Kategori arşivi: Tarih

Bu bölümde tarih konulu çeşitli paylaşımlar yer almaktadır

Osmanlı da Memur Yetiştirilen Okulların Açılması

osmanlı-memur

Osmanlı da Memur Yetiştirilen Okulların Açılmas

Osmanlı da Memur Yetiştirilen Okulların Açılması

Osmanlı Devleti‘nde ilk memur yetiştirmek amacıyla 1862 yılında Maarif-i Ummumiye Nazırlığı tarafından Mekteb-i Eklam adı ile açılır. İsim bir süre sonra Mehrec-i Eklam olarak değiştirilir. Okulun öğretim süresi 3 yıl devamlıdır ve rüştiye üstü bir okuldur. Öğretim programlarında Arapça, Frasça, Türk dili, Fransızca, Cebir, fizik, cağrafya, tarih dersleri vardır.

1864 yılında 27 öğrenciyi mezun eder. Mezunların tamamı devlet dairelerine atanmıştır. Okul 1876 yılında kapatılarak yerine daha yüksek memur yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Funun-u Mülkiye açılır.

Rüştiye Okulların Tarihçesi

Rüştiye okulları II.Mahmut zamanında açıldı. Tanzimat Fermanı ilan edilmeden önce. 7 Temmuz 1938 yılında Meclis-i Umur-u Nafıa adında meclis açıldı.Mecli Mahalle Mekteplerin üstünde yeni bir okul açılmasını Padişah2a önerir. II. Mahmut uygun  görür ve okulu açar.Okula ise Rüstiye adını verir. Günümüzde Ortaokul seviyesine denktir.

Falanks Birlikleri

palasksBüyük iskenderin babası Filip bir Yunan haynarıydı ve kendisi bir yunanlı olarak görüyordu fakat bu durum Yunanlıların pek hoşuna gitmediği gibi Mekodonyaları bir bar bar olarak görüyordu.

Filip Yunan askeri sistemi üzerinde uzun uzadıya düşünür ve bir sistem geliştirir. Bu yeni oluşumda mızrakların iki katına çıkarır. Mızrakların 2 katı uzunluğunda mızrak taşıyan askeri 10 sıra olmak koşuluğu ile art artda sıralar. Askerlerin aralarını biraz fazla tutar ve mızraklar ön tarafta bulunan askerleri rahatsız etmez.

Bu oluşumda kirpinin sırtına benzeyen bir silah ortaya çıkar. Bu falanks  sistemi destekleyici zırhlı süfariler ile destekler. Bu ordunun kurulmasında Mekodanya’nın altın bakımından zengin olması yatar.

Peloponnez Savaşları Nedeni ve Sonuçları

Peloponnez-savasiPoloponnez Savaşların aslında birinci nedeni olarak Yunanların Perslerle yapılan savaşlarında yunan şehir devletlerinin kendi arasında savaş sırasında yaşadıkları görüş ayrılıklarını gösterebiliriz. Atina’ya vergi ödemek istemeyen şehir devlerinin başını Spartalılar çekmeye başlayınca yara derinleşmeye başladı ve ilk savaşın çıkmasına neden oldu.M.ö 431-421 ile 414-404 meydana gelen savaşlar sonucunda Atina yenildi. Şehir devleri kısa bir süre Spartalılara bağlı kaldı. Atina ve uyduları barış görüşmelerinde küçük düşürüldü ve yakın zamanda bütün şehir devletleri bağımsız oldu ve zamanla yıkıldılar. Peloponnez Savaşları sonucunda kaybeden Yunan uygarlığı oldu.

1897 OSMANLI – YUNAN SAVAŞI

1897 OSMANLI YUNAN KRALLIĞI SAVAŞI

Mora yarım adasının kuzeyindeki Yanya vilayetinde yaşayan Rumlar, Yunan Krallığı tarafından sürekli Osmanlı’ya karşı kışkırtılıyor ve isyana teşvik ediliyordu. O zamanlar bölgede yaşayan Türkler’e saldırılar oluyor çok büyük acılar ve akıllara sığmayan korkunç olaylar yaşanıyordu. Çünkü Rumlar gözü dönmüş bir şekilde Türklerin canına, malına ve ırzına kastediyorlardı.

Savaşın artık kaçınılmaz olduğunu gören Osmanlı İmparatorluğu, 17 Nisan 1897’de Yunan krallığına savaş ilan etti. Bu savaş ilanını kimse beklemiyordu. Çünkü padişah 2. Abdülhamit usta bir diplomat olarak siyasi manevralarla ülkeyi yönetiyor, isyanlar karşısında sakin bir tutum takınıp kanlı bir şekilde bastırma yoluna girişmiyordu. Bunu bilen Yunanlılar defalarca Girit adasında isyan çıkarmış ve şiddet olaylarında bulunmuştu.

Savaşın başında Yunan Krallığının planına göre Osmanlı devleti engebeli arazide savaşıp yıpranırken, balkanlardaki diğer devletler de kendi çoğunluk oldukları bölgelerde girişimlerde bulunacak böylece Osmanlıyı zor durumda bırakacaktı. Yunanlıların bu amacını sezinleyen padişah 2. Abdülhamit, Plevne savaşı kahramanlarından olan Ethem Paşa’ya yıldırım harbi emrini verdi.

Savaşa savunma hatlarını çok iyi hazırlamış olarak başlayan Yunanlılar Osmanlı’yı yeneceğinden çok emindi. Lakin Ethem Paşa’nın kumandanlığı altındaki Osmanlı ordusu Teselya’da Yunanlıları yenilgiye uğratırken, Epir’de Ahmet Hıfzı Paşa kumandanlığı altındaki Osmanlı ordusu da Yunanlıları yendi.

Yunanlılar aldıkları ağır yenilgi yüzünden dağıldılar. Osmanlı ordusuna İstanbul’dan takip emri verildi. Düzensiz bir şekilde çekilen Yunan kuvvetleri uzun süre takip edildi. Kısa süreli çatışmalar yaşansa da Yunanlıların aldıkları ağır yenilgi neticesinde Osmanlı ordusunun Atina’ya girmesinde önüne engel olacak bir Yunan kuvveti bulunmuyordu. Böylece 1 ay süren bu savaşta Osmanlı ordusu kesin bir zafer kazanmış oluyordu.
Fakat çok geçmeden Avrupa devletleri ve Rus Çarlığı Osmanlı’ya harekâtın durdurulması için bizzat telgraf çektiler. 20 Mayıs tarihinde ateşkes imzalandı ve böylece bu savaş bitti. 20 Eylül 1897 tarihinde yapılan İstanbul Antlaşması gereğince Osmanlılar Teselya’yı boşaltacak, Yunanistan Osmanlı devletine savaş tazminatı verecek, Girit adası Osmanlı’nın yönetiminde kalacak ancak Osmanlı padişahı’nın atayacağı Hıristiyan bir vali tarafından yönetilecekti.
Böylece Girit adası Osmanlı toprağı olmaktan çıkarak, özerk bir statüye kavuşmuş oldu. Balkan savaşı neticesinde de Yunanlılar adayı rahat bir şekilde elde ederek Atina Antlaşması gereğince kendi sınırları içine katmış oldu.

1. Kıbrıs Barış Harekatı

2. Çocukların anne ve babalarına yönelik eleştirileri

3. Yolluk hesaplama programı

4. Sosyal Bilgiler alan sınavı soruları

5 Çocukların anne ve babaları hakkında söyledikleri

Kıbrıs Barış Harekatı

KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI

TSK’deki kod adı Atilla harekâtı olan Kıbrıs’ta Kıbrıs Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk Barış Harekâtı ya da Kıbrıs Savaşı olarak bilinen bu operasyonda Türk birlikleri 14 Ağustos’ta Lefkoşa’ya girerek harekatı neticelendirmiştir.

Kıbrıs Türkler için 1800’lü yılların sonundan itibaren baskının, acının ve gözyaşının yurdu olmuştu. 1920’lerden 50’lere kadar süren adadaki Rumların bağımsızlık ya da Yunanistan’a bağlanma istekleri neticesinde giriştikleri eylemler, zaman zaman kanlı çatışmalara neden oluyordu. Nihayet bu baskılara dayanamayan İngiltere’nin teşvikiyle 1960’ta bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Fakat adadaki Rumlar, Türkler ile birlikte ortak devlette eşit bir şekilde yaşamaya kesinlikle razı olmadılar. 70’lere doğru geldiklerinde Türklerin kanı dökülmeye başlamıştı. 1974 yılına gelindiğinde artık savaş kaçınılmazdı. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit İngiltere’ye diplomatik bir ziyaret gerçekleştirirken MSP lideri MGK’yı toplayıp harekat emrini verdi.

Libya’dan motor yağı, uçak mühimmatı, İran’dan roketatarlar, Pakistan’dan mermi ve sağlık malzemeleri alındı ve Türk ordusu 20 Temmuz 1974 sabahı saat 6:05’ten itibaren Kıbrıs’a havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Türk birlikleri Beşparmaklarda ve kıyıda yaptığı çatışmalar neticesinde önce Girne’ye ardından Lefkoşa yoluna girdi. 13 ağustosta 2. harekâta başlayan Türk birlikleri 2 gün içinde adanın kuzeyine egemen oldu.

kibris-baris-harekati

Kıbrıs savaşında Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam: 498 şehit ve 1.200 yaralı vermiştir. Kıbrıs Türk tarafı ise, 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1,000 yaralı verirken adadaki Rum ve Yunanlılar 4 bin ölü 12 bin de yaralı verdiler. Okumaya devam et

Unutulmayan Aselsan Şüpheli Mühendis Ölümleri

Öncelikle ölen mühendislerimize ALLAH dan rahmet dileyerek başlamak istiyorum yazıma.

Yıl 2006;

Aselsandan ardı arkası kesilmeyen ve nedeni bilinmeyen personel ölüm haberleri gelmektedir.Aselsan çalışanları tedirginlik yaşamakta ve başlarına buna benzer trajik bir şey gelmesinden korkar olmuşlardı.İlk ölüm mühendis Hüseyin Başbilen ile başlamış ve arkasından sırasıyla;

-Halim Ünal

-Evrim Yançeken

ile devam etmiştir.ölümlerinin normal olmama ihtimalleri bütün herkes tarafından kabul görülüp,bazı araştırmalarla bir takım şeyler su yüzüne kavuşmuştur.Ancak sonuçlanamayan bu sır perdesi hala gizliliğini korumaktatır!

Hüseyin Başbilen; Okumaya devam et

Kanuni Sultan Süleyman

Kanuni Sultan Süleyman(1520-1566)

Kanuni’nin ilk yaptığı işlerden biri 1520’de Rodos’a aldı ve buradaki şövalyeler Malta Adası’na çekildiler.

Bu dönemde Osmanlılar yalnız karada değil denizlerde de gücünün zirvesine çıkmıştır.

Bu dönemdeki Türk Denizciliğinin ünlü isimleri bu dönemde yetişmiştir;

Barbaros Hayreddin Paşa(1538),Akdeniz’in en güçlü donanmasının başında bulunan Andrea Doria(andre dorya)’yı preveze’de yenilgiye uğrattı.

Preveze zaferi sonundaVenedik’in elinde tuttuğu Kıbrıs dışında tüm Doğu Akdeniz Türk gölü haline gelmiştir.Bu zaferin tarihi olan 28 Eylül “Türk Denizcilik Günü” olarak kutlanır. Okumaya devam et

Kaabız Olayı

Padişah Kanuni Sultan Süleyman İstanbul’a döndüğünde İranlı bir molla ile karşı karşıya kalır.Mollanın adı Kaabız’dır.Kaabız  Peygamberimizi küçültücü sözler söylüyor bunda kendince ayetler hadislerle kanıtlamaya çalışıyordu. Hz İsa’nın Peygamberimizden üstün olduğunu savunan bu adamın ağzı çok iyi laf yapıyordu. Kimse onun tezlerini çürütemiyordu.

Bir gün yakalanır ve kadılarla yapılan mahkeme sonucunda asılması karar verilir. Fakat tezleri karşısında bizim kadılar söyleyecek söz bulamazlar. Padişah bu ölüm kararını iptal eder. Dönemin alimlerinden olan Şeyhülislam ile İstanbul Kadısı bu adamı yargılamaya başlarla. Kaabız’ın öne sürdüğü tüm tezleri ustaca çürütürler. Laf ebesi Kaabız artık yenilmiştir. Sert duvara vurmuştur. Haksızlığı mahkemede ispatlanır ve ölüm cezası uygulanır.

Karar alınırken fikrinden dönmesi ve tevbe etmesi halinde affedileceği söylenilse de inatçı adam düşüncesinden dönmez ve idam edilir.

Veziriazam Makbul (Maktül- Pargalı-Damat) İbrahim Paşa’nın Padişahla Tanışması, Hizmeti ve Ölümü

ibrahim-pasaKanuni devrine damgasını vuran veziriazam hakkında biraz bilgi verelim. Makbul İbrahim Paşa Kanuni Sulan Süleyman ile şu şekilde tanıştığı söylenir.

İbrahim Paşa Arnavutluk sahillerinde yer alan Korfu adasının karşısındaki Parga kasabasındandır. Korsanlar tarafından esir alınır.Daha sonra Manisada yalız yaşan bir kadına satılır.Burada Rum kökenli çocuğa İbrahim adı verilir ve Türk adet ve gelenekleri öğrenir, Müslüman olur. Manisa’da bizim İbrahim büyür. Bu sırada Kanuni Sultan Süleyman Manisa sancağının başındadır.

Ormanda dolaşırken keman sesi duyar. Hoşuna gider çalanı yanına getirttirir ve yaşıt olan İbrahim Paşa ile arkadaş olurlar. İbrahim Paşa son derece zeki ve atılgandır.Kendisini ön planda tutmayı çok sever.

Kanuni Pargalı İbrahim Paşa’yı çok seviyordu sırf bu yüzden tahammüllerin dışına çıkardı. Örneğin Mısır’a isyan bastırmaya giderken onu adalara kadar geçirmişti. usullere aykırı bir şekilde sadrazamlığa getirildi. Ayrıca kız kardeşi ile evlendirmişti.

İbrahim Paşa Pargalı, frenk, damat, makbul ve maktul lakaplarıyla bilinir.Irak seferinde Padişah’ın biraz güvenini kaybeder. İbrahim Paşa’yı ölüme götüren asıl neden ise iktidar hırsı olduğu söylenir. Bunun yanında Hürrem Sultan’nın İbrahim Paşa’yı kötülemesinin de ölüme neden olduğu söylense de asıl nedeni kendisini Padişah’la eşit tutmak söylenir.
Kanuni Sultan Süleyman çok sevdiği vezirine geniş yetkiler vermişti. Bunun da etkisi ile yabancı bir elçinin raporunda  Okumaya devam et