Seyyahların Gözünden Osmanlı
* Seyyah ne demektir? En ünlü seyyahımız kimdir?
Eski çağlarda ülke ülke gezen, gördüklerini duyduklarını seyahatname denilen eserlerine yazan gezginlere verilen ad. Evliya Çelebi, yazdığı 10 ciltlik Seyahatnamesi ile; bilinen en ünlü seyyahtır. Seyyahların Gözüyle Osmanlı özet
Bir toplumun kültürünü anlamanın en önemli yollarından biri de seyahatnamelerdir. Bu seyahatnamelerde Türklerin inançlarından musikilerine, giyim tarzlarından yemeklerine, gelenek göreneklerinden edebiyatlarına, oyunlarından mimari eserlerine kadar toplumun kültür öğeleri ile ilgili bilgilere ulaşabiliriz. Seyyahların Gözüyle Osmanlı özet
* Osmanlıların(Türklerin) kültür öğeleri(hamam, Kahve…) neden Avrupalıların ilgisini çekiyor?
Çünkü Türkler-Müslümanlar onlardan çok farklı bir medeniyet, kendi kültürlerinde olmayan-farklı olan ögeler onların daha fazla ilgisini çekmiştir. sosyal bilgiler
“Evlerin güzel odaları misafirlere ayrılır, onl ara güzel ve mükellef sofralar kurulur, misafire kendisi istemeden ikramda bulunmak büyük görev kabul edilirdi. Yabancı biri bile tanrı misafiri olarak görülüp, ağırlanırdı.”
* Bir seyahatnamedeki bu paragrafta Türklerin hangi kültürel özelliği vurgulanmaktadır?
Konukseverlik (misafirperverlik)
Aile bireyleri, akrabalar, uzakta bile olsalar bayram gibi önemli günlerde ziyaret edilir. Birkaçının hep bir ağızdan konuşmayıp yalnız birinin söz söyler, Dinleyen de söz bitene kadar güzel bir dikkat hâlindedir.
* Bir seyahatnamedeki bu paragrafta Türklerin hangi kültürel özelliği vurgulanmaktadır?
Birbirlerine ve büyüklere(yaşlılara) saygı
Türklerde eller, yüzler ve ayaklar tertemizdir. ‘Temizlik imandan gelir’ sözü de bunun dini bir gereklilik olduğunu göstermektedir. Kişisel temizlik için hemen her mahallede bulunan hamama haftada bir kez gidilirdi…”
* Bir seyahatnamedeki bu paragrafta Türklerin hangi kültürel özelliği vurgulanmaktadır?
Temizliğe önem vermeleri Osmanlı ülkesinde hayvanlara karşı da ayrı bir sevgi-merhamet vardır. Leylekler, kırlangıçlar kovulma korkusundan uzak, Türklerin evlerine yuva yapabilirler. Köpekler sürüler hâlinde sokaklarda dolaşır. Onlara kötü davrananın vay hâline! Sokaklarda kedilere et atan çok insan görebilirsiniz.. Saray, ev gibi yerlere kuşların barınması için kuş evleri kurmuşlardır.
Günümüzde Hollanda’nın sembollerinden biri olan lale, Avusturya elçisi Busbecq (Busbek) tarafından Avrupa’ya götürülmüştür. Seyahatnamesinde de Türklerin çiçeğe aşırı derecede düşkün olduğunu yazmıştır.
“Dört imparator tarafından yapılan dört büyük caminin etrafı hayrat ile doludur. Paşalar da hayrat bırakırlar. Kasabalar ve tenha yol kıyılarına yolcular için kervansaraylar yaptırır, yollar açtırırlar. Su olmayan yerlere çeşmeler ve tuvaletler yaptırırlar. İmaret haneden, yoksullara yemek dağıtılır. Buralardan istifade edenler “Allah yaptırandan razı olsun.” demeden edemezler.“ sosyal bilgiler
* Bir seyahatnamedeki bu paragrafta Türklerin hangi kültürel özelliği vurgulanmaktadır?
Cömertlik -hayırseverlik
“Türk tüccarı müşterisine karşı son derece kibar. Zorlama, üsteleme, kavga yok. Hemen hemen her gün bedestene(?) gidiyordum. Bizdeki alıcı ve satıcıların birbirlerini aldatmaya kalkışmalarına burada hiç rastlamadım. Paranın üstünü tam olarak geri veriyor, tartıyı dürüstçe yapıyor ve tartarken terazide yuvarlak ağırlıklar kullanıyor. Satıcı, malına bir fiyat söylüyor. Alıcı ise bu fiyattan aşağı bir fiyat veriyor. Verilen üçüncü fiyatta ya uyuşuyorlar yahut da alıcı çekip gidiyor.
Ezan okununca herkes camiye koşuyor. Esnaf dükkânlarını kapatmayıp biraz sonra geri döneceklerini belirtmek için kapılarının önüne bir bez çekiyorlar. “
* Bir seyahatnamedeki Bu alıntıda, alışveriş kültürü hangi özellikler anlatılıyor?
Müşteriye karşı kibar ve dürüst olmaları, satıcı ile müşterinin fiyat üzerine pazarlık yapmaları, mesleklerini ahlak ile yapmaları…
“19. yy.da Türk evleri, genellikle aynı model yapılmıştır; iki katlıdır ve kafesli pencereleri vardır. Evleri boyamak için genellikle sarı, pembe ve açık mavi tercih edilmiş, eşyalarını çoğunlukla koyu kırmızı renkte, gösterişten uzak, sadedir…”
Hepsinde bir kenarda yüksek bir sedir var. Bu sedirin üzerine kumaşla kaplı ya da saten kaplı şilteler konuyor, bir uçtan bir uca yastıklar diziliyor. Yere güzel bir halı ya da kilim seriliyor. Uyku vakti gelince yataklar getirilir, yere serilir. Pencereler kafesli ama camsız. Bizdeki gibi masa, sandalye… yok Seyyahların Gözüyle Osmanlı özet
“Onların en sık yedikleri, pilav adını verdikleri yemektir. Üzerine kavurma denilen pişmiş sığır-koyun etini koyarak yerler. Üzüm, vişne gibi kuru yemişleri sıcak suda kaynatıp toprak tabaklar içine koyarlar. Yanında ise sulandırılmış sarımsaklı yoğurdun içinde yüzen salatalık parçaları sunuluyor(?). Yemek zamanı gelince yere sofra adı verilen deriden yuvarlak bir masa örtüsü yayarlar. Ekmeği(bazlama) parçalara bölerek dağıtırlar, sonra da sofranın etrafına ayaklarını altlarına alarak otururlar. Bismillah yani “Allah’ın adıyla” diyerek yemeğe başlarlar.”
Türkler, günün her saatinde kahve içerler, Kahveyi cezvede pişirir, porselen fincanlara koyarlar. Kahve yanında bir bardak su ve lokum ile servis edilir. Farklı dinlerden, milletlerden halk, kahvenin büyük kazanlarda pişirildiği kahvehanelere gider, kahve içer, sohbet ederler. Kahvehanelerde, nargile ve tütün de içilir; musiki icra edilir, dama-satranç oynanır, kukla oynatılırdı.
“Osmanlılarda eğlenceler özellikle Ramazan ayında ve Ramazan – Kurban Bayramlarında tertip edilirdi. Karagöz-Hacivat, Ortaoyunu, Meddah gösterileri, cambazlar, hokkabazlar, musiki dinletileri, havai fişek gösterileri, hayvan oynatıcıları vardı. En sevilen eğlenceler salıncak ve dönme dolaptı. Birçok yerde salıncaklar kurulmuştu. 30 gün süren ramazan eğlencelerinde tophanede toplar atılır, limandaki gemiler düdüklerini öttürür, minareler arasına mahyalar asılırdı.” Seyyahların Gözüyle Osmanlı özet
Meddah, bir sandalyeye oturarak, izleyenlere komik masallar, destanlar anlatır, aksesuarları sopa-baston ile mendildir.
Bayramlarda herkes en yeni-temiz giysilerini giymiş, yaya olarak ya da arabalarla gezintiler yapmıştı. Bayramlarda küsler, dargınlar birbiri ile öpüşüp-barışıyorlar… Seyyahların Gözüyle Osmanlı özet