İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİ (BİRLEŞME VE İLERLEME)

XIX. yy da Osmanlı Türk aydınının kavram dağarcığında özgürlük (hürriyet) büyülü kelimeler arasındadır. Ama ne milli ye nede bağımsızlığa rastlarsınız. Bu kavramlar imparatorluğun Türk olmayan ögelerinin dudaklarındadır. Çünkü çok uluslu imparatorlukta her iki kavramda merkezi yönetime karşı bağımsızlık mücadelesi veren başka başka halktan insanlar için bir gerçeklik taşıyordu. Osmanlı – Türk aydını özgürlük deyip merkezi otoritenin despotluğuna karşı çıkacak ancak imparatorluk parçalanmasın diye ister istemez İttihad-ı Anasır (ögelerin birliği ) arkasında koşacaktı.Başlangıçta İmparatorluğu kurtarmak gibi bir iyi niyetle din, cins, ırk, mezhep farkı gözetmeden tüm Osmanlıları birleştirmek şeklindeki siyasetleri tutmadı ve İttihad-ı İslam (İslam Birliği) ve nihayet “Türk Birliği” (Turan) siyasetine dönüştü. 1913 de doğrudan iktidara geldikleri zamandan itibaren olaylarında uyarmasıyla kesin Milliyetçi (Türkçü) bir siyaset takip ettiler.tecrübesizdiler.  Genç Osmanlılar, Jön Türkler aydınlanma tarihimiz içinde yer alan tüm bu ilerici güçler için durum budur.

İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİ (BİRLEŞME VE İLERLEME)

Çağdaş tarihimizin ilk devrimci partisi olan İttihat ve Terakki partisinin adına dikkat ediniz “ Terakki” ilerleme ye inanılır. Ama “İttihat “ birlik içinde olacaktır bu. Belikli imparatorluğun dağılışı düşünmediğimiz bir şeydir o yıllar.

XX. yy lın başlarında Türk de kendine Türk diyecektir. Geç de olsa bu gerçeğin farkına varmışızdır. Osmanlıcılık anlayışının silinip düşünce akımlarının arasına batıcılık ve İslamcılık’ n yanı sıra Türkçülüğün girmesi o yıllarda olur.İttihat ve Terakki partisi Türk tarihinde önemli rol oynayan ilk büyük siyasi partidir.Avrupalıların Jön Türkler (Jeuns Turcs) dediği  İttihat(Birlik) ve Terakki (Yükselme,ilerleme)cemiyeti 21 Mayıs 1889 tarihinde İstanbul’da Sarayburnun’da Gülhane bahçesinde kurulan İttihat-ı Osmani Cemiyeti ile 1906 da Selanik te Osmanlı Hürriyet Cemiyetinin 1907 de birleşmesi ile oluşmuştur.Memleketin kaderini eline alan ve kucağında imparatorluğun can verdiği siyasi iktidar hareketi beş genç tıbbiyelinin kurtuluş yolunu arayan duygularıyla doğdu. Tıbbiye mektebinden İbrahim Temo, Arapgirli Abdullah Cevdet , Diyarbakırlı İshak Sukuti , Kafkasyalı (Çerkez) Mehmet Reşit, Azerbaycanlı Hüseyin Zade Ali isimli ittihat ve Terakki’nin ilk kurucuları batıdaki benzer ihtilal teşekküllerinden ilham alarak varlığını zafere kadar saklayabilmek için elinden gelen tedbirleri almıştı. Konyalı Hikmet Emin, İsmail İbrahim, ve Mekkeli M. Sabri’nin de ilk kurucular arasında adı geçer. İlk toplantı da cemiyetin bir numaralı üyeliği İbrahim Temo’ya verilmiştir. Kısa zamanda teşkilat hızla gelişti.  İttihat-ı Osmani Cemiyeti yurt içi ve yurt dışı çalışmaları ile Jön Türklerin Paris kolunu içine aldı. 1897 de Cenevre ve Kahire şubeleri faaliyete geçti. Özellikle İbrahim Temo’nun gayretleriyle bir iki sene içinde Arnavtluk, Bulgaristan, Romanya gibi Osmanlı Rumelisi’nin bir çok yerinde şubeler açtılar.  Adını ilk kez Ermeni olayları ile duyurdu. Batıya kendisini Jön Türklerin (Genç Türkler) temsilcisi olarak tanıtmış, yut dışında çeşitli kongrelerde ve konferanslarda adını duyurmuş ,temsil edilmiş,demeç ve muhtıralar vermiştir.

4-9 Şubat 1902 de Paris ‘te  “Ahrar-ı Osmaniye” denilen ve hepsi Abdülhamit rejimine muhalif olan Jön Türklerin bir kongresi toplandı amaç fikir ayrılıklarını gidermek ve birleşmekti. Ayrılıklar daha da arttı.

AMAÇ: Cemiyetin programı memlekette meşrutiyet idaresinin ,hürriyetin , eşitliğin , can ve mal emniyetinin meydana gelmesini hedef tutuyordu. Bu program ana düşünceleri ile Namık Kemal ve arkadaşlarının 1805 de Abdülaziz idaresine karşı kurdukları Yeni Osmanlılar cemiyetinin programından pek farklı değildi.  1876 Kanun-ı Esasi’nin yürürlüğe girmesi Osmanlı mebusan meclisinin açılmasını sağlamak. İstibdad ve Sultan Abdülhamit’e şiddetle muhaliftiler. Bunun dışında bir fikirleri ve fikir birlikleri de yoktu.  İttihat ve Terakki Terakki konuya iktisadi açıdan da eğilir. 1913 de iktidarı ele aldıktan sonra İngiliz ve Fransız emperyalizmine karşı milli iktisat denemesine girişir. 1914 de kapitülasyonları kaldırır. İmparatorluğun para çıkarma yetkisini Osmanlı bankasının elinden alır. Tarım ve sanayiyi özendirecek yeni bir gümrük sistemi kurar. Devlet eliyle milli tüccar yaratma politikası gütmeye başlar. Olumlu adımlardır bunlar.Ne var ki başarıları o koşullarda sınırlı kalır. Yarı-sömürge toplum yapısı değişmeden olduğu gibi kalır. Fransız ve İngiliz emperyalizmine karşı çıkan İttihat ve Terakki kadroları imparatorluğu Alman emperyalizmi ve militarizminin kucağına tutup atacaklardır. Osmanlı I. Dünya savaşına bu partinin iktidarında girdi. İmparatorluğun yıkılışının iç sorumluluğu bu parti ileri gelenlerinin omuzlarında kaldı. Kendiside imparatorlukla beraber yıkılıp tarihe karıştı. (1918)

Paris te toplanan (4 Şubat 1902 de) Jön Türk kongresinde Meşrutiyetin uygulama metotları konusunda görüş ayrılığı nedeni ile ikiye bölünmüş Prens Sabahattin teşebbüsü şahsi ve Adem-i Merkeziyet derneğini kurarak cemiyetten ayrılmış ki bunların fikirleri açıkça imparatorluğu yıkıcı ve parçalayıcı idi. diğer taraftan Ahmet Rıza bey de Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyetini kurarak faaliyetine devam etmiştir. Cemiyetin hızla gelişmesi üzerine II. Abdülhamit cemiyet hakkında araştırmalarını arttırdı. 1897 de cemiyeti ele geçirerek mensuplarının çoğunu (Dr. İshak Sukuti, ,Dr. İbrahim Temo, Dr. Abdullah Cevdet, Dr. Akil Muhtar, Tunalı Hilmi gibi) sürgüne gönderdi. Bir kısmı yurt dışına kaçtı. Buna rağmen İstanbul da aydın kimseler arasında inkılap fikri yayılmaya devam etti. Rumelide cemiyetin fikirleri özellikle subaylar ve öğrenciler arasında yayılmaya devam etti. Ahmet Rıza Bey’in “Meşveret Gazetesi”ile de yurt dışında yayınlar yapılarak çelişme hızlandı.

1906 yılında Selanik’te gizli kurulan Osmanlı Hürriyet cemiyeti İttihat ve Terakki’nin hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Osmanlı Hürriyet Cemiyeti Ruslar’ın Bulgarlar’ı koruyarak memleketin içişlerini karışmasını protesto etmiş, ordu mensupları arasında taraftar toplamıştır.

14 Eylül 1907 ‘de ise Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyet’i ile yazılı bir anlaşma ile birleşmişlerdir. Bu birleşmeye Mustafa Kemal ‘in Şam ‘da arkadaşları ile kurduğu vatan ve hürriyet Cemiyet’inin Selanik şubesi de Mustafa Kemal’den habersiz katılmışlardır.İttihat ve Terakki’nin sonraki bir çok meşhur isimleri ve asıl komitecileri bu birleşmeden sonra ve Selanik de devreye girmiştir. Posta ve Telgraf Başmüdürlüğü Tahrirat kalemi başkatibi Mithat Şükrü, Ömer Naci, İsmail Canbulat gibi     Bu birleşmelerden sonra İttihat ve Terakki Cemiyet’i Rumeli de ayaklanma başlatmış(silahlı ayaklanma) Enver,Niyazi,Eyüp Sabri, Selahattin ve Hasan Tosun silahlı taburlar kurmuşlardır. Arnavutluk da, Ohri de dağa çıkmış Hürriyet taburlarını kurarak Meşrutiyet ilan edilmedikçe inmeyeceklerini ilan etmişlerdir.

Cemiyet 23  Temmuz 1908 de Manastır, Selanik ve Rumeli şehirlerin de hürriyet ilan etmiş, bunun sonucu II. Abdülhamit Kanun-ı Esasi’yi uygulamaya koymuştur. II. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Meşrutiyetin ilanından sonra cemiyet adını İttihat ve Terakki şeklinde kullanmıştır.(aldığı kararla) 17 Aralık 1908 de Meclis- mebusan açılmış ve cemiyet mensupları siyasi iktidara sahip olmuşlardır. İktidara cemiyetin görüş ve istekleri damga vurmuş mensupları hükümette etkin olmuşlar görevler almışlardır. Yeni kurulan rejim içeride ve dışarıda çeşitli olaylarla karşı karşıya kalmıştır. 5 Ekim 1908 de Bulgaristan bağımsızlığını ilan etmiş, Avusturya – Macaristan 6 Ekim 1908 de Bosna – Hersek’i ülkesine kattığını ilan ederken ,Girit ise Yunanistan’a katıldığını açıklamıştır. Bunun yanı sıra 31 Mart Ayaklanması (13 Nisan 1909 ) baş göstermiştir.

www.sosyalbilgiler.org

Alıntı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir