LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI
(24 TEMMUZ 1923)
Mudanya Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından sonra barış görüşmelerinin başlamasına karar verilmiştir.TBMM Konferansın Türkiye’de yapılmasını istemesine rağmen,İtilaf devletleri görüşmelerin tarafsız bir ülkede yapılması gerektiğini belirtmişlerdir.Sonuç olarak da İsviçre’nin Lozan şehri konferans için uygun görülmüştür.
TBMM bu konferansa çok önem vermekteydi. Çünkü hem I.Dünya Savaşının hem de Kurtuluş Savaşının sonuçlandırılacağı çok yönlü bir antlaşma imzalanacaktı.Bu antlaşma aynı zamanda yeni bir devletin dünya devletleri arasında saygınlığını kabul ettireceği bir belge özelliğini de taşımaktaydı.
Lozan görüşmelerine hazırlıklar yapılırken saltanatın kaldırılması konusu gündeme gelmiş ve TBMM’de büyük tartışmalara neden olmasına rağmen 1 kasım 1922’de saltanat kaldırılmıştır.Böylece TBMM heyeti Türkiye’nin tek temsilcisi olarak konferansa katılmıştır.Fakat TBMM heyetinin başkanı konusunda da geçici bir sorun yaşanmıştır.Mecliste bir çok tecrübeli siyasetçi olmasına rağmen,bir çoğu yıllarca padişah için çalışmış olmaları nedeniyle Mustafa Kemal Paşa tarafından heyet başkanı yapılmak istenmemişlerdir.İsmet Paşa bu konuda çok tecrübeli olmamasına rağmen Mudanya Ateşkes Antlaşmasında başarılı olmuş ve TBMM’ye sadakatini kanıtlamıştı.Bu nedenle Mustafa kemal Paşanın da onayıyla İsmet Paşa Lozan’a gidecek olan TBMM Heyetinin başkanlığına getirilmiştir.
TBMM Heyetinin Lozan’daki Amaçları:
Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmek
• Türk topraklarında bir Ermenistan kurulmasını önlemek
• Kapitülasyonları kaldırmak
• İtilaf Devletleriyle TBMM arasında olan sorunları çözmek
• Yeni Türk Devletinin tanınmasını sağlamak
Konferansa Katılan Devletler:
Konferansı toplayan devletler İngiltere Fransa İtalya ve Japonya idi.Bu nedenle TBMM’yi konferansa bu devletler davet etmişlerdi.İngiltere Fransa ve İtalya Sevr antlaşmasını onaylatarak Ortadoğu’da toprak sahibi olmak istiyorlardı.Japonya ise bu devletleri destekleyerek ekonomik kazanç sağlamayı Boğazlar konusunda ve dünya siyasetinde daha etkili olmayı hedeflemiştir.
Lozan görüşmelerin tamamına katılan diğer devletler de Yunanistan Yugoslavya ve Romanya’dır.
ABD I.Dünya Savaşında İtilaf devletlerinin yanında savaşa girmiş olmasına rağmen Lozan barış Antlaşması görüşmelerinde “gözlemci” sıfatıyla bulunmuştur.
Sovyet Rusya ve Bulgaristan ise sadece Boğazlar konusu görüşülürken konferansa çağırılmışlardır.
Görüşmelerin Kesintiye Uğraması ve Tekrar Başlaması
Lozan Barış görüşmeleri 20 Kasım 1922’de başlamıştır.Bu görüşmelerde TBMM,kapitülasyonlar İstanbul’un boşaltılması Musul ve Ermeni Devleti konularında hiçbir ödüne yanaşmamıştır.Çok sert ve gergin bir ortamda geçen bu görüşmeler her iki tarafında ödün vermemesi nedeniyle 4 Şubat 1923’te kesilmiştir.Türk heyeti bu görüşmelerde Ermeni Devleti ve kapitülasyonlar konularında kesinlikle ödün vermemiştir.
Lozan Barış görüşmelerinin kesilmesi yeniden savaş yapma ihtimalini ortaya çıkarmıştır.Fakat arabulucuların karşılıklı ikna etme çalışmaları sonucunda heyetler Lozan’da 23 Nisan 1922’de yeniden görüşmelere başlanmıştır.
İlk tur görüşmeler kesintiye uğradığı sırada ilk TBMM yasal süresini doldurmak üzereydi.Üstelik Saltanatın kaldırılması nedeniyle iyice yıpranmıştı.Bu nedenle ikinci tur barış görüşmeleri henüz başlamadan 1 Nisan 1923’te TBMM yeni seçimler yapılması için tatil edilmiştir.Bu sırada ikinci tur barış görüşmeleri başlamış bu görüşmelerde de TBMM2yi İsmet Paşa başkanlığında bir heyet temsil etmiştir.
23 Nisan 1923’te başlayan bu görüşmeler 24 Temmuz 1923’te antlaşma imzalanarak son bulmuştur.
Görüşülen Konular Ve alınan Kararlar
Sınırlar
Suriye Sınırı:
20 Ekim 1921’de Fransa ile imzalanmış olan Ankara antlaşmasındaki sınırlar kabul edilmiştir.
Yorum:
Böylece Lozan antlaşmasında Hatay sınırlarımız dışında kalmıştır.Fakat 1936’dan sonra Hatay ile ilgili görüşmeler yeniden başlamış,1939’da ise Hatay’ın Türkiye’ye bağlanması sağlanmıştır.

Irak Sınırı:
Musul-Kerkük bölgesindeki sınır anlaşmazlığı nedeniyle bu sınır belirlenememiştir.Ancak İngiliz Hükümeti ve TBMM Hükümeti arasındaki ikili görüşmelerle en geç dokuz ay içinde sınırın kesinleşmesi karara bağlanmıştır.

Yorum:
Lozan antlaşmasında belirlenemeyen tek sınır Irak sınırı olmuştur.Bu konu ile ilgili olarak Lozan antlaşmasından sonra İngiltere ile Türkiye arasında görüşmeler sürdürülmüş ve 1926’da imzalanan Ankara antlaşmasıyla Musul İngiltere’de kalmak kaydıyla Irak sınırı çizilmiştir.

Batı Sınırı:
Trakya’daki Yunan sınırı Mudanya Ateşkes antlaşmasındaki şekliyle Meriç ırmağı sınır alınarak çizilmiştir. Fakat buna ek olarak savaş tazminatı karşılığında Yunanistan Karaağaç’ı Türkiye’ye bırakmıştır.
Ege Denizinde ise Gökçeada(İmroz) ve Bozcaada’nın Türkiye’de kalması diğer adaların ise silahsızlandırılmak koşuluyla Yunanistan’a bırakılması kararlaştırılmıştır.
Yorum:
Böylece Yunanistan ile günümüzde geçerliliğini koruyan sınırımız belirlenmiştir.Bütün çabalara rağmen Balkan savaşlarında kaybetmiş olduğumuz Batı Trakya ve Ege adaları geri alınamamıştır.Trablusgarp savaşı sırasında İtalya tarafında işgal edilmiş olan Oniki ada Lozan Antlaşması ile İtalya’ya bırakılmıştır.Ancak İtalya II.Dünya Savaşından sonra 1947’de Oniki adadan çekilince Avrupalı devletlerin aldığı kararla Oniki Ada da Yunanistan’a verilmiştir.

Kapitülasyonlar:
Yabancı devletlerin vatandaşlarının Osmanlı Devletinden kazandıkları her türlü ekonomik ayrıcalıklar Lozan Antlaşması ile sona ermiştir.
Yorum:
İlk tur görüşmelerde olduğu gibi TBMM Heyeti son görüşmelerde de bu konuda taviz vermemiştir.Bu konu İtilaf Devletlerinin karşı çıkmalarına rağmen TBMM’nin istediği şekilde sonuçlanmıştır.Böylece TBMM ekonomik alanda da bağımsızlığını kabul ettirmeyi başarmıştır.

Savaş Tazminatı:
Kurtuluş Savaşında Anadolu’da büyük bir yıkım gerçekleştirmiş olan Yunanistan’ın Türkiye’ye savaş tazminatı ödemesi kararlaştırılmıştır.Ancak Yunanistan’ın ekonomik sıkıntıları nedeniyle bu borcunu ödeyemeyeceği anlaşıldığı için tazminat karşılığı olarak Karaağaç’ın Türkiye’ye verilmesi kararlaştırılmıştır.
Yorum:
Böylece I.Dünya Savaşının başında Osmanlı Devletinin elinde olmayan Karaağaç Lozan antlaşması ile Türkiye’ye bırakılmıştır.

Dış Borçlar:
Osmanlı Devletinin 1854’ten beri almış olduğu dış borçlar I.Dünya Savaşı sonunda ödenemez hale gelmiştir.TBMM Heyeti bu borçların bir kısmını ödemeyi kabul etmiştir.Bu borçlar Osmanlı devletinden ayrılmış olan devletler arasında paylaşıldıktan sonra Türkiye’nin payına kalan borçların taksitler halinde Türk Lirası veya Fransız Frangı olarak ödenmesine karar verilmiştir.Böylece Düyun-u Umumiye İdaresi yani Genel Borçlar Yönetimi’de kaldırılmıştır.
Yorum:
Bu konu Lozan antlaşmasından sonra özellikle Fransa ile Türkiye arasında problem olmuş fakat sorun yine Türkiye’nin istediği şekilde çözümlenmiştir.
Borçların Osmanlı Devletinden ayrılan devletler arasında paylaştırılması Türkiye’yi daha büyük bir borç ödeme yükünden kurtarmıştır.
Dış borçlar idaresinin kaldırılması Osmanlı ekonomisinin bağımsızlığını kazanmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Boğazlar
Akdeniz ile Karadeniz arasında en önemli stratejik noktalar olan Boğazlarla ilgili olarak şu kararlar kabul edilmiştir:
• Boğazlar başkanlığını bir Türk’ün yapacağı uluslar arası bir komisyon tarafından yönetilecektir.
• Boğazların her iki yakasında yaklaşık 20 Kilometrelik alan silahtan ve askerden arındırılacaktır.
• Ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebilecektir.
• Savaş gemilerinin geçişi zaman ve tonaj bakımından sınırlandırılacaktır.
• Boğazlara bir saldırı olursa Milletler cemiyeti’nin kararıyla gerekli önlemler alınabilecektir.
Yorum:
1841 Londra Boğazlar sözleşmesinden itibaren Avrupalı devletlerin de söz hakkı kazandığı Boğazlar sorunu böylece netleşmiştir.
Boğazlar Komisyonunun varlığı Türkiye’nin bağımsızlığına ve hakimiyetine gölge düşürmüştür. Boğazların silahsızlandırılması güvenlik sorunlarını ortaya çıkarmıştır.Bu durum II.Dünya Savaşı öncesinde Boğazların Almanya ve İtalya tarafından işgal edilme ihtimali ortaya çıkmıştır.Bu nedenle Boğazlar konusu daha sonra tekrar gündeme getirilmiş 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar sözleşmesiyle yeni bir düzenleme yapılmıştır.

Ermeni Sorunu:
Daha önce Doğu Anadolu’da kurulması kararlaştırılmış olan Ermeni Devletinden vazgeçilmiştir.
Yorum:
İtilaf Devletleri böylece Doğu Anadolu’nun tam anlamıyla bir Türk yurdu olduğunu kabul etmişlerdir.

Azınlıklar:
Azınlıkların ayrıcalıkları kaldırılmış Türk vatandaşlarına tanınan bütün haklardan eşit şekilde yararlanmaları sağlanmıştır.
Yorum:
Böylece Avrupalı devletlerin Türkiye’nin iç işlerine karışmaları önlenmiştir.

Nüfus Mübadelesi:
Türkiye’de İstanbul dışında yaşayan Rumların Yunanistan’a gönderilmesi kararlaştırılmıştır.Buna karşılık Yunanistan’da batı Trakya dışında yaşayan Türklerin ise Türkiye’ye gönderilmesi kararı alınmıştır.
Yorum:
Böylece İstanbul’daki Rumların ve Batı Trakya’daki Türklerin yasal hakları da korunmuştur.Türkiye’de azınlık sorunlarının kesin olarak çözümlenmesi amaçlanmıştır.Fakat Yunanistan İstanbul’da daha fazla Rum bırakmak istediği için farklı uygulamalar gerçekleştirmiş bu nedenle bu konu yeniden sorun olmuştur.

Yabancı Okullar
Türkiye’de Yabancı okulların öğreniminin Türk Hükümeti tarafından düzenlenmesi ve buna saygılı olunması kararlaştırılmıştır.
Yorum:
Böylece eğitimde birlik ve eşitlik sağlanması amaçlanmış bu okullardaki eğitim kontrol altına alınarak dini ve siyasi içerikli eğitim yapmaları engellenmiştir.Bu konu daha sonra Fransız ve Vatikan ile Türkiye arasında tekrar sorun haline gelmiştir.

İstanbul’un Durumu:
Lozan antlaşmasının TBMM tarafından onaylanmasından altı hafta sonra İtilaf Devletlerinin ordularının İstanbul’u boşaltmaları kabul edilmiştir.
Yorum:
Bu karara uyan İtilaf Devletleri kuvvetleri 6 Ekim 1923’te İstanbul’u terk etmişlerdir.

Patrikhane:
Dünya’daki bütün Ortodoksların dini merkezi konumundaki Patrikhanenin siyasi yetkilerden arındırılması kaydıyla İstanbul’da kalması kararlaştırılmıştır.

Lozan Antlaşmasının Yürürlüğe Girmesi
Lozan Barış antlaşması İtilaf devletleri Heyeti ile TBMM Heyeti arasında 24 Temmuz 1923’te imzalanmıştır.Fakat yürürlüğe girmesi için TBMM tarafından da onaylanması gerekliydi.İlk TBMM 1 Nisan 1923’te seçim yapılması için kapanmış olduğundan seçimler sonuçlanana kadar beklenmiştir.11 Ağustos 1923’te çalışmaya başlayan ikinci TBMM’nin gerçekleştirdiği ilk faaliyetlerden biri Lozan Barış Antlaşmasının onaylanmasıdır.Lozan görüşmelerinin Türkçe metinlerinin hazırlanıp görüşülmesinin ardından TBMM 23 Ağustos 1923’te antlaşması onaylamıştır.

Sonuçları:
• Yeni Türk devletinin varlığı uluslar arası alanda tanınmıştır.
• Kurtuluş savaşının askeri zaferleri böylece siyasi bir zafer haline gelmiştir.
• Lozan antlaşması I.Dünya Savaşını bitiren antlaşmalar içinde en uzun süre varlığını sürdüren antlaşmadır.Günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır.
• Sevr antlaşması yerine Lozan antlaşması yürürlüğe girmiştir.
• Sömürge altında yaşayan milletlere örnek teşkil etmiştir.

105 thoughts on “Lozan Barış Antlaşması ve Maddelerin Yorumlanması”
  1. kardeş dediğim nazlı yani ilk başta yazmayı unuttum :D

  2. kardeş sen nerden biliyon adamın yazarken duygulanmadığını

  3. O kadar okudum ne zamana kadar gecerlj bu antlaşma bir suresi yokmu

  4. gecmis tarihten bahsederken, bu kadr savaş ve acı dolu yaşanmş gerçekler varken bunları anlatmak cokta kolay olmasa gerek insanın içi sızlayarak anlatmasi ve anlamasi gerek..

  5. ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….

  6. lozan barış antlaşmasının günümüze etkileri nelerdir bilen var mı?

  7. Bakıyorumda herkes rengini nasıl belli ediyor..kavgalar hep zarar vermişdir bu ülkeye..çok yazık. Emperyalizmin istediğini veriyoruz..Amaçları bizi birleştirmemek zaten, birarada düşünmemizi engellemek..keşke kapılarımızı dış güçlere kapatabilsek, biraz emek sarfetsek, bu ülekenin gelişimi için daha fazla mücadele etsek ne güzel olurdu..keşke biraz daha dik durabilsek…

  8. öncelikle burada okuduklarım aslında türkiye gençliğinin kendi içinde bölünmüşlüğüdür..ve BU BÜTÜN DIŞ DÜNYA ÜLKELERİYLE OLAN SORUNLARDAN DAHA TEHLİKELİR..BİR DEVLETİ YIKMAK İÇERDEN DAHA KOLAYDIR..BÖYLE LOZAN KONUSUNDA BİLE AYRIŞMACI BİR NESİL VARSA ZATEN SAVAŞA VE DIŞ GÜÇLERE GEREK YOKTUR…BİR KARDEŞİM CIKMIŞŞ ŞERİATTAN DİĞERİ CIKMIŞ ATATÜRK VATAN HAİNİ DİYOR ÜSTÜ KAPALI..YAZIKLAR..OLSUNN..BİZİM GENÇLİĞİMİZ HERSEYİ COK İYİ BİLİYOR YA.HERSEYDE BİR YORUM VEYA KURUKAFACILIĞI VAR ANLAŞILAN..YAŞAMADIGI 80-90 YIL ÖNCESİNE BİLE YORUM GETİREBİLİYOR..BU ÜLKEYİ KURTARMIŞŞ ATALARIMIZIN KEMİKLERİNİ DERİNDEN SIZLATIYOR..YAŞAMADAN SU KAYIP BU NİYE BÖLE OLMUŞ DEMEK KOLAY..OKUMAYAN ARAŞTIRMAYAN BİR NESİLDENN DEDİKODU TARZI GERÇEĞI YANSITMAYAN YORUMDAN BAŞKA NE CIKAR..HAKKIYLA YAPANA EYVALLAH..İYİ GÜNLER..

  9. Arkadaşlar bu ve benzeri siteler öğretmenler, öğrenciler ve bütün halk yararlansın, derslerine kaynak olsun diye yapılmıştır. Türkiye Vatandaşları birbirine girsin, şahsi düşünceler yanlış, eksik ve saçma aktarılsın diye değil. tabi ki de doğrular vardır ama tartışılarak, öfkelenlerek anlatılmamalıdır. Konuşmalardan taptaze beyiner, gelecek neslimiz olumsuz etkileniyor ve araştırma yerine başkalarının düşüncelerini aynen taklit ediyor duruma geliyorlar. Yorumlarınızı bunlara dikkate alarak yaparsanız mutlu ve aydınlık bir geleceğe katkımız olur… Biraz özen lütfen..

  10. Bence Cok Uzun Bi Özet yassalar Iyı Olurmur Perofrmasn ıcın lAzIMDa

  11. simge istanbull boğazından geçnler para vrmiyorlar ama bu antlaşmalar 2012 de biteçek ve artık para verilerek gecilecek ok

  12. 7. sınıfta sbsden 619aldım ama şu bazı soruları geçemedimmmmmmmm :)))))))))))))

  13. fesli sarıklı olayına açıklık getireyim , bu dediğim lozan hakkında yazan bir yazar genelde onun kitaplarını okuyup etkileniyor insanlar başka kaynaklardan araştırmadan ve neden-sonuç ilişkisini kuramadan , yani fesli-sarıklı diyip osmanlı ecdadımızı kastetmedim.

  14. Allah bir çoğunuza akıl fikir versin. Çoğunuz salak gibi yorumlar yapıyonuz. Özellikle lozanın zafer olduğunu söyleyen dangalaklar. Doğru bi tanedir birçok doğru olmaz. Siyasi görüşünüze göre yorum yapmayın tarih yalan söylemez. fakat yalan yazılabilir. Anlayan anlamıştır bu lafımı anlamayan araştırsın özellikle ibrahim ateş miydi neydi Türkçe öğretmeni arkadaş ona söylüyorum. Sadece şunu bilin selanik musul kerkük ve hatay misakı milli sınırları içindedir ve sadece hatay 1939 da türkiyeye katılmıştır oda referandumla. Daha ne zaferinden bahsediyonuz. Saygılar

  15. Lozan muazzam bir imparatorluk mirasının han-ı yağmasıdır…
    Türkün şahsına islamdan intikam alınarak, bütün bir islam dünyasının başsız bırakılmasıdır.
    Lazının getirdiği, adalarla yunan stratejik çemberine alınmış iktisadi kaynaklardan mahrum, her türlü ünvan ve sıfatı yolunmuş gayrı tabii hudutların çizdiği küçük bir Türkiyedir. Türkiye içinde bir hezimettir

  16. 6.sınıfda sbs’den 412 aldım 7.sınıfda 425 8. sınıfda 462 aldım çoğunda bu bilgiler çıktı……

  17. ya benım merak etığım bişey var türkiye bogazdan gecen gemılerden para alıyomu bılenınız varsa yaza bılırmı:::?

  18. arkadaslar ezan bir kere dine sonradan gelmedi hz. peygamber efendimiz,in zamanında ezan varmıs. hatırlatırım peygamber efendimiz s.a.v vefat ettigi gün ezanı bilal-i habeş yanık sesiyle ezanı okumuş ve mekke,yi göz yaşlarına boğmustur. umarım anladınız.

  19. lozan barış antlaşmasının sonuçları ve bunların yorumlanması çok acil…

  20. lozan antlaşması zaferimizle yapılmış olsaydı türkiye şimdi yer altı kaynaklarını kullanıyor olurdu eli kolu bağlı şekilde durmazdı

  21. ben baktım çooook uzun geldi yazmadım ama tawsiye ediyorum okudum:P

  22. hasan sana diyorum baya bir Tarih bilgin var!Yorumunu okuyunca kahkahalarla güldüm!Tunusta savaşan,balkan savaşlarına katılan,çanakkale savaşlarına katın bir paşa olan İsmet İnönü(Ki dikkat ettiysen hep dolaylı olarakege denizi yakınında olan savaşlardan bahsediyorum)Egedeki 12 adaları bilmeyecekte hiç savaş görmemiş belkide egeye hiç gitmemiş olan sen bileceksin ha?????Allahım ne günlere kaldık ya yazık vallaha yazık acıyorum böyle bilgisiz insanlara…

  23. Birkaç sorun lozan dışında kalmıştır çünkü temel haklarımızı süper güçlere tanıtmış,yeni devlet olduğumuzu onaylatmışız.Ayrıca istanbul ve geliboluya yönelmek bir kaç yıl daha sürecek olan bir savaş demektikia rtık Türk milletin geldiği nokta son noktadadır bir savaş kaldıracak kadar gücüde yoktur.Şunu unutmayın millet 20.yydan beridir(daha 17-18-19 yy.da peşpeşe olan savaşlardan bahsetmiyorum)İç isyanlar var iyice fakirleşmiş!,31 mart olayı var!,trablusgarp savaşı yaşanmış,I ve II balkan savşları yaşanmış,daha soluklanmadan I.Dünya savaşı çıkmış,Hemen hemen her kıtada savaşılmış,yetmezmiş gibi işgale uğramış can havliyle kalkmış yunanı denize dökmüş ve yıl 1922…Sadece Milletin başında 22 yılda bukadar olay geçmiş diğer yüzyılları bile saymıyorum.Şimdi lozanda dediğpim gibi çoğu hakkımıuzı almışken tabiki tavizlerde olacaktı.Diğer ordu insanlarıda,diğer devletlerde birşeyler alacaklardı boşuna savaşmadı onlarda,Elin sonunda tavizler verildi fakat bunların çoğundan kurtuldu Türkiye!Boğazlar konusu Atatürk sağken 1936 yılında Möntrö boğazlar antlaşmasıya çözüme kavuşmadı mı?Hatay sorunu 1939’da çözülmedi mi?Ülkemizde ekonomimizi takip eden yabancı ekonomistler(Lozanda bu hakkı almışlardı)1929 yılında bu madde kaldırılarak geri gönderilmedi mi?Kısaca beyler devlet yönetiyorsunuz bir bakkal dükkanı değil!!!!Oturun araştırn dünya siyasetini öğrenin,devletlerin neler yaptıklarını ne elde ettiklerini bir öğrenin.Bu yazdıklarınızı yabancılar görse iyi bir dalga geçerler!Bu arada amaerikada,almanyada ve ingilterede şirket yöneticilerine ve politika adamlarına Atatürk dersleri veriliyor buda B-İ-L-G-İ-N-İ-Z-E!!!

  24. Nutukta Lozan antlaşması;

    MONDROS ATEŞKESİNDEN SONRA TÜRKİYE’YE YAPILAN DÖRT BARIŞ ÖNERİSİ ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA

    Efendiler,Mondros Ateşkesinden sonra düşman devletler Türkiye’ye dört defa barış önerisi sunmuşlardır.Bunların birincisi,Sevr tasarısındır.Bu proje,hiçbir görüşmenin ürünü olmayıp itilaf devletleri tarafından Yunan Başbakanı Mösyö Venizelosun da katılmasıyla düzenlenmiş ve Vahdettin’in Hükümeti tarafından 10 Ağustos 1920’de imzalanmıştır.

    Bu tasarı,Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşme konusu niteliği bile sayılmamıştır.

    İkinci barış önerisi,Birinci İnönü Savaşı’nın ardından toplanan Londra konferansının sonunda 12 mart 1921 tarihinde yapılmıştır.Bu öneriler,Sevr antlaşmasında birtakım değişiklikler içermekte ise de değinilmemiş sorunları Sevr tasarısı maddelerinin tümünü olduğu gibi bırakıldığını kabul etmek gerekir.

    Bu tasarı,bizce tartışma konusu olmadan ikinci İnönü savaşının başlamasıyla sonuçsuz kalmıştır.

    Üçüncü barış önerisi 22 mart 1922’de,yani Sakarya zaferinden ve Fransızlarla yapılan Ankara antlaşmasından sonra ve yakında saldırmamız beklendiği sıralarda,Pariste toplanan itilaf devletleri Dışişleri bakanları tarafından yapılmıştır.Bu öneride,Sevr’i temel alarak işe başlamak ilkesi bırakılmışsa da,ana çizgileriyle milli amaçlarımız karşılamakta uzaktı.

    Dördüncü öneri,Lozan antlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanan görüşmelerde yapılmıştır.

    İtilaf devletlerinin Türkiye üzerinde uygulamak istedikleri temel kurarlar ile milli harekatımızın ulaşabilen sonuçları açık olarak anlaşılabilsin diye bu dört öneri arasında en önemli konularla sınırlı kalmak üzere kısa bir karşılaştırma yapmayı yararlı sayarım.

    1.SINIRLAR
    a)Trakya sınırı:
    Sevr’de:Çatalca çizgisinden biraz ilerde bulunan podima kalikratya çizgisi
    Mart 1921 önerisinde:Söz konusu edilmemiştir.
    Mart 1922 önerisinde:Tekirdağ bize,Babaeski,Kırklareli ve Edirne’yi Yunan’a bırakan bir çizgi.
    Lozan’da:karaağaç da bize olmak üzere Meriç çizgisi.
    b)İzmir bölgesi:
    Sevr Tasarınsın da:Bu bölgenin sınırları Kuş adası,Ödemiş,Salihli Akhisar ve kemer iskelesine az çok yakın yerlerden geçmektedir.Bu bölge,Türk egemenliğinde kalacak,ama Türkiye,bu egemenliğini kullanma hakkını Yunanistana aktaracak Türk egemenliğini sürdüğünün belirtisi olarak İzmir şehrinin dış istihkamlarında birinde Türk bayrağı bulunacak.Yerel bir meclis kurulacak ve beş yıl sonrada bu meclis bu bölgenin sonsuz olarak Yunanistana katılmasına karar verebilecek idi.

    Mart 1921 önerisinde:İzmir bölgesi Türk egemenliğinde kalacak.İzmir şehri de bir yunan kuvveti bulunacak.İzmirin geri kalan yerlerinde çeşitli unsurların sayıları oralarında kurulacak bir jandarma birliği bulunacak.Buna itilaf devletleri subayları kontrol edecek.

    Yönetim işlerinde de aynı sayıları oranma uygulanacak ve bölgenin milletler cemiyetince atanacak bir Hıristiyan valisi olacak.Bunun yanında seçilmiş bir meclis ve bir danışma kurulu olacak.Valilik tarafından Türkiyeye gelirlere göre artan bir vergi verilecek ve bu anlaşma beş yıl yürürlükte kalıp iki taraftan birinin istemesi üzerine milletler cemiyeti tarafından değiştirilebilecek.

    Mart 1922 önerisinde:Bütün Anadolu ve dolayısıyla İzmir de bize geri verilecek şeklinde aldatıcı bir söz verme var.İzmir Rumlarının yönetimine,adalete uyar bir biçimde katılmasını sağlamak için ve benzeri Yunanistan da kalacak Edirne Türklerine verilmek koşuluyla bir yöntem belirlemek konusunda itilaf devletleri Türkiye ve Yunanistan’la anlaşacaklardır.

    Lozanda:Elbette bu gibi sorunlar söz konusu bile olmamıştır.

    C)Suriye sınırı:

    Sevrde:Kıyıda yaklaşık Karataş burnudan başlayarak Osmaniye,Bahçe,Gaziantep,bilecek,Urfa,Mardin ve Nusaybin’i oldukça güneyde ve Suriye topraklarına bırakan bir sınır.

    Mart 1921’de:Yaklaşık şimdiki sınır olmak üzere Fransızlarla ayrıca bir antlaşma imzalanmıştır.

    Lozanda:20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşmasındaki sınırlar olduğu gibi bırakılmıştır.

    d)Irak sınırı:

    Sevrde:İmadiye bizde kalmak koşuluyla Musul ilinin kuzey sınırı.
    Mart 1921 önerisinde:Söz konusu edilmemiştir.
    Mart 1922 önerisi:Söz konusu edilmemiştir.
    Lozanda:Çözümlenmesi ertelenmişti.

    e)Kafkas sınırı:

    Sevrde:Türk-Ermeni sınırı saptaması Amerika cumhur başkanı Wilsona bırakılmıştır.O da sınır olarak Karadeniz kıyısında Giresunun doğusundan başlayan,Erzincanın batı ve güneyinden,Elmalı,Bitlis ve Van Gölünün güneyinden geçen ve birçok noktalarda Dünya savaşındaki Türk-Rus cephesini izleyen bir çizgiyi göstermiştir.

    Mart 1921 önerisinde:Milletler Cemiyeti bir ermeni yurdu kurmak için doğu illerinden Ermenistana aktarılacak toprakların saptanması için bir komisyon atayacak ve Türkiye bu komisyonun kararını kabul edecek.

    Mart 1922 önerisinde:Bir ermeni yurdu kuruması için Milletler cemiyetinde yardım isteneceğinden söz edilmektedir.

    Lozanda:Bu konu ortadan kaldırılmıştır.

    f)Boğazlar bölgesi:

    Sevrde:Rumelinin Türkiyede kalan parçasının tümü.

    Anadolunun Ege deniz üzerinde yaklaşık İzmir bölgesinin başladığı yerden başlayarak Manyas gölünün batı ucunda Ahabadr deresinin denize aktığı yere varan çizgiyle sınırlandırılmış bir bölge.Bu bölgelerde asker bulundurmak ve askerlikle ilgili işler yapmak hakkı yalnız itilaf devletlerinindir.Ayrıca o bölgelerdeki Türk jandarması İtilaf devletlerinin komutasına bağlı olacaktır.

    İtilaf Devleri,bu bölge içinde askeri amaçla kullanabilecek yol ve demir yolu yapılmasına yasaklayabileceği gibi şimdi bulunanlar arasında bu amaça kullanabilecek olanları bozdurabilecekti.

    Mart 1921 önerisinde:Çanakkale güneyinde Bozcaadanın karşısında Karabigaya giden çizginin kuzeyi ile Boğaziçinin iki yanında 20-25 kilometrelik bir bölge.

    Çanakkale Boğazının kilidi sayılabilecek her iki yanındaki adalar.İtilaf devletleri,yalnız Yunanistana kalacak olan Gelibolu ve bize kalacak olan Çanakkalede asker bulunduracak.Böylece İstanbul ve İzmit yarımadalarını boşaltacak ve Türkiyenin İstanbulda asker bulundurulmasına ve Anadoludan Rumeliye veya Rumeliden Anadoluya asker geçirmesine izin verilecektir.

    Mart 1922 önerisi de:Çanakkalenin güneyinde Erdek yarımadası dışta kalmak üzere Çanakkale sancağı.Boğaziçinin güneyinde o zaman yansız sayılan bölge,yani yaklaşık İzmit yarımadası askerden arınmış bölge olacaktı.Yurdumuzda,İtilaf devletlerinin işgal kuvveti kalmayacaktır.

    Lozanda: Gelibolu yarımadasıyla Kumbağı,Bakla Burnu çizgisinin güneydoğusu,Çanakkale bölgesinde kıyıdan yirmi kilometrelik bir bölge ve Boğaziçinin iki yanında kıyından on beş kilometrelik birer bölge ve Marmara da İmralı adasından başka adalar ve imroz adasın ve Bozcaada,askerden arınmış bir bölge durumuna getirilecektir.Hiçbir yerde İtilaf devletlerinin kuvvetleri kalmayacaktır.
    2.GÜNEYDOĞU ANADOLU

    Sevrde:Fıratın doğusunda ve Ermenistan,ırak ve Suriye arasında kalan bölge için İtilaf Devletleri delegelerinden kurulu bir komisyon,bölgesel özerk yönetimi hazırlayacaktır.

    Antlaşma yapıldıktan bir yıl sonrada bu bölgensin Kürt halkı,Milletler cemiyeti kuruluna başvurarak Kürtlerin Çoğunluğunun Türkiyeden bağımsız olmak istediğini kanıtlarsa ve kurul bunu kabul ederse Türkiye buralardaki her türlü haklarından vazgeçecektir.

    Mart 1921 önerisinde:İtilaf Devletleri,o günlerin durumunu göz önünde bulundurularak bu konuda Sevr tasarısında değişiklik yapmayı düşünmek eğilimdedir.Ancak bölgesel özerklikler ile Kürt ve Asuri-keldani çıkarlarının yeterince korunması için bizim tarafımızdan kolaylık gösterilecektir.

    Mart 1922 önerisinde:Söz konusu edilmemiştir

    Lozanda:Elbette söz konusu ettirilmemiştir.

    3.EKONOMİK ETKİ BÖLGELERİ

    Sevr antlaşmasının ardından itilaf devletlerinin aralarında imzaladıkları üçlü anlaşmaya göre:

    a)Fransız etki bölgeleri:Suriye sınırıyla yaklaşık olarak Adana ilinin batı ve kuzey sınırları ve Kayseri ile Sivasın Kuzeyinden geçen ve Muş dışta kalmak üzere bu kasabaya yaklaştıktan sonra Cizreye giden bi çizginin içinde kalan bölge.

    b)İtalyan etki bölgesi:İzmit yarımadasından çıktıktan sonra Afyona kadar Anadolu demir yolunu ve oradan Kayseri yakınlarında Erciyes Dağı yakının kadar çizgi İzmir bölgesi,Ege Denizi,Akdeniz ve Fransız bölgesi arasında kalan bölge.

    Mart 1921de:Bekir Sami bey ile Fransız ve İtalyan dışişleri bakanları arasından imzalanıp hükümetimiz tarafından kabul edilmeyen antlaşmalara göre:

    a)Fransız etki bölgesi:O sırada Fransız işgali altında bulunan yerler Sivas,Elazığ ve Diyarbakır illeri.

    b)İtalyan etki bölgesi:Antalya,Burdur,Muğla,Isparta sancaklarıyla Afyon,Kütahya,Aydın ve Konya sancaklarının sonradan saptanacak bölümleri.

    Mart 1922 önerisinde:Söz konusu edilmemiştir.

    Lozanda:Söz konusu olmamıştır.

    4.İSTANBUL

    Sevrde:Antlaşma içtenlikle uygulanmazsa İstanbul da bizden alınacaktır.

    Mart 1921 önerisinde:Bu göz dağının kalkacağı ve Türkiyenin İstanbulda asker bulundurabileceği ve Boğaziçinin etrafındaki askerden arındırılmış bölgelerden asker geçmesine izin verilebileceği yazılıdır.

    Mart 1922 önerisinde:İstanbuldan çıkarılmamız yolundaki göz dağının kaldırılacağına ve İstanbulda bulundurulabilecek Türk kuvvetlerinin artırılmasına söz verilmektedir.

    Lozanda:Söz konusu olmamıştır.

    5.UYRUKLUK

    Sevrde:Hem müttefik Devletlerinden(Yunanistan da içine almak üzere)Hem yeni kurulan devletlerden birinin(Ermenistan vb) uyrukluğuna girmek isteyen Türk uyruklularından hiç kimseye Türk Hükümetince engel olunmayacak ve bunların yeni uyrukluluğu kabul edilecektir.
    Mart 1921 önerisinde:Söz konusu edilmemiştir.
    Mart 1922 önerisinde:Söz konusu edilmemiştir.
    Lozan Antlaşmasında:Söz konusu edilmemiştir.

    Ancak görüşmelere sırasında İtilaf devletleri bir adamın uyrukluğunun saptanmasın konusunda Türkiyedeki yabacı elçilik ve konsoloslukların verecekleri belgelerin yeter sayılmasını istemişlerdi.Bu öneri,Sevr tasarısının yukarıda söz konusu edilmiş olan 128.maddesinin yeni bir şekli idi.Elbette tarafımızdan kabul edilmemiştir.

    6.ADALET İŞLERİNDE KAPİTÜLASYONLAR

    Sevrde:İngiltere,Fransa,İtalya ve Japonyanın temsil edildikleri dört üyeden kurulu bir komisyon,Kapitülasyonlardan yararlanan öbür devletlerin uzmanlarıyla birlikte yeni bir yöntem düzenleyecek ve Osmanlı hükümetiyle görüşüldükten sonra bu yöntemi önerebilecek.Osmanlı Hükümeti bu yöntemi kabul etmeye şimdiden kesin söz verecek.

    Mart 1921 önersinde:Bu komisyonda Türkiyenin de temsil edilmesini İtilaf devletleri kabul etmektedir.

    Mart 1922 önersinde:1921 önerisi gibi.

    Lozanda:Kapitülasyon niteliğinde hiçbir şey yoktur.Danışma niteliğinde olmak üzere birkaç yabancı uzmanı beş yıl hizmetimize almayı kabul ettik.

    7.AZINLIKLARIN KORUNMASI

    Sevrde:1918 ateşkesinden sonra yapılan bütün anlaşmalarda bulunana hükümlerden başka Türkiyeye ayrıca aşağıdaki yükümler kabul ettirilmek istenmiştir:

    a) Yerlerinden ayrılmış olan ve Türk olmayan herkesin eski yerlerine gönderilmesi.Başkanları Milletler Cemiyetli tarafından atanacak olan hakem komisyonları eliyle bunların hakları geri verilmesi ve bu aralarda bu komisyonlar isterse Türk olmayanların yıkılmış olan mülklerinin onarılması için ücretleri hükümetimizce ödenmek üzere işçi sağlanması,göç ettirme ve buna benzer işlerde parmağı olduğu adı geçen komisyonlar tarafından ileri sürülen herkesin sürgün edilmesi v.b

    b) Türk Hükümeti,azınlıkların parlamentoda sayılarıyla orantılı olarak bulunmalarını sağlayan bir seçim yasa tasarısını iki yıl içerisinde Müttefik Devletlere sunacaktır.

    c) Patrikhanelere ve bunlara benzer kurumlara tanınmış olan bütün ayrıcalıkla pekiştirilip çoğaltılmakta ve bunların yönettikleri okul,öksüzler yurdu vb. konularında o tarihe kadar hükümetin elinde bulundurulduğu kısıtlı bir denem hakkı bile kaldırılmaktadır.

    d) İtilaf Devletleri,Milletler Cemiyeti kuruluna danışarak bu kararların uygulanmasını sağlamak için alınması gereken önlemleri saplayacaktır.Türkiye,bu konuda sonradan alınacak her önlemi kabul edeceğine kesin söz verecektir.

    Mart 1921 önerisinde:Azınlıklardan söz edilmemektedir.Bu öneri Sevrde yapılacak değişikliklerden söz ettiği için bundan sözü edilen anlaşmanın azınlıklarla ilgili bölümünün değiştirilmeyeceği anlamı çıkarılabilir.

    Mart 1922 önerisinde:Türkiye ve Yunanistandaki azınlıklarla ilgili bir dizi önlem önerileceği ve bunların uygulanmasını denetlemek i.in Milletler Cemiyeti tarafından komiserler atanacağı yazılıdır.

    Önlemler zincirin ne olacağı belirtilmemiştir.

    Lozanda:Milli Andımızda kabul etmiş olduğumuz gibi ve yalnı9z Müslüman olmayanlara özgü olmak üzere Dünya Savaşından sonra yapılan bütün uluslararası antlaşmalarda bulunan hükümler.

    8.ASKERLİKLE İLGİLİ HÜKÜMLER

    Sevrde:

    a)Türkiyenin silahlı kuvvetleri şu sayıları aşmayacaktır.

    Padişah Koruma Birliği 700 Kişi
    Jandarma 35.000 Kişi
    Jandarmayı desteklemek için özel birlikler 15.000 Kişi

    TOPLAM: 50,700 Kişi

    Harp Akademisi ve askeri okul öğrencileri,depo birliklerinde ve çeşitli işlerde görevli erler ve subaylar bu sayımın içindedir.Özel birlikler 15 batarya dağ topu bulunabilecek ve sahra veya ağır topu olmayacaktı.Memleket,çeşitli bölgelere ayrılacak ve her bölgede bir jandarma birliği bulunacaktır.

    Jandarmanın topu ve teknik araçları olmayacaktır.Özel birlikler kendi bölgeler dışında kullanılmayacaktır.Jandarma subayları arasında 1,500ü geçmemek üzere yabancı subaylar bulunacaktır.Her bölgedeki yabancı subaylar aynı ulustan olacaktır.

    Sonradan saptanacak olan bölgelerin sayısı belirtilmemekle birlikte bunun İtilaf devletlerinin düşüncesine göre en az dört olacağı,anlaşmanın kimi hükümlerinde ve bu arada bir legionun kuvvetinin bütün legion kuvvetlerinin dörtte birini aşmayacağı yolundaki hükümden çıkarılabilir.Böylece İngiltere,Fransa ve İtalyan subayların bulunacağı birer bölge olacağı gibi belki Yunanistana ve belki ilerde Ermenistana birer bölgesi verilmesi düşünülmüştür.

    Özel birlikler erleriyle jandarmalar hep paralı olup bunlar en az on iki yıl askerlik görevi yapacak ve zorunlu askerlik ödevi kalkacaktır.

    Her bölgedeki birliğe alınacak erler ve subaylar o bölge halkından olacak ve her unsur adam bulundurulmasına elden geldiğince önem verilecektir.

    Deniz kuvvetlerimiz yedi sloop ve altı torpitoyu aşmayacak,hiçbir uçak ve güdümlü balonumuz olmayacaktır.
    İtilafa Devletlerinin Kara,Deniz ve Hava kontrol komisyonlarının memleketimizde her türlü denetleme yapmaya hakları vardır.Kara komisyonu özellikle;

    -Türkiyenin kullanabileceği,polis,gümrükçü,orman bekçisi vb. görevlilerin sayısının belirleme,artacak silah ve cephanemizi teslim alma,memleketimiz bölgelere ayırma her bölgede bulunacak jandarma ve özel birlikler sayısının belirleme,bunların görevlendirme ve kullanılma biçimlerini denetleme,yabancı subayların sayı ve oranını belirleme ve hükümetle birlikte yeni silahlı kuvvetlerimizi düzenleme vb. görevleri olacaktır.

    Mart 1921 önerisinde;

    Jandarma sayısı 45,000e

    Özel birliklerin asker sayısı 30.000e yükseltilmiştir.

    Jandarma dağıtımı,İtilaf Devletlerinin yukarıda belirtilen kontrol komisyonuyla hükümet arasında anlaşarak yapılacaktır.

    Jandarma subay ve astsubaylarının oranı yükseltilecektir.Yabacını subay sayısı azaltılacak ve bunların bölgelere dağıtımı,kontrol komisyonu ve hükümet arasında anlaşmayla kararlaştırılacaktır.(Bununla beklide her bölgede bulunacak yabancı subayların aynın ulustan olmayacağı anlatılmak istenmiştir.)

    Mart 1922 önerisinde:

    Paralı asker kullanma yöntemleri olduğu gibi bırakılmış.

    Jandarma 45,000e,

    Özel birliklerde bulunabilecek asker sayısı 40.000e yükseltilmiştir.Jandarmada yabancı subay kullanılması Türkiyeye önerilmekle birlikte,bu,koşul olarak ileri sürülmeyecektir.

    Lozanda;Trakya ve Boğazlarda askerden arındırılmış bölgelerle ilgili kısıtlamalardan başka hiçbir bağlayıcı şey yoktur.Dahası Boğaziçinin iki yanındaki askerlerden arındırılmış bölgede 12,000 asker bulundurulabilme hakkını korumuşuzdur.Bu bölgeler için bile denetleme kabul edilmemiştir.

    Sevr tasarısında:Türkiye,savaş sırasında savaş kurallarına aykırı davranışlarda bulunmuş ya da Türkiye içinde kıyımlar yapılmış ve zorla göç ettirme vb. işlere karışmış kişileri,istemleri üzerine Müttefik Devletler(bu arada Yunanistana) ve Türkiyeden toprak almış devletlere(Ermenistan vb.) teslim edecektir.Bu kimselere kendilerini istemiş devletin askeri mahkemeleri tarafından yargılanacak ve cezalandırılacaktır.

    Mart 1921 önerisinde: İtilaf Devletlerinin önerisinde bun dan söz edilmemiştir.Ancak Bekir Sami beyin İngilizlerle imzalamış olduğu azınlıklar ve yabancılar ilgili değiştirim antlaşmasında elimizdeki bütün İngilizleri serbest bırakarak bir kısım Türkleri suçlu sayarak İngilizlerin elinde bırakmayı kabul etmiş olması Sevr tasarısında bulunan eski hükümlerin daha yumuşatılmasından başka bir şey değildir.

    Mart 1922de:Bu konuda söz edilmemiştir.

    Lozanda:Söz edilmemiştir.

    10.MALİYE İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

    Sevrde:İtilaf devletleri Türkiyeye yardım için İngiliz,Fransız ve İtalyan delegelerinden oluşan maliye komisyonu kuracaklar ve bu komisyonda danışman niteliğinde bir Türk Komiseri bulunacaktır.Bu komisyonun görev ve yetkileri şöyle olacaktır:

    a)Türkiyenin gerilerlini korumak ve artırmak için her türlü önlemleri alabilecektir.
    b)TürkMebuslar meclisine sunulacak olan bütçe önce maliye komisyonuna sunulacak ve kabul ettiği biçimde meclise gönderilecektir.Meclisin yapacağı değişiklikler ancak komisyonca onanırsa uygulanabilecektir.

    c)Komisyon,doğrudan doğruya kendisine bağlı ve üyeleri kendi oluru ile atanacak olan Türk maliye denetleme kurulu tarafından bütçenin ve maliye yasa ve Tüzüklerin uygulanmasını denetleyecektir.

    d)Düyunu umumiye idaresi ve Osmanlı bankasıyla anlaşarak Türkiyenin para basma sistemi düzenleyip iyileştirecektir.

    e) Düyunu umumiye idaresi ayrılan gelirler dışında Türkiyenin tüm gelirleri,bu maliye komisyonun emrine verilecektir.Komisyon bunlarla;İtilaf devletleri işgal kuvvetleriyle ilgili giderleri ödedikten sonra 30 Ekim 918 tarihinden bu yana itilaf devletleri ordularının hem bugünkü Türkiyede hem omsalı imparatorluğunun değişik bölümlerindeki giderleri ödeyecektir.

    Ayrıca,Türkiye yüzünden zarar görmüş olan bütün itilaf devletleri uyruklarının kayıplarını Türkiye ödeyecektir.Türkiyenin gereksinimleri bundan sonra düşünülecektir.

    f) Hükümetçe verilecek her ayrıcalık teker teker maliye komisyonunun onanmasına bağlı olacaktır.

    g) Düyunun Umumiye idaresi tarafından kimi vergilerin doğrudan doğruya alınmasına ilişkin bugünkü sistem komisyonun onayıyla olabildiğince genişletilecek ve bütün Türkiyede uygulanacak şekilde yaygınlaştırılacaktır.Gümrükler,Maliye komisyonu tarafından atanıp işten çıkarılabilecek ve kendisine karşı sorumlu bulunacak olan genel bir müdürün yönetiminde bulunacaktır.

    Mart 1921 önerisinde:Yukarıda adı geçen komisyonda Türk Maliye bakını onursal başkan olacak.Komisyonda bir Türk delege bulunacak ve bunun Türk maliyesiyle ilgili konularda ise Türk delegenin yetkisi sadece danışma niteliğinde olacaktır.

    Türk parlamentosu,Türk maliye bakanıyla maliye komisyonu tarafından birlikte hazırlanacak olan bütçede değişiklik yapabilecektir.Ama bu değişiklikler bütçedeki kalemleri aşacak biçimde ise bütçe,onanmak üzere yeniden maliye komisyonuna gönderilecektir.Türk Hükümeti ayrıcalıklar vermek hakkına yeniden sahip olacaktır.Ancak,Türk maliye bakanı,bu konuda anlaşmaların Türk hazinesinin çıkarına uygun olup olmadığı maliye komisyonuyla birlikte inceleyecek ve bu konuda birlikte karar alınacaktır.

    Mart 1922 önerisinde:Maliye komisyonu kurmaktan vazgeçilmektedir.Ama itilaf devletlerine olan harpten önceki borçların ve ölçülü bir tazminatın ödenmesi için gereken denetimin Türk egemenlik ilkesiyle bağdaştırılmasına çalışılacaktır.Savaştan önceki kamu borçları komisyonu olduğu gibi kalacak ve yukarıda yazılı iş için itilaf devletleri tarafından hesap temizleme komisyonu kurulacaktır.

    Lozanda:Bu gibi bağlayıcı hükümlerin hepsi kaldırılmıştır.

    11.EKONOMİ İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

    Sevrde:Kapitülasyonlardan yaralanma hakkı savaştan önce bunlardan yararlana itilaf devletleri uyruklarına geri verilecek ve bunlardan önceden yararlanamayan itilaf devletleri(Yunanistan ve Ermenistan vb.)uyruklarına da yeniden verilecektir.(Bu haklar arasında birçok vergiden bağışıklık bulunduğu ve uyrukluk konusunda görüldüğü gibi her Türk uyruklunun İtilaf devletlerinden birinin uyrukluğuna girmesine engel olma hakkını bizden alındığı dikkate alınırsa bu hükmün kapsamı daha iyi anlaşılır.)

    Gümrük tarifeleri için 1907 tarifes(%8) yeniden yürülüğe konulmaktadır.

    Türkiye,İtilaf Devletleri gemilerine en az Türk gemileri kadar haklar tanıyacaktır.
    Yabancı postaları yeniden kurulacaktır.

    Mart 1921 önersinde:Yalnız yabancı postanın birtakım koşullar altında kaldırılmasının düşünüleceği söylenilmekte olduğuna göre öbür hükümler olduğu gibi bırakılmaktadır.

    Mart 1922 önerisinde:İngiltere,Fransa,İtalya,Japonya ve Türkiyenin delegelerinden ve kapitülasyonlardan yararlanan öbür devletlerin uzmanlarından kurulu bir komisyon,barışın yürürlüğe girdiği tarihi izleyen üç ay içinde İstanbulda toplanıp kapitülasyon sisteminin değiştirilmesi için öneriler hazırlayacaktır.

    Bu öneriler,maliye ile ilgili konularda yabancı uyrukluların Türklerle eşit vergi vermesini sağlayacaktır.Ayrıca bu öneriler gümrük resminde gerekli görülecek değişiklikleri yapmaya yönelik olacaktır.

    Lozanda:Kapitülasyonların her türü bütünüyle ve sonsuza dek kaldırılmıştır.

    12.BOĞAZLAR KOMİSYONU

    Sevrde:Kendine özgü bayrağı,bütçe ve kolluk kuvvetleri olan bu komisyon,gemilerin boğazdan geçmesi,fenerler,kılavuzluk vb.işlerle uğraşacak ve daha önce Yüksek Sağlık Kurulunun yaptığı görevlerle kurtarma işleri,artık komisyonun gözetimi altında ve onun talimatlarına göre yürütülecek ve komisyon,Boğazların özgürlüğünü tehlikede görürse İtilaf devletlerine başvurabilecektir.

    Komisyonda Amerika,İngiltere,Fransa,İtalya,Japonya ve Rus delegelerinin ikişer oyu olacaktır.Amerika istediği zaman,Rusya ise birleşmiş milletlere girerse o zaman komisyona katılabileceklerdir.Komisyon üyeleri diplomatik bağışıklıktan yararlanacaklardır.Komisyon dönüşümlü olarak ve ikişer yıl süreleri iki oyu olana devletlerin delegeleri başkanlık yapacaktır.

    Mart 1921 önerisinde:Türk delegelerinin de iki oyu olacak ve Boğazlar komisyonuna başkanlık edecektir.

    Mart 1922 önerisinde:Türk delegesi komisyona başkanlık edecektir.Boğazlarla ilgili bütün devletler komisyonda teslim edileceklerdir.

    Lozanda:Komisyonun başkanlığı bize verilmiştir.Komisyonun görevi gemilerin boğazlardan geçişini Boğazlar anlaşması hükümlerine göre uygun olmasını sağlamaktan ibarettir.Komisyon her yıl Milletler cemiyetine rapor verecektir.Yine bu antlaşma ile İstanbuldaki uluslararası sağlık kurulu kaldırılmış,sağlık işleri Türkiye Hükümetine bırakılmıştır.

    Muhterem Efendiler,Lozan Barış Antlaşmasındaki ana hükümleri,öbür barış önerileriyle daha çok karşılaştırmanın yersiz olacağını düşünmekteyim.Bu antlaşma,Türk milletine karşı,yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastin yıkılışını bildiri bir belgedir.Osmanlı dönemi tarihinde eşi görülmemiş bir politik zafer yapıtıdır.

    M.K.ATATÜRK
    Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı

  25. Engin sana sesleniyorum;Ezan Türkçe okunabilir.Neymiş Allahın tevhidini ilan ediyormuş.Elhamdülilah müslümanım!ama ezandan birşey anlayamıyorum.ben anlamadıktan sonra ne işe yarayacak bana anlatabilir misin?Peygamberimiz zamanında da bazıları namaza çağırma işini çan sesiyle olsun demiş bazılarıda havaya ateşli ok atalım demişler fakat insan sesi seçilmiş şimdi neden Türkçe ezan okunmasın?Kur’an-ı Kerimde;”Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).”FUSSİLET – 44 ayet
    Şimdi çoğu ateist işte bunu bahane ediyorlar.Ben Türküm ve bana arapça mı Kur’an-ı Kerim diyorlar.Bu insanlar sizlerin yüzünden dinsiz oluyor.Osmanlı zamanında camilerde hutbeler arapça okunur cemaat hiç birşey anlamazmış.Dinden anladığın bu mu?Ülkeye 200 yıl boyunca matbaa sokmayan zihniyet mi dinimizi temsil ediyor?Hem bana söylermisin arapça okumak daha ”sevaptır” diye Kur’an-ı kerimde bir emir var mı?Hadislerin doğruluğu tartışılır;zira günümüze kadar okadar sahte hadisler çıktı ki Diyanet oturup sahte hadisleri ayıran hadisler kitabı yazdı.Diyanetin yazdığı hadisler kitabının bile doğruluğu tartışılır.Anlayacağın o ki Peygamberimiz zamanından günümüze kadar gelen hiç değişmeyen Kitap Kur’an-ı Kerimdir!Bu yüzden ben sadece Kur’an-ı Kerimde yazanlara inanırım diğer hadislerin doğruluğundan şüphe ederim.Sana okadar sahte hadisler gösteririrm ki”Dinde bunlarda mı varmış”dersin!

    12 adalar osmanlı zamanında elden çıktı!Lozanda nasıl alacaktık?Trablusgarb savaşından elimizden çıkan toprakları nasıl alcaktık?Ona bakarsan viyanaya kadar olan topraklarda eskiden bizimdi.Şimdi sırbistandan,bulgaristandan,yunanistandan,macarlardan,v.d devletlerden nasıl toprak alacak sınız?Savaşlar olmuş bitmiş.Kurtuluş savaşından önce lozandan önce bu devletler kurulmuş siz gidip onları yıkacaksınız haa?Hangi çağda yaşıyorsunuz merak ediyorum!!!!

    Osmanlı borçlarında kabul ettik ama sadece biz ödemedik.Bu alınan borçlarla yararlanan yunanistan,bulgaristan,sırbistan,romanya gibi eski hakimiyetimiz altında olan devletlerde bu borçların bir kısmını ödedi!!!Bilip bilmeden konuşuyorsunuz az ALLAHTAN KORKUN ALLAHTAN!!!!KURTULUŞ SAVAŞINDA ŞEHİT OLAN ASKERLERDEN AZ BİR UTANIN BİR KENDİNİZE GELİN O DÖNEMDE NELER YAŞANDIĞINI SADECE DERS KİTAPLARINDAN ÖĞRENİLMEZ AZ BİR OKUYUNNNNN!!!

  26. o dönemde musul konusunda ismet paşanın geri çekilmesini anlıyorum. yanlız osmanlı devletinden bize kalan borcu anlayamıyorum buna ismet paşa itiraz etmeliydi artık değişik bir isimde ülke kurmuşuz o borç bizi bağlamamalıydı. ama öyle veya böyle o günlerden bu günlere dünyanın gelişmiş ilk 16 ülkesi arasına girdik. ne mutlu TÜRKÜM diyene

  27. İsmet İnönü, Hem Osmanlı zamanında asker, hemde Türkiye Cumhuriyeti nin “paşa” sı, yani generalidir.. Bir Generalin 12 adanın, veya herhangi bir yörenin yerini bilmemesini düşünmek ahmaklıktır.. İsmet Paşa, çok zeki ve nüktedan bir asker ve siyasetçiydi.. Onu eleştirenler önce bir aynaya dikkatlice bakıp kendilerinin “ne” olduğuna, “ne kadar” olduğuna bakmalıdırlar..
    Hele hele Atatürk’ü eleştirebilmeye kalkışanlar? Tımarhane delisinden başka birşey değildirler..
    Gençlerin bir fikri mutlaka olmalıdır.. Ama böyle pervasız, yarım bilgiyle, yaşamda herhangi bir konuda uzmanlık bile edinememişken, allame-i Cihan tavrıyla konuşmak, vede grup halinde.. Deliler koğuşundaki sohbetden daha kıymetli değildir, komiktir.. Önce gidin bir baltaya sap olun bakalım..

  28. Arkadaşlar evet lozan 2012 de bitecek bu önemli ama asıl önemli olan Misak-i Milli uygulanacak mı ? biliyorsunuz biz lozana Misak-i Milli ile gittik ama lozanda belirlenen sınırlarla yetindik sizce ne olacak ?

  29. Bu ülkede din ve devlet işleri birbirine karıştırılmadıgı sürece , din ile siyaset ve ticari ilişki yapılmadıgı gün , Bu ülke gelişmiş bir ülke olacak , aksi takdirde 50 yıldır gelişmekte olan ülke ….. Araplara gelince , osmanlı devletinin yok olmasında önderlik edenler yine araplardır , Kısacası Türkiye nin önünün açılacagı görüldüğü an , batınında işbirliğiyle , bu tür saçma savaşlar çıktı , önce IRAK , AFGANİSTAN , FİLİSTİN , Türkiye bunları umursamaz ise karlı çıkacak umursayıp , biz kardeşiz , arapları ezdirmeyiz derse , batının planı yerini bulmuş olacak..Batı TÜRKİYE nin zaafının dini oldugunu çok iyi biliyor ve bunu çok iyi degerlendiriyor,Tarih de her zaman görüldüğü gibi , dinine sadık ve dinini hakkıyla yaşayan tek toplumö TÜRKLER dir… Filistin zamanında topraklarını birer ikişer sattı,yeni yetme devletlere boyun egdi , Ülkelerini savunmak için ne yaptılar ?.. Türkiye nin gelecege aydınlık bakması için LAİKLİK halk arasında uygunlanmalıdır…Neyi ne zaman niçin yapacagımızı çok iyi bilmeliyiz , bizleri bölmek isteyenlere en iyi o zaman verilmiş olacaktır…

  30. düsüncesizler sizler birileri tarafindan yönetiliyorsunuz sonuc gene ayni degisen sey yok
    ibnelerle ve yahudiler bu dünyayi yönetiyor bunu önce kabul edin.

  31. lozan bir bvaşarı mı yoksa başarısızlık mı? mudanya da kazandığımız boğazları lozan da komisyona bırakıyoruz ayrıca 12 ada meselesi ismet inönü adaların nerede olduğunu bile bilmiyor. adalar elden gittikten sonra ege ziyaretinde 12adayı görüyor burası nere diye soruyor .12ada olduğunu söyleyince ”bize bu kadar yakın mıydı” diyor. acaba bu mu başarı?

  32. TEKİN YİNE SANA: KURANI HATMETTİM ORDA TÜRKÇE EZANI TÜRKÇE KURANI YASAKLAYAN BİR AYET YOK DİYORSUN. HER BİDA DALALETE VE DALALET ATEŞE GÖTÜRÜR. DİDA NEDİR. DİNE SONRADAN İLAVE EDİLEN HER ŞEY. SENİN BU DEDİKLEİRİN BİDADIR.BİDA DA HADİSİ ŞERİFE GÖRE İNSANIATEŞE GÖTÜRÜR. KURANDA SİGARANIN ZARARINDAN DA BAHSETMİYOR BU KURANIN SİGARAYA İZİN VERDİĞİ ANLAMINNA MI GELİR. E BİLADER ARİFE İŞARET KAFİDİR, SÖZÜN TAMAMI FUKARAYI İDRAKE ANLATILIR.

  33. TEKİNE SESLENİYORUM: ÖNCELİKLE TÜRKÇE KURAN VE EZAN MESELESİ. BASİT BİR ROMANI BİLE BAŞKA BİR DİLE ÇEVİRİRKEN ASLİ MANALARINDAN ESTETĞNDEN ANADİLİNE AİT KELİMELERİN ÇAĞRIŞIM BULULARINDAN NELER KAYBETTİĞİNİ SÖYLEMEYE GEREK YOK. KURANI KERİM Kİ ZAMAN VE MEKAN NOKTASINDA CİHAN ŞUMUL EVRENSEL BİR BELAGAT FESAHAT VE DERİNLİĞİNE VE GENİŞLİĞİNE SONSUZ ANLAMLAR İHTİVA EDİYOR. HANGİ MANTIKLA VE MASLAHATA BİNAEN TÜRKÇE KURANDAN BAHSEDİYORSUN. TÜRKÇE ANCAK MEALİNİ YAZASIN O DA KURANIN BİZZAT KENDİSİ DEĞİLDİR. EZAN MESELESİNE GELİNCE; EĞER EZANDAN TEK MAKSAT SENİN DEDİĞİN GİBİ İNSANLARI İBADETE ÇEĞIRMAK OLSAYDI BİR TOP ATMAK YA DA TÜFEK SESİYLE BU DAHA KOLAY OLURDU. FAKAT EZANDAN MAKSAT AYNI ZAMANDA ALLAHI BİRLİĞİNİ VE RUBUBİYETİNİ İLAN OLDUĞU GİBİ TEVHİD İNANCININ CİHAN ŞUMUL TEŞMİLİDİR. MESELA SENİN DEDİĞİN GİBİ EZAN TÜRKÇE OLSA ÇİNLİ BİR MÜSLÜMAN TÜRKİYEDE EZANIN OKUNDUĞUNU ANLAYAMAZ YADA SEN İNGİLTEREYE GİTTİN EZAN İNGİLİZCE OKUNSA BUNU EZAN SESİ Mİ BELEDİYE ANONSUMU OLDUĞUNU NASIL ANLAYACAKSIN. FAKAT EZAN ASLİ DİLİNDE KALMIŞ OLSA DÜNYANIN NERESİNDE OLURSAN OL ONUN EZAN OLDUĞUNU HER MÜSLÜMAN ANLAR DA BUNU SEN ANLAYAMAMIŞSIN.

    GELELİM LOZAN MESELESİNE. ACABA SEN LOZANIN MADDELERİNİ OKUDUN DA MI KONUŞUYORSUN BÖYLE PERVASIZCA. BEN SANA LOZANDAN ÖYLE MADDELER SÖLERİM Kİ MAHCUBİYETİNDEN KÜNTÜ TURABA DERSİN. LOZANIN 37. MADDESİNE BAK. TÜRKİYENİN KAHİR EKSERİYETİNDEN ESİRGENEN HAKLAR VE İMTİYAZLAR GAYRI MÜLİM AZINLIKLAA NASIL VERİLMİŞ VE BU HAKLAR BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN KORUMASINA TEVDİ EDİLMİŞTİR.SEN BUGÜN ONLARA VERİLEN HAKLARI İPTAL EDECEK YA DA ONLARIN HAKLARIYLA TENAKUZA DÜŞÜCEK ANAYASA BİLE YAPAMAZSIN. SEN HANGİ BAĞIMSIZLIKTAN BAHSEDİYORSUN. İSMET İNÖNÜ BATI TIRAKYAYI Kİ YÜZDE DOKSANI TÜRKTÜR ANADOLUDAN ÖNCE BAĞIMSIZLIĞINI İLAN ETMİŞ BU TOPRAK PARÇASINI BİZE DEĞİL DE BULGARLARA İSTEMİŞTİR. VENİZELOS BİLE ŞAŞIRMIŞTIR. GİT VENİZOLOSUN HATIRALARINI OKU, LOZAN ZABITLARINI OKU EZBERDEN KONUŞMAYALIM. BATUMU SATTIK DİYEMİ MUSULU SATTIK DİYE Mİ ADALARI BİZİM OLDUĞU HALDE İSTEMEDİK VE YUNAN ADALAR ÇEMBERİYLE KUŞATLDIK DİYE Mİ TEVFİK BIYIKLIOĞLUNUN LİMNİADASINI ZABTA GEÇMEYİ UNUTTUĞU İÇİN ALAMADIK DİYEMİ LOZAN ZAFER OLMUŞ.DOĞRUSU SİZE ŞAŞIYORUM. BUNLARI BİLDİĞİNİZ HALDE Mİ KONUŞUYORSUNUZ Kİ ÇOK VAHİM OLUR. YOKSA EZBERDEN KURUSIKI MI KONUŞUYORSUNUZ.

  34. fatih sana diyorum; her alanda iflas etmiş duyun-u umumiye adlı bir komisyonla osmanlı hazinesinin üzerine çökülmüş, toplu iğne bile üretemeyen, anadoluda ne yol, ne köprü,ne fabrika,türü bişe yapmayan; sadece hanedanlığın bulunduğu istanbulda bazı fabrikaların ve modernliğin kısmende yaşandığı, anadoluyla-istanbulun nerdeyse iki ayrı devletinmiş gibi yönetilmesi,kendini bilmez padişahların çıkıp en zor şartlarda saraylar yapması ve lale devri gibi akıl dışı eğlencelerle uğraşmaları vs. bu liste böyle sürer gider böyle iflas etmiş bir devleti yaşatmaya çalışmak tamamen akıl dışıdır.Nitekim eğer atatürk senin dediğin gibi osmanlıyı ayakta tutmaya çalışsaydı yine bişe değişmeyecekti.Köklü değişikliklerin yapılması lazımdı o yüzden de Yeni bir devlet kuruldu…

    İkincisi;ezan neden Türkçe okunmasın?Kuranı kerimi 5-6 defa hatim ettim ama kuranın ve de ezanın arapça dışında okunamaz diye birşey görmedim nereden çıkartıyorsun bu safsataları?

    üçüncüsü;neden her zaman TÜrkler islamiyeti yaymakla mükellf?yanlış anlamayın ama galiba dünyada tek müslüman devletmişsiz gibi konuşuyorsunuz hayaller dünyasından çıkın halife 1914 cihad ettide ne oldu?hangi müslümanlar hrıstiyanlarla savaştı?artık hrıstiyanlarla sadece bilim ve teknik alanında savaşırız yoksa Allah korusun adamların tek bir düğmeyle(nükleer silahlarla) bütün müslüman devletleri yok edebilecek güçleri varken sen çıkıp ayıptır söylemsi Ak-47 di yada başka bir piyade silahıyla yada G-3 lerlemi karşı çıkacaksınız?

    dördüncüsü;şuanki Türk devletinin amacı muasır devletlerind üzerine çıkmaktır yani heralanda gelişmek ve onları teknolojik,kültür,ekonomi vs.her alanda geçmektir.Bunun neresi hedefsizlik oluyor?yada küçük bir hedef oluyor?

    beşincisi;kardeş katliymiş sen nedediğinin farkındamısın?savaş esnasında bize gelip saldıranlara ne yapacaktık?gelin bizi öldürünmü diyecektik?Kuran-ı kerimde eğer saldırıya uğrarsanız onları öldürmenizde bir madi yoktur deniliyor bilmem farkındamısın?yada hiç kuran-ı kerim okudunmu?

    altıncısı;görende osmanlı süper güçken yıktık sanır.osmanlı 2.viyana kuşatmasından beridir çöküş halindeydi ifla etmiş başkenti işgal edilmiş ordusu olamayn memuruna aylarca maaşını ödeyemeyen ordusunu donatamayan bir devletten bahsediyorsun!yıkılmayacaktıda ne olacaktı o bataklıklar içinde kıvranacakmıydı?

    Daha neler yazılır neler ama buraya sığmaz o yüzden gidinde yalan tarih yerine doğru tarihi öğrenin,başklarında din dersi almayıp gidin kendiniz araştın okuyn tembeller gibi oturup bilginin beyninize girmesini beklemyen az çalışın az…saygılarla(Admin lütfen bu yorumu yayınla lütfen insanların doğruları öğrenmesi lazım.lütfen adanlar lozana fiyasko diyor yada kurtuluş savaşı abartılacak bişey değil diyor lütfen öyle yorumları ya sil yada onlara karşı yazılan bu tür yazılarıda yayıla lütfeeeen…)

  35. erol’un dedigine katılıyorum arkadaşlar lozan barış antlaşması 2012 yılında bitmesi gerekiyor yanlış hatırlamıyorsam.işte o zaman tüm sorunlar ortadan kalkacak ve tüm dünya TÜRKİYE’ye boyun egmek zorunda kalacak şu aralar vatanımızın her köşesinde her türlü maden aramaları var sürüyor ve %100 her arama sonucunda yer altı madenleri çıkmış bulunmakta ama şuanda hiç biri işlenmiyor tabi hepsinin de işlenmesine nasip olursa az bi zaman kaldı ALLAH’da bizlere ömür verirse o günleri görürüz.
    sonuç:TÜRKİYE’nin gelecegi çok aydınlık bunu unutmayın arkadaşlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir