Belirli gün ve Haftaların tamamının kutlam programları

Başlatan Sosyal Bilgiler1, Eylül 25, 2008, 01:11:22 ÖÖ

« önceki - sonraki »

Sosyal Bilgiler1

DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ
( Ekim ayının ilk Pazartesi günü )

Ekim ayının ilk Pazartesi günü Dünya Çocuk Günü' dür. Çocukların iyi yetiştirilmesi ulusların ortak sorunudur. Bu ortak sorun için ilk çalışmalar 1923 yılında başladı.İsviçre'nin Cenevre kentinde toplanan kırk ülkenin delegeleri Uluslararası Çocukları Koruma Birliği'ni kurdular. Uluslararası bu kuruluş, Birleşmiş Milletler Örgütü' nün kurulmasını izleyen yılda UNICEF' e dönüştü. UNICEF, "Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu"nun kısaltılmış adıdır. Birleşmiş Milletler Örgütü 1954 yılında oybirliği ile Ekim ayının ilk pazartesi gününü Dünya Çocuk Günü olarak kabul etti.
Dünya Çocuk Günü evrenseldir. Birleşmiş Milletler Örgütü' ne üye bütün ülkelerde aynı günde kutlanır. Üye ülkelerin radyo, gazete ve televizyonlarında bu günün önemi anlatılır. Çocukların bakım ve korunmasının gerekliliği üzerinde durulur.
Her millet, kendi çocuğuna geleceği olarak bakar. Çocuk çiçektir. Sevildikçe mutlu olur. Çocuklar yarının büyükleridir. Geleceğin yöneticisi ve güvencesidirler. Onların beslenme, barınma ve eğitimi her toplum için çok önemlidir. Her çocuğun eğitimi yaşadığı devlet tarafından sağlanır.
Ýnsanlığın mutluluğu, dünyamızın güzelleşmesi, çocukların korunmasın, iyi yetişmesine bağlıdır. Barış içinde yaşamak, güzellikleri paylaşmak, eğitimle olur. Dünya Çocuk Günü çocuklar arasında ortak duygular oluşmasını, ulusların barış içinde yaşama özlemlerinin pekişmesini amaçlar. Bu amacın gerçekleşmesi için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1959 yılında daha iyi bir yaşam, mutlu bir çocukluk dönemi için Çocuk Hakları Bildirisi' ni yayınladı.
Ülkemizde çocuklara sağlık hizmeti götürmek amacıyla çocuk hastaneleri açılmıştır. Çocuk yaşta suç işleyenlerin iyiye yöneltilmesi için Çocuk Islahevleri kurulmuştur. Büyük yerleşim merkezlerinde çocuk bahçeleri vardır. Çocukların yararlandığı çocuk kitaplıkları kurulmuştur. Öte yandan anasız, babasız çocukların korunması, bakımı, barındırılması için Çocuk Esirgeme Kurumu ve Yetiştirme Yurtları açılmıştır.
Dünyanın neresinde bulunursa bulunsun, bütün çocukların mutlu ve sağlıklı olmaları tüm ulusların ortak isteği olmalıdır. Geleceğin büyüğü olan çocuklarımıza gereken özeni gösterelim, sevelim, koruyup eğitelim. Sağlıklı toplumlar ancak bu çalışmalar ile oluşacaktır.
Dünya Çocuk Günü'nde okullarda, sınıflarda günün anlam ve önemi üzerinde durulur. Dünya Çocuk Hakları ve Türk Çocuk Hakları Bildirileri okunur. Bildirilerde belirlenen belli başlı haklar konusunda açıklamalar yapılır.

DÜNYA ÇOCUK HAKLARI BÝLDÝRÝSÝ

1-   Her çocuk bu bildiride belirtilen haklardan yararlanmalıdır. Hiç bir çocuk ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal inanç nedeniyle ayrı tutulamaz.
2-   Her çocuk korunacak ve özel bakım görecektir. Çocuğun iyi koşullar altında, zihnen, bedenen gelişmesi sağlanacaktır. Buna ilişkin düzenlemeler yasalarla güvence altına alınacaktır. Bu amaçla hazırlanacak yasalarda çocuk yararına olacak durumlar göz önünde tutulacaktır.
3-   Her çocuk doğduğu andan başlayarak isme ve yurttaşlığa hak kazanmalıdır.
4-   Çocuk, sosyal güvenlikten yararlanmalıdır. Sağlıklı büyüyüp gelişmesi için gereken her çaba gösterilmelidir.
5-   Sakat çocuklar için özel bakım ve eğitim uygulanmalıdır.
6-   Çocuktan sevgi esirgenmemelidir. Ailesi olmayan ve yoksul çocuklara özel ilgi gösterilmelidir.
7-   Ãlkokul eğitimi parasız ve zorunlu olarak çocuğa sağlanmalıdır. Çocuklar genel bilgilerini arttıracak, yeteneklerini geliştirecek toplumsal sorumluluklar yüklenecek biçimde eğitilmelidir. Çocuğun eğitiminden sorumlu kişiler eğitime, öğretime ayrı bir özen göstermelidir. Çocuk; bir tür eğitim olan oyun oynamak ve dinlenmek olanaklarına sahip olmalıdır. Yöneticiler çocuklara bunları sağlamalıdır.
8-   Sosyal yardım ve korunma konusunda çocuk ilk düşünülen olmalıdır.
9-   Çocuk her tür kötülük ve sömürüden korunmalıdır. Çocuk, her ne biçimde olursa olsun alım satım konusu olmamalıdır.
10-   Çocuk ırk, din ve insanlar arasındaki ayrılık yaratan baskılardan titizlikle korunmalıdır.

TÜRK ÇOCUK HAKLARI BÝLDÝRÝSÝ

   Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi'nin ışığı altında Türk Çocuk Hakları Bildirisi hazırlandı. Bu bildiri 28 Haziran 1963 günü UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 7. Genel Kurulunda kabul edildi.
1-   Ãyi bakım, iyi yetiştirilme ve çocuğa uygun bir eğitim, her yerde ilgi, sevgi ve yardım görme her Türk çocuğunun hakkıdır. Resmi, özel her kurum, her yurttaş bu çocuk hakkını tanımak, eldeki olanaklarla onu gerçekleştirmek yükümlülüğündedir. Sıkıntı içinde bulunan çocuğun kurtarılmasına öncelik verilir.
2-   16 yaşından önce hiç bir çocuk resmi öğrenimden alıkonularak özel işlerde çalıştırılamaz. Hiç bir şekilde sömürülemez.
3-   Her ana baba çocuğuna bakmak, onu bilgili, becerili ve en iyi şekilde yetiştirmekle yükümlüdür. Orta dereceli öğrenime devam etmeyen, edemeyenlerin gerekli bilgi ve becerileri kazanmaları için devlet kurslar açar. Ana babanın yeterli olmadığı durumlarda bu görev çocuğun birinci derece yakın akrabalarına ve devlete düşer.
4-   Ãlk öğrenimden sonra orta dereceli okullara devam etmeyenler, edemeyenler için teknik, tarımsal bilgi ve beceri kazandıran kurslar açılması ve bu kurlardan çocukların yararlanması için Milli Eğitim Bakanlığı, Belediye Başkanlığı ve muhtarlar işbirliği yapmakla yükümlüdür.
5-   Sakat ve uyumsuz çocukların iyileştirilmeleri, yaşama zorluğu çeken çocukların kurtarılmaları, durumlarına uygun bir meslek için kendi yaşamlarını kazanacak derecede başarılı ve güçlü yetiştirilmeleri  ana baba ile birlikte devletin ve bu amaçla kurulmuş örgütlerin ödevidir.
6-   Çocuğun korunması ile ilgili yasalar öncelikle hazırlanıp çıkarılmalı, geciktirilmeden uygulanmalıdır.

AÇIKLAMA -2-

Bugün küçüğüz. Ama yarın büyüyeceğiz. Okuyup ailemize. milletimize ve devletimize faydalı insanlar olacağız. Subay, doktor, avukat, öğretmen, hakim, mühendis, memur, tüccar olup, yurdumuza hizmet edeceğiz.
Henüz küçük olduğumuz için, her ihtiyacımızı annemiz ve babamız karşılar. Babamız dışarıdaki ihtiyaçlarımızı karşılar. Annemiz bize bakar, yiyecekleri pişirir, giyeceklerimizi diker ve onarır. Annesiz ve babasız çocuklara "Çocuk Esirgeme Kurumu" bakar.
Bir ülkenin geleceği için, çocuk çok önemlidir. Gelecekte büyüyecek olan bu çocuk, vatanına hizmet edecektir. Ailesine yardımda bulunacaktır. Bunun için, çocukların sağlıklı büyümeleri ve eğitilmeleri gerekir. Ahlaklı, dürüst, vatansever olarak yetiştirilen insanlar, vatanları için bir teminattır.
Cumhuriyet döneminde, yüce Atatürk'ün emriyle, Türk çocuklarının en iyi şekilde yetiştirilmesine çalışıldı. Sağlığına, eğitim ve öğretimine önem verildi. Çocukların okumaları için her kademede okullar açıldı. Çocuk bakım evleri, doğum evleri, çocuk hastaneleri, çocuk yuvaları kuruldu. Yardım kurumları eliyle kimsesiz çocuklara yardım edilmektedir. Okullarımızda çocukların eğitimi ve sağlığı üzerinde çok dikkatlice durulur. Anne, baba ve öğretmenler bizim çok iyi bir insan olarak yetişmemiz için uğraşırlar. Biz de, bu emekleri boşa çıkarmayalım. Çok çalışalım. Büyüklerimizin sözünü dinleyelim. Herkesle iyi geçinelim. Yoksul, kimsesiz arkadaşlarımıza yardım edelim.
Çocukların kıymetini bilen, onlara önem veren milletler, iyi bir neslin yetişmesi için çalışırlar. Okullar, çocuk tiyatroları, çocuk kütüphaneleri, çocuk parkları ve bahçeleri yaparak, çocukların en iyi biçimde yetişmelerini sağlarlar.
Gazete, dergi, kitap, çeşitli çocuk yayınları, çocukların eğitim, öğretim, kültür ve bilgi bakımından gelişmeleri için çıkarılır. Radyo ve televizyonlarda çocuklar ile ilgili programlar düzenlenir.
   Atatürk, hiç bir milletin yapmadığını Türk çocukları için yaptı. En büyük bayramımız olan 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı'nı bize armağan etti. Bugün bu bayram, çocuk bayramı olarak kutlanıyor. Vatanımızı düşmandan kurtaran Atatürk, Türk çocuklarından vatansever olmalarını ister. Vatanın bir karış toprağını bile canları pahasına da olsa kimseye vermemesini, gerektiğinde seve seve canlarını vermelerini ister.İyi birer yönetici olarak yurdumuzun yücelmesine ve kalkınmasına yardımcı olmalarını ister.
   Çocuklara önem veren milletler, Ekim ayının ilk Pazartesi gününü "Dünya Çocuk Günü" olarak kabul etmişlerdir. Bu günde çocukların iyi yetişmeleri ve korunmaları üzerinde durulur. Kimsesiz çocuklara yardımlar yapılır. Çocukların iyi birer insan olarak yetiştirilmelerine uğraşılır. Irk, dil, din farkı gözetilmeden bu yardım yapılmalıdır.

KONUŞMA

Sevgili Arkadaşlar!
Ekim ayının ilk Pazartesi günü, bütün dünyada çocuk günü olarak kutlanır. Çocuk sorunları ilk kez, 1923 yılındaİsviçre'nin başkenti Cenevre'de yapılan bir toplantıda tartışılmıştır. Bu toplantıda, "Uluslar arası Çocukları Koruma Birliği" adıyla bir birlik kurulmuş ve benimsenen çocuk hakları, "Cenevre Bildirisi" adıyla yayınlanmıştır. Daha sonra birçok ülkede, "Çocuk Esirgeme Kurumları" kurulmuştur.
1946 yılında yapılan, ikinci uluslar arası toplantıda çocuk hakları daha da geliştirilmiştir. 1953 yılında ise çocuk sorunlarıyla ilgilenme görevi, "UNICEF"e verilmiştir. UNICEF, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun kısaltılmış adıdır. 1954 yılında yapılan UNICEF toplantısında, Ekim ayının ilk Pazartesi gününün Dünya Çocuk Günü olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.
Ülkemiz, çocuklara hak tanıyan ilk ülkelerdendir. Ne yazık ki günümüzde, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukların sayısı hızla artmaktadır. Her köşe başında karşılaştığımız ve "Sokak Çocukları" dediğimiz binlerce çocuk, bakıma, sevgiye ve ilgiye muhtaçtır. Bu çocuklara yardım en önemli görevlerimizden olmalıdır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1959 yılında çocuk hakları bildirisi yayınladı. Bu bildirideki en önemli ifadeler şöyledir:

1.   Hiç bir çocuk ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal inanç nedeniyle ayrı tutulamaz.
2.   Her çocuk korunacak ve özel bakım görecektir.
3.   Her çocuk doğduğu andan başlayarak isme ve yurttaşlığa hak kazanmalıdır.
4.   Her çocuk, sosyal güvenlikten yararlanmalıdır. Sağlıklı büyüyüp gelişmesi için gereken her çaba gösterilmelidir.
5.   Sakat çocuklar için özel bakım ve eğitim uygulanmalıdır.
6.   Hiç bir çocuktan sevgi esirgenmemelidir. Ailesi olmayan ve yoksul çocuklara özel ilgi gösterilmelidir.
7.   Ãlköğretim parasız ve zorunlu olarak çocuğa sağlanmalıdır. Çocuk; bir tür eğitim olan oyun oynamak ve dinlenmek olanaklarına sahip olmalıdır.
8.   Sosyal yardım ve korunma denildiğinde, ilk akla gelen çocuk olmalıdır.
9.   Çocuk her tür kötülük ve sömürüden korunmalıdır.
10.   Çocuk ırk, din ve insanlar arasındaki ayrılık yaratan baskılardan titizlikle korunmalıdır.
Bütün çocuklar için, daha güzel bir gelecek diliyorum...

DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ
Dünya çocuk gününde,
Neşeliyiz hepimiz.
Bizi mutlu yapana,
Çok teşekkür ederiz.

Evet bugün küçüğüz,
Yarın büyüyeceğiz.
Sizin işlerinizi,
Bizler yürüteceğiz.

"Çocuk umuttur" diye,
Büyük Ata'ma minnet!
Bekliyoruz sizlerden,
Himaye, sevgi, şefkât.
Hayriye GARÝBOÐLU   ÇOCUK
Çocuk deyip geçmeyin,
Onun da dünyası var.
Güzel- çirkin seçmeyin,
Her çocuk şefkât arar.

Bir kez düşün kendini,
Çocuktun daha önce.
Eksik etme sevgini,
Bir küçüğü görünce.

O, yuvada bir çiçek,
Sonra meyve verecek.
Toplum doğacak ondan,
Ülkemiz yükselecek.
Ýbrahim ŞÃMŞEK   ÇOCUKLUK
Affan Dede'ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.

Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Uçurtmam bulutlardan yüce.

Havuzda su şırıl şırıldır.
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
Cahit Sıtkı TARANCI   ÇOCUK
Böyle çıtır çıtır
Çıtırdamazdı ocaklar
Sen olmasan.

Mırıl mırıl
Ninni bilmezdi dudaklar
Sen olmasan.

Neye yarardı oyuncaklar
Sen olmasan.

Ve soğurdu, yavrum, kucaklar
Sen olmasan.
Arif Nihat ASYA

BÝZ YARININ BÜYÜKLERÝ
Bir güneşiz yarınlara,
Sevgi yazdık alınlara,
Açılmışız ufuklara,
Amacımız hep ileri,
Esmer, sarı, beyaz, zenci,
Biz yarının büyükleri.

Bin hayat var çalışmakta,
Bin sevinç var başarmakta,
Bir çiçeğiz şu toplumda,
Amacımız hep ileri,
Esmer, sarı, beyaz, zenci,
Biz yarının büyükleri.

Kalpte sevgi, çıktık yola,
Barışçıyız hep kol kola,
Tüm çocuklar mutlu ola,
Amacımız hep ileri,
Esmer, sarı, beyaz, zenci,
Biz yarının büyükleri.
Kenan AKANSU   ÇOCUK
Sıhhatine önem verip,
Sağlam çocuk büyütmeli.
Temiz, güzel duyguları,
Her çocuğa öğretmeli.
Bilmeliyiz, çocuklardır,
Yarının büyükleri,
Onlar bir gün yönetecek,
Dünyadaki devletleri.
          Mini mini çocuklara,
          Candan sevgi beslemeli.
          Çalışkanı, temizleri,
          Bulup bulup hep sevmeli.
          Nerede görsek düşkün çocuk,
          Sıcak ilgi duymalıyız.
          Acısına dertlerine
          Biz de ortak olmalıyız.
Barış olsun, savaş olsun,
Çocukları sevmeliyiz.
Hepsine de değer verip,
Kıymetini bilmeliyiz.
Hasan ŞEN   YEŞÃL ÇAÐ
Sizin yaşınızda olmak ne iyi çocuklar
Ne iyi
Asıp düşünceyi bulutlara
Hür kelebekler gibi

Sizin elleriniz ne ince çocuklar
Ne ince
Solmasın sevinciniz
Deli bir rüzgar değince

Sizin gözleriniz ışıl ışıl çocuklar
Işıl ışıl
Duymayın körpe yüreklerinizde
Endişesini kışın

Yalnız sizin sevginiz gerçek çocuklar
Yalnız sizin
Sizde mavisi, sizde rüzgarı
Gök ve denizin.
Ýlhan GEÇER

BÝR ÇOCUK BAHÇESÝNDE
Çocuklar beni de alın içerinize,
Ben de güzel oyunlar oynamayı bilirim,
Çocuklar, imreniyorum şimdi size,
Yıllar oluyor ki kırıldı çemberim.

Benim de devleri vardı masallarımın,
Keloğlan kahramanıydı sihirli dünyamın,
Periler uyurdu altında kiraz dallarının,
Bir çini kadar zengindi içi dünyamın.

Benim de sapanlarım vardı söğüt dalından yapılı
Benim de kuşlarım vardı kafessiz ve şen,
Bir güzel evim vardı ki altın kapılı,
Benim de bir annem vardı ağlarken gülen.

Ceyhun Atuf KANSU   BEBEÐÝN DUASI
Beşiğimi
Yapsam gemi
Kürek yapsam
Ellerimi
          Bir büyüsem
          Tıpış tıpış
          Bir yürüsem
Bir konuşsam
Sonra sussam
Cicilerle
Ýncilerle
          Bir büyüsem
          Badi badi
          Bir yürüsem.
Mustafa Ruhi ŞÃRÝN   DÜNYA ÇOCUKLARI
Yaşamak gerekiyorsa eğer,
Bir çocuk oyunu kadar renkli olsun.
Dünyayı kardeşlik dallarında,
Uçan kuşlar doldursun.
Sen dargınlık ağacı barış ve yemiş ver.

Birleşiniz bütün dünya çocukları,
Kalp kırılmadıkça sürüp gider oyun.
Yorulunca bir dost sesiyle uyuyun,
Sabah, kalbinize örtsün şafakları...

Tanrım yorgunluktan koru bu ayakları,
Bu küçük ayaklar böyle hep beraber
Oraya, o kardeş bayramına gider
Kucaklaşır bütün dünya çocukları.
Ceyhun Atuf KANSU

TÜRK ÇOCUKLARIYIZ
Alın açık başlar dik,
Yurtta yavru arıyız.
Göğüs kalkan, kol çelik
Biz Türk çocuklarıyız.

Bizi kimse yenemez,
Yüce bayrak inemez;
Hür sesimiz dinemez,
Biz Türk çocuklarıyız.

Düşmanıyız yatanın,
Kuvvetiyiz vatanın,
Yolundayız Ata'nın,
Biz Türk çocuklarıyız.

Özgürlük, ulus, vatan;
Damarda bunlar atan,
Yurda şeref, şan katan,
Biz Türk çocuklarıyız.
Mustafa YILMAZKAYA   ÇOCUKLAR KARDEŞ OLDU MU
Daha bir ballanır uyku
Çocuklar kardeş oldu mu
Barışır artık kurt kuzu
Çocuklar kardeş oldu mu

Düşler denizine doğru
Mutluluk bin yelken açar
Her yürek bir altın pınar
Çocuklar kardeş oldu mu

Daha bir ışıldar akarsu
Çocuklar kardeş oldu mu
Kucaklaşır batıyla doğu
Çocuklar kardeş oldu mu

Ne açlık kalır ne korku
Korudaki fidanlar gibi
Sevip sevip birbirini
Çocuklar kardeş oldu mu
Tahsin SARAÇ   ÇOCUKLAR
Kulak verin seslere,
Bak ne diyor çocuklar.
Ýçerdeki tasayı,
Yok ediyor çocuklar.
       Taşırlar ünümüzü,
       Açarlar önümüzü,
       Karanlık günümüzü,
       Ak ediyor çocuklar.
Güldürürler yüzleri,
Yaş görmesin gözleri,
Kaderdeki azları,
Çok ediyor çocuklar.
       Sesleri gönüllerde,
       Yükselir perde perde,
       Başımızı her yerde,
       Dik ediyor çocuklar.
Artarlar sayı sayı,
Olurlar teyze, dayı,
Ak yüzle yaşamayı,
Hak ediyor çocuklar.
Halil SOYUER   BEBEÐÝN UYKUSU
Uyu, ışık yüzlü çocuk,
Uyu, nergiz gözlüm uyu!
Güzel olur mu yolculuk
Annen özler o uykuyu...

Günün altın arabası
Yüce dağlar ardındadır.
Uyandırma, sus ablası,
Uyku masal tadındadır.

Uyusun bir uyusun da
Yine oynar gün boyunca
Susun kuşlar, hep susun da,
Düşler görsün uça uça...

Uyu, ışık yüzlü çocuk
Uyu, masal kuşum uyu!
Güzel olur o yolculuk,
Dolaşırsın gökler boyu...
Coşkun ERTEPINAR

BEN DE BÝR ÇOCUÐUM
Ben de bir çocuğum, diğerleri gibi,
Şefkatle öpülmek, sevilmek isterim.
Ellerimde tutsun büyüklerim,
Annesinin yanında bir çocuk görsem,
Kederle dolar, yaşlı gözlerim.
Ben de bir çocuğum diğerleri gibi,
Neşeyle dolup gülmek isterim.
Bir sevgi denizinde,
Açılmak sonsuza doğru.
Ninnilerle, türkülerle büyümek,
Bayramların bayram olduğunu bilmek,
Her çocuk gibi benim de hakkım.
Sıcak bir yuvadır düşlerim,
Ne olur, beni de görün,
Beni de sevin büyüklerim.
Arife HANCI   BÝR DÜNYA BIRAKIN
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele, el ele verin çocuklar.
     Bir vatan bırakın biz çocuklara
     Islanmış olmasın göz yaşlarıyla.
Bir bahçe bırakın biz çocuklara
Göklerde yer açın uçurtmalara.
     Oynaya oynaya gelin çocuklar
     El ele, el ele verin çocuklar.
Bir barış bırakın biz çocuklara
Ulaşsın şarkımız güneşe ve aya.
     Oynaya oynaya gelin çocuklar
     El ele, el ele verin çocuklar.
Bir dünya bırakın biz çocuklara
Yazalım üstüne sevgili dünya
     Oynaya oynaya gelin çocuklar
     El ele, el ele verin çocuklar.
Adnan ÇAKMAKÇIOÐLU   ÇOCUK ESÝRGEME MARŞI
Türk çocukları, Türk çocukları,
Gözler ileri, başlar yukarı.
Yarınki hayat yurt ufukları
Her şey sizindir Türk çocukları.
          Çocuklar aziz vatan malıdır,
          Ulu ağacın birer dalıdır,
          Yardım görmeli, bakılmalıdır,
          Özü ateşli Türk çocukları.
Çocuktur hak tarihini yapan,
Hakk'a tapar çocuğa tapan,
Ey kalbi çarpan secdeye kapan,
Geçiyor, büyük Türk çocukları.
        Bakımsız çocuk cansız melektir.
        Bakımlı çocuk demir bilektir.
        Çocuk sevgisi Türk'e dilektir
        Yaşasın Türk çocukları.
Aka GÜNDÜZ

ÇOCUK
Çiçek olur açılır,
Koku olur saçılır,
Ondan vaz mı geçilir?
Çocuk evin şenliği,
Yurdun egemenliği...

Kuş olur dalımızda,
Tat olur balımızda,
Ak akçe elimizde,
Çocuk evin şenliği,
Yurdun egemenliği...

Çocuk baş tacımızdır,
Şifa ilacımızdır,
Tükenmez gücümüzdür
Çocuk evin şenliği,
Yurdun egemenliği...

En yüce dağımız o,
En güzel çağımız o,
Varımız, yoğumuz o,
Çocuk evin şenliği,
Yurdun egemenliği...
Tarık ORHAN   ÇOCUK VE BAHAR
Senin inci çiçeklerin varsa bahar,
Benim de inci dişlerim var.
Senin mavi bulutların varsa,
Benim de mavi gözlerim var.
Senin pembe ufukların varsa,
Benim de yanaklarım var.
Senin yağmurların, çiğlerin,
Şebnemlerin varsa,
Benim de göz yaşlarım var.

Senin denizlerin varsa,
Benim de yelkenli gemilerim var.
Senin kuşların varsa,
Benim de uçaklarım var.
Senin rüzgarın varsa,
Benim de uçurtmam var.
Senin ayın, yıldızların varsa,
Benim de bayrağım var.
Bayrağım gibi geldin yurduma
Bahar
Mehmet Necati ÖNGAY   ÇOCUK
Oynayın çocuklar tutun el ele
Sevinç neşe ile dolanın gezin,
Bu eşsiz vatanı bezeyin güle
Şanlı bayrağımız göğe yükselsin,
Atatürk yoludur yolunuz sizin.

Milletin baş tacı, milletin kolu
Yarının büyüğü olan çocuklar,
Sizin tuttuğunuz ışıklı yolu,
Gördükçe kalbimiz gururla dolu,
Pembeleşsin yurtta bütün ufuklar.
Ali Osman ATAK
ÇOCUK MARŞI
Türk çocukları! Türk çocukları!
Gözler ileri, başlar yukarı
Yarınki hayat, yurt ufukları
Her şey sizindir Türk çocukları!

Çocuklar aziz vatan malıdır,
Ulu ağacın birer dalıdır.
Yardım görmeli, bakılmalıdır,
Özü ateşli, Türk çocukları!
Aka GÜNDÜZ
(Beste: Zeki ÜNGÜR   ÇOCUK
Çiçek olur açılır,
Koku olur saçılır,
Ondan vaz mı geçilir ?

Çocuk evin şenliği,
Yurdun egemenliği,

Kuş olur dalımızda,
Tat olur balımızda,
Ak akçe elimizde,

Çocuk evin şenliği,
Yurdun egemenliği,

Çocuk baş tacımızdır,
Şifa ilacımızdır,
Tükenmez gücümüzdür,

Çocuk evin şenliği,
Yurdun egemenliği,
Tarık ORHAN

EVCÝK   BEBEK
Evimize nerden geldi bu bebek.
Küçücük burnu, ağzı, elleri,
Kıpkırmızı yanakları var:
Ağlayıp duruyor sabahlara kadar.
Korkuyor çıkmaya kundaktan.
Durmadan ninni istiyor canı
Uykusunda gülüyor bazen..

Artık benim bir kardeşim var,
Ne iyi insanın bir kardeşi olmak...
Yarın o da benim gibi güler yüzlü
Kocaman bir çocuk olacak...

O zaman bütün defterlerimi, kitaplarımı
"Hepsi senin olsun" diye ona vereceğim.
Sonra bir sabah elinden tutup,
Okula götüreceğim...
Şükrü Enis REGÜ
Kapı önünde Ayşe,
Hanım hanımcık iş gördü,
Sonunda kendine göre
Bir yuva kurdu.

Ýlk ben oldum misafiri,
Güle güle otur'a gittim.
Bir yüksük-fincanda getirdiği
Hayal kahveyi içtim.

Kibrit kutusu şeklinde
Oturmuştuk bahçeye karşı.
Ortada hokkadan bir masa,
Üstünde örtü yerine
Yaldızlı çikolata kağıtları.

Gözüm gazoz kapaklarına gitti,
Sorup öğrendim; Kapkacakmış.
Toplamış sokaktan ucu yanmış kibritleri:
Bu kış odun yakacakmış.

Yangın yeri bir arsadan bulduğu
Cam kırıkları; Para.
Ev çevirmek kolay, diyordu,
Ýş tutumlu olmakta.   Ayşe'yi o anda görmeliydiniz!
Eski kadınların kanıyla evcimen
Sisli geleceklere hazırlık
Çıkmış çocuk varlığından
Zamanların ötesine tertemiz.
Ayşe'm gibi, dünyada,
Ayşe'ler dolu.
Hepsi "evcik" oynar
Öteden beri.

Ayşe'ler büyür,
Günün birinde
Oyun-ev'leri
Sahici olur.

Ama hepsinin mi?
Hepsinin değil.

Ayşe'lerin kimisi
Yuvadan evden yoksun
Sert rüzgarlar önünde
Güz yaprakları gibi
Boşluklara savrulur.
Behçet NECATÝGÝL   

BAYRAM YERÝ

Anne, bugün bayram,
Haydi giydir yeni elbiselerimi!
Saçımı tara, mendilimi ver.
Bugün çok güzel olmalıyım,
Elini öpeceğim babamın, amcamın,
Sonra bayram yerine gideceğim!

Görsen neler var bayram yerinde,
Parayla atılan tüfekler,
Hele o salıncaklar, horoz şekerleri,
Sıra sıra dizilmiş oyuncaklar,
Atlı karıncalar üstünde
Dönüp duruyor çocuklar!..

Şükrü Enis REGÜ   BAYRAM YERÝ

Anne, bugün bayram,
Haydi giydir yeni elbiselerimi!
Saçımı tara, mendilimi ver.
Bugün çok güzel olmalıyım,
Elini öpeceğim babamın, amcamın,
Sonra bayram yerine gideceğim!

Görsen neler var bayram yerinde,
Parayla atılan tüfekler,
Hele o salıncaklar, horoz şekerleri,
Sıra sıra dizilmiş oyuncaklar,
Atlı karıncalar üstünde
Dönüp duruyor çocuklar!..

Şükrü Enis REGÜ
BAYRAM YERÝ

Anne, bugün bayram,
Haydi giydir yeni elbiselerimi!
Saçımı tara, mendilimi ver.
Bugün çok güzel olmalıyım,
Elini öpeceğim babamın, amcamın,
Sonra bayram yerine gideceğim!

Görsen neler var bayram yerinde,
Parayla atılan tüfekler,
Hele o salıncaklar, horoz şekerleri,
Sıra sıra dizilmiş oyuncaklar,
Atlı karıncalar üstünde
Dönüp duruyor çocuklar!..

Şükrü Enis REGÜ   BAYRAM YERÝ

Anne, bugün bayram,
Haydi giydir yeni elbiselerimi!
Saçımı tara, mendilimi ver.
Bugün çok güzel olmalıyım,
Elini öpeceğim babamın, amcamın,
Sonra bayram yerine gideceğim!

Görsen neler var bayram yerinde,
Parayla atılan tüfekler,
Hele o salıncaklar, horoz şekerleri,
Sıra sıra dizilmiş oyuncaklar,
Atlı karıncalar üstünde
Dönüp duruyor çocuklar!..

Şükrü Enis REGÜ



























































GÜZEL SÖZLER
•   Çocuk bugünün yarını, yarının umududur.
•   Çocuk kokusu, cennet kokularındandır.
•   Çocuğuna değer veren uluslar ölmez.
•   Bugünün çocuğu, yarının büyüğüdür.
•   Çocuklar donmamış beton gibidir. Üzerlerine ne düşerse iz bırakır.
•   Çocuk, ulusun en kutsal varlığıdır.
•   Çocukların nasihata değil, iyi örneğe ihtiyaçları vardır.
•   Çocuk, yuvanın mutluluğudur.
•   Çocuklar geleceğin teminatıdır.
•   Çocuklar çiçektir.


HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
( 4 Ekim )

Canlılar dünyası ; insanlardan, bitkilerden, ve hayvanlardan oluşur.İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok eskilere dayanır.İlk çağlarda insanlar, hayvanlardan korkuyorlardı. Hayvanlardan korunmak için evlerini dağların yamaçlarına, kayalıklara kuruyorlardı. Önceleri hayvanları sadece gıda ve yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış açıları değişmiş, onlara şefkat göstermeye, evcilleştirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlardır.İnsanlar daha ilk çağda kedi, köpek, at, koyun, sığır, keçi gibi hayvanları evcilleştirdiler. Evcilleşen hayvanlar, insanların yardımcısı oldu. Bu insanların çizdikleri duvar resimleri bu ilişkinin kanıtıdır.
Kurulan bu sıcak ilişki insanların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini doğurdu.İnsanlar arasında hayvan sevenler gittikçe çoğalmaya başladı. Bu insanların amaçları hayvanlara daha iyi davranılmasını sağlamak, onları korumak, daha sevecen davranılmasına yardımcı olmaktır. Bu düşünceye sahip hayvan sevenler ilk kezİngiltere'de 1822 yılında bir araya geldiler. Hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını ve hayvanların daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği'ni kurdular. Bu hareket daha sonra tüm dünyaya yayılmaya başladı.
Yurdumuzda Hayvanları Koruma Derneği'nin 1908 yılında kurulmasıyla sistemli ve düzenli olarak hayvan sorunlarıyla ilgilenildi. Dernekler kuruldu, konunun önemi gittikçe büyüyor, insanlar yıllardır hayvanlara karşı yapılan haksızlıkların farkına vararak onları korumak istiyorlardı. . Aynı amaçlı dernekler birleşerek Hollanda'nın başkenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu'nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4 Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.
Hayvanlar, duyu ve hareket yetenekleri olan canlılardır. Hayvanların sahiplerine bağlılıkları, hayvan sevgisinin doğup büyümesine yardımcı oldu. Pek çok kitapta, filmlerde, sahipleri için canını veren hayvan öykülerini okur, izleriz. Hayvanları seven insanlar, hayvan hastalıklarını iyileştirmek için çalıştılar. Bugün uygar ülkelerde hayvan hastaneleri kurulmuştur. Veterinerler hayvan hastalıklarını belirleyip iyileştiriyorlar. Hayvan hastalıklarına karşı önlem alınıyor. Hayvanları hastalıklardan korumak için aşı yapılıyor.
Başlıca besinlerimiz olan et, süt, yumurta, yağ hayvanlardan sağlanır. Giyeceklerimizin bir bölümü de hayvanların derisinden, yün ve tüylerinden yapılır.İnsan sağlığı için gerekli olan aşı ve serumun yapılmasında da hayvanlardan yararlanılır. Evin kedisi evdeki zararlı böcekleri ve fareleri yakalar. Köpek evimizi ve hayvanlarımızı korur, bize bekçilik yapar. Tavuğun yumurta ve etinden, horozun sesinden, tüyünden ve etinden faydalanırız. At, eşek ve katır gibi hayvanların gücünden faydalanırız, yüklerimizi taşırlar, arabalarımızı çekerler, bizi de taşırlar. Manda, inek, koyun bize süt, et verir. Öküz tarlamızı, harmanımızı sürer, arabamızı çeker. Kafesteki kanaryanın ötüşünü dinlemek, akvaryumdaki balıkları seyretmek bizi dinlendirir. Çiçekten çiçeğe, ağaçtan ağaca dolaşan böcekler, bitkilerin çoğalma olayına yardımcı olur. Çevremizdeki hayvanlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yararlanıyoruz. Kuşkusuz akrep, yılan gibi zararlı hayvanlar da vardır. Bu zehirli hayvanlardan kendimizi korumalıyız.
Hayvanları sevenler, insanları daha içten severler. Hayvan dostları mutlu olmayı sevgide ararlar. Hayvanları koruyalım. Hayvanlara eziyet etmeyelim. Hayvanları sevelim. Onlara yardımcı olalım. Hayvanları Koruma Günü'nde öğrendiklerimizi yaşam boyu uygulayalım.

HAYVANLARIN KORUNMASIİÇÝN NELER YAPALIM

1-   Zor durumda kalmış hayvanları koruyalım. Onların bakımına yardımcı olalım.
2-   Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim. Aşılarını zamanında yaptıralım.
3-   Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz. Öte yandan bu davranış yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.
4-   Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmayalım. Yumurtalarını almayalım. Avlanma mevsimi dışında kesinlikle av hayvanlarını avlamayalım.
5-   Hayvanları korkutmayalım, ürkütmeyelim. Onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim.
6-   Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek biri alır.
7-   Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan besleyicilerine verelim.
8-   Sapanla kuş avlamayalım. Avlamak isteyenlere engel olalım.

KONUŞMA

Sevgili Arkadaşlar!
Hayvanların, insan yaşamında büyük önemi vardır.İlk evcilleştirilen hayvanların köpek olduğu sanılıyor. Sonraki zamanlarda ise koyun, keçi, at, boğa, tavuk ve kedi gibi hayvanlar evcilleştirilmiştir.
Her canlının, doğadaki dengenin korunmasında bir rolü vardır. Soyları bilinçsizce tüketilen canlılardan sonra, doğada büyük sorunlar yaşanmaya başlamıştır. Artık günümüzde, nesilleri tükenmekte olan hayvanları korumak için büyük gayretler gösterilmektedir.
Sevgili arkadaşlar! Hayvanlara işkence yapmak bir insanlık suçudur. Hayvanlara acımayanların, insanlara hiç acımayacağını söylüyor bilim adamları. Zor durumda kalmış hayvanlara mutlaka yardım etmeliyiz. Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmak, yumurtalarını almak çok kötü bir davranıştır. Hayvanları korkutup ürkütmek, sapanla kuş vurmak, şakadan da olsa, istemedikleri gibi davranmak da kötüdür. Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli vermeli, aşılarını yaptırmalıyız. Yiyecek artıklarını, hayvanlara veya hayvan besleyicilerine vermeliyiz.
Hayvanlara daha iyi davranılmasını sağlamak isteyenİngiliz hayvanseverler, 1822 yılında bir araya gelerek "Hayvanları Koruma Birliği"ni kurdular. Hayvanları koruma amacıyla yurdumuzda açılmış olan ilk dernek, 1908 yılında kurulmuş olan "Hayvanları Koruma Derneği"dir. Dünyadaki hayvan koruma derneklerinin bir araya gelerek oluşturdukları "Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu", 1931 yılında yaptığı toplantıda, 4 Ekim gününü "Hayvanları Koruma Günü" olarak ilan etti.
Hayvanları Koruma Günü'nün amacı; hayvanlara karşı sevgi ve acıma duyguları uyandırmak, onları korumak ve haklarına saygı duyulmasını sağlamaktır.
Hayvan sevgisi, insandaki yardımlaşma, iyilikseverlik ve sevgi gibi duyguları geliştirir.
Bugün bir hayvanı sevindirmeye ne dersiniz?

YUVA
Sordum bir gün arıya
Yok mu senin bir yuvan
Vızıldayıp gösterdi
Bana koca bir kovan

Dönüp sordum serçeye
Ya seninki nerede
Cik cik dedi benimki
Dal üstünde tepede

Annem bana o akşam
Öğütler veriyordu
Güzel güzel dinledim
Bana şöyle diyordu

Senin yuvan ikidir
Biri okul biri ev
Kıymetini iyi bil
Sev onları çok çok sev.   KEDÝM
Kedim henüz bir yaşında,
Uyuyor soba başında.
Hem cesurdur, hem de kurnaz,
Bir tıkırtı duyar duymaz,
Uyanır aslan kesilir,
Gözleri volkan kesilir.
O geldiği günden beri,
Bizim evin fareleri,
Damdan, tavandan indiler,
Birer deliğe sindiler.
Koşup yakalıyor hemen,
Yuvasından, deliğinden.
Çıkanları diri diri,
Artık bunlardan hiç biri.
Dolaplarıma girmiyor,
Kitaplarımı kemirmiyor.
Orhan Seyfi ORHON   KUŞLARLA
        Kuşlar uçar,
        Ben koşarım;
Onların kanatları var,
Benim kanadım kollarım.
Kuşlar kanadını çırpar,
Ben de kolumu sallarım...
Uçun kuşlar, uçun kuşlar;
Hepinizle yarışım var!

        Uçtu kuşlar,
        Bende koştum;
Koştum yarı yola kadar;
Ta önüme bir uçurum
Çıktı, orda kaldım naçar.
Yoo, çekemem öyle kurum!
Ýsterseniz, haydi tekrar
Yarışırız...Uçun kuşlar!
Tevfik FÝKRET   GÖÇMEN KUŞLAR
Gittiniz hep dizi dizi,
Bıraktınız ülkemizi,
Ýlkbaharda gene gelin,
Unutmayın sakın bizi.

Gelmeden kış, yağmadan kar,
Gidin, gidin güzel kuşlar,
Uzak güney illerinde,
Bol yiyecek, bol güneş var.

Türkülerle gidersiniz,
Kim gösterir size yol, iz ?
Ürkütmez mi kalbinizi,
Yüce dağlar, coşkun deniz ?

Gökte olup sıra sıra,
Kayboldunuz ufuklarda,
Göçmen kuşlar, güzel kuşlar,
Yine gelin ilkbaharda!...
Zeki TUNABOYLU

KUZUM
Mini mini bir kuzum var,
Çayırlarda gezer oynar.
Hep arkamdan koşar, gelir,
Yaramaz pek neşelidir.
       Yanından ayrılsam biraz,
       Hemen yanık yanık meler.
       Kırdaki otlara doymaz,
       Daha ister neler neler.
Şeker, arpa, fıstık, üzüm,
Çok bilmiştir iki gözüm.
Dr. Ali Rıdvan UNAR   SERÇELER
Bir gün gelir, geçer bu geceler
Tırtıllar tırmanır yapraklara

Damla damla sızmaz dudaklara
Kalbin kaynağından bu heceler

Alnı işleyerek düşünceler
Gözyaşı döker zambaklara

Ve üşüşür olgun başaklara
Akşamın dallarından serçeler.
Ahmet Muhip DIRANAS   KEDÝM
Ne güzel bir kedisin,
Mırıl mırıl edersin.
Gözlerin ateş saçar,
Seni gören fareler kaçar.

Kuyruğunu sallarsın,
Delikleri koklarsın.
Sen de olmazsan eğer,
Evlerde hep fare gezer.
Arife HANCI   TEKÝRİLE MÝNÝK KUŞ
Tekir kedi acıkmış,
Bir ağaca tırmanmış,
Avını düşünerek,
Beklemeye başlamış.

Biraz sonra kuş gelmiş,
Kediye "cik, cik" demiş,
Tekir ona acımış,
Minik kuşu yememiş.
Ülker ORDU






NE GÜZELDÝR HAYVANLAR
Evimizde yaşarlar,
Elimize bakarlar,
Türlü işe yararlar,
Evcilleşmiş hayvanlar.
       Ne güzeldir tavuklar,
       Folluk dolu yumurtalar,
       Hep bal yapar arılar,
       Ne güzel şu hayvanlar.
Sütlerini içeriz,
Kimisine bineriz,
Öküzle çift süreriz,
Yararlıdır hayvanlar.
       Kılları var, yünü var,
       Süzgün bakar mandalar,
       Kedi, eşek ve atlar,
       Ne güzel şu hayvanlar.
Arabaya koşarız,
Uzun yollar aşarız,
Güçlerine şaşarız,
Ne güzel şu hayvanlar.
       Ormanları süslerler,
       Gece, gündüz öterler,
       Bize, dostluk ederler,
       Çok tatlıdır, hayvanlar.
Hasan ŞEN   RENGÝN
Beyaz kedim,
Siyah kedim,
Sarı kedim,
Adı "Rengin" olsun dedim.
      Rengin ablamın adıdır;
      O şimdi kızacak bana,
      Fakat öğretmenim söyledi ya?
      Rengin demek renkli demek,
Bunda ne var gücenecek ?
Lâkin ablam,
Rengin ablam.
Hain ablam.
       Sofra başında dün akşam,
       Astı bana çehresini.
       Belki biraz hakkı vardı,
       Çünkü Rengin onun adı,
Fakat ne var gücenecek;
Rengin demek, renkli demek;
Benim kedim de üç renkli,
Hem de benekli.
       Beyaz kedim,
       Siyah kedim,
       Sarı kedim,
       Adı "Rengin" olsun dedim.
Tevfik FÝKRET   LEYLEK
Akşam oldu, sen de yuvana döndün
Ayrı ayrı doyurdun yavrularını.
Artık rahatsın Hacı Leylek
Ýstediğin gibi takırdatabilirsin
gagalarını!
Hep yollarda mı geçecek ömrün ?
Yazın burda,
Kışın başka yerdesin..
Yuvandan ayrılacağın için mi
Böyle düşüncelisin ?
Nasıl dayanıyor o uzak yola
Zayıf vücudun ,
Ýnce, uzun bacakların ?
Söyle hangi memlekette geçirecek
O güzelim yazı, yavruların ?
Yalnız biz değiliz seni seven
Bak, ne kadar üzülüyor gidişine
Şu çiçekten çiçeğe konan kelebek.
Baharı erken getir bahçemize
Olmaz mı Hacı Leylek ?...
Şükrü Enis REGÜ

ARILAR
Emdiniz arılarım elma çiçeklerini,
Doldurdunuz bahçenin bütün peteklerini,
Şimdi tutun baharın, tutun eteklerini,
Gökte vızıldayarak uçun, uçun arılar.

Beyaz beyaz dallara, çiçeklere kondunuz,
Tepelere çıktınız, ovalara indiniz,
Bir bu çiçekten emip, bir bu ota döndünüz,
Haydi tepemden, halka halka geçin arılar.

Böğürtlenler içinde altın bir eviniz var,
Odalarınız sarı sarı balla doldular,
Beni de evinize davet edin bu bahar,
Sofranızda bana da bir yer açın arılar.
Ceyhun Atuf KANSU   PAMUK KEDÝM
Bir kedim var, yumuk yumuk,
Adı pamuk, kendi pamuk.
          O, cin gibi gözleriyle,
          Mırnav mırnav sözleriyle.
Güzel kedim cana yakın,
Fakat kızdırmayın sakın.
          Öfkelenir birdenbire,
          Kendisini atar yere.
Bir köşeye şöyle siner,
Biraz sonra öfke diner.
          Yaklaşır da yavaş yavaş,
          Sevgi ister, o yumuk baş.
Dostuna dost, aslan kedim,
Gel, mindere yaslan kedim.
Rıfat Necdet EVRÝMER   BALIKLAR
Şaşıyorum şu küçük balıklara.
Nasıl yaşıyorlar denizde
Böyle ömürlerinin sonuna kadar ?
Hiç merak etmiyorlar mı yeryüzünü,
Doğan ayı, batan günü ?
Sudan başka yer bilmiyorlar,
Ne mevsimlerin değiştiğinden,
Ne günlerin geçtiğinden haberi var.

Kıskanıyorum şu ufak balıkları:
Onların bizim gibi
Ne eli, ne ayağı var!..
Şükrü Enis REGÜ

KUZUM
Mini mini bir kuzum var
Tüyleri de pek beyaz
Benimle koşar oynar
Yaramaz mı yaramaz

Gözleri iki kömür
Ağzı sanki pembegül
Sıçrayışı ne ömür
Bağlıdır ona gönül   MEHVEŞ'ÝN ADALETÝ   KELEBEK
Yel estikçe uçuşan
Yapraklara benziyor.
Durmadan yorulmadan
Daldan dala geziyor.
Kanatları ipektir,
Bozulur dokununca.
Sanki canlı çiçektir,
Açar bahar olunca.

Ben onu çok severim.
Koşup tutmak isterim.
Fakat kaçar yaramaz,
Uçmadan yaşayamaz.
Hasan Ali YÜCEL
   Ahmet gördü bir koru,
Düştü gönlü hevese,
Tuttu bir dişi kumru,
Koydu onu kafese.
       Küçücük kız kardeşi,
       Dedi; "ver onu bana!"
       Severdi o Mehveş'i,
       Dedi; "Al olsun sana!"
Kumrunun eşi akşam,
Boş bulunca yuvayı,
Ah çekti buram buram,
Aradı hep ovayı.
       Sonra buldu dostunu,
       Mehveş'in duvarında,
          Geldi serdi postunu,
       Kafesin kenarında.
Ýki eş, gündüz, gece,
Konuşur, sevişirdi,
Mehveş dedi; iyice
Bir zalimim ben, şimdi:
Eşini ettim esir,
Yoldaşı gelmiş ağlar,
Yarab bu insan nedir ?
Niçin kuşları bağlar ?
       Bu sözleri söylerken,
       Açtı küçük zindanı,
      İki kuş uçup birden,
       Boyladılar ormanı.
Ziya GÖKALP   


KÝRPÝCÝK
Nereden gelmiş, niçin gelmişse,
Bir kirpicik gelmiş sokağımıza.
Herkeste bir merak, bir telaş,
Sorup duruyorlar "Ayol bu da ne?
Bir fenalık yapmasın sakın,
Başını çıkarıyor, bakın, bakın..."

Elbette çıkaracak başını,
Bunda şaşılacak ne var!
Kirpi olduysa n'olmuş sanki,
Hep tostoparlak mı dursun,
Hep yer altında mı otursun,
Onun hakkı yok mu ?
Bu sokaktan geçmeye,
Salına salına gezmeye.

Haydi git yuvana dost kirpicik, haydi git
Hiç korkma.
Bizim olduğu kadar da senindir,
Bu güzel dünya.
Hasan Latif SARIYÜCE   KÜMES HAYVANLARI
Tavuklar haykırıyor,
Gıdak gıdak, gıt gıdak,
Nasıl boyun kırıyor,
Şu çapkın horoza bak.

Baba hindi kabarmış,
Ne büyüklük, ne gurur.
Hep kendini yaz ve kış,
Böyle metheder durur.

Yine yalpa vurarak,
Dolaşıyor ördekler,
Su başında durarak,
Karşıya yüzecekler.
Yaşar Nabi NAYIR   KANADI BENEK BENEK
Kanadı benek benek
Ufacık bir kelebek
Konmuştu papatyaya
Papatya pek haindi
Birdenbire silkindi.
Onu düşürdü suya
Islanınca kanadı
Kelebek uçamadı
Mahkum oldu ölmeye
Bir arı geçiyordu
Hain çiçeğe sordu
Niçin öldürdün diye
Bunu yapıp vesile
O sivri iğnesiyle
Geldi üstünde kaldı
Emerek derin derin
Boğulan kelebeğin
Ýntikamını aldı.   YARARLI HAYVANLAR
Çevremizde dolaşır,
Çeşit çeşit hayvanlar.
Bizlere pek çoğunun,
Sayısız yararı var.
       Kedi, fare yakalar,
       Bazen de eğlendirir.
       Kuşlar ötüşleriyle,
      İç açar, neşe verir.
Sadık köpeklerimiz,
Bekçidir bahçemizde.
Kümes hayvanları çok
Yarar, beslenmemize.
      İnek, koyun süt verir,
       Doyarız etleriyle.
       Koyun, keçinin yünü,
       Bizi ısıtır böyle.
At, sığır, keçi de pek,
Faydalı yaratıklar.
Bir de deniz ürünü,
Taze, güzel balıklar.
Vefa ÇAÐAN

GÜZEL SÖZLER
•   Karıncadan ibret al, yazdan kışa hazırlan.
•   Kedi beslemeyen, fareleri besler.
•   Arı bal alacak çiçeği bilir.
Hayvanlar en uysal dostlarımızdır. ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞU
( 13 Ekim )

   Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ileİstanbul'dan ayrılıp 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın fiilen başlaması sayılır. Buradan Erzurum'a geçerek 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresini düzenledi. Erzurum Kongresinde seçilen Temsil Heyeti ile birlikte geldiği Sivas'ta  4 Eylül 1919'da çalışmalara başladı.
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum, Sivas Kongrelerinden sonra 27 Aralık 1919 günü Temsilciler Kurulu üyeleriyle birlikte Ankara'ya geldi.
   O zamana kadar Osmanlıİmparatorluğu'nun başkentiİstanbul idi. Osmanlı Mebusan Meclisi son kez 12 Ocak 1919'daİstanbul'da toplandı. 16 Mart 1919 günüİngilizlerİstanbul'a girdi. Önce meclisi bastılar. Bu olay üzerine birçok milletvekili Anadolu'ya geçti. Yakalananlardan çoğu tutuklandı. Artık Osmanlı Mebusan Meclisi'ninİstanbul'da toplanma olasılığı kalmamıştı. Milletvekillerinin toplanacağı ve ülkenin yönetileceği bir başkent gerekiyordu.
   Ankara, Anadolu'nun  ortasında, savaş cephelerine eşit uzaklıkta bir kentti. Savaşın yönetimi ve haberleşme, Ankara'dan kolaylıkla yürütülürdü. Dağılan Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri ile Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde seçilen temsilcilerin bir yerde toplanması gerekiyordu. Bu nedenle 19 Mart 1919 günü Mustafa Kemal Paşa kimi illere ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu genelgede özetle ; "Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sona erdiği" bildiriliyor, "Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır." deniliyordu. Bu genelgeden sonra temsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi'nden gelen üyeler Ankara'da toplanmaya başladılar. Ankaralılar onları coşkuyla, sevinçle, sevgiyle karşıladı.
   Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, Ankara'da açıldı. Meclis, ilk oturumunda Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra ülkeyi kurtarma çalışmalarını Anadolu'nun bu küçük kentinde sürdürdü. Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın planları bu yoksul kentte hazırlandı. Savaşın başarıya ulaşması için düzenli ordular kuruldu. Bu ordularİnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da düşmanı bozguna uğrattı. 30 Ağustos 1922'de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'mız tamamlandı.
   Yurdumuz düşmanlardan kurtulduktan sonra 13 Ekim 1923 günüİsmet Paşa ve dört arkadaşı Ankara'nın başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa önerisi verdiler. Öneri mecliste oylandı, kabul edildi. Böylece Ankara yeni Türkiye Devleti'nin başkenti oldu.
   Başken, ülkenin yönetim merkezidir. Büyük Millet Meclisi, devlet başkanı, başbakanlık, bakanlıklar, yüksek yargı organları, başkentte bulunur.
   Ankara başkent olduktan sonra gelişti. Modern yapılar, büyük apartmanlar yapıldı. Yüksek okullar, üniversiteler açıldı. Fabrikalar, yeni iş yerleri kuruldu. Kent kısa sürede büyüdü, genişledi.
   Ankara bugün nüfus yoğunluğu bakımından yurdumuzun ikinci büyük kentidir.
   Her yıl 13 Ekim günü Ankara'nın başkent oluşu, düzenlenen büyük törenlerle kutlanır. Ankara Kalesi'nde başlayan bu törene özel giysileri içinde seymenler, öğrenciler, çeşitli dernek temsilcileri katılırlar. Törende yapılan konuşmalarda Ankara'nın başkent oluşunun anlam ve önemi belirtilir.

ANKARA   ANKARA MARŞI
Ankara, Ankara güzel Ankara,
Seni görmek ister her bahtı kara.
Senden yardım umar her düşen dara,
Yetersin onlara güzel Ankara.

Burcuna göz diken dik başlar insin,
Türk gücü orada her zoru yensin,
Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin,
Var olsun toprağın, taşın Ankara.
Aka GÜNDÜZ
Kara günün şafağıdır.
Devrimlerin kaynağıdır.
Sevinç verir, gam dağıtır,
     Yurdumuzun güneşidir,
    İçimizin Ateşidir.
Saltanatın battığı yer.
Atamızın yattığı yer.
Türk kalbinin attığı yer.
     Yurdumuzun güneşidir,
    İçimizin Ateşidir.
Yeni yola ordan girdik;
Öz benliğe orda erdik.
Biz bu yere gönül verdik.
     Yurdumuzun güneşidir,
    İçimizin Ateşidir.   Kurtuluşun eşiğidir.
Hepimizin ışığıdır.
Cumhuriyet beşiğidir.
     Yurdumuzun güneşidir,
    İçimizin Ateşidir.
Ordadır en ünlümüz,
Yurdu bekler gece, gündüz,
Ondandır bu ak günümüz
     Ankara yurt güneşidir,
    İçimizin Ateşidir.
Ankara'yı yok bilmeyen,
Kuşlar gibi uçar tren,
Görmedinse bin, git hemen.
     Ankara yurt güneşidir,
    İçimizin Ateşidir.
Zeki TUNABOYLU   




DÜNYA GIDA GÜNÜ
( 16 Ekim )

   Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 16 Ekim'i Dünya Gıda Günü olarak kabul etti. Dünya Gıda Günü'nde Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde açlık, gıda üretimi ve tüketimi gibi konular incelenir. Beslenme üzerinde durulur. Ülkemizde her yıl 16 Ekim günü gazete ve dergilerde konuya ilişkin yazılar yayınlanır. Radyo ve televizyonda konuşmalar yapılır. Okullarımızda beslenmenin, dengeli beslenmenin önem ve gereği anlatılır.
   Beslenmek için aldığımız ; hayvansal, bitkisel, madensel maddelere besin denir. Dünyada üretilen gıda maddeleri artan nüfusa yeterli olmamaktadır. Besin maddeleri üretiminin az olduğu yoksul ülkelerde açlık ve yetersiz beslenme sorunu vardır. Açlık, yetersiz beslenme, bedenin gerekli ölçü ve türde besin alamamasıdır. Açlık ve yetersiz beslenme konusu tüm ulusların ortak sorunudur. Bu soruna dikkati çekmek, çözüm yolları bulmak amacı ile her yıl Birleşmiş Milletler'e üye tüm ülkelerde toplantılar düzenlenir. Toplantılardaki araştırma ve inceleme sonuçları dünya kamu oyuna duyurulur.
   Yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarının nedenleri, besin üretim ve dağılımının yetersizliği, bilgisizlik, hızlı nüfus artışı, ekonomik güçsüzlük ve çevre sağlığının bozulmasıdır. Yapılan hesaplara göre dünyada yaklaşık 450 milyon insan yetersiz beslenmektedir. Sadece bu sayı bile dünyamızın en büyük ve en önemli sorununun açlık olduğunu gösteriyor. Dünyanın pek çok yerinde insanlar, açlıktan ölmekte, iyi beslenemedikleri için hasta olmaktadırlar.
   Ülkemizde besin üretimi, artan nüfusun gereksinmesini karşılamaktadır. Besin tüketimimiz ile üretimimiz arasında bir denge vardır. Türkiye, yeryüzünde besin maddeleri üretiminde kendi kendine yeterli yedi ülkeden biridir. Ancak yurdumuzda üretilen besin maddeleri iyi değerlendirilmiyor. Besin maddelerinden gereği gibi yararlanılmıyor. Üretilen besinler ülkemizde düzenli olarak dağıtılamıyor.
   Halkımızın iyi ve yeterli besin alması amacıyla Milli Gıda Yüksek Kurulu adında bir örgüt kurulmuştur.
   
Kurulun başlıca görevleri şöyle belirlenmiştir. :
•   Besin maddelerinin üretim ve tüketim sorunlarını araştırmak.
•   Beslenme sorunlarının çözümleri için öneriler saptamak.
•   Konuya ilişkin yasal düzenlemeleri incelemek.

Büyük kentlerimizde yapılan bir araştırma sonucuna göre besin maddelerinin onda biri çöplüklere atılmaktadır. Atılan besin maddelerinin başında genelde tahıl ürünleri gelmektedir. Bu savurganlığın önlenmesi için üstümüze düşen görevleri yapmalı, savurganlığın bu türüne de karşı çıkmalıyız. Yakınlarımızı bu konuda sürekli uyaralım.
Başlıca besinlerimiz sebze, meyve, et, ekmek, yağ, tuz, süt, su, yumurtadır. Besinlerin bir bölümü vücudumuz için gerekli olan ısı ve enerjiyi sağlar. Bunlar şekerli maddeler ve yağlardır. Bir bölümü organlarımızı onarır, büyümemizi etkiler. Bunlar süt, yumurta, baklagiller gibi proteinlerdir. Vitaminler ise vücudumuzu hastalıklardan korur. Vitaminler daha çok meyve ve sebzelerde bulunur.

BESLENME KURALLARI
En iyi beslenme, dengeli beslenmedir. Dengeli beslenme vücudumuza gerekli yiyecek ve içeceklerin yeterli ölçüde ve türde alınmasıdır.İnsanlar ne çok, ne az yemeli, yeteri kadar besin almalıdır.
Aşağıda sıralanan beslenme kurallarını titizlikle uygularsak beslenmeden beklenen yararı sağlamış oluruz.
1.   Yararlı değişik besinler almalıyız. Vücudumuz için yararlı olmayan besinleri almaktan kaçınmalıyız. Aldığımız besinlerin değişik besin olmasına özen göstermeliyiz. Yiyeceklerimizi temiz, taze ve bize en çok yararlı olanlar arasından seçmeliyiz. Sokaklarda üstü açık, temizlik kurallarına uyulmadan hazırlanan ve satılan yiyecekleri almamalıyız.
2.   Beslenmemiz belirli bir düzen içinde olmalıdır. Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri belirli saatlerde, düzenli olarak yenmelidir. Özellikle sabah kahvaltısı unutulmamalı, günlük çalışmamızın verimli olması için sabah kahvaltısına ayrı bir özen gösterilmelidir.
Yiyecekler arasından sevip sevmeme ayrımı yapılmamalıdır.
3.   Lokmaları iyice çiğnedikten sonra yutmalıyız. Çiğnenmeden yutulan lokmalar sindirim organlarından mideyi yorar.İyi sindirilmez. Beslenmeden beklenen yararlar da sağlanmamış olur.
4.   Yemekten sonra dişlerimizi fırçalamalıyız. Böylelikle diş etlerine daha çok kan gelmesi, dişlerin beslenmesi, dişlerin çürümesinin önlenmesi, canlı tutulması sağlanır.

SOFRADA NELERE DÝKKAT ETMELÝYÝZ
•   Sofraya oturmadan önce ellerimizi yıkamalıyız.
•   Evimizde, okulumuzda beslenme saatinde, konuk olduğumuz evde, lokantada başkalarının iştahını kaçırıcı söz ve davranışlardan kaçınmalıyız.
•   Sofraya birlikte oturmalıyız, yemeğe birlikte başlamalıyız.
•   Yemek yerken lokmaları ağzımız kapalı çiğnemeliyiz.
•   Lokmaları iyice çiğnedikten sonra yutmalıyız.
•   Yiyecekleri dişimizle değil, bıçakla kesmeliyiz.
•   Yemeğin sonunda yemeği hazırlayanlara teşekkür etmeliyiz.

PAZAR YERÝ
Maydanozlar, naneler,
Ayvalar, kestaneler,
Sırt sırta vermiş gibi,
Pazarı kaplamışlar.

Şu pırasa, havuca,
Ispanaklara bakın.
Şu iri elmalarda,
Al yanaklara bakın.

Bakın şu lahanaya,
Bakın şu kerevize.
Hepsi de ayrı, ayrı,
Nasıl gülüyor bize.
Tahsin BÝLENGÝLÝN   ELMA ŞEKERÝ
Bazı satıcılar, doğrusu,
Çok kandırıkçı oluyor.
Bakınca elma şekerlerine
Ýnsanın canı çeker.
Oysa içi çürük elma,
Dışı boyalı şeker.
Abdulkadir BULUT   BESÝNLER
Artık "dişiniz çıktı" der,
Süt vermez cici annemiz.
Alır kucağına sever,
Toprak, ikinci annemiz.

Besler bizi bin bir öğün
Yemişler, sebzeler her gün,
Beni yanına götürün,
Toprak ikinci annemiz.

Hepsinde bir türkü, bir ses,
Buğday, dut, kiraz, patates.
─Hadi bana bir kavun kes,
toprak ikinci annemiz.
Fazıl Hüsnü DAÐLARCA   

GÜZEL SÖZLER
•   Can boğazdan gelir.
•   Et giren eve dert girmez.
•   Tok açın halinden anlamaz.


BÝRLEŞMÃŞ MÝLLETLER GÜNÜ
( 24 Ekim )

   24 Ekim 1945 Birleşmiş Milletler Örgütünün Kuruluş Tarihidir. Örgüte üye tüm ülkelerde 24 Ekim, Birleşmiş Milletler Günü olarak kutlanır. Birleşmiş Milletler Örgütü evrensel barışı, uluslar arasında güvenliği ve dayanışmayı sağlamak amacıyla kurulmuştur. Uluslararası en büyük kuruluştur. Bugün Birleşmiş Milletler'in 176 üyesi vardır. Bu sayı gün geçtikçe artmaktadır.
   24 Ekim günü kuruluşa üye ülkelerin gazete, dergi, radyo ve televizyonları Birleşmiş Milletler'le ilgili yayınlar yapar. Okullarda Birleşmiş Milletler'in kuruluş amacı, organları tanıtılır, çalışmaları, çabaları anlatılır.
   Tarih boyunca uluslararasında anlaşmazlıklar hep süregelmiş, sonunda çoğu zaman savaşlar olmuştur. Savaşlar uluslararası anlaşmazlıklara çözüm getirmemektedir.
   Uluslararası  en büyük savaşlardan ilki Birinci Dünya Savaşı dır. Bu savaşta ülkeler ikiye ayrıldı. Dört yıl süren bu savaş sonunda birçok insan öldü. Çocuklar yetim, öksüz kaldı. Ülkeler kana bulandı.
   Savaş sonunda ülkelerin endüstri, tarım, ulaştırma gibi gelir kaynaklarında büyük azalmalar oldu. Ülkelerde yokluk ve açlık yaygın duruma geldi. Bu acı görüntüyü gözleyenler uluslararası sorunların ancak barışçı yollarla  çözümlenmesi gerektiğine inandılar. Bunun için aralarında 28 Nisan 1919'da Milletler Cemiyeti Antlaşmasını imzalayarak Milletler Cemiyeti'ni kurdular. Milletler Cemiyeti'nin az üyesi olduğundan önemsenmedi, gelişmedi. Bu nedenleİkinci Dünya Savaşı'nın başlaması Milletler Cemiyeti'nce engellenemedi.İkinci Dünya Savaşı sürerken 26 ülkenin temsilcileri Amerika'nın San Fransisko kentinde toplanıp insanlığı savaşların yıkımından korumak için karar aldılar. Ortak bir bildiri yayınladılar. Birleşmiş Milletler Yasası hazırlandı. Yasanın onaylanması ile 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler Örgütü kuruldu.
   Birleşmiş Milletlerin amaçlarını bağlı olduğu ilke ve hedefleri belirleyen antlaşma 111 maddeden oluşur. Türkiye bu antlaşmayı 15 Ağustos 1945 tarih ve 4801 sayılı yasa uyarınca 28 Eylül 1945 günü onaylamıştır.
Birleşmiş Milletler tanımak için örgütün kuruluşunu, amaçlarını, ilkelerini, çalışma organlarını yakından inceleyelim.

Birleşmiş Milletlerin Amaçları :
•   Uluslararası barış ve güvenliği sürdürmek.
•   Ülkeler arasında iyi ilişkileri pekiştirmek.
•   Uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel işbirliğini sağlamak.
•   Ãnsanlık sorunlarının çözümünde, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinde birlikte çalışmalar yapmak.

BÝRLEŞMÃŞ MÝLLETLERÝN ANA ORGANLARI
   Birleşmiş Milletler Örgütü yukarıda sayılan amaçlara ulaşmak için ana organlar oluşturmuştur. Bu organların başlıcaları şunlardır: Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Uluslararası Adalet Divanı, Genel Sekreterlik.
Genel Kurul :
   Üye devletlerden oluşur. Her üyenin Genel Kuruldaki temsilcileri beş kişiden çok olamaz. Genel Kurulun Görevleri Şunlardır;
•   Silahsızlanma ve silah denetimi konusunda önerilerde bulunmak.
•   Barış ve güvenliği etkileyecek görüşmeler yapmak, her konuda önerilerde bulunmak.
•   Ülkeler arasındaki iyi ilişkileri bozucu sorunların, barışçı yollarla çözümü için önerilerde bulunmak.

Güvenlik Konseyi :
   Siyasal alanda bir yürütme organıdır. 11 üyesi olan bu kurulun görevleri şunlardır ;
•   Birleşmiş Milletler'in amaç ve ilkelerine uygun biçimde barış ve güvenliği korumak.
•   Uluslararası bir anlaşmazlığa yol açabilecek her türlü çekişmeli durumu soruşturmak.
•   Uluslararasında çekişmeli konularda anlaşma koşullarını önermek.
•   Silahlanmayı denetleyecek planlar hazırlamak.
•   Barışa karşı bir tehlike veya saldırı olup olmadığını araştırarak, izlenecek yolu önermek.
•   Saldırganlara karşı askeri birlikler kurularak önlemler almak.

Ekonomik ve Sosyal Konsey :
Genel kurulca seçilen 27
.

PeRi

ELLERÝNÝZE VE EMEÐÝNÝZE SAÐLIK ÇOK GÜZEL OLMUŞ :)
fORUMDA PAYLAŞIMDA BULUNMAKİÇÝN
1. http://www.sosyalbilgiler.org/forum/indir linke tıklayıp dosyanızı yükledikten sonra  size verilen linki kopyayıp yapıştırabilirsiniz.
2.http://www.sosyalbilgiler.org/forum/index.php?action=downloads bu linkten uygun bölüme dosyanızı yükleyebilirsiniz.
3. Yada yeni konu açıp ek özellikler kısmına tıklayıp dosyanızı yükleyebilirsiniz.


!!! Okuyorsun, eğleniyorsun, öğreniyorsun. Paylaş ki başkaları da okusun, eğlensin, öğrensin !!!