Osmanlı merkez teşkilatında mutlak otorite padişaha aitti.Osmanlılarda eski Türklerdeki kut anlayışı devam etmekteydi.Bu anlayışa göre ülkeyi yönetme hakkı Osmanlı hanedanına ait olduğu için başka bir aileye verilemezdi.
Osmanlı Devleti merkeziyetçi yönetim anlayışını benimsedikleri için başkent büyük önem taşıyordu.1453 ‘ten itibaren devletin başkenti İstanbul olmuştur ve Osmanlı Devletinin bir simgesi olmuştur.Başkentin taşıdığı bu önemin göstergesi olarak ta kentin yönetiminden Sadrazam sorumlu tutulmuştur.
HÜKÜMDAR ( Padişah ) :Osmanlı merkez teşkilatında ülke ve ordu yönetimi padişahın şahsına bağlıydı.Devleti yönetme yetkisi Osmanlı hanedanına (Ali Osman) ait olup bu anlayış yıkılışa kadar devam etmiştir.
Fatih’ten itibaren ülkenin padişahın mutlak egemenliğinde olduğu anlayışı yerleşmiştir.Tüm erkek çocukların tahta geçme hakkına sahip olması devlet yönetiminde bazı grupların aktif rol oynamalarına ve tahta çıkacak şehzadenin onların onayı ile padişah olmasına yol açmıştır( ulema , ümera ).Tercih edilen şehzadeye biat edilir ve şehzadenin hükümdarlığı onaylanırdı.Şehzadeler cülus töreni ile tahta çıkar ve Eyüp Sultan türbesinde kılıç kuşanırlardı.
Fatih taht kavgalarını önlemek ve devletin devamlılığını sağlamak için tahta çıkan şehzadenin kardeşlerini öldürme hakkını kullanabileceğini yasallaştırmıştır.I.Ahmet’ten itibaren ise veraset usulünde değişiklik yapılarak ”Ekber “ ve “Erşed” ( en büyük ve en olgun ) şehzadenin tahta çıkması usulünü getirdi.
Osmanlı hükümdarları kuruluştan itibaren Bey , Gazi , Hüdavendiğar , Han , Hakan , Sultan , Padişah , Şahane , Hümayun ve Halife gibi ünvanlar kullanmışlardır.
Padişahların mutlak yetkileri şer’i ve örfi kurallara dayanırdı.Örfe uygun sosyal ve ekonomik hayatı düzenleyici kurallar ,padişah ağzından yazılır ve bunlara kanunname ,ferman denirdi.
Osmanlılarda Hükümdarlık sembolleri : Hutbe, Sikke , Davul ( Tabl ) , Sancak ve Tuğ’dur.
Osmanlı padişahlarının çocuklarına çelebi , şehzade Tanzimat’tan sonra ise efendi denmiştir.Şehzadeler genç yaşta Anadolu’ya sancak beyi olarak gönderilir ve yanlarına lala adı verilen hocalar verilirdi.I. Ahmet’in “sancağa çıkma usulünü “ kaldırması,şehzadelerin devlet yönetiminde tecrübe kazanmalarını önlemiştir.
SARAY : Osmanlı devlet anlayışında saray padişahın yaşadığı yer ve devletin yönetildiği merkezdir.İlk saray Orhan Bey tarafından Bursa’da yapılmıştır.İstanbul başkent olunca Fatih Eski Saray’ı inşa ettirmiş fakat yetersiz gelince Sarayburnu’ndaki Yeni Sarayı (Topkapı Sarayı ) inşa edilmiştir.
Klasik dönem devlet yönetiminde etkili olan Topkapı Sarayı Birun , Enderun ve Harem bölümlerinden oluşmaktaydı.
Birun : Sarayın dış bölümüdür.Tüm devlet işlerinin görüldüğü,padişahın resmi hayatının geçtiği yerdi.Birun içerisinde sarayın dış hizmetlerine bakan görevliler bulunurdu.Bu görevliler ; yeniçeri ağası , Altı Bölük Halkı ( sipah , silahtar, sağ garipler , sol garipler , sağ ulufeciler , sol ulufeciler ) , Topçular , Cebeciler , Müteferrikalar , Çaşnigirler , Çavuşlar , Kapıcılar , Seyisler , Çakırcılar , Terziler , Eminler , Hekimler ve Müneccimler.
Enderun : Padişahın özel hizmetlilerinin bulunduğu bölüm ve aynı zamanda devletin yönetim ve askerlik hizmetini yerine getirecek kadroların yetiştirildiği bölümdü.Önemli devlet adamları buradan yetişirdi.Enderun’un en önemli birimi Has Oda’ydı.Diğer hizmet ve eğitim birimleri ise,Hazine, Kiler ve Seferli odalarıydı.Bu odalarda eğitimlerini tamamlayan devşirmeler çıkma denilen bir usulle Birun’da ve taşrada önemli görevlere getirilirlerdi.
Harem : Hükümdar ve ailesinin bulunduğu ve özel hayatlarını geçirdiği bölümdür.
DİVAN : Devlet ve ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı en üst yönetim ve en yüksek mahkeme organıdır.Divan Topkapı Sarayı’nda Kubbealtı denilen yerde toplanırdı.Siyaset, ekonomi, askerlik adalet ve maliyeye ait işlerle, şikayet ve davalara bakılırdı.Divan kanun yapma yetkisine sahip değildi.Kanunların uygulanmasıyla yükümlü , yürütme yetkisine sahip bir hükümet gibi çalışırdı.
İlk divan teşkilatı Orhan Bey zamanında kuruldu.Fatih’e kadar divana padişahlar başkanlık yapardı.1457 den itibaren bu usul değişti Sadrazamlar başkanlık yapmaya başladılar.Divanda alınan kararlar sadrazam tarafından arz odasında padişaha sunulurdu.
Sadrazamın dışında diğer divan üyeleri :Kubbealtı vezirleri,kazasker, defterdar, nişancı, divanının asıl üyeleridir.Şeyhülislam, yeniçeri ağası ve kaptan-ı derya gerek duyulduğunda görüşleri alınmak üzere divan toplantılarına çağrılırlardı.
Veziriazam ( sadrazam ) : Tüm devlet işlerinden sorumluydu.padişahın mührünü taşır , padişah vekili ve temsilcisi konumundaydı.Sadrazamlık makamına önceleri Paşakapısı, sonradan ,sonradan Bab-ı Ali denmiştir.Padişahın çıkmadığı seferlerde Serdar-ı Ekrem sıfatıyla orduya komuta ederdi.
Kubbealtı vezirleri : Görevleri sadrazama yardımcı olmaktı.Vezir sayısı devletin kurulduğu dönemde bir, I.Murat döneminde biri veziriazam olmak üzere iki, I.Bayezıt döneminde üç, Kanuni döneminde yediye yükselmiştir.
Kazasker : Divanda askeri sınıfa ait şer’i ve hukuki işlere bakarlardı.İlk kazaskerlik 1362’de I.Murat döneminde kuruldu.Kazaskerlerin Türk soyundan olması gelenekti.Görevi müderrislerin ve kadıların atanması,adalet,eğitim ve kültür işlerine bakmaktı.Anadolu ve Rumeli olmak üzere iki kazasker vardı.
Defterdar : Mali işlere bakar gelir ve gideri hesaplardı.İç hazine ve dış hazine defterdarın kontrolündeydi.Anadolu ve Rumeli olmak üzere iki defterdarlık vardı.
Nişancı : Padişahın adına yazılan ferman ,berat name gibi belgelere padişahın tuğrasını çekerdi.Kanunları düzenlemek ,tapu ve kadastro işlerini yürütmek, yeni fethedilen toprakları kaydetmek ve dirlik defterlerini tutmak görevleri arasındaydı.XVI.yüzyılda divan katiplerinden olan reisülküttap nişancıya bağlı olarak görev yapmaya başladı.XVII.yüzyılda önemi arttı ve devletin dış işlerinin sorumluluğunu üstlendi.Nişancı devletin mevcut tüm kanunlarını iyi bilmek zorundaydı.
Kaptanıderya : Donanma başkomutanı olarak deniz işlerinden sorumludur.XVI.yy.dan itibaren İstanbul’da bulunduğu zamanlarda divan üyesi olarak toplantılara katılırdı.Vezir rütbesine sahiptir.
Şeyhülislam ( Müftü ) : Şer’i kanunların uygulanmasından sorumlu en yüksek din görevlisidir.Devlet sisteminin hukuki temelleri dine dayandığı için manevi otoritesi yüksekti.Bu bakımdan hukuken olmasa da ,fiilen sadrazamla eşit bir mevkide sayılırdı.Padişah ve divan ,yapacağı işlerin dine uygun olup olmadığı konusunda şeyhülislamdan fetva alırdı.Kazaskerler bir nevi şeyhülislamın divandaki temsilcileri olduğu için doğrudan divan üyeleri arasına alınmamıştır.Fakat görüşlerine başvurulacağı zaman toplantılara çağrılırdı.
Yeniçeri Ağası : Divan toplantılarına katılmaz ,alınan kararları yeniçerilere bildirirdi.İstanbul’un güvenliğinden sorumlu olduğu için ve yeniçeriler hakkında bilgi vermek için toplantılara katılır ve divana bilgi verirdi.
Divan önceleri her gün toplanırken Fatih’ten itibaren haftada dört gün toplanmıştır.Toplantılar sabahın erken saatlerinde başlar öğle üzeri bitirilirdi.Bitmeyen işler için Sadrazam konağında İkindi Divanı toplanırdı.Ayrıca yabancı elçilerin kabul edildiği ve ulufelerin dağıtıldığı Galebe Divanı ile halkın ve askerlerin şikayetlerinin dinlendiği Ayak Divanı da toplanırdı.
Divan XVIII.yüzyıldan itibaren önemini yitirdi.II. Mahmut ,divanı kaldırarak yerine Nazırlık sistemini kurdu.Divanın yetki ve görevleri bakanlar arasında dağıtıldı.
Begenmediim ucuza kaçmislar daha kisa olabilirdi