TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER
    Türkiye; Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında önemli bir cografyada yer almaktadir. Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan istanbul ve Çanakkale boğazları stratejik ve ekonomik açıdan önemlidir. Bunun yanında bir çok yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olan ülkemiz, Orta Dogu’nun zengin enerji kaynaklarına da yakındır. Bulunduğu konum, gelişen ekonomisi, genç nüfusu ve sahip olduğu kaynaklarla ülkemiz geçmişten günümüze ilgi odağı olmuştur. Bu ilgi zaman zaman bazı ülkelerin doğrudan ya da dolaylı destek verdiği tehditlere dönüşmektedir. Tehditler, toplumumuzun birliğini bozmak, kalkınmamızı ve ekonomik gelişmemizi engelleyerek ülkemize zarar vermeyi amaçlamaktadır.
    Ülkemize yönelik tehditler, iç ve dış tehditler  olarak sınıflandırılabilir.
    Bölücü Unsurların Faaliyetleri: Ülkemizin düzen ve huzurunu bozmaya çalışan bölücü ve yıkıcı eylemlerdir. Bu faaliyetler etnik ve dini temelden hareket ederek toplumda kargaşa ortamı çıkarmaya çalışırlar.
    İrticai Faaliyetler: Aklı ve bilimi reddederek çağdışı bir düzeni getirmeye çalışırlar. Her türlü gelişim, değişim ve yeniliğe karşı tavırlı olmak bu hareketin en belirgin özelliğidir.
    Misyonerlik Faaliyetleri: Misyonerlik insanların dinini zorla değiştirmeye çalışan sistemli ve organize bir harekettir. Dini amaçların yanı sıra siyasi, kültürel ve ekonomik amaçlar da taşırlar. Büyük maddi destekle insanların ekonomik sıkıntılarını istismar ederler. Kendi inançlarına ait metinleri ücretsiz dağıtarak propaganda yaparlar. Devletimizin milli birlik ve bütünlüğüne yönelik tehdit oluştururlar.

Türk ermeni İlişkileri:
    Ermeniler 19. Yy.a kadar Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde Türklerle bir arada yaşadılar. Fransız İhtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik akımından etkilenen Ermeniler, İngiltere, Rusya ve Fransa gibi devletlerin de kışkırtması ile Osmanlı Devleti’ne karşı isyan ettiler.
    Bir takım Ermeni komitaları büyük devletlerin çıkarları doğrultusunda Doğu Anadolu^da bir devlet kurmak için teşkilatlanmaya başladılar.
    Kurdukları silahlı çetelerle saldırı faaliyetlerine giriştiler. Bunlar arsında; 1896 Osmanlı bankasına yapılan saldırı, 1905 yılında II. Abdülhamit’e karşı yapılan suikast teşebbüsü, 1909 yılında Adana’da çıkan olaylar dikkat çekicidir.
    Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus ordusu ile ortak hareket ederek Türklere karşı katliam yapmaya başladılar. 1915 yılında Van, Muş ve Bitlis’te halka yönelik saldırı faaliyetlerine giriştiler. Bunun üzerine isyan girişiminde bulunan Ermenilerin Osmanlı Devleti’nin güney vilayetlerine zorunlu olarak göç ettirilmesi için “Sevk ve İskân Kanunu” çıkarıldı. Bu göç sırasında Ermenilerin tüm ihtiyaçları karşılandı.
    Birinci Dünya Savaşı sonrasında Kafkasya’da Ermenistan devleti kuruldu. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 24. Maddesinden de cesaret alan Ermeniler, Anadolu’da saldırılara giriştiler. Bunun üzerine kazım Karabekir Paşa, Ermeni saldırılarını durdurduğu gibi karşı taarruza geçti. Ermeniler barış istediler. Yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye ile Ermenistan arasında (2-3 Aralık 1920) Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile Ermeniler, Doğu Anadolu’daki toprak taleplerinden vazgeçtiler. Sovyet Rusya ile 16 Mart 1921 yılında imzalanan Moskova Antlaşması ve bu devletlere bağlı cumhuriyetlerle 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Antlaşması ile doğu sınırımız kesinlik kazandı.
    Ermeniler, Anadolu’ya yönelik amaçlarına Lozan Antlaşması’nda ulaşmaya çalıştılar. Ancak istedikleri sonuçları elde edemediler.
    1970’li yıllarda diplomatlarımıza yönelik suikastlerine tekrar başladılar. 1973 yılında Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir’in öldürülmeleri ile başlayan cinayetler, 1980’li yıllara kadar sürdü.
    Ermeni terör örgütlerinin bu cinayetleri birçok ülke tarafından kınansa da Ermeni terör örgütleri bu ülkeler tarafından terör örgütü listelerine dâhil edilmediler.
    1915 olayları ermeni iddiaları uluslar arası kamuoyu tarafından sık sık gündeme gelmektedir. Arşivlerimizde bu olaylarla ilgili eser ve belgeler geniş yer tutmaktadır. Bu eser ve belgeler ermeni iddialarının doğru olmadığını kanıtlamaktadır.

ALINTI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir