ESKİ VE YENİ SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI: DEĞİŞİMİ ANLAMAK
Bir ülkenin eğitim sistemini yönlendirecek öğrenme anlayışında yapılacak bir değişikliğin, ders kitaplannı doğrudan etkilemesi beklenmelidir. Bu etkiler~c nin, bilginin sunumundan görsel araçların anlam ve işlevine, etkinliklerin içeriğinden ölçme ve değerlendirme sistematiğine dek geniş kapsamlı olması kaçN nılmazdır. Aşağıda eski ve yeni Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler ders kitapiaa bilginin sunumu ve görsel araçların işlevi açısında karşılaştırılacaktır. Yine esai ve yeni ders kitaplarındaki etkinlikler ile ölçme ve değerlendirme boyutları ât ilerleyen bölümlerde incelenecektir.
Bilginin Sunumu Açısından Eski ve Yeni Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Ders Kitapları
Davranışçılık ve yapılandırmacılık öğrenme anlayışları, genel olarak, tâM gi, bilginin doğası ve bilginin edinimi ile ilgilidir. Bu çerçevede bu iki anlayajj göre yazılmış ders kitaplarında bilginin sunumunun farklı olması kaçınılmazdan
Öğrencide istendik davranış değişikliğini yaratmak düşüncesinin sonu» olarak 1998 Öğretim Programı’na göre yazılmış ders kitaplarında öğrencileaı sunulan sosyal ortamlar problemsiz, ideal bir yapıyı betimler gibi görünmekledir. Herkesin ideal davrandığı, her şeyin yerli yerinde olduğu olağanüstü wc ütopik bir çevredir ders kitaplarında sunulan sosyal ortamlar. Ders kitabında!! aktörler yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçmekte, yalan söylememekte, çiçekleri koparmamakta, sıraya girmekte, dişlerini fırçalamaktadır. Bu anlamda davramşl çı öğrenme kuramına göre yazılmış ders kitapları sosyal olayların irdelenme» noktasında adeta “doğru davranış el kitabı” niteliğine bürünebilmektedir. Ba çerçevede, sözgelimi Hayat Bilgisi ders kitaplarındaki metinlerin büyük bölümi sonu “-meliyiz, -malıyız” takıları ile biten tümcelerden oluşmaktadır. Bu anlamda “biz hepimiz bunları yapmalıyız/yapmamalıyız” ile kendini gösteren öği| yapısı içerisinde ortak algılama ve değer yargıları yaratılmaya çalışılmaktadn–. Bir diğer deyişle sosyal olayların sunumunda karşımıza çıkan yapı, gündeliJ olaylara ilişkin bakış açıları ve değer yargılarının didaktik bir üslup ile sunulması, sosyal olayların göreceliliğe yer vermeyecek kesin kurallara bağlanması merkezindedir (Kabapınar, 2002).
Bu öğütler tüm ders kitabı boyunca alabildiğince devam etmektedir. Ba yapılırken de, öğrencilere neden öyle yapmaları/yapmamaları ya da davranma-1 lan/davranmamaları gerektiğine ilişkin çok fazla açıklama ya da örnek verilmemekte, neden gösterilmemektedir. “Selamlaşma, özür dileme, iyi geçinme, hoşgörülü olma, kırıcı sözler söylememe, kazaya neden olabilecek davranışlarda bulunmama, rahatsız etmeme” pek çok soyut kavram davranış örüntüsü bir
çırpıda öğrencinin önüne getirilmekte, anlam ve içeriği hakkında irdelemelerde bulunmadan geçiştirilmektedir. Bu anlamda çok fazla sosyal kavram ve durum yüzeysel bir şekilde geçiştirilmektedir.
Oysaki yeni programa göre hazırlanan kitaplarda sadece iyi ve kötü iletişim üzerinde durulmuş, olumlu ve olumsuz örnekler bir örnek olay örüntüsü içerisinde verilerek öğrencinin olumlu ve olumsuz iletişimin ne olduğu sezdirilerek her iki iletişim biçimi sonucunda oluşabilecek durumları irdelemeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Nitekim yeni programların oluşturuluş gerekçesini internet ortamında açıklayan Talim Terbiye Kurulu Başkanı da eski sistemin handikaplarını ve yeni sistemin olumlu boyutlarını açıklarken “yüzeysel davranış ifadesi yerine bilgi, beceri, anlayış ve tutumları içerecek şekilde kazanımlar kullanılmıştır. Baskın lineer düşünce yerine, karşılıklı nedensellik ilkesi ve çoklu sebep-çoklu sonuç anlayışı öne çıkarılmıştır”1 derken hem öğrencinin irdelemesine olanak tanımayan yüzeysel davranış ifadelerini eleştirmiş ve yine sosyal olayların ardındaki çoklu sebep-sonuç ilişkilerinin öğrenci tarafından yapılandırılmasının önemini vurgulamıştır.
Görüldüğü gibi eskinin hiçbir olumsuzluğa yer vermeyen salt mükemmellikler ve “Bay/Bayan Doğru”larla dolu sihirli sosyal ortamları yeni ders kitaplarında yer almamaktadır. Yeni öğrenme anlayışına göre 2005 yılında basılan Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler ders kitaplarında, tıpkı yaşamda olduğu gibi, yanlışların, olumsuzlukların ve nahoşlukların da yer aldığı örnek olaylara yer verilmiştir. Nitekim 2004 yılı öğretim programında da “öğrenciler sık sık gerçek hayat problemleri ve çelişkili durumlarla karşılaştırılmalı ve karşılaştıkları sosyal problemler üzerine yansıtıcı düşünmeleri sağlanmalı”, “bir örnek olaydan ya da öyküden hareketle, değerleri açıklamaları, ahlaki muhakeme ve değer analizi yapmaları”, “kendi anlayışlarını sosyal ve kültürel bağlam içinde oluşturmaları” (Milli Eğitim Bakanlığı, 2004: 5-6) “bilgiyi deneyimlerine göre yorumlamaları” (s. 44) önemle vurgulanan bakış açıları olarak ön plana çıkmaktadır. Eski ders kitaplarından farklı olarak, olumsuzlukların, çatışmaların ve çelişkilerin yer aldığı böylesi örnek olaylar doğrunun ve yanlışın neler olabileceğine, doğru ve yanlışa yaklaşım noktasında göreceliliğin olabileceğine, bir davranışı yapmanın/yapmamanın kişinin kendisine ve olaydan etkilenebileceklere yansımalarının neler olabileceğine, bir sosyal olay ya da soruna ilişkin kişilerin farklı bakış açıları ve değer yargılan geliştirebileceğine, farklı bir perspektiften bakarak diğerlerinin düşünüş ve değer yargılarının anlaşılmasına ilişkin farkındalıkların kazanılmasında etkili olabilmektedir. Böylesi olumlu ve olumsuzun yer aldığı sosyal sorunlar ve değerlendirmeler yaşama ilişkin daha gerçekçi bir bakış açısı da çizmektedir.