Farklılaştırılmış denetim modeli

Farklılaştırılmış denetim modeli dedin mi amcam, işin ucu öğretmenlerin dünyasına, iş yerindeki o gelişim meselesine gidiyo işte. Hani, Allan Glatthorn diye bi adam var, 80’lerde ortaya atmış bunu, demiş ki “öğretmenler hep aynı kalıpta denetlenmesin, biraz farklı bi yol çizelim”. Bu model, öğretmeni merkeze alıp, “senin potansiyelin neyse, onu en iyi yere taşıyalım” derdinde. Öyle “şunu yap, bunu yap” diye tepeden inme emirlerle değil, öğretmene seçenek sunuyo, “nasıl gelişmek istersin, neye ihtiyacın var” diye soruyo yani.
Mesela, bu modelde üç tane ana yol var gibi düşün. Birincisi, “yoğun geliştirme” diyelim, yeni başlayan bi öğretmensen, sana bi denetçi geliyo, baya yakından takip ediyo, gözlem yapıyo, geri bildirim veriyo, adım adım ilerliyosun. İkincisi, “işbirlikçi gelişim”, burada meslektaşlarınla bi araya geliyosun, küçük bi ekip kuruyosun, birbirinize destek oluyosun, tecrübeleri paylaşıyosun. Üçüncüsü de “öz yönlendirme”, yani biraz daha kıdemliysen, “ben kendim ne yapacağımı bilirim” diyip kendi yolunu çiziyosun. Hani, herkese aynı gömleği giydirmek yerine, “senin bedenin hangisi” diye bakıyo.
Bu işin güzel tarafı, öğretmeni sadece denetleyip “hata yaptın” demekle yetinmiyo, aynı zamanda “gel şunu beraber geliştirelim” diyo. Müdürden, diğer öğretmenlerden, hatta öğrencilerden bile dönüt alabiliyosun. Ama öyle anlık bi şey değil, baya uzun soluklu bi süreç. Öğretmenin her an öğrenmeye devam etmesi, kendini yenilemesi için bi itici güç gibi yani. Mesela, bi okulda öğretmen “ben sınıfta çok bağırıyorum, nolcak bu iş” diyosa, bu model ona “gel bi bakalım, belki şu yöntemi denersin” diye yol gösteriyo, zorlamıyo ama yönlendiyo.
Tabi gerçek hayatta her şey toz pembe değil. Okullarda bazen “denetim dedin mi, illa bi kusur bulunacak” korkusu oluyo öğretmenlerde. Ya da müdürler, denetçiler bu modeli tam anlamıyla uygulayacak vakti, enerjiyi bulamıyomuş gibi hissediyo. Yine de fikir olarak şahane bi şey, hani “öğretmeni robot gibi görmeyelim, insan olarak geliştirelim” mantığı var ya, o çok hoş. Türkiye’de de denense keşke, ama işte önce herkesin “bu neymiş ki” deyip bi anlaması lazım. Öyle işte amcam, öğretmenin hem denetlendiği, hem de elinden tutulduğu bi sistem bu. İşe yararsa, öğrenci de kazanır, okul da kazanır.

Yorum gönder