kaç kişiden oluşan grup yada bütün sınıf tarafından ortaya konulan bir konu hakkında sorulan sorulara doğru cevap vermek bunun yanında o konu hakkında hakkında bilgi sahibi olmak ve hayatında bu bilgileri kullanmaktır.(Demirhan, 2002)

Proje tabanlı öğrenme ile;

  • Öğrenci kendi öğrenme hızı ve sitili ile öğrenir.
  • Farklı zeka türklerini kullanır.
  • Öğrencilerin kendi bilgilerini kullanarak bilgileri, öğrenme yönetmelerini zenginleştirirler.
  • Öğrencilerin öğrenme sürecinde aktif olmasını sağlar.
  • Öğrenci var olan bilgilerini ve deneyimlerini kullanarak bilgilerini kendileri kurarlar.
  • Öğrenenlerin öğrenme sürecinde aktif olması, yeni bir şeyler üretmesi öğrenin ilgisini çekecek öğrenme sürecinden haz alır.(Demirhan, 2002)

Proje tabanlı öğrenme için hedefler; karmaşık zihinsel problemleri çözebilme, iş birliği içinde çalışabilme, karşılaşan sorunlara farklı çözüm yolları getirebilme, yapılan çalışmaların sonucunda bir ürün ortaya koyabilme ve hayat boyu öğrenen, özerklik kazanmış , problem çözebilen bireyler yetiştirmektir.(Demirel ve Diğerleri, 2011)

Öğretmenin rolü sadece rehberlik yapmaktadır. Tüm öğrenme sorumluluğu öğrenciye aittir.Öğrenme sırasında farklı derslerde hedeflenen öğrenmeler de gerçekleşebilir.

Proje tabanlı öğrenmede temel adımlar:

  1. Hedeflerin belirlenmesi.
  2. Yapılacak işin ya da ele alınacak konunun belirlenip,tanımlanması.
  3. Takımların oluşturulması.
  4. Sonuç raporunun özelliklerinin ve sunuş biçiminin belirlenmesi.
  5. Çalışma takviminin oluşturulması.
  6. Kontrol noktalarının belirlenmesi.
  7. Değerlendirme ölçütlerinin ve yeterlik düzeylerinin belirlenmesi.
  8. Bilgilerin toplanması.
  9. Bilgilerin örgütlenip, raporlaştırılması.
  10. Projenin sunulması (Meb)
7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

Geçmişten Günümüze Üretim Araçları

Bu konuda üretim teknolojisindeki gelişmelerin sosyal ve ekonomik hayatımızdaki sonuçlarını öğreneceğiz.7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

Tarihte bilinen ilk üretim araçları, tarım alanında kullanılanlardır: sulama kanalları, barajlar, kazma, orak, çapa ve toprağı sürmeye yarayan (kara)saban…

 

Tarımda makineleşme yani traktör – biçerdöverin tarımda kullanılması ile üretimde tarlanın sürülmesi, ürünlerin hasadı(?), harman gibi işlemler, kas gücü- hayvan gücü yerine kolayca, hızla, çok az emek harcanarak, çok daha kısa sürede yapılmaya başlandı.

* Tarımda makineleşmenin sosyal-ekonomik hayata etkileri nasıl olmuştur?
Tarım işçilerine duyulan ihtiyaç çok azaldı, işsiz kalan kitleler büyük şehirlere göç etmeye başladı, kırsal nüfus azalırken kentsel nüfus hızla artmaya başladı. 7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

18. yy.la kadar üretim insan(kol) ve hayvan gücüyle yapılıyordu. Bu ise üretimde çok fazla emek ve zamanı gerektiriyordu. Buhar makinasının icadı ve bu icadın makinaların çalışmasında kullanılması ile sanayi inkılabı başarıldı.
?

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

* Sanayi inkılabının üretime- zanaatkârlara etkileri ne oldu?
Üretim miktarı olağanüstü miktarda arttı, çok kısa sürede, çok az emek harcanarak üretim yapıldı, üretim miktarı arttığından ürün fiyatları azaldı.
El ile üretim yapan atölyeler- dükkânlar, fiyat açısından fabrikalar ile baş edemeyince kapandılar. Açılan fabrikalar, yüzbinlerce insana istihdam sağladı.

19. yüzyılda fabrikada çalışacak daha fazla insana ihtiyaç duyuldu. İşgücü ihtiyacı nasıl çözüldü?
Kırsaldan sanayi kentlerine göçler alarak

Sanayileşme ile kentler hızla büyüdü, nüfus aşırı arttı. Bu durum hangi sorunları ortaya çıkardı?
çarpık kentleşme-gecekondulaşma, çevre-hava kirliliği

 Sanayi yatırımlarını gerçekleştirenler büyük kazançlar elde ederken, fabrikalarda çok çalışıp, az kazanan …………….. sınıfı doğdu. Bu durum Sanayi inkılabının ülkelerin sadece ekonomilerine değil ………………. yapılarına da etki ettiğini kanıtlamaktadır.

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

 Çocuklar ağır işlerde çalıştırılıp hakları ihlal edildi. Sanayi inkılâbı ile ortaya çıkan ve toplumun en kalabalık kesimini oluşturan işçi sınıfının sorunları(?) çözmek ve haklarını korumak üzere için bazı örgütler(?) ortaya çıkmıştır.7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

 Sanayileşme ile birlikte ………………… ya dayalı üretim-ekonomi ağırlığını yitirdi.

 Sanayinin enerji kadar olmazsa olmazı ………………. ve ……………….. ihtiyacı, sanayi inkılabını gerçekleştirmiş devletleri, yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahip ülkeleri zorla ele geçirip, kaynaklarını kullanmaya itti ki buna …………………………….. denilir.   (haritada)

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

 Sömürgecilik yarışına daha sonradan katılan Almanya ve İtalya’nın; İngiltere ve Fransa ile rekabeti, düşmanlığa dönüşecek …..………………………… ………………………..’nın yaşanmasına yol açacaktır.
 Elle üretim yapılan küçük dükkânlar, meslekler(?) yerlerini, onlarca hatta yüzlerce işçi çalıştıran büyük işletme ve fabrikalara bırakacaktır. İşsizlik arttı. Ör; kunduracılığın yerlerini ayakkabı fabrikalarının alması

Günümüzde ise insanların çalıştığı fabrikaların yerini robotların çalıştığı fabrikalar almaya başlamıştır.

* Robotların hangi soruna yol açacağını söyleyebiliriz?
İşsizlik çünkü insan robot gibi çalışamaz, verimlilik ve hata yapmama açısından robotlar insanlardan daha etkilidirler. 7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

Günümüzde değirmenlerin yerini ……………………lar almıştır.

* Çevrenizde üretimde kullanılan teknolojik ürünler nelerdir? Bu ürünlerin ekonomik ve sosyal hayata etkileri nedir?
Fabrikalar, traktör, biçerdöver, dozer, vinç… Teknolojik araçlar ile üretim daha fazla olur, bu şekilde halkın kazancı artar – refah seviyesi yükselir. 7. sınıf sosyal bilgiler geçmişten günümüze üretim araçları konu anlatımı

◼ Üretimde makineleşme, üretimde kaliteyi artırır, maliyeti düşürür.(…..)

◼ Üretimde makineleşme, üretimde zaman, emek ve enerji açısından israfa yol açar.(….)

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Nüfusumuz

Nüfus; belirli bir yerdeki insanların toplam sayısıdır. 7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç
Nüfus yoğunluğu; bir yerde kilometrekareye (km2) düşen insan sayısıdır. Bir yerdeki nüfus yoğunluğunu hesaplamak için, O yerin nüfusu, yüzölçümüne bölünür.
▶ Bitlis nüfusu 349.396 / yüzölçümü 8.855
Nüfus yoğunluğu; km2de 39,4 kişidir.
▶ Türkiye’nin nüfus yoğunluğu 107, İstanbul’un 2900, Tunceli’de 12 kişidir.

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Haritada da görüldüğü gibi Türkiye’de nüfusun dağılışı dengesizdir. sosyal bilgiler

*Türkiye fiziki haritasını inceleyen bir kişi nüfusun daha çok nerelerde yoğun – nerelerde tenha olduğunu söyler?
Dağlık – yükseltinin fazla olduğu doğu bölgelerinin tenha, düzlük – yükseltinin az olduğu batı bölgelerinin kalabalık olduğunu,
iklimin daha ılıman, ticaret-turizm-ulaşım-tarım gibi alanlarda gelişmenin daha mümkün olduğu kıyı bölgelerinin daha sık, iç bölgelerin daha tenha nüfuslanacağını…

Nüfus, nüfus sayımı ile tespit edilir. İlk nüfus sayımı 1831’de II. Mahmut zamanında yapıldı. Vergi verecek ve askere alınacak kişileri tesbit etmek amaçlandığından sadece erkekler sayılmıştır.
Tarih boyunca devletler, nüfuslarının çok olmasına önem verirdi neden?
çünkü fazla nüfus; fazla asker – fazla vergi demekti.

Günümüzde nüfusun sayısından çok nitelikli olması yani eğitimli olması önemlidir. neden?
Çünkü nitekli nüfus ülkenin gelişmesinde çok büyük etkiye sahiptir.

Cumhuriyet döneminde, ilk nüfus sayımı 1927’de yapılmıştır. O ve 5 ile biten yıllarda, 5 yılda bir yapılan nüfus sayımı için önceden bir pazar günü seçilerek, o gün sokağa çıkma yasağı uygulanıp, insanlar bir anlamda eve hapsedilirdi. 2007’de uygulanan Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi(ADNKS) ile bu yasak sona erdirilmiştir. Bu sistem ile ilgili verileri toplayan devlet kurumu: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dur.

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Genel nüfus sayımlarıyla; ülkenin nüfusu yanında; nüfusun yaş ve cinsiyet dağılımı, öğrenim durumları(ilk, orta, üniversite…), ailelerin çocuk sayısı ve iş durumları(çalışıp-çalışmadığı / hangi mesleği yaptığı), kırsal ve kentsel nüfus, gelir düzeyi… tespit edilir. sosyal bilgiler

* Devlet, neden nüfus sayımı yapar? *
Devlet, vatandaşlarının, eğitim, sağlık, güvenlik, ulaşım, kültür, çalışma… gibi alanlardaki ihtiyaçlarını belirleyip, bunun için gerekli planlamaları ve yatırımları yapmak amacıyla yapar. Ör: elde ettiği verilere göre o şehre –ilçeye: okul, hastane-sağlık ocağı, karakol, huzurevi, kütüphane, metro, toplu konut… gibi ihtiyaçlar belirlenip, planlamalar-yatırımlar yapılır.

Türkiye’nin nüfusu 1927’den günümüze sürekli olarak artmıştır. Çünkü doğal nüfus artışı olmuştur yani doğumlar ölümlerden fazladır.

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Kırsalda nüfus doğumlardan artarken, kentlerde nüfus hem doğumlar kadar hatta daha fazla göçlerle(kırsaldan) artmaktadır.

Dış göçler, nüfusu artırır yada düşürür.
Ör: 1965-1975 yurt dışına(özellikle Almanya’ya) 800 binden fazla işçi göçü yaşanmıştır.
1980’li yıllarda Bulgaristan’da baskı gören Türklerin önemli bir kısmı(350 bin) Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmışlardır.

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus

2018 verilerine göre; % 1,4 ile az gelişmiş ülkelerin gerisinde, gelişmiş ülkelerin ise çok üzerindedir. (Ör: Afganistan’da yüzde 2,5, Fransa’da % 0,4’tür.)
* Türkiye’de nüfus artış hızı neden 1980’lerden beri düşmektedir?
Nüfusun çoğunluğunun eğitim-ekonomik seviyenin daha yüksek olduğu kentlerde yaşamaya başlaması (şehirleşme), iş hayatındaki kadın oranının artması, aile(nüfus) planlaması

Türkiye’de nüfus artış hızının en düşük olduğu dönem 1940-1945 arasıdır. neden?
İkinci Dünya Savaşı sırasında erkek nüfusun büyük bölümü silahaltına alındığı için

Türkiye nüfusunun büyük kısmı genç ve dinamik bir yapıya sahiptir. Bu nedenle ülke bütçesinin önemli bir bölümü eğitime ayrılır. Genç nüfusun fazlalığı işsizlik sorununu artıran bir nedendir.

Ülkemizde yaşlı nüfus azdır. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus yüksek, az gelişmiş ülkelerde ise çok düşüktür. Neden?
Gelişmiş ülkelerde ekonomik seviye yüksek olduğundan beslenme ve sağlık imkânları da gelişmiştir. Bu ise ortalama insan ömrünü yükseltir.

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Türkiye’de kadın ve erkek nüfusu birbirine çok yakın hatta denktir. Sadece Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında erkek nüfusun önemli kısmı şehit olduğundan kadın nüfus oranı yüksekti.Grafikte görüldüğü gibi cumhuriyetin ilk yıllarında halkımızın büyük bölümü köylerde yaşıyordu. 1950’lerde köylerden kentlere göç hareketi ile 1980’lerde kır-kent nüfus oranları eşitlenmiştir. 2018 ADNKS verilerine göre Türkiye nüfusunun %92,3‘ü il-ilçe merkezlerinde, %7,7’si ise köy-beldelerde yaşamaktadır.

Şehirleşme oranının en yüksek olduğu bölgemiz; Marmara, en az olduğu bölge ise D.Anadolu Bölgesi’dir. Neden?
Marmara bölgesi Sanayi ve hizmet (eğitim-sağlık,turizm…) gibi alanlarda geliştiğinden nüfus kentlere yoğunlaşmıştır. D. Anadolu ise sanayi, ulaşım, tarım gibi alanlarda gelişemediğinden hayvancılık temel geçim kaynağıdır, dolayısıyla nüfusun önemli kısmı kırsalda yaşamaktadır.

Çalışanların ekonomik faaliyetlere göre dağılımı, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir. Cumhuriyetin ilk yıllarında halkımızın büyük bölümü tarım-hayvancılık alanında çalışırken, günümüzde bu oran %19’a kadar gerilemiştir. Günümüz Türkiye’si gelişmekte olan bir ülke olarak nüfusun büyük kısmı sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışmaktadır.

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Bir ülkedeki okur-yazar oranı- nitelikli insan gücü oranı, o ülkenin gelişmişliğinin göstergesidir. Az gelişmiş ülkelerde okur-yazar oranı- nitelikli insan gücü oranı düşük iken, gelişmiş ülkelerde bu oran çok yüksektir.(ör; Norveç’te %100, Japonya’da %99, Afganistan’da %31, Nijerya %51…)

* 2016 verilerine göre neden kadınlarda okur yazar oranı erkeklerden daha az olabilir?
Ülkemizin doğu ve kırsal bölgelerinde, bir dönem kız çocuklarına önem verilmemesi, okutulmaması.

Son yıllarda devletimizin-STK’ların yaptığı kampanyalar ile devletimizin yaptığı yasal düzenlemeler ile kadınların okuryazarlık eğitim oranı büyük oranda artmıştır, öyle ki cumhuriyetin ilk yıllarında kadınların okur-yazar oranı %1 bile değildi.

★Türkiye’de eğitim seviyesinin yüksek olduğu batı bölgelerinde doğurganlık oranı düşüktür.(….)

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz

★ Ülkemizde tarım alanında çalışanların oranı yıldan yıla azalmaktadır.(…)

* Türkiye’de yaşlı nüfus oranı düşüktür. (….)

★ Gelişmiş ülkelerde nüfusun büyük kısmı ……………. ve ………………. alanında çalışırken, az gelişmiş ülkelerde nüfusun büyük kısmı …………….. ve ………………. alanında çalışır.

★ Ülkemizde şehirlerin nüfusu doğumlardan çok ……………… ile artmaktadır.

★ Kocaeli, 2 milyon’a yakın nüfusu sahiptir, bunun en önemli nedeni kentin …………………………

◼ Ülkemizde, yükseltisi fazla olan yerler fazla nüfuslanmıştır. (…)

* Antalya, 2 milyonu aşan nüfusu ile en kalabalık kentlerimizden biridir. Neden?
Uzun-sıcak yazları, geniş plajları, tarihi ve doğal varlıkları ile turizmde, ılıman iklimi-verimli toprakları ile tarımda geliştiği için, tarım ve turizm alanında yüzbinlerce insana geçim imkanı sunduğundan…

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

7.Sınıf Sosyal Bilgiler Ülkemiz Nüfus, Göç

Şanlıurfa, 2 milyonu aşan nüfusu ile en kalabalık şehirlerimizden biridir. Oysa 40 yıl önce en fazla göç veren şehirlerimizden biri idi. Neden?
Kent verimli-geniş topraklara sahip olmasına karşın çok kurak bir iklime sahiptir. Ş.Urfayı da kapsayan GAP projesi ile yapılan barajlar-sulama kanalları ile kentin sulama sorunu büyük oranda çözüldü. Tarımda-üretimde büyük gelişme sağlandı.

* Ağrı, tenha nüfuslanmıştır, neden?
çünkü iklimi soğuk-karlı ve arazi yapısı dağlıktır bu durum hem tarımın, hem ulaşımın ona bağlı ticaret, sanayi ve turizmin gelişimini engellemiştir. Temel geçim kaynağı hayvancılıktır.

* Grafikler incelendiğinde 2005’ten 2017’e neyin değiştiği görülmektedir?
Ortalama yaşam süresi artmıştır.(2018 TÜİK verilerine göre 78, 2000 yılında 70, 1985 yılında 64,3 idi.) Çünkü ekonomik gelişmeye bağlı olarak sağlık ve beslenme imkanları yükseldi.
Nüfus içerisinde 0-4 çocuk yaştaki nüfusun oranı azalmış, çünkü doğurganlık-nüfus artış hızı yıldan yıla eski yıllara göre azalmıştır. Bu durum da eğitim ve ekonomik seviyenin artışı ile, kentleşme ile doğrudan ilgilidir

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

Geçmişten Günümüze Yerleşme

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme Tarih öncesi dönemlerde insanlar, üretim yapmayı bilmiyorlardı, tüketici yaşam tarzı vardı. Avcılık ve toplayıcılık yaparak hayatta kalıyorlardı. Av hayvanları ve yemişler tükenince başka yerlere göçüyorlardı, yani göçebe yaşam tarzı vardı. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme
İlk yerleşim yerleri; mağaralar ve ağaç kovuklarıydı.

* Mağara yerleşimlerini seçerken hangi faktörlere dikkat etmişlerdir?
tatlı su kaynaklarına yakın olmaya, iklimin uygun (ılıman) olmasına, av hayvanları ve yemişlerin-meyvelerin bol olduğu ormana yakın olmaya İnsanlar, MÖ 7000’lerde tarım yapmayı ve hayvanları evcilleştirmeyi öğrendiler. Yani üretici yaşam tarzını başladı. Tarım arazilerinin yanına ev kuran insanlar, köy yerleşimlerini kurdular. Yani yerleşik yaşam tarzına geçmeye başladılar.

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

7. Sınıf Geçmişten Günümüze Yerleşme

* İnsanlar köy yerleşimlerini kurarken hangi faktörlere dikkat etmişlerdir?
Toprağın verimli, arazinin düzlük, iklimin ılıman, su kaynaklarının yeterli, otlakların bol olduğu yerleri tercih etmişlerdir.
Konya’daki Çatalhöyük yerleşimi, Çarşamba suyunun suladığı verimli toprakların yanında kuruldu. Ayrıca bölgede kerpiç ev yapımı için gerekli su, toprak, saman(ot) bulunması da etkilidir.
Evlerin girişi damdandı bunun nedeni vahşi hayvanlardan korunmaktı. Tarımdan elde edilen ürünlerin ihtiyaçtan fazla olması, insanları gerekli diğer ürünler ile takas edebilmesine imkân verdi. Pazar kurulan yerlerde, başka sosyal alanlarda(tapınak, okul, tiyatro…) yapıldı. Şehir yerleşmeleri ortaya çıktı. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

* Kent yerleşimleri kurulurken insanlar hangi faktörleri dikkate almışlardır?
Ulaşımın kolay olmasına –limanı olmasına, ticaret yolları üzerinde olmasına Kurdukları şehirleri, saldırılardan korumak için surlarla çevirdiler. Şehirleri yönetmek için devlet teşkilatını kurdular. Truva kent yerleşmesi (Çanakkale’de), deniz kenarında kurulduğundan ticaret ve balıkçılık, çevresindeki bakır-altın yatakları sayesinde madencilik-maden işlemeciliği, bölgede bulunan verimli topraklar, akarsular ile tarımda önemli bir geçim kaynağı olarak ortaya çıkmıştır. Sanayi inkılabı ile birlikte şehirlere çok sayıda fabrika açıldı. İşgücü ihtiyacı nedeniyle köylerden şehirlere göçler yaşandı. Şehir nüfusu çok fazla artmış, kentler kale surlarının dışında da büyümeye başlamıştır. Artan konut ihtiyacı, gecekondu mahallelerinin, çok katlı binaların ortaya çıkışına neden olmuştur. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

* Sanayi inkılabı sonrasında hangi özellikteki şehirler ön plana çıkmıştır?
Hammadde kaynaklarına yakın-sahip, üretilen ürünlerin pazarlanması açısından ulaşımın geliştiği – ticaret yolları üzerinde olan kentler Tarihteki insanların ilk medeniyet kurduğu coğrafyalardan biri Mısır’dır. Görüntüdeki sarı renkler gece Mısır’da yanan ışıkları göstermektedir. Sarı ışıklar buralarda yerleşim yeri olduğunun kanıtıdır. Topraklarının büyük bölümü çöl olan, yağış bakımından çok kurak olan Mısır günümüzde 100 milyon nüfusa sahiptir. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

* Çöllerin büyük alan kaplaması ve kurak iklime rağmen hangi unsur bölgeyi çok önemli bir yerleşim yapmıştır?
Dünyanın en uzun nehri Nil’in Mısır toprakları boyunca akması, tarımın gelişmesini sağlamıştır
İklim ve yer şekilleri açısından yerleşime çok da uygun olmayan Mekke kenti neden tarih boyunca ve günümüzde çok önemli bir kent olmuştur. Neden?
Kentin İslam dini açısından kutsal mekanlara sahip olması, her yıl milyonlarca Müslümanın ziyaret etmesine, bundan dolayı turizm ve ticarette gelişmesine yol açtığından…Günümüzde yerleşmeyi etkileyen faktörlere eski tarihlere göre başka etkenlerde eklenmiştir. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

Geçmişten Günümüze Yerleşme

Ankara, 1900’lerin başında 30 bin nüfuslu bir kent iken, günümüzde 5,5 milyon nüfusu ülkemizin en kalabalık 2. Kentidir. Neden?
Ankara’nın 1923’ten itibaren yeni Türk devletinin başkenti olması, kentin büyümesindeki en önemli etkendir. Yüzyıllar önce küçük bir balıkçı kasabası olarak kurulan Tokyo, günümüzde 35 m. nüfusa sahip önemli bir kent yerleşmesidir. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

* Tokyo’nun hangi özelliği insanların buraya yerleşmesinde etkili olduğu söylenebilir?
Kentin sanayi, ticaret, ulaşım, bankacılık gibi alanlarda gelişmesi, 1868’den itibaren Japonya’nın başkenti yapılması

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

Zonguldak, tarıma elverişli olmayan arazi yapısına sahip olmasına karşın, sık nüfuslanmıştır. Neden?
Kentin zengin taşkömürü yataklarına sahip olması madenciliğin, çıkarılan taşkömürünün demir-çelik üretiminde kullanılması ile sanayinin, limanı bulunması ticaretin gelişmesine imkân vermiştir. Ust Nera, Rusya’da iklimin en soğuk olduğu kentlerden biridir. Sıcaklık -60o -70o dereceye kadar düşmektedir. Buna rağmen 10 bin nüfusa sahiptir.

* Kentin bu kadar soğuğa karşın 10 bin nüfuslanmasının nedeni nedir?
Kentin zengin doğalgaz ve maden kaynaklarına sahip olması, madencilik ile kentin büyümesine imkan sağlamıştır.

* İstanbul kentinin sık nüfuslanmasının nedenleri (doğal – beşeri) nelerdir?
ulaşımın – ticaretin – sanayinin – turizmin –eğitimin – sağlığın – bankacılığın gelişmiş olması, tarihi ve doğal varlıklara sahip olması, coğrafi açıdan çok önemli bir konumda olması,
Ilıman iklime, düzlük arazi yapısına sahip olması, 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Geçmişten Günümüze Yerleşme

● Ormanların sık olduğu yerlerde nüfus fazladır.(….)

● Yer şekillerinin engebeli olduğu yerlerde nüfus azdır.(….)
● Birçok üniversitenin bulunduğu Eskişehir, sık nüfuslanmıştır.(….)

5.Sınıf Sosyal Bilgiler Halka Hizmet Veren Kurumlar

HALKA HİZMET VEREN KURUMLAR

İnsanların hayatlarını devam ettirebilmek için temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Temizlik, sağlık, eğitim, ulaşım vb. temel ihtiyaçlarımızdan bazılarıdır.

Bazı ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayabilirken bazılarını karşılamayız. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için çevremizden yardım almak zorunda kalırız. Bu durum insanlar için zorunluluktur. İnsanlar yardımlaşma, dayanışma yaparsa mutlu olur.

Resmi Kurumlar

Devlet tarafından halkın eğitim, sağlık, çevre, barınma vb. temel ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan kurumlardır.

  • Devlet tarafından kurulmuşlar.
  • Tüm giderleri devlet tarafından karşılanır.
  • Belirli çalışma saatleri vardır.
  • Çalışanlar yaptığı hizmetler karşılığında ücret alırlar.
  • Kuruluş esasları kanunlarla belirlenir.
  • Her kurumun bir logosu vardır.
  • Bağlı olduğu bakanlığın belirlediği görevleri yerine getirir.

MEB – halka hizmet veren kurumlar

Eğitim İhtiyacımızın Karşılanması İçin Hizmet Veren Kurumlar

Eğitim görmek herkesin temel haklarından biridir. Ülkemizde temel eğitim 12 yıldır. İlkokul 4yıl, ortaokul 4yıl, lise 4 yıldır.

Ülkemizde üniversiteler hariç eğitim alanında hizmet veren kurumlar T.C. Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır.

Sağlık İhtiyacımızı Karşılanması İçin Hizmet Veren Kurumlar

Sağlık sorunu yaşayan bireyler ve diğer yaşamsal ihtiyaçları karşılamak için ülkemizde; Aile sağlığı merkezleri, tıp merkezleri, özel ve devlet hastaneleri sağlık ihtiyacımızı karşılayan kurumlara örnektir. Ülkemizde sağlık alanında hizmet veren kurumlar T.C. Sağlık Bakanlığına bağlıdır.

Ulaşım İhtiyacımızın Karşılanması İçin Hizmet Veren Kurumlar

Köyler, şehirler, ülkeler arasında ya da bir yerleşim birimi içinde bir yerden başka bir yere gidiş gelişe ulaşım denir. Günümüzde ulaşım araçları; minibüs, otobüs, uçak, gemi ve tren gibi ulaşım araçları hizmet vermektedir.

Ülkemizde belediye ulaşım hizmeti vermektedir. T.C. Devlet Demiryolları, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Denizyolları ve Limaları İşletme Genel Müdürlüğü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ulaşım ihtiyacımızı karşılayan kurumlardır. Bu kurumlar T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına bağlıdır. Halka hizmet veren kurumlar

Güvenlik İhtiyacımızın Karşılanması İçin Hizmet Veren Kurumlar

Ülkemizde huzur ve güvenliğin sağlanması devletin görevlerinden biridir. Aynı zamanda ülkemizi iç ve dış tehditlere karşı korumak da devletin görevidir. Bunun için görev yapan kurumlar; Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, İl ve İlçe Emniyet müdürlükleri ve polis merkezleri güvenlik ihtiyacımızı karşılayan kurumlardır.

Güvenlik ihtiyacımızı karşılayan kurumlardan Türk Silahlı Kuvvetleri, T.C. Milli Savunma Bakanlığına; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı ise T.C. İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Halka hizmet veren kurumlar

Adalet İhtiyacımızın Karşılanması İçin Hizmet Veren Kurumlar

Devlet,  toplumsal düzeni sağlamak amacıyla yasa adı verilen kurallar koyar. Ülkemizde yaşanan sorun ya da sorunları çözmek için mahkemelere başvurarak çözme yolunu seçmelidir. Mahkemelerde görevli hâkim ve savcılar, kişiler ve kurumlar arasındaki anlaşmazlıkları kanuna uygun çözer. Yargıtay, Danıştay, Adliyeler cezaevleri, Adli Tıp Kurumu ve barolar adalet ihtiyacımızı karşılayan kurumlara örnektir. Bu kurumlar T.C. Adalet Bakanlığına bağlıdır. Halka hizmet veren kurumlar

trt

Haberleşme ve İletişim İhtiyacımızın Karşılanması İçin Hizmet Veren Kurumlar

Teknolojinin gelişmesi haberleşme ve iletişim imkânlarını artırmıştır. Türkiye’de Radyo Televziyon Kurumu (TRT), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Cep telefonu operatörleri, televziyon kanalları, Genel Ağ’a bağlanma hizmeti veren firmalar ülkemizde haberleşme ve iletişim ihtiyacımızı karşılayan kurumlara örnektir.

Ülkemizde haberleşme ve iletişim alanında hizmet veren kurumlar T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına bağlıdır.

Barınma İhtiyacımızın Karşılanması İçin Hizmet Veren Kurumlar

İnsanlar konut satın alarak veya kiralayarak barınma ihtiyacımızı karşılarız. Ülkemizde Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) sayesinde konut inşa etmekte ve yaşama alanları sağlamaktadır.

Huzurevlerinde bakıma muhtaç yaşlı insanların, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı merkezlerde çeşitli sorunlarla öz ailelerinden yoksun büyümek zorunda kalan çocukların eğitim, sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçları karşılanır. Halka hizmet veren kurumlar

Sivil Toplum Kuruluşları

Resmi kurumlardan ayrı çalışan insanların ihtiyaçlarını kar amacı olmadan, gönüllülük esasına göre karşılayan dernek ve vakıf gibi kurumlardır.

  • Gönüllü bireyler tarafından kurulmuştur.
  • Belirli çalışma saatleri yoktur.
  • Çalışanlar herhangi bir ücret almaz, karşılık beklemezler.
  • Giderleri gönüllü insanların yaptığı bağışlarla karşılanır.
  • Amaçları topluma hizmet edip toplumun sorunlarına çözüm bulmaktır.
  • Çalışanlar arasında yardımlaşma ve dayanışma, birlik ve beraberlik duygusu vardır.
  • Halka hizmet veren kurumlar

Sivil Toplum Kuruluşlarının Çalışma Alanları

  • İhtiyaç sahiplerine yardım
  • Eğitim faaliyetlerine destek
  • Sağlık hizmetlerine destek
  • Kültür ve sanatın desteklenmesi
  • Doğal çevrenin korunması
  • Kadın haklarının korunması gibi alanlarda faaliyet gösterirler.
  • Halka hizmet veren kurumlar

Ülkemizdeki Sivil Toplum Kuruluşları

Darüşşafaka Cemiyeti (1863)

Darüşşafaka – halka hizmet veren kurumlar

1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından kurulan cemiyet, eğitim alanında hizmet vermektedir. Darüşşafaka Cemiyeti, annesi veya babası hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, yetenekli öğrencilere karşılıksız eğitim olanağı sağlamak amacıyla kurulmuştur.

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGEV)

Ülkemizde eğitim alanında faaliyet gösteren yaygın sivil toplum kuruluşlarından birisidir. Eğitim parkları ve öğrenim birimleri kurarak devlet tarafından verilen temel eğitime katkı sağlarlar.

Mehmetçik Vakfı (1982)

Mehmetçik Vakfı – halka hizmet veren kurumlar

Türk Silahlı Kuvvetlerinde yaptığı vatan hizmeti sırasında şehit olan askerlerin bakmakla yükümlü oldukları yakınlarına yardım sağlar. Mehmetçik Vakfı ayrıca gazilere ve ailelerine de yardım sağlamaktadır. Halka hizmet veren kurumlar

LÖSEV (Lösemili Çocuklar Vakfı)

Lösev – halka hizmet veren kurumlar

Sağlık alanında hizmet veren bir sivil toplum kuruluşudur. Lösemi, kan kanseri hastalığıdır. Vakfın temel amacı, lösemili çocukların sağlık ve eğitim başta olmak üzere her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olmaktır.

Yeşilay

Yeşilay – halka hizmet veren kurumlar

Sağlık alanında hizmet veren önemli sivil toplum kuruluşlarından biridir. Sigara, içki ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddelerin zararlı etkilerine karşı insanları korumaya ve bilinçlendirmeye çalışır. Ayrıca madde bağımlının tedavisi ne de yardımcı olur. Halka hizmet veren kurumlar

Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA)

Tema – halka hizmet veren kurumlar

 

İnsanlara çevreyle ilgili hizmet veren bir sivil toplum kuruluşudur. Ülkemizin en önemli çevre sorunlarından biri olan erozyonla mücadele etmek için ağaçlandırma kampanyaları düzenler, vatandaşları erozyonla mücadele konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapar.  Halka hizmet veren kurumlar

Arama Kurtarma Derneği (AKUT)

Akut – halka hizmet veren kurumlar

Amacı dağ ve doğa koşullarında meydana gelen kaybolma ve kazalarda, doğal afetlerde ve büyük kazalarda mahsur kalanlara ulaşmak ve onlara temel ilk yardım hizmetlerini yapmaktır.

Tohum Otizm Vakfı

Otizm rahatsızlığı olan çocukların özel eğitimi ve topluma kazandırılmasına öncülük etmeyi amaçlamıştır. Otizmde önemli olan, erken tanı alanında çalışmalar yapmaktır. Halka hizmet veren kurumlar

Türk Kızılayı

halka hizmet veren kurumlar

1868 yılında Sultan Abdülaziz döneminde Hilal-i Ahmer Cemiyeti olarak kuruldu. Cumhuriyet döneminde Türkiye Kızılay Cemiyeti olarak adı değiştirildi. Türk Kızılayı savaş, deprem, yangın, salgın hastalık, su baskını vb. gibi felaket sıralarında zarar görenlere ve yoksullara her türlü yardımı sağlayan bir kurumdur. Bağışlarla yaşar.

Kaynak: Mehmet ÇELİK