İSLAMCILIK
1876 dan sonra İslamcılık fikri ağır basmaktadır. İslamcılık Osmanlıcılık fikrinin son döneminde ortaya çıkmıştır. İslamcılık 1876 dan sonra gayrı Müslimlerin meclisteki kararları Osmanlılardan kopma amacı gütmektedir. İslamcılar kendi aralarında ikiye ayrılmaktaydı.
1-AŞIRI İSLAMCILAR: Bu gruptakiler geriliğin nedenlerini Şeriattan ayrılmada görür.
2-ILIMLI İSLAMCILAR: Devletin çöküşünü ve gerilemesine neden olan unsurun İslamiyet olmadığını yanlış anane ve hurafelere dayanan bir din anlayışı olduğunu savunurlar. Onlara göre batı uygarlığının maddi yanını oluşturan endüstrinin, bilimin, teknolojinin alınabileceğini belirtirler. Ancak Avrupa’nın tüm gelenek, görenek, ahlak değerlerinin ve devlet yapısının alınmasına karşıdırlar.
AMAÇ
1-İslamcılık Osmanlı Devleti’nin sosyal ve siyasi bütünlüğünü korumak amacı ile ileri sürülen bir fikir akımı olarak Tanzimat öncesi, Tanzimat devri fermanları ve bu devrin fikri hareketlerinde ve I. ve II. Meşrutiyetin fikir ve uygulama alanında görülmüştür.
2-Devlet sınırları içindeki tüm Müslümanları toplayarak devleti güçlendirerek eski gücüne kavuşmasını sağlamak.
TEMEL FELSEFE
Memlekette İslamiyet’e ve dünyanın her tarafındaki Müslümanlara önem veren ve tüm Müslümanlar arasında bir birliğin gerçekleşmesini mümkün kılmaya çalışan ve devletin sosyal bağlarını din birliğinde arayan bu akım I. meşrutiyetin sonlarına doğru büyük gelişme göstermiştir.Osmanlı sınırları içinde yaşayan tüm Müslümanları toplayıp devleti güçlendirip sonra da diğer Müslümanlara yardım edip, devletin eski gücüne kavuşmasını sağlamak için çıkmış bir fikir hareketidir. Osmanlıcılık meşrutiyet ile devam edebilirdi. Osmanlıcılık terk edilince İslamlığa gidilmiştir. Abdülhamit is-lamcılıktan yararlanmış, mutlakiyetin temel taşı yapmış iç ve dış siyasette İslamiyet’i bir sistem bir sosyal politika prensibi haline getirmiştir. İslamcılık teokratik bir devlet düşüncesini benimsemekte din ve devlet arasında tam bir kaynaşma ifade etmektedir.
SONUÇ
İslamcılık yabancı devletlere karşı din birliğine dayanan yeni bir kuvvet vs sağlam bir dayanak temin etme gayesiyle gerçekleşmedeki imkansızlığı ve doğuracağı sakıncaları da göz önünde bulundurmadan II. Meşrutiyetten önce panislamizm’in ittihadı İslam prensibi olarak ortaya atılmıştır.
Abdülhamit Araplara yakınlık göstermiş ve hatta Osmanlı imparatorluğunun bir Türk- Arap imparatorluğu haline getirmeyi düşünmüştür. Araplara yakınlığının bir işareti de Türkçe bilmeyen ve yazışmaları Arapça yapan Tunuslu Hayrettin paşayı sadaret mevkiine getirmesidir. II. Abdülhamit ayrıca halifeliği üstün bir değer haline getirerek iç ve dış politikada bundan faydalanmaya çalışmıştır. E. ZİYA KARAL (OSMANLI TARİHİ VIII S.543-549 ) I. Dünya savaşında Arapların Osmanlıya karşı savaşması üzerine bu akım geçerliliğini yitirdi.
1-Vatandaş arasında din ayrımı yapılması bakımından devletin beşeri unsurunu ve dolayısıyla ülke ve hakimiyet unsuru aleyhinde olayların doğumuna sebebiyet vermesi bakımından bu görüş devlet birliği için tehlikeli olmuştur. Gerçek güçlükleri ve muhtemel dış tepkileri dikkate almadan ileri sürülen bu görüş devleti kurtarmak bir tarafa batışı kolaylaştırmıştır.
2-31 Mart isyanı
3-İslamcılar arasında birlik sağlanamaması
4-Müslümanlar arasında gruplaşmalar olması
5-Milliyet fikriyle her hanedan, herkes ayrı bir devlet kurmaya çalışmıştır.
6-Dış devletlerin etkisi
7-Bu fikir hareketinde de zaman ve zemin bulunamamıştır.
8-Özellikle İstanbul ‘da ki fikir ayrılıklarının çok etkisi vardır.