(1841-1919). İzlenimciliğin en büyük temsilcilerinden, daha sonra kendine özgü bir üsluba yönelen Fransız ressamı. Paris’te bir porselen fabrikasında çalışırken Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda ki akşam derslerini izledi. Bir yandan da Gleyre’in atölyesinde çalıştı. Burada tanıştığı Monet, Bazille ve Sisley, daha sonra dost olduğu Cezanne ve Pissaro ile birlikte açık havada peyzajlar yapmaya başladılar. 1860’larda izlenimci resimlerinin ilk örneklerini (Şemsiyeli Kız, Kurbağalı Göl, vb) verdi. 1874’te izlenimcilerin ilk sergisine Loca adlı tablosuyla katıldı. Giderek bu akımın en büyük ustalarından olan Renoir, 1881 sonbaharındaki İtalya gezisinden sonra üslubunu değiştirmeye yöneldi. Özellikle Rafaello’dan etkilendi ve kaypak yüzeyli, sağlam desenli, boyaların ince bir tabaka halinde sürüldüğü ve uyumlu geçişlerle renklerin birbirine bağlandığı, insan tenini saydamlaştıran resimler yapmaya başladı. Bu dönemdeki en önemli çalışması, Yıkanan Kadınlar adlı büyük kompozisyonu oldu. Aynı zamanda İzlenimciliğe tepki niteliğindeki bu yeni dönemi 1895’e kadar sürdü. Bu tarihten sonra yeniden renkçi bir anlayışla çalıştı. 1900’ierde romatizma nedeniyle parmaklarını oynatamaz, birkaç yıl sonra da yürüyemez duruma gelince, fırçayı bileğine bağlatarak resim yaptı. Ayrıca heykel çalıştı. Resimleri İzlenimci dönem, gerçekçi dönem ve olgunluk dönemi olmak üzere üçe ayrılarak İncelenmektedir. Hemen her dönemde yaşama sevincini dile getiren yapıtlar vermiştir.