PİAGET: SOYUT İŞLEM DÜŞÜNCESİ

On üç yaşında olduğunuzu düşleyin. Yedi yaşındaki kız kardeşiniz
sizden ona dama oynamayı öğretmenizi istiyor. Oyunun
konusunu ve kurallarını açıklıyorsunuz. İlk birkaç harekette her
şey iyi gidiyor. Sonra onun üç taşının üzerinden atlıyor ve bir dama
taşını alıyorsunuz. Kız kardeşiniz kızgın bir biçimde, “Haksızlık
bu, bunu yapamazsın!” diyor. Ona kuralları anımsatıyorsunuz,
ama işe yaramıyor. “Bunu görmedim” diyor. “Yalnızca
bir atlama gördüm.” Kardeşiniz sakinleştikten sonra bir oyun
daha oynuyor. Bir dizi atlama sonucunda kardeşinizi bir taş ile
bırakıyorsunuz. Gözlerinde yaşlarla “Bu oyunu hiç sevmiyorum”
diyor, taşları yere fırlatıyor ve odasına koşuyor.

İki gün sonra dokuz yaşındaki erkek kardeşiniz ve onun iki
arkadaşı oturma odasının zemininde 500 parçalı bir yap-bozu
birleştirmeye çalışıyor. “Gerçekten zor bir iş” diyorlar ve yardımınızı
istiyorlar. Onların açıkça birbirine uygun olmayan parçaları
bir araya getirmeye çalıştığını görüyorsunuz. Uğradıkları
engellenme yüzlerinden okunuyor. Siz bütün parçalara bakıyor,
iki tanesini alıyor ve birbiriyle kolayca birleştiriyorsunuz. Sonra
belirgin bir üçüncüyü ekliyorsunuz. Çocuklar birbirine ve size
şaşkınlıkla bakıyor ve “Bunu nasıl yapıyorsun?” diye soruyorlar.
Siz de, “Bilmiyorum, bir araya geldiklerini söyleyebilirim” diye
yanıtlıyorsunuz.

Belki siz her iki durumda da başarınızın üstünde fazlaca
durmuyordunuz. Kız kardeşinizin dama taşınızı almak için şanslarını
neden kaçırdığını ya da neden felakete doğru koştuğunu
hayretle karşılıyordunuz. Kız kardeşiniz sonucu göremez miydi?
Erkek kardeşinizin yap-bozu da o kadar zor değildi. Hangi parçaların
birbirine uygun düştüğü açıkça görünüyordu. O bunu göremez
miydi? Bu şeyler sizin için neden bu kadar kolay, kardeşleriniz
için neden bu kadar zordu? Onların becerikli olduklarını
biliyorsunuz. Kendi kendinize, “benim yaşıma geldiklerinde büyük
olasılıkla onlar da bunu yapmaya yetenekli olacaklar” diyorsunuz.
Kuşkusuz, haklı olabilirsiniz. Siz ve kardeşleriniz
farklı bilişsel gelişim evrelerindesiniz.

Jean Piaget’nin kuramı ve onun dört evresi hakkındaki daha
önceki açıklamaları anımsayacaksınız: Duyu-hareket, işlem öncesi,
somut işlemler ve soyut işlemler. Siz bilişsel gelişimin
dördüncü evresine ulaştınız: Soyut işlemler. İlk betimlendiği
haliyle (İnhelder ve Piaget, 1958) evre on bir-on iki
yaş dolaylarında başlamakta ve yaklaşık on dört-on beş yaşlarında
kararlılık kazanmaktadır.

Piaget’nin Düşüncenin Gelişimine İlişkin Dönemleri

Dönem: DUYU-HAREKET

Yaklaşık yaş: Doğum-2yaş

Betimleme: Bebeğin zekası çevresiyle gitgide daha
uyumlu hale gelen duyu-hareket etkileşimlerinde kendini
gösterir. Bebek zihinsel düşünme ya da anlama
anlamında “bilmez” ya da “düşünmez”; daha
çok duyu-hareket eylemleriyle tutarlı ve aklayakın
yollarla çevresinin değişik yönleri üzerinde
yaptığı işlemlerle “bilir” ve “düşünür”.

Dönem: İŞLEMÖNCESİ

Yaklaşık yaş: 2-6 ya da 7 yaşlar

Betimleme: Bu düzeyde düşünce mantık dışıdır ve anlık,
görünür koşullara son derece bağımlıdır. Zihinsel
tasarımlama şimdi olanaklı olsa da, bilgi sistemli
biçimde işlenmez. Küçük çocuklar belirli bir zamanda
bir durumun yalnızca bir yününü ele
alma yeteneğine sahiptirler.

Dönem: SOMUT İŞLEMLER

Yaklaşık yaş: 7-11 ya da 12 yaşlar

Betimleme: Çocuklar şimdi bilgiyi sistemli ve mantıklı
biçimde işleyebilirler, ama bunu yalnızca bilgi somut
biçimde verildiği zaman yapabilirler. Soyut
bilgiler verildiğinde yetersiz görünürler. İlkokul
çağındaki çocuklar somut bir dünüşümü zihinsel
olarak tersine çevirebilir ve belirli bir zamanda bir
durumun birçok yönünü ele alabilirler.

Dönem: SOYUT İŞLEMLER

Yaklaşık yaş: 12 yaş ve üzeri

Betimleme: Soyut işlemlere ulaşan ergenler varsayımlar
kurabilir, mantıksal sonuçlar çıkarabilir ve ister somut
ister soyut biçimde sunulsun, karmaşık sorunları
sistemli biçimde çözerler.

Piaget (1969) soyut işlem düşüncesini şöyle nitelemişti: “…
somut olandan, burada olmayana ve geleceğe yönelik ilgi doğrultusunda
kurtulma. Bu, büyük düşüncelerin ve kuramların başlamasının
çağı, aynı zamanda şimdiki gerçekliğe uyum sağlamanın
zamanıdır” (s.130). Piaget bunu ayrıca şöyle de betimledi: “… somut
ve şimdiki gözlemlerden çıkan önermeler hakkında varsayımlar
ileri sürmeyi ve akılyürütmeyi sağlayan bir düşünce dönüşümü”
(s. 131). Başka bir deyişle, somut işlem düşüncesi evresinde
olan küçük bir çocuk şimdiki zaman içindeki “gerçek” sorunlarla
uğraşmak zorunda olduğu halde, soyut işlem düşüncesine sahip
olan bir ergen, yakın çevreyi varsayımsal bir geçmişe ya da
geleceğe bağlayan olası sorunlarla uğraşabilir. Kız kardeşinizi
dama oyununda üzen neden olasılıkla buydu. O çoğu zaman ileriye
doğru yalnızca bir ya da en fazla iki hareket görebiliyordu,
oysa siz her hamlenizde beş ya da altı olası hareketten sonraki
tabloyu zihninizde canlandırabiliyordunuz. Kısacası, onun düşüncesi
şimdiki zamanla sınırlıydı, oysa sizinki geleceği hesaba
katabiliyordu. Aynı mantık erkek kardeşinizin yap-bozuna da
uygulanabilir. O ve arkadaşı parçaları birbirine denk düşeceği
umuduyla rastlantısal olarak aldığı halde, siz çoklu bir imge
oluşturarak ve onları zihinde birleştirerek hepsini ölçüyordunuz.
Tam uygun düşecek alternatif çözümleri ararken aklınızda bir
dizi önermeyi -yap-boz ögeleri- tutarak, soyut işlem düşüncesini
uyguluyordunuz.

Bu konuyu biraz daha izleyelim. Somut düzeydeki bir çocuğun
nesneleri düzenlemede -renkli bloklardan açık renkten koyu
renge doğru bir dizi yapmak gibi- bazı güçlükleri vardır. Ancak
aynı görev fiziksel nesneler yerine sözcükler kullanılarak verildiğinde,
çocuk bunu çok daha güç, hatta olanaksız bulacaktır.
Örneğin, 8. Bölüm’deki Piaget’nin, Edith, Lily ve Susan hakkındaki
hangisinin en koyu saçlı olduğu biçimindeki çetin sorusunu
anımsayabilirsiniz. Somut düzeydeki çocuklar bu problemi güç
bulabilir, ama soyut işlem düşüncesini kullanmaya yetenekli
olan ergenler varsayımlar kurabilir ve doğru yanıtı buluncaya
kadar doğru olmayan yanıtları eleyebilirler (Siz de yaptınız mı?).

Başka bir örnek. Sekiz yaşındaki ve on dört yaşındaki iki
çocuğa şu soruyu sorduğunuzu düşünün: “Bayan Olson’un evinde dün
yangın çıktı ve ev yandı. O ve oğlu sağsalim kurtuldular. Yangına
neden olan neydi?” Sekiz yaşındaki çocuk büyük olasılıkla,
“Hugo kibritle oynuyordu” diyecektir. On dört yaşındaki
çocuk ise belki elektrik kontağı, şöminenin parlaması, ocağın
patlaması, hatta şimşek çakması gibi olasılıklara bağlayacaktır.
Küçük çocuk bir sorunu basit olarak görür ve aklına gelen ilk
yanıtı verir. Ergen bir soruna sistemli biçimde bakar, olası
karmaşıklığını dikkate alır ve olabildiği kadar çok çözüm sağlar.

Inhelder’in ve Piaget’nin (1958) çocukların düşünme sürecini
incelemek için tasarladığı deneylerde, araştırmacılar deneklere
ipe asılı farklı ağırlıklardan ibaret bir sarkaç gösterdiler. Deneyciler,
salınımın nasıl oluştuğunu, ipin uzunluğunun, ağırlıkların
boyunun ve sallama gücünün nasıl değişebildiğini gösterdiler.
Sonra, hangi etkenin -ağırlık, yükseklik, uzunluk ya da güç- ya
da etkenler bileşiminin sarkacın ne hızla sallanacağını belirlediğini
sordular. Küçük çocuklar bütün olasılıkları dikkate almakta
güçlük çektiler ve genellikle ağırlıkları değiştirmenin
sarkacın hızını etkileyeceğine karar verdiler. Ergenler, varsayımlar
kurarak ve sorun çözülünceye kadar herbirini sınayarak
süreci sistemli olarak sürdürdüler (Sarkacın salınım hızını neyin
belirlediğini siz düşünebiliyor musunuz?).

Çeşitli olası çözümleri dikkate alma yeteneğiyle bağlantılı
mantık, kombinasyon mantığı’dır. Örneğin, önergenlere “kendinden
üç kez küçük sayının on sekiz olduğu sayı hangisidir?” diye
sorulduğunu düşünün. Genellikle doğru olana ulaşıncaya kadar bir
sayıyı, sonra bir diğerini deneyeceklerdir. Soyut işlem düşüncesini
kullanan ergenler çarpma ve bölme bilgilerini birleştirecek ve
bir cebir denklemi kurabileceklerdir (Siz yanıtı bulabilir misiniz?).

Faw (1980), çocuklardan A, E, M, S ve T harflerini kullanarak
olabildiğince çok sözcük üretmelerinin istendiği bir örnek geliştirdi.
Küçük çocuklar mates (eşler) ve steam (buhar) gibi açık
sözcükleri hemen gördüler ve harfleri rastlantısal olarak dizerek
iki sözcüğe daha ulaşabildiler. Bir ergen, harflerin 120 olası
kombinasyonu olduğunu sistemli olarak belirleyebilir ve onlarla
altı doğru sözcük yapmaya çalışabilir (Siz yapabilir misiniz?).

Herkes soyut işlem düşüncesini gerçekleştirir mi? Konuyla
ilgili kitapların çoğu ergenlerin ve yetişkinlerin düşüncesini
soyut işlemler içeren düşünce olarak betimler; bunun nedeni
kısmen, Inhelder ve Piaget’nin (1958) “soyut evre” ve “ergenlik”
terimlerini birlikte kullanması ve bu tür düşünce gösterememiş
ergenlerden söz etmemesidir (Dulit, 1972). Bununla birlikte,
Piaget şunu bilmektedir: “Özel bir toplumsal çevre bu olasılıkların
gerçekleşmesi için vazgeçilmez kalmaktadır. Bundan çıkan
sonuç, bunların gerçekleştirilmesinin kültür ve eğitim koşullarının
bir işlevi olarak hızlandırılabileceği ya da geciktirilebileceğidir”
(1958, s. 337). Bu görüş, yüksek sosyoekonomik gruplardaki
ergenlerin soyut işlem düşüncesi kapasitesini düşük sosyoekonomik
gruplardaki ergenlerden daha erken geliştirdiklerini
gösteren Peel (1971) ve Dulit (1972) tarafından desteklenmiştir.

Yudin’inki (1971) gibi diğer araştırmalar, bütün ergenlerin
sonuçta soyut işlem düşüncesini geliştirdiklerini, ama bunu
özellikle yaşla zekanın etkileşiminin sonucu olarak değişik yaşlarda
yaptıklarını ileri sürmektedir. Yudin, çocukları yüksek, orta ve
düşük ZB puanlarına göre üç gruba ayırdı ve yüksek ZB’ne sahip
deneklerin soyut işlemlere önce ulaştığını buldu. Orta ZB’lü grup
bu evreye on iki-on dört yaşlar arasında, düşük ZB’lü grup on
dört-on altı yaşlar arasında ulaşmıştı. Fakat Neimark (1975) ve
Elkind (1975) ergenlerdeki soyut işlemlerin evrenselliğini sorguladı
ve Flavell (1977) “Piaget’in bilişsel evresi yükseldikçe bütün
çevrelerden gelen normal bireylerin o evrenin bütün gereklerini
yerine getirebilmesi olasılığının düştüğünü” (s. 115) bildirdi.

Inhelder ve Piaget’nin çalışmasından bu yana soyut işlem
düşüncesine ilişkin belki en kapsamlı çalışma Martorano’nun
(1974) araştırmasıdır; bu araştırmada on bir ile on sekiz yaşlar
ve 100 ile 120 ZB arasında yer alan seksen orta sınıf kız çocuğuna
(altıncı, sekizinci, onuncu ve on ikinci sınıfların herbirinden yirmi
kız) ilk araştırmada kullanılan sorulardan onu verildi. Örneğin,
deneklere kimyasal maddeler ya da renkli markalar gösterildi,
“ne kadar kombinasyon yapabilirsin?” diye soruldu. Sarkaç
problemi de soruldu. Kuşkusuz böyle görevlerin çoğu biraz matematik
becerisini ve bilimsel ilkeleri anlamayı gerektirmektedir.

Kızlardan yalnızca ikisi bütün sorularda soyut işlem evresinde
işlev gösterdi. On ikinci sınıftan bu evreyi başaranların
sayısı soruya bağlı olarak üç ile on dokuz arasında yer aldı. Martorano,
soyut işlem düşüncesinin ergenlik sırasında ortaya çıkabilmekle
birlikte, “bu gelişim döneminin karakteristik düşünce
biçimini temsil ettiğinin söylenemeyeceğini” ileri sürmektedir (s.
43). Bu sonuç Higgins-Trenk ve Gaithe’nin (1971) çalışmasıyla
desteklenmektedir; onlar da soyut işlem düşüncesinin on yedi yaşındaki
deneklerin yüzde 50’sinden daha azında temsil edildiğini
bildirdiler.

Donaldson (1979), Piaget’nin çocukların yeterliliklerini olduğundan
daha az değerlendirdiğini ileri sürenler arasındadır.
Problemler farklı biçimde sunulursa çözümlerin daha erken gelebileceğini
düşünmektedir. Muuss (1975), eğitimin çocuklarda soyut
işlem düşüncesini hızlandırabileceğine inanmaktadır.

Ashton’un (1975) belirttiği gibi, “Piagetci araştırmalar, İsviçre’den
Senegal’e, Alaska’dan Amazon’a kadar yüzden fazla
kültürde ve alt kültürde yürütüldü” (s. 475) ve pek çok araştırma
zorunlu olarak herkesin soyut işlem evresine ulaşmadığını belirtmektedir.
Bu araştırmaların gösterdiği gibi, soyut işlem düşüncesi
ilkel gruplarda çoğu zaman mevcut değildir ve daha çok sanayileşmiş
ülkelerde yaşayan bireyler arasında yaygın olarak
bulunmaktadır. Ancak belirli bir toplum içinde bile coğrafi yer
etki yaratabilir. Örneğin, Kohlberg ve Gilligan (1971), Türkiye’de
kentlerde oturanların soyut işlem düşüncesi gösterdiklerini,
kırsal kesimdeki halkın ise göstermediğini bildirdi. Kuşkusuz,
bu bulgu onların eğitim düzeyiyle ilişkili olabilir.

Araştırmalar gerçekten herkesin soyut işlem düşüncesine
ulaşmadığını mı demek istemektedir? Zorunlu olarak değil. Bir
olasılık, insanların hepsinin ya da çoğunun, yeteneklerine ve
mesleki uzmanlaşmalarına göre, ama farklı alanlarda, buna
ulaştığıdır. Bir başka olasılık, Piaget’nin tasarladığı soruları
çok az yapabilen insanların, eğer soyut işlem düşüncesini ortaya
çıkaracak başka yollar tasarlanırsa çok iyi yapabilecekleridir.
Arlin’in (1975) önerdiği bir olasılık, beşinci bir olası evre ortaya
çıktığında soyut işlem düşüncesinin yetişkinlikte gelişmeyi sürdüreceğidir.
Arlin bu evrenin şunları içerebileceğini düşünmektedir:
“Keşfedilmiş sorunlar karşısında yaratıcı düşünce, öze ilişkin
sorunların formülleştirilmesi, iyi tanımlanmamış sorunlardan
genel sorunların çıkarılması ve anlamlı bilimsel düşüncenin
gelişiminde temsil edilen yavaş bilişsel büyüme” (s. 603). Bu evrenin
varlığı herkesin soyut işlemlere ulaşmadığı bulgusunu açıklayabilirdi.
Kimileri sürecin Arlin’in sorun çözme (problem solving)
dediği ilk bölümüne ulaşabilir, küçük bir azınlık da daha
karmaşık düzey olan sorun bulma’ya (problem finding) kadar gidebilir.
Bu çözüm önerisi eleştiriden uzak değildi. Örneğin, Fakouri(1976),
“sorun bulmanın bilişsel gelişimde yapıdan çok içerikte
bir ilerleme olarak yorumlanabileceğini ve böyle olunca da
bu ilerlemenin niteliksel olmaktan çok niceliksel olduğunu” (s.
472) düşünmektedir.

Durum ne olursa olsun, ergenlerin yeni buldukları bu geleceğe
bakma ve karmaşık sorunlara seçenek çözümler düşünme yeteneği
onların yaşamlarına derin değişimler getirmektedir. Çoğu
zaman, anababalarını ve diğer yetişkinleri hayrete düşürecek
biçimde, daha önce kabul ettikleri kararları ve değerleri sorguluyor,
tartışıyor ve bunlara karşı çıkıyorlar. Sık sık aile yaşamı,
evlilik, toplum sorunları konularında idealist oluyorlar. Başkaları
gibi Kenigston da (1968), bu gençlik idealizminin artan bir
soyut işlem düşüncesine bağlanma yeteneğinden kaynaklandığını
ileri sürmektedir. Örneğin, ergenler şeylere oldukları gibi bakabildikleri
ve onların iyileştirilebileceği yolları düşledikleri
için, transandantal meditasyon, Nader’in tüketiciyi koruma
akıncıları, komün yaşamı gibi dinsel ve toplumsal hareketlerin
çekimine kapılmaktadırlar. Belki Robert Kennedy’nin sözleri
onların soyut işlem düşüncelerini özetlemektedir: “Bazıları şeyleri
olduğu gibi görmekte ve ‘neden?’ diye sormaktadır. Ben şeyleri
hiç olmadıkları gibi düşlüyor ve ‘neden olmasın?’ diyorum.”

One thought on “PİAGET: SOYUT İŞLEM DÜŞÜNCESİ”
  1. Merhaba, Piaget’in gelişim dönemlerini çok güzel bir şekilde yorumlamışsınız. Örneklerle açıklayarak anlaşılmasını kolaylaştırmışsınız. Çok teşekkürler. Metin içinde gösterdiğiniz kaynaklara ulaşmak istiyorum. Sizden rica etsem kaynakları açık bir şekilde yayınlayabilir misiniz? veya mail adresime gönderebilirseniz çok sevinirim.

    iyi çalışmalar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir