Özellikle teknolojik gelişmenin baş döndürücü bir hızla yaşandığı günümüz koşulları göz önüne alındığında, hem örgütlerin hem de bireylerin bilgiye erişiminin, bilgiyi kullanabilmelerinin, sonuçları izleyebilme ve alınan geribildirimlere göre önlem alabilmenin çok daha kolay bir hale geldiği söylenebilir.
– Bilgi yoğunluğunun hızla artması sonucu, hem örgütsel hem de bireysel düzeyde sürekli değişim ve yenilenme gerekliliği artmakta,
-Yaşanan yenilik ve gelişmelerin gerisinde kalmama adına öğrenme ve bilgi edinmenin önemi hızla artmakta.
Örgütlerin ve bireylerin söz konusu bu ihtiyaç ve beklentilerini karşılayabilecek temel fonksiyon eğitimdir.
“education” kelimesiyle kast edilen eğitim (bu aslında öğretimdir) ile “training” kelimesiyle ifade edilen eğitim kavramlarının birbiriyle karıştırılmamalıdır. Bu çalışmada “training” bağlamında iş başında eğitim faaliyetleri üzerinde durulacak, konu örgütsel eğitim ve geliştirme çerçevesinde ele alınacaktır.
İster büyük ister küçük ölçekli olsun tüm örgütler (Şüpheli), eğitimin önemi, anlamı ve performansa katkısını bilmekte ve bu doğrultuda çalışanlarının gelişimi için, giderek daha fazla artan düzeyde eğitim faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere çaba göstermektedir.
Eğitime önem verme hedefiyle çalışanlarına yatırım yapan, onların eğitim ihtiyaçlarına göre hareket eden örgütlerin, değişime daha kolay ayak uydurabildikleri ve hatta değişime öncülük ederek önemli düzeyde rekabetçi üstünlük elde ettikleri görülmektedir. Tersi bir durum göz önüne alındığında ise; büyüklükleri veya pazardaki güçlü konumları nedeniyle gurura kapılan, kendisinin her zaman lider firma olarak kalabileceğini varsayan ve bu nedenle de insana yatırımı gerek görmeyen örgütlerin değişim dalgalarına karşı tutunamadıkları ve zaman içinde pazarlarını, imajlarını, karlarını ve rekabetçi üstünlükleri kaybettikleri görülmektedir. Bu çerçevede, hem örgütsel hem de çalışan olarak bireysel düzeyde başarılı olabilmenin temel anahtarlarından birinin eğitim fonksiyonu olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Yapılan işlerin niteliği ve karmaşıklığı arttıkça, örgüte has ve teknolojik altyapısı güçlü bir iş sistemi oluşmakta ve bu durum işlere göre ortaya çıkan yeni gereksinimlere ve donanımlara sahip çalışanların sayısının artmasını gerektirmektedir. Bu artışı sağlamak isteyen örgütler için ilk ve temel çıkar yol eğitim olarak kabul edilmektedir.
Eğitim faaliyetleri bir yandan iş ile çalışanın bütünleşmesini ve yönetime karşı sadakatin artmasını sağlarken, bir yandan da eğitimli çalışanların kalifiye hale gelmeleri moral ve motivasyonlarını artıracak ve bu bağlamda işlerini daha nitelikli ve hatasız yerine getirmelerini sağlayacaktır.
Yoğun rekabet ortamı içerisinde yer alan örgütlerin varlıklarını sürdürebilmeleri için nitelikli, iyi eğitilmiş, örgütü ile bütünleşmiş ve sürekliliği olan insan kaynağını etkin kullanması gerekmektedir. Bu bağlamda çalışanın işini etkin bir biçimde yapma yeteneğini arttırarak, şu anki ve gelecekteki performansına iyileştirme yönündeki herhangi bir girişim ya da eylem, eğitim ve geliştirmeyi ifade etmektedir. Eğitim ve geliştirme, özellikle maddi olmayan varlıklarına ve insan sermayesine katkı yaparak örgütlerin değerlerinin artmasını sağlayabilir ve böylelikle örgütün rakipleri önünde rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir. Dolayısıyla eğitim ve geliştirmenin temel olarak odaklandığı nokta, her bir bireyin sahip olduğu bilgi ve beceri düzeyi ile görevlerini yerine getirebilmek için gerekli olan bilgi ve beceri düzeyleri arasındaki farkı ortadan kaldırmaktır. Bunun sonucunda söz konusu işlerin ve görevlerin doğru ve etkin bir şekilde yerine getirilmesi için gerekli olan donanım, bilgi ve beceri çalışanlar tarafından elde edildikten sonra, tamamıyla amaçlarını gerçekleştirmek üzere kendi gelişimlerine odaklanmalarına imkân verecektir. Bu bilgiler çerçevesinde eğitim ve geliştirme kavramlarının birlikte ifade edildiği ve birbirlerinin ardılları olduğu gibi bir çıkarım yapılabilir.
Eğitim: İş ile ilgili yetkinliklerin çalışanlar tarafından öğrenilmesini kolaylaştırmada örgüt tarafından planlanmış çabayı ifade etmektedir. Bu yetkinlikler çalışanların yaptıkları işlerde başarılı bir performans gösterebilmeleri için faydalı olabilecek bilgi, beceri ve davranışları içermektedir. Farklı bir tanımlamaya göre eğitim, daha çok kısa dönemli bir süreci kapsamak üzere, belirli bir görevi yerine getirmek için çalışanların bilgi ve beceri düzeylerini artırmaya yönelik düzenli bir süreci ifade etmektedir. Eğitimin temel amacı; örgütlerin en önemli kaynağı olan çalışanlarının değerlerini artırarak örgütsel amaçların gerçekleştirilmesine katkı yapmaktır. Dolayısıyla eğitim, rekabet avantajı sağlama yönünde kullanıldığında, entelektüel sermayeye de katkıda bulunmaktadır.
Geliştirme: Çalışanların mevcut işlerinde ve örgütlerinde veya gelecekte çalışacakları işlerde ve örgütlerde etkin performans göstermelerine yardımcı olacak eğitim, iş tecrübeleri, ilişkiler ile kişilik ve yeteneklerin değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. Geleceğe ilişkin olduğu için geliştirme, sadece çalışanın şimdiki işi ile ilgili öğrenim demek değildir. Geliştirme çalışanı örgütteki diğer konumlara hazırlamaya yardımcı olur ve görev değiştirmeleri için gerekli olan ancak henüz bulunmayan becerilerini artırmaktadır. Diğer yandan geliştirme, mesleki alanın dışındaki konuları da kapsar. Dolayısıyla bireyler kişisel gelişimleri ve kariyerleri için geliştirme programlarına katılmayı arzu edebilir. Bu durum aynı zamanda çalışanı, üst görev, pozisyon ve sorumluluklara hazırlayarak, kişinin geleceğe hazırlanma hedefini gerçekleştirmesine de yardımcı olmaktadır. Eğitim, herhangi bir işi yerine getirebilmek için gerekli olan bilgi ve becerinin elde edilmesini sağlarken, geliştirme ise daha çok bir sosyalleşme sürecini kapsamak suretiyle önceden belirlenen rolleri gerçekleştirmek üzere örgütsel norm ve değerlerin paylaşılmasını kapsamaktadır. Tablo 1’de eğitim ile geliştirme arasındaki farklar gösterilmektedir.