Bu devirde öğrencilik veliler için sınav, yoğun çalışma ve sıfır sosyallik demek. Fakat öğrenciler için arkadaş, alışveriş, eğlence demek. Ailelerinin baskısı altına giren öğrenciler için de stres söz konusu olabiliyor. Bu gibi durumlarda öğrenci çalışma isteğini kaybedebilir, çalışmaya direnebilir.
Aileler böyle davranışlarla karşılaşmamak, öğrenci de başarı elde etmek istiyorsa uygun çalışma programları araştırılıp uygulanmalı, günlük takiple öğrenci düzenli çalışmaya alıştırılmalıdır. Alışma sürecinde de sıkıntılar yaşanırsa, küçük anlaşmalar yapılarak ödüller konulabilir, öğrenciye hedef belirleme de öğretilebilir.
Öğrencilerin en iyi öğrenme yolu da eğlencedir. Konuları komikleştirmek, akılda tutmayı kolaylaştırır. Hele de bu devirde, radyasyon gibi faktörler hafızayı zayıflatıp, öğrenciliği zorlaştırmaktadır. Şöyle ki; radyasyona, renkli bilgisayar ve televizyon ortamlarına fazla maruz kalan beyin ve vücut yorgun düşer, öğrenciyi çalışmaya karşı isteksizleştirir.
Çünkü öğrenci, rengârenk ortamlardan boğucu defter sayfalarına, test yapraklarına dönmek istemez. Zaten radyasyon da beynin fonksiyonlarını etkilemiştir bile. Bunun için de öğrenci bilgisayar, televizyon vs. gibi ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmalı, kendini sosyal aktivitelere, kitap okumaya, beyni ve hayal gücünü geliştirici uygulamalara yöneltmelidir. En önemlisi ise düzenli beslenmedir. Fast-food ve abur cubur dan çok mecbur kalmadıkça uzak durulmalıdır.
Kısaca bu devirde öğrencilik zordur, sıkıntılıdır. Ama aşılmaz bir engel değildir. Doğru ve düzenli çalışmayla, dijital ortamlarda ‘yeterince’ vakit geçirmeyle, destekleyici aktivitelerle ve düzenli beslenmeyle sadece bir öğrenci değil herhangi bir insanın hayatında başaramayacağı bir şey yoktur.