DOĞU CEPHESİ
Osmanlı devletinde Ermeniler uzun süre varlık içinde ve milleti sadıka (sadık millet) olarak yaşamışlardır. Hiçbir ayrım veya haksızlığa maruz kalmadan devlet memuru hatta Nazır dahi olmuşlardır. Ermeniler de diğer milletler gibi Fransız ihtilalinden etkilenerek 1877-78 Osmanlı Rus harbinden sonra çeşitli olaylar ve isyanlar çıkarmışlardır.
Ermenilerin Osmanlı devletinde bir sorun olarak görüldüğü ilk antlaşma Berlin Antlaşması olmuş ve bu antlaşmada Osmanlı devletinden Ermenilerin oturduğu yerde batılı devletler ıslahat yapılması istemiştir.
Birinci dünya savaşı başladığında özellikle İngiltere ve Rusya kendi emelleri doğrultusunda Ermenileri kışkırtmışlardır. Rusya doğu anadoluda bir ermeni devleti kurdurtma sözü ile Ermeniler üzerinden doğu akdenize inme hayali kurarken; İngiltere kurulacak ermeni devletini Rusya karşısında bir tampon devlet olarak düşünmüş ve sömürge yollarının güvenliğini sağlamış oluyordu.
Birinci dünya savaşında Ermeniler;
- Osmanlı devletinin seferberlik çağrısına uymadı.
- Rus askerlerine katıldılar ve onlarla işbirliği yaptılar.
- Dağlara çıkıp eşkıyalık ettiler ve Türk köylerini basarak halka zulüm ettiler.
Osmanlı devleti bütün bu olanlara karşı 1915’te büyük bir ehemmiyet ve titizlikle sevk ve iskan ( tehcir kanunu) kanunu çıkararak Ermenileri Suriye ve Lübnan’a yerleştirmiştir.
İtilâf devletleri tarafından, Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren barış antlaşmalarının taslağını hazırlamak amacıyla 18 Ocak 1919’da 32 ülkenin katılımıyla toplanan Paris Barış Konferansı’na Ermeni temsilcileri de katılmıştı.Böylece Ermeniler,Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermenistan devleti kurulması fikrini ilk kez bir uluslar arası konferansta dile getirdiler,bölge üzerinde çeşitli hak iddiasında bulundular.
1918 Mondros ateşkes antlaşmasının 24.maddesi gereğince doğuda bir ermeni devletinin kurulması planlanmıştır. Bu sırada Ermeniler arasında Taşnak Sutyun, Hınçak Cemiyeti ve Ermeni İntikam Alayları yoğun faaliyetlerde bulunmuştur.
10 ağustos 1920 Sevr antlaşmasında ise açıkça doğuda bir ermeni devletinin kurulması kararlaştırılmıştı.
Bu tarihten sonra Ermeniler “GRAND ARMANİA” hayaliyle doğuda halka zulüm ederek halkı göçe zorladılar. Böylece Wilson ilklerine göre bölgede ermeni nüfusunun üstün olduğunu iddia ettiler.
Not: Bölge nüfusunun çoğunluğunu Ermenilerin değil Türklerin oluşturduğunu General Harbord Raporu ile doğrulanmıştır. |
Yukarıda verilen bilgilere baktığımızda Ermeniler,Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet kurabilmek amacıyla İtilâf devletlerinden her türlü desteği almışlardır.Bundan sonra artık harekete geçerek Van,Bitlis,Erzurum,Kars ve Nahçivan’a saldırmışlar; Gümrü, Iğdır ve Oltu(Erzurum)’ya kadar ilerlemişlerdir. Türk halkı bulunduğu yerde örgütlenmiş Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurmuş ve Kuvayi Milliye ile mücadeleyi başlatmıştır. Kongre ve genelgeler ile Türk halkına bulunduğu yeri terk etmemesi istenmiş ve bu olaylar karşısında 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Mondros’a tepki göstererek ordusunu dağıtmamıştır.
Milli mücadele döneminde TBMM Osmanlıdan kalan son düzenli birlikler olan 15. Kolordu ve komutanı kazım Karabekir paşaya Eylül 1920’de Ermeniler üzerine harekat emri verildi. 29 Eylül’de Sarıkamış,30 Ekim’de Kars,7 Kasım’da da Gümrü işgalden kurtarılmıştır.Türk orduları karşısında direnemeyeceklerini anlayan Ermeniler barış istemek zorunda kaldı.TBMM Hükümeti ile Ermenistan arasında 3 Aralık 1920’de Gümrü Barış Antlaşması imzalandı.
3 Aralık 1920 Gümrü Antlaşması’na göre;
- Sarıkamış,Kars,Kağızman ve Iğdır TBMM Hükümeti’ne bırakılacak,
- TBMM ile Ermenistan arasındaki sınır Çıldır Gölü ve Aras nehri olacak,
- Ermenistan Hükümeti,Sevr Antlaşması’nı tanımayacak ve Türkiye’ye karşı hiçbir düşmanca davranışta bulunmayacak,
- Türklere karşı silah kullanmamış olan Ermeniler isterlerse 6 ay içinde Türkiye’ye geri dönebilecek,
Gümrü Antlaşması’nın Önemi
- TBMM Hükümeti’nin uluslar arası alanda kazandığı ilk askeri ve siyasi başarıdır.
- TBMM Hükümeti’nin yabancı bir devletle imzaladığı ilk antlaşmadır.
- Misak-ı Milli’yi gerçekleştirme yolunda atılmış ilk adımdır.
- Ermenistan,TBMM’nin varlığını tanıyan ilk devlet oldu.
- Ermeni Hükümeti, Sevr Antlaşması’nın geçersizliğini kabul etmiş ve Doğu Anadolu’daki her türlü isteklerinden vazgeçmiştir. Ermeni meselesi kapanmıştır.
- Gümrü Antlaşması’nda Osmanlı Devleti adı geçmemiş, böylece‘‘Türkiye’’ismi ilk kez devlet adı olarak uluslararası bir antlaşmada yer almıştır.
- Gümrü Antlaşması ile Doğu Cephesi kapanmış, buradaki askeri güçlerimizin büyük bir kısmı Batı Cephesi’ne gönderilmiştir.
GÜNEY CEPHESİ
- Mondros Mütakeresi’nden sonra Adana, Antep, Maraş ve Urfa önce İngilizlerin işgaline uğramış, Paris Konferansından sonra Fransızlara devredilmiştir. İngilizler bölge halkına yönelik baskılar yapmadıkları için ciddi bir direnişle karşılaşmamışlardır.
- Fransızlar bölgeyi Ermenilerle birlikte işgal ederek ağır baskılar yaptılar ve sivil halka yönelik katliamlar gerçekleştirdiler. Fransızlara karşı ilk direnişi halk Hatay ( Dörtyol)’da gösterdi. İlk kurşunu Kara Mehmet tarafından atılmıştır.
- Sivas Kongresi’nde bölgeye komutanlar tayin edildi. Bölgede bütün halkın katıldığı bir Kuva-yı Milliye hareketi başladı.
- Bölgede direnişi Kuvayi Milliye birlikleri yürütmüştür.
- Maraş’ta Sütçü İmam, Urfa’da Ali Saip Bey, Antep’te Şahin Bey – ( Kılıç Ali Bey), Adana (Osmaniye)’de Tayyar Rahmiye Hanım halka liderlik yaptılar.
- Uzun mücadelelerden sonra; 11 Şubat 1920’de Maraş, 10 Nisan 1920’de Urfa, 8 Şubat 1921’de Antep kurtarıldı.
- Fransızlar Sakarya Savaşı‘ndan sonra imzalanan Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) ile Anadolu’yu terk ettiler.
- TBMM’yi ve Misakı Milliyi tanıyan ilk itilaf devleti Fransa oldu.
- TBMM tarafından Antep’e “Gazi”(1921), Maraş’a “Kahraman”(1973), Urfa’ya “Şanlı”(1984) unvanları verildi.
İTALYAN İŞGALİ
Birinci dünya savaşına kendisine ege bölgesinin verilmesi karşılığında taraf değiştiren İtalyanlar, Paris konferansında İngiltere’nin güçlü bir İtalyan varlığını sömürge yolu güvenliği için tehdit olarak görmesi üzerine bölgeyi Yunanistan’a vermiştir. Konferansta aldatıldığını düşünen İtalyanlara ise Antalya, Muğla, Burdur çevresi verilmişti. Bu yüzden İtalyanlar işgali isteksiz ve hayal kırıklığı ile başlattılar. Dolayısıyla İtalyanlar ile şiddetli çatışmalar olmamıştır. Bunda diğer cephelerde Türk halkının güçlü karşılık vermesi ve İngiltere’ye olan kırgınlıkları etkili olmuştur. İkinci İnönü savaşından sonra çekilme teklif etmiş, Kütahya – Eskişehir savaşında durdurmuş ve nihayetinde Sakarya savaşından sonra kesin olarak Anadoludan çekilmiştir
Kaynak:Alper Hoca