Devrimlerin sınıflandırılması

Başlatan Sosyal Bilgiler1, Ağustos 07, 2008, 02:22:24 ÖS

« önceki - sonraki »

Sosyal Bilgiler1

DEVRÝM MODELLERÝNÝ SINIFLAMA SORUNU

  Toplumbilim açısından devrim sorununu incelemeye ve irdelemeye çalışanların
hemen hepsinin ilk karşılaştığı güçlük, sınıflama olayıdır. Ciddi bir devrim
toplumbiliminin altında anlamlı bir sınıflamanın yatması gereği açıktır.
Çünkü, bilimsel bilgi bir anlamda karşılaştırmalı bilgidir. Karşılaştırmalı
bilgi ise, ancak belli sınıflamalar sonunda elde edilebilir. Ayrıca, bilimsel
bilginin soyut olması ve belli tipleri açıklamakta kullanılabilir nitelik
taşıması da ancak sınıflama işlemleri sonunda bir anlam taşır.

  Her sınıflama işleminin altında bir temel ölçüt yatar. Şimdiye dek ya
eyleme, ya ideolojiye, ya nedenlere, ya sonuçlara, ya da yönteme ilişkin
ölçütler kullanılmıştır. Aslında bütün kullanılan ölçütler, anlamlıdır. Kendi
içinde tutarlı olduğu oranda, her ölçüte göre yapılan sınıflama, bize bir
şeyler öğretir. Toplumsal gerçeği daha iyi algılamamıza yardım eder.

  Çoğu zaman --devrim-- terimine değer yargıları da eklenir. Örneğin, bir
toplumsal olaya --devrim-- denilebilmesi için, onun, ilişkileri mutlaka ileri
götürmesi gerektiği öne sürülebilir. Çok da yanlış bir tutum değildir bu.
Fakat --ileri-- ve --geri-- kavramları da çeşitli ölçütlere göre belirlendiğinden,
zaten kendisi çok kesin olmayan kavramları, bilimsel sınıflamalarda kullanmak,
açıklık değil, tam tersine muğlaklık getirir. Bu nedenle bir çalışmada,
--devrim-- terimine --iyi--, --kötü--, --güzel--, --çirkin--, gibi değer yargıları
eklenmeyecektir.

  Ayrıca, --devrim-- terimini ilişkilerde temel değişikliklerin oluşması
biçiminde tanımladığımıza göre, bu değişmelerin, ileriye doğru mu, geriye
doğru mu dönük olduğu sorunu, bizim açımızdan ancak devrimin --niteliği--,
açısından önem kazanır. Yoksa bir olayın --devrim-- olup olmadığının
belirlenmesinde değil.

  Sınıflama sorununun mutlaka çözmesi gereken konu, yapılan sınıflamadaki
kategorilerin, evrensel olarak bütün devrim olaylarını açıklayabilecek bir
kapsamda olmasıdır. Bir başka deyişle, öyle bir sınıflama yapmalıyız ki, o
sınıflamaya girmeyen bir devrim türü olmasın.

  Tek Ölçüte Göre Devrim Sınıflamaları

  Bu tür sınıflamaların en klasik örneği, tek bir ölçüte göre --taraftar--,
--tarafsız--, --karşıt-- sınıflaması yapmaktır. Örneğin, devrimleri --Marxçılık--
ideoloji ve eylemine göre sınıflarsak, --Marxçı devrimler--, --Marxçı olmayan
devrimler-- ve --karşı Marxçı devrimler-- kategorileri, dünyadaki tüm devrimleri
kapsar. Fakat tek ölçüte göre yapılan sınıflamalar, kendi içlerinde çok iyi
karşılaştırma olanağı vermekle birlikte, o tek ölçütün dışındaki
karşılaştırma olanaklarını son derece sınırladıklarından, toplumsal gerçeğin
bazı bölümlerini dışarda bırakmak tehlikesiyle yüz yüze gelirler. Konuyu biraz
daha açarsak, bir devrimin --Marxçı-- olup olmaması bazen her şeyi açıklamaz.
Örneğin, o devrimin bir toplumun içindeki sınıflararası çatışmalardan mı
kaynaklandığını, yoksa bir dış güce karşı yürütülen bir kurtuluş savaşı
sonunda mı gerçekleştirildiğini ,belirlemez. Böylece --birden çok ölçüt--
kullanma zorunluluğu doğmuş olur.

  Çok Ölçüte Göre Devrim Sınıflamaları

  Devrimleri birden çok ölçüte göre sınıflayanlar arasında Brinton'un
kategorileri oldukça açıklayıcıdır. Brinton, devrimleri dört gruba ayırıyor.
Birinci grup, ortaçağ sonrası Batı toplumunda --halkçı-- ya da --demokratik--
dediği devrimlerdir. Bunlar küçük ve ayrıcalıklı bir azınlığa karşı,
çoğunluğun özgürlükleri adına yapılmış devrimlerdir. Brinton asıl bunları
inceliyor. Ona göreİngiliz, Amerikan, Fransız ve Rus devrimleri böyle
devrimlerdir.İkinci grup devrimler sağcı devrimlerdir. Bunlar otoriter
eğilimliler, oligarşiler ya da tutucular tarafından yapılan devrimlerdir.
Ýtalya veİspanya'daki faşist devrimlerle, Almanya'daki milliyetçi-sosyalist
devrimi bu gruba sokuyor. Üçüncü grup devrimler ulusal kurtuluş devrimleridir.
Asya ve Afrika kıtalarındaki bağımsızlık savaşlarını bu gruba sokuyor Brinton.
Dördüncü grup devrimler ise başarıya ulaşmamış devrimlerdir. Amerikan iç
savaşı, 1848 Avrupa ayaklanmaları, 1871 Paris komünü bu tür devrimlere
örnektir (Brinton, 1965:21-26).

  Görüldüğü gibi Brinton'un devrim sınıflaması oldukça çağdaş ve işe yarar
bir sınıflamadır. Kullandığı birden çok ölçüt ise çok mantıklı bir biçimde
sıralanmıştır. --Çoğunluk adına-- --azınlık adına-- yapılmış olma ölçütü pek
çok yazarın --ilerici-- --gerici--, ya da --solcu-- --sağcı-- ayırımını
karşılayacak niteliktedir. Ayrıca, ulusal kurtuluş savaşlarını ayrı bir grup
içinde almış olması, hiç kuşku yok ki, sınıflamasını toplumsal ve siyasal
gerçeğe daha da yaklaştırmaktadır. Başarıya ulaşamamış devrimlerin ayrı bir
sınıf olarak ele alınması, bunlarla, başarılı olanlar arasında karşılaştırma
ve belli nitelikleri vurgulama olanağı verdiği için oldukça anlamlıdır. Ne
yazık ki, Brinton, --Devrimin Anatomisi-- adını verdiği kitabında yalnızca bir
grup devrimi,İngiliz, Amerikan, Fransız ve Rus devrimlerini incelemiştir. Bu
dört devrimden bile, zaman zaman bizim de kullanacağımız sonuçlar çıkaran
Brinton, tüm devrimleri inceleseydi, mutlaka, çok daha verimli sonuçlara
ulaşabilirdi.

  Biz bu çalışmada Brinton'un sınıflamasını da kullanmayacağız. Çünkü, bir
ileri teknoloji ülkesi bilim adamı olan Brinton da, Batı'ya ağırlık veren bir
yaklaşımı belirliyor; yalnız ileri teknoloji ülkelerinin devrimlerini
inceliyor. Oysa, bizim inceleyeceğimiz devrim, bir --geri teknoloji ülkesi
devrimi--dir. Üstelik de ulusal kurtuluş savaşı ile iç içe geçmiş bir devrim:
Türk Devrimi. Bu nedenle, daha önce belirttiğim gerekçeleri de akılda tutarak,
buradaki sınıflamamız daha çok Türk Devrimi'ni açıklamaya yardımcı olacak
biçimde yapılacaktır. Bu nedenle de önce Batı'yı ve tüm dünyayı etkileyen
endüstri devrimi üzerinde durulacaktır. Daha sonra üç genel model açısından
Türk Devrimi'nin irdelenmesi yapılacaktır.

  Bu modellerin iki tanesi --ileri endüstri ülkeleri-- için geçerlidir. Bir
tanesi de --geri teknoloji ülkeleri-- için geliştirilmiştir.

  :::::::::::::::::::

  II

  EVRENSEL MODELLER VE TÜRK DEVRÝMÝ

  Gökte bir bulutgeziyordu;

  Bir yanı kırmızıydı, bir yanı beyaz;

  Batı'ya yönelmişti,

  Belli, Doğu'dan gelmiş.

  Gökte gezen bulut, gözümle gördüm;

  Tıpkı, Mustafa Kemal'e benziyordu.

  M. SUNULLAH ARISOY, --Mustafa Kemal Türküsü--nden.

  :::::::::::::::::::
 
.