Toplumların temeli, millettir. Milletin temeli insandır, insanların temeli de eğitimdir. Eğitimin temeli ise, insan sevgisi ve güzelliklerdir. Milletleri oluşturan, aileler topluluğudur. Anne, baba ve çocuklardan oluşan topluluğa da aile denir. Aile, sıcak ilişkilerin en kuvvetli olduğu kurumdur. Eğitim ailede başlar okullarda tamamlanır. Çocuğun kişilik yapısı, temel davranışlar, büyük ölçüde ailede elde edilir. Çocuğun aile içindeki yeri ve onunla kurulan iletişim biçimi, okul başarısını etkileyen önemli bir faktördür. Anne ve babalar çocuklarını en iyi tanıyan, onlarla en yoğun olan kişilerdir, imam-ı Gazali : “Ektiğimiz bir hurma çekirdeğine gösterdiğiniz ihtimam ve oluşturduğunuz şartlar ve güzellikler iyi bir ağacın yemişine sebep olduğu gibi, çocuklar da böyledir.” der. Her çocuk balmumu olmayabilir, değişmeyebilir; ancak iyi bir model ve iyi bir rehberlik ile pek çok güzellikler kazanabilir. Anne ve babalar çocukları ve gelecekleri arasında bir köprü konumundadırlar. Unutulmamalıdır ki “Beşiği sallayan el, dünyaya hükmeder”. Her çocuğun şahsiyet tarihinde öğretmeninin, anne ve babasının izi vardır. Çocuklar aile ortamında yetişirlerken anne ve babalarını taklit etmede oldukça hünerlidirler. Bu nedenledir ki onlara “huy taklitçileri” denmiştir.
Çocuk yetiştirmek pratik ahlâkın ana meselesidir. Aile ortamında en başta gelen ahlâkçı ise, annedir. Anne, dönüştürücüdür, geliştiricidir. Anne sevgisi, şefkati çok önemlidir. Eğitimin odağında şefkat, şefkatin temelinde ise, sabır olmalıdır. Anne ve baba çocuğun kozasını ören ilk mimarlardır. Onlar ahlâk ve erdemin öncüsü olup donanımlı cevapları ile yeni kuşağın yetişmesini sağlayan kişilerdir.
Çocuk sahibi olan her anne ve baba, var olan sorumluluklarına bir yenisinin ilave edildiğini unutmamalı. Okula başlayan çocuğun sorumlulukları da var olan sorumluluklarımıza ilave olan yeni bir sorumluluktur. Çocuğun kişilik ve şahsiyet gelişiminde sorumluluklarını yerine getirmeyen anne ve babalar günün birinde sanık olacaklarını unutmamalıdırlar.
Ailelerin irfani zenginliklerle donanabilmesi için çaba sarf etmesi kaçınılmazdır. Evler zengin düşünme mekânları olmalı, yasakçı, cezalarla donanan özellikler yerine; sanat edebiyat, şiir ve kültürel unsurların konuşulduğu mekanlara çevrilmeli. Kısaca evler, evren ve darü’l erkam olmalı.
Çocukların, davranışlarının biçimlenmesinde anne ve babaların ortak sorumlulukları vardır. Her çocukta anne ve babasının izleri görülür. Aynı aile içerisinde bulunan çocukların zihin kumaşları farklı olabilir. Bu inceliği yakalayan anne ve babalar her çocuğa yönelik takip edecek metotları yöntem ve davranışları çok iyi bilmeli ve planlamazdırlar.
Anne ve babaların görev ve sorumlulukları çoktur. Sıralamakla tükenmez; ancak her anne ve baba bilmelidir ki aile ortamında her çocuk, ama çok ama az terbiye edilir. Sistemli, sürekli bir ilgi zamanla çocuklar üzerinde de güzel sonuçlar almamızı sağlar. Yaramaz, saldırgan davranışlar sergileyen çocuklara tahammül göstermek gerekir. Bir zamanlar Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl gibi şahsiyetlerin çocukluk yaşlarında saldırgan ve hırçın oldukları unutulmamalıdır. Bu nedenle çocuklara erken damgalar vurulmamalı. Eğitim; sabır, koordinasyon ve süreç isteyen bir olgudur.
Çocuk eğitimi, balık tutma, gazete okuma gibi kısa süreli zamanlarda yapılan davranışlar değildir. Eğitim bir süreçtir. Yardımlaşma, iş birliği ister. Bu süreçte sabır ve dua ihmal edilmemelidir. Bu uzun süreçte ciddi bir görevi üstlenen anne ve babalar bir dağı tırmanan dağcılar gibi alet ve edevatlarını hazırlamalı, donanımlı olmalıdırlar. Çok iyi bilinmelidir ki annelik ve babalık zor bir meslektir. Bu meslekte disiplin, sabır, sevgi, otorite, şefkat önemli ilişkilerdir. Lokman Hekimin “Ey oğulcuğum” ifadesinde hem otorite hem şefkat vardır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; eğitimde anne ve babaların çocuk üzerinde önemli etkileri vardır. Asıl gaye anne ve babaların tutku ve beklentileri değil, çocuğun ilgi ve yetenekleri olmalıdır. Bu sebeple anne ve babaların çocuklarını tanımaları, onlara ilgi ve şefkatle yaklaşarak yönlendirmelerini sabırla sürdürmeleri gerekir. Onların zihin, duygu, sosyal yönden sağlıklı olmaları geleceğimizi de umutlu kılacaktır. Unutmayalım ki ışığın süzülmesi gibi çocuk da annenin prizmasından geçer. Bu da çocuğu etkiler. Bu nedenle anne ve babaların oldukça hassas olmaları, kendilerini eğitmeleri gerekmektedir.
Bu ikinci Bölüm’de anne ve babaların çocuk eğitimindeki özellikleri, etkileri, uygulayacakları metotlar, aile tipleri, yapılan hatalar ve davranışlar aktarılarak konunun önemi daha da belirgin hale getirilmektedir.