Hamilelikte Birinci Üç Ay ve Temellerin Oluşması

                Hamileliğin ilk birkaç haftası muhtemelen hamile kalan kişinin haberi olmadan geçer. Bebek yolculuğuna, Yunanca birbirine bağlanmış anlamına gelen zigot adı verilen tek bir hücre olarak başlar. Bu, sperm ve yumurtanın birleşmesinden oluşan bir hücredir. Meydana geldikten yaklaşık 30 saat sonra zigot bölünür, birken iki hücre oluşur. Bu iki hücre tekrar bölünür, dört hücre olur, dört hücre sekiz hücre olur. Bu hücre bölünmelerinden birkaçının ardından artık blastokist adını alan kürecik yüz kadar hücre içerir ve fallop tüplerinden çıkıp rahime girmiştir.

Bu süre boyunca hücre küreciği gerekli besinleri almak için annesinin rahmindeki sıvılara bağlıdır. Ancak hayatta kalabilmek için anneyle daha doğrudan bir bağlantı kurmak zorundadır. Bu noktada blastokist farklı katmanlara bölünür. İçteki hücre kütlesi sonunda bebek olacaktır. Blastokistin dışındaki ince hücre katmanı annenin kanı ve çocuğun kanı arasında doğrudan bir bağlantı olarak görev yapacak plasentayı oluşturacaktır. Bu sürecin ilk safhalarında bile, bedeninizdeki kullanılabilir besin maddelerinin bebeğin sağlığı üzerinde etkisi vardır.

Döllenmeden birkaç gün sonra minik blastokist annenin uterusunun duvarına ilişir ve yerleşir. Blastokistin çevresindeki dış hücre katmanı, annesinin doku katmanları arasında oyuk açan doku parmakçıkları meydana getirir. Bu hücreler annelerinin kan damarlarına ulaşana kadar bu dokuda gezinirler. Buradan annenin karnındaki  besin maddelerine erişim sağlayabilirler. Bu arada bebeği oluşturacak iç kısımdaki hücrelerle dış hücreler arasında bir boşluk oluşur. Amniyotik kese adı verilen bu boşluk sonunda tüm embriyoyu çevreler ve sıvıyla dolar. Bebek daha sonra ortamıyla sadece göbek kordonu kanalıyla ilişkide olur. Göbek kordonunda, plasentaya bağlı iki atardamar ile bir toplardamar bulunur.

Uterusun iç çeperi bu süreçte değişikliğe uğrar, doku şişer ve embriyo için besin maddeleriyle dolar. Desidua adı verilen bu katman plasentada annenin tarafı olacaktır. Bu, anneyle bebek arasında besin ve atık alışverişi için merkez görevi görecek geniş bir doku yığınıdır. Bu arada bir adet dönemi atlatılacaktır, hassas göğüsler gibi hamileliğin ilk belirtileri fark edilmeye başlanabilir.

Yumurtanın döllenmesini izleyen sekizinci haftaya kadarki süreye embriyonik dönem adı verilir. Bu, ileriki gelişimin temellerinin atıldığı bir dönemdir. Bölünen hücreler belirli dokuları oluşturmaya başlar ve sonra da bu dokular organları meydana getirir. Şimdiye kadar besin maddeleri için büyük oranda anne bedenindeki sıvı ve onu çevreleyen dokulara bağlı olan embriyon, artık besin ihtiyacını gelişmeye başlayan plasentadan alır. Plasenta hem annenin hem de bebeğin hücrelerinden oluşur.

Dördüncü hafta embriyon C şeklinde bir silindir şeklindedir. İlk sinir sistemi oluşur ve beyin olacak bölge genişlemeye başlar. Kalp de bu hafta atmaya başlar ve kol ve bacak tomurcukları ortaya çıkmaya başlar. Embriyonun hücreleri üç katman halinde gruplaşır: İçteki katman karaciğer, akciğer, bağırsaklar, mide ve idrar yolları gibi iç organlar halini alacak; orta katman kalp, kan damarları, kemikler, kaslar ve üreme organlarına dönüşecek ve dış katmanda sinir sistemi ve deriyi oluşturacaktır. İlerleyen haftalarda hala sadece birkaç santimetre uzunluğunda olan embriyonda çene ve yüzün karakteristik bölümleriyle ayrı bir baş ve perdeli parmaklar ve ayak parmağı tomurcuklarıyla bacaklar gelişmeye başlar.

Sekizinci haftanın sonunda embriyon fetüs adını alır. Tüm başlıca organları, vücudundaki sistemler ve dış görünüş özellikleri bu zaman itibarıyla en azından meydana gelmeye başlamıştır. Ancak gelişip olgunlaşması için hala önünde uzun  bir yol vardır. Bu sıralar, bebeğin bedeninin taslağı oluşurken gelişme nispeten yavaştır. Bebeğinizin uzunluğu baştan makata hala birkaç santimetredir. İlk iki aydan sonra gelişim hızlanır ve annenin beslenmesi bu gelişim için yakıt sağlamak açısından önemlidir. Dişler ve el tırnakları gelişmeye başlar ve kollar nihai oranlarına ulaşacak şekilde gelişir. On ikinci hafta itibariyle dış jenital organlar gözle görülebilir ve bebeğin cinsiyeti hakkında ipucu verir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir