Osmanlı devletinde halkın yüzde doksana yakınının Müslüman olması Osmanlı devletinin toplum yapısının da o yönde ilerlemesine neden olmuştur. Sosyal yaşantının her yerinde İslami bakış açısının varlığını görmek mümkündür. Devlet şeriat ile idame ettirilir. Şeriatın devamlılığını sağlayan ise hükümdardır. Devletin varlığını devam ettirmesi ve askerini güçlü tutması ancak huzurlu bir ortam ile olur. Bu sebeple Osmanlı devletinde huzur ve refaha oldukça özen gösterilirdi. Osmanlının devlet olmasından itibaren halk iki sınıfta değerlendirilirdi. Birincisi askerler, ikincisi ise reayadır. Yönetimin güçleştiği devlet sınırlarının genişlediği dönemlerde, devlet kontrolü sağlamak için ülkeyi parsellere ayırarak asker kökenlileri vali olarak belirli illere atardı.
Bu valiler ve askeri görevliler reayayı yönetirdi. Ayrıca devlet reayanın toplumsal yaşayışa destek vermesi ve ayakta durarak tarım ile uğraşmasını ve şehirdekilerin de ticaret yapmalarını sağlayarak canlı bir toplumsal yaşayışa destek vermeye çalışıyordu. Şehirde yaşayanlar genelde ticaret ile uğraşırdılar. Bunun yanında şehrin güvenliğinin sağlanması için askerler de bulunurdu. Esnaflar hammadde elde ederek bunları işleyip piyasaya sürerdi.
Haksız rekabet oluşmaması ve büyük küçük her esnafın ayakta durabilmesi için lonca teşkilatı vardı. Bu lonca teşkilatı ticari hayatın kurallarını belirleyerek kaliteli istihdam sağlamak amacı ile kararlar alırdı. Resmi dayanağı olmasa da lonca teşkilatına üye olan bütün esnaf ve tacirlerin bu kurallara harfiyen uyması sağlanırdı. Çok yüksek veya düşük fiyata mal çıktısı sağlanmazdı. Dengeli bir ticari yapı oluşturulmaya çalışılırdı.