Gençlerdeki Şiddet
Kartal Endüstri Meslek Lisesi’nde bir (iğrencinin silahla okula gelerek sınıfa girmesi, sevdiği bir kız öğrenciyi zorla çıkarmak isterken bir öğretmeni vurarak öldürmesi, sevdiği kıxı da ağır yaralaması, dikkatleri “gençlerdeki şiddet olayları”na çekti.
Oysa. uzun bir süre içinde okullarda kız yüzünden çıktığı bildirilen grup kavgaları, gene okullarda öğrencilerden haraç alan öğrenci çeteleri, futbol maçları sırasında hiç bitmeyen taraftar çatışmaları “gençlerdeki şiddet olgusu^nun göstergeleridir.
Gençlik, dünyada da bizde de giderek tepkilerini şiddet yoluyla açıklamaktadır. Nedenlerine gelince:
– Dünya hızla değişmektedir. 20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçerken en hızlı değişen, “yerleşik değer yargılandır”. Artık “doğal” olan yerini “yapay”a bırakmaktadır. “Gerçek” yerini “sanaV’a bırakmakta, “asıl”da yerini “inıge”ye bırakarak gözden yitmektedir. Biyotekno-loji, genlerle oynayarak yapayı, telekomünikasyon “sanal dünyayı”, medyatik kültür de “imge- imaj”ı yaratmıştır. Bütün değer yargılan hızla değişmekte, insanlar bu hızlı değişime ayak uydurmakta çok zorlanmaktadır. Bu değişimden en çok etkilenen de gençlerdir. Çünkü, neyin nereye nasıl gittiğini anlamakta güçlük çekmektedirler, ö nedenle de, geçmişin bildikleri değerlerine daha çok sarılmakta, bu değerlerdeki “değişmezliği” benimsemektedirler. Gençlerin din değerlerine, milliyetçilik değerlerine, geleneksel değerlere daha çok önem vermeleri, bu hızlı değişimin yarattığı kimlik bunalımından kurtulma özlemlerindendir.
– Gençlik, gelişim evresinin özelliği nedeniyle sabırsızdır. Önündeki yılları beklemeye değil, gerekirse zorla değiştirerek isteklerini gerçekleştirmeye yatkındır. Bu yaklaşım, şiddeti, davranışın gerekli, hatta zorunlu bir Özelliği olarak kabul etmelerine yol açmaktadır.
– Engellenme, insanda şiddetin kaynaklarından birisidir. Küçük bir çocuk bile, istediği bir şeyden engellenirse, şiddete başvurur. Ağlar, bağırır, çevresini dağıtır, çevresindekilere, özellikle de isteğini yapmayanlara vurur, bağırır, şiddet gösterir. Gençler de yetişkinler de engellendikleri zaman şiddete başvurma eğilimi gösterirler. Bir engeli aşmanın şiddet yoluyla değil de, uzunca da olsa şiddet dışı yöntemlerle daha kolay olacağını öğrenmeleri için eğitim ve deneyim gereklidir, Bu da eğitim ve deneyim kazanamamış gençlerde eksik olduğu için böyle gençler şiddet yolunu yeğler.
– Yoksunluk da, şiddetin kaynaklarından önemli birisidir, istediği şeylerden sürekli olarak yoksun kalan insanlar, başka bir çareleri kalmadığından şiddet kullanmayı bir yol olarak görürler.
– Temelinde engellenme ve yoksunluk bulunan “umutsuzluk”, şiddete başvurmanın bir nedeni olur. insanlar kendilerini başka türlü açıklamaktan umutlarını kestiği zaman şiddete başvurmaya hazır duruma gelirler. Burada, doğru noktayı zamanında kestirebilmek çok önemlidir,
– Toplumdaki şiddet modelleri ele öğreticidir. Küçük çocuklar hem evlerinde ve çevrelerinde şiddet sahnelerini gurup yaşadıkları zaman hem de toplumda şiddet kullanmanın üstünlük sağladığını örnekleriyle gördükleri zaman, şiddet kullanmaya hazır bir duruma gelirler.
Şimdi, bütün bu etkenlerin birlikte bulunduğu koşullar içindeki genç insanları düşünelim. Değişime ayak uydurmakta zorlanan, değişimin kendisine bir çıkış yolu göstermediği, eşitsizlik ve içinde yaşadığı koşullar nedeniyle engellendiğini, yoksun bırakıldığını düşünen, toplumda da şiddetin ödüllendirildiğini gören bir genç, “şiddete neden başvurmasın?” Kendisine haksızlık yapıldığı duygusuyla yanıp kavrulan genç insan, şiddetini göstermek için neden bir fırsat aramasın?
İşte maçlar bu fırsatlardır.
Okulda bir grup olarak hareket etmek bu fırsatları yaratır.
Bir kızı sevmek böyle bir hareketin nedeni sayılır.
Kırık not almak, öğretmene saldırmak için bir neden kabul edilir.
Sonuçlara değil, nedenlere bakarak çözüm aranmalıdır.
– Okullarda etkin rehberlik ve psikolojik danışmanlık servisleri kurulmalıdır. Bu servisler, ingilizce eğitiminden daha önemlidir ve Önceliklidir. Kabul edebilir misiniz?
– “Doğalı”, “gerçeği” ve “asılı” yeni den birey sel ve toplumsal değerlerin temeli yapmayı düşünür müsünüz?
– Gençleri toplumun bütün alanlarına etkin biçimde katarak onların kendilerini açıklamalarına olanak sağlayabilir misiniz? (Kartal’daki olaydan sonra Ali Kırca’nın yönettiği Siyaset Meydanı’nda konuyu açıklayan bir öğrencinin söyledikleri buna örnektir.)
– Engellemeleri, yoksunlukları ortadan kaldıracak bir toplumsal sistemle yaşamanın “en doğru yönetim biçimi” olduğunu kabul edebilir misiniz?
– insanlardaki “haksızlığa uğradığı” duygusunu gidermenin toplumsal yollarım düşünür ve uygular mısınız?
Bunları yapamazsanız (ki bu niyetleri görmüyoruz) işiniz zordur ve gençlerin şiddete kaymaları daha da artacaktır. Nedenleri doğru anlarsanız geleceği öngörebilirsiniz. Hepsi b