- SES: Yenilmişti ordularımız,
yıkılmıştı Anadolu,
Yıllarca süren savaşlarda gözyaşı dökmüştü analar,
Cephelerden dönmeyen kınalı kuzularının ardından.
Ve çocuklar…
Babalarını sormaktan analarına,
Kaçırır olmuştu gözlerini analar çocuklarından.
Gelmiyordu cephelerden babalar,
Işımıyordu çocuk yüzlerdeki gözler
2.SES: Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş
Bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış
Ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş
3.SES:Ve sancak…
Ve al sancak…
Ve bu şafaklarda nazlı nazlı yüzen al sancak…
Ve korkuyordu bu şafaklarda yüzyıllardır
Nazlı nazlı yüzen al sancak
Korkuyordu… Korkuyordu… Korkuyordu
Bu şafaklarda,
Nazlı nazlı yüzen
Al sancak
Korkuyordu
KORO: Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
4.SES: Dört bir yanından memleketimin,
Yakıp yıkarak, silip süpürerek gelen çekirge sürüleri
Şimdi Anadolu’daydı.
Türkün son kalesinde, son sığınağında
Harap olmuş bahçeler, viran olmuş bağlar
Bülbül ötmez güller açmaz olmuştu
Ve bayrak…
Kederliydi, düşünceliydi
Asıktı suratı, çatıktı kaşları
KORO: Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celâl!
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
5.SES: Nasıl tutsak olurdu bu vatan?
Nasıl tutsak olurdu bu gök?
Nasıl tutsak olurdu bu dağ, bu taş, bu ova?
Nasıl tutsak olurdu bu gök altında
Bu vatanda, dağda, taşta, bu ovada yaşayan, bu millet?
Ben kim miyim? Ben Bitlis defterdarının hanımı. Tarih kitapları öyle yazar beni bir adımız bile yoktu Cumhurıyetten önce. Ama oda oldu sonra. Evlatlar! Ben Maraş’ta çarpıştım düşmanla. Hatta madalya bile aldım en fazla yararlılık gösteren diye. Kayabaşı mahallesindeydik. Düşmanın hazırladığı sipere yaklaşarak sekiz düşman öldürdüm. Bilahare erkek elbisesi giyerek Kuva-i Milliye’ye katıldım. Savaştım… Cumhurıyet için herkes bir şeyler feda etti. Biz her şeyimizi!
6.SES: Ve tutsak edeceğini sanarak,
Bu vatanı bu milleti
Topuyla, tankıyla, tüfeğiyle, donanmasıyla geldi
2.SES: Geldikleri gibi giderler
KORO: Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
7:SES: Çelik medeniyetinin, çelik ruhlu insanları
Çelikten silahlarıyla geldiler.
Kimi yamyam, kimi Hindu, kimi bilmem ne bela
Çelik ruhlarıyla ve çelik bedenleriyle
Ölüm yağdırdılar başımızdan aşağı
6:SES: Anadolu’nun mazlum evladının tek silahı, inancıydı.
Yoktu başka hiçbir silahı, doğruydu
5.SES: Ama insandı daha
Kalbi taşlaşmamıştı göğüs kafesinde
Kendini yok etmek için gelmiş, canına kast eden
Düşman askeri için de gözyaşı dökebilir Ve ekmeğini de bölüşebilirdi
8:SES: Çünkü insandı daha
Sömürmez, yağmalamaz, talan etmezdi
Ve bunlar için savaşmazdı
Yaşamasını da bilirdi
Adam gibi ölmesini de…
Adalet, vatan ve istiklal
Yaşamak da ölmek de
Savaş da barış da bunlar içindi
Çünkü o Anadolu’nun mazlum evladıydı
7.SES: Çelik medeniyetinin, çelik ruhlu insanları,
Çelikten silahlarıyla geldiler.
Kimi yamyam, kimi Hindu, kimi bilmem ne bela
Çelik ruhlarıyla ve çelik bedenleriyle
Ölüm yağdırdılar garbın afakından
KORO: Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar?
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.
9:SES: Namus ve şeref diyarıydı bu diyarlar.
Namuslu ve şerefli insanlar yaşardı bu diyarlarda.
Herkes içindi özgürlük adalet hürriyet.
Şimdiyse, dünyanın dört bir yanından,
Yurdumu kuşatmaya gelmişti alçaklar!
Ben Seyıt Ali Çabuk nam-ı değer Seyit Onbaşı. Balkan savaşına ve Çanakkale savaşına katıldım. Çanakkale’de topçu eri olarak bulundum. Mecidiye Tabyası’nda görevliydim. Boğazı bombalıyordu düşman. Çatışma sırasında topun ağzına mermiyi veren vinç bozuldu. Bunun üzerine ben de 213 kiloluk mermiyi sırtlayarak topa yerleştirdim ve ateşledim. Mermi düşman gemisinin bacasından içeri girerek gemiye büyük hasar verdi. Geminin mürettebatı gemiyi terk etti. Bir gün sonra benden top mermisiyle resim çektirmem istendi. Kendimi çok zorladım ama kaldıramadım mermiyi. Ama şundan da emininki yine savaş çıksa ben o mermiyi yine kaldırırım. Cumhurıyet için herkes bir şeyler feda etti biz her şeyimizi!
10:SES:Yurdumu, kuşatmaya gelmişti, alçaklar!
KORO:Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın
3:SES:Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır!
4:SES: Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır!
5.SES: “Ben, size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum!”
10.SES: İtiraz etmediler,
Hayatlarının baharında,
Tomurcuk bir gonca gibi düştüler toprağın kara bağrına.
Kanlarıyla suladılar zafer çiçeğini
Kana kana içtiler zafer şerbetini.
KORO: Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı;
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
11.SES. Sanmıştı ki tek dişi kalmış canavar
Sahipsizdi bu topraklar.
Elini kolunu sallayarak gelecek
Şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklara sahip olacak.
Sanmıştı ki
Kalmamıştı bu cennet vatanın uğruna feda olacak
KORO:Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı,cânanı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
8.SES:Düşman çizmeleri mi
çiğneyecekti bu vatanı?
Nâmahrem eller mi dokunacaktı mabedimin göğsüne
KORO:Ruhumun senden , İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli
Bu ezanlar -ki şahâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
1.SES Ey kanıyla bu toprağı vatanlaştıran asker,
Ey gözlerin ışığı,
Gönüllerin baharı,
Tende can, tarihte şan,
Ezelden er oğlu erler,
Ölümsüz milletimin ölümsüz çocukları.
KORO:O zaman bin secde eder-varsa- taşım,
Her cerîhamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım
Ben Nene Hatun. Erzurum’da doğdum. tam 98 yıl yaşadım. Sonra zature hastalığından veda ettim dünyaya. Siz bakmayın benim bu halime. Kurtuluş Savaşına katıldığımda oğlumu ve kızımı evde bırakmıştım. Onlar belki o küçücük akıllarıyla anlamamışlardı adını tarihe yazmak ne demek. Evet, ben Nene Hatun’um. Osmanlı-Rus Savaşı’nda Aziziye Tabyası’nda kahraman ca çarpıştım. Yıllar geçti. Savaştan sonra Amerikalı bir subay bana “ Bugün yine olsa yine gider miydin?” diye sordu.” Evet” dedim, hiç düşünmeyerek. O zamanki vazifemi yapmıştım. Şimdi bu yaşıma rağmen aynı hizmeti hatta daha mükemmelini yapacak gücümde var heyecanımda, demiştim. Evlatlar Cumhuriyet herkes bir şeyler feda etti. Biz her şeyimizi!
HEPBİRLİKTE: Artık ebediyen dalgalanmalı bayrak
KORO:Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl,
Ebediyen sana yok, ırkıma yok, izmihlâl:
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
Bircan özmetin