Yapılandırmacılık Kuramı ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri

Davranışçılığın tersine yapılandırmacı eğitim kuramı öğrenciyi, kafası bilgiyle doldurulması gereken pasif alıcılar olarak görmez. Bilgi, herhangi bir insan tecrübesinden bağımsız olarak düşünülmediğinden öğrenciler kendi bilgi­sini yapılandırırken aktif rol alan bireyler olarak görülür (Phillips, 1998).

Öğrenciler bilgiye ulaşırken içinde bulundukları eğitim – öğretim ortamı­nın temel nitelikleri eğitimin başarısını etkiler. Yapılandırmacılık kuramı çerçe­vesinde bir eğitim programının olması gerektiğini savunanlar eğitimin aşağıdaki ilkelerden hareketle düzenlendiğinde öğrenci başarısının artacağını savunmuş­lardır:

a. Eğitim anlamlı, derin ve karmaşık problemlere çözümler etrafına ku-
rulu, hayatla doğrudan ilgili olmalıdır.

b. Eğitim öğrenme stillerini göz önünde bulundurularak planlanmalı;
öğretim yakından uzağa, özelden genele, basitten karmaşığa doğru
giden bir süreci izlemelidir.

Bu kısımda yukarıdaki iki noktadan hareketle hayat bilgisi ve sosyal bil­giler öğretiminde bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkili bir şekilde nasıl kullanı­labileceği açıklanmaya çalışılacaktır.

Yapılandırmacılığı savunanlar, hayattaki gerçek ve karmaşık problemleri keşfetmek ve onlara çözüm bulmaya çalışmanın önemine vurgu yapmaktadırlar (Haris, 1998). Öğrenciler anlamlı sorunları çözme süreci içinde bulunduklarında öğrenmeleri gereken yeni bilginin kendi hayatlarına muhtemel kullanışlılığının farkına varabilmektedirler. Dolayısıyla yeni öğrenilecek bilginin günlük yaşam­la alakasının olması eğitim ve öğretimin başarılı olmasında gereklidir. Ayrıca öğrenciler yeni bilginin kendi hayatlarıyla ilgisini gördüklerinde öğrenmeye daha çok motive olmaktadırlar (Schiefele, 1991). Bu noktada yapılması gereken öğrencilerin önlerine ilgilerini çekecek ve onları zorlayacak, araştırmaya yönel­tecek karmaşık ve derin problemlerin konulması lazımdır. Bilgi ve iletişim tek­nolojileri bu tür problemlerin sınıf ortamına taşınmasında önemli bir rol oyna­yabilir. Gerçek hayatta herhangi bir olay ya da olgu defalarca tekrar edilemeye-bilir. Oysaki mültimedya ortamlarında simülasyonlar, grafikler, animasyonlar, modeller ve video gibi araçlarla gerçek hayat tecrübelerine yakın uygulamalar tekrar tekrar uygulanabilir (Chambers, 1999). Bu uygulamalar öğrencilerin “ile­ri seviye düşünme becerileri” geliştirmesini sağlayabilir (McLoughlin ve Luca, 2000). Öğrenciler yaptıkları etkinlik çerçevesinde herhangi bir materyali defa­larca inceleyebilir, dondurabilir, ileri ve geri hareket edebilir, yeni hipotezler kurup onları test edebilir, grafik oluşturup görselleştirebilir, çıktı alabilir veri alış – verişi yapabilir, araştırabilir (Summerville, 1999).

318 Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretimi

Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler derslerinin konuları insan ve onun üretti­ği kültür varlıklarıyla ilgilidir. Eğitim ise kültürün bilgi ve beceri kazandırmak yoluyla yeni nesillere aktarımıdır. Sosyal bilimler ve öğretimi, dolayısıyla Ha­yat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler, sosyal bir varlık olan insanı ve onun kültür ürün­lerini öğrencilere vermek suretiyle içinde bulundukları toplumun ve dünyanın yapısını daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Geçmişi ve yaşadığı dünyayı ince­leyen öğrencinin olaydan olguya ve genellemeye doğru bir zincir halinde yakın çevresini ve dünyayı, bu dünyada kendi duruşunu belirlemesini sağlamaya çalı­şır.

Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler genç kuşaklara içinde yaşamış oldukları toplumu, çevreyi, kültürü, başka toplumları ve kültürleri kısacası dünyayı tanı­maları için fırsatlar yaratmak amacıyla öğretilmektedir. Hayat Bilgisi ve Sosy„; Bilgiler kültür ürünleriyle ilgilendiği için genel anlamda (örneğin demokrat tarihsel geçmiş vb. bazı konulan) soyuttur. Özellikle soyut işlemler dönemine geçmemiş öğrencilerin bakış açısından kendi hayatlarıyla yakından ilgili değil­dir. Öğretimin temel prensipleri arasında (basitten karmaşığa, yakından uzağa ve) somuttan soyuta doğru bir ilerlemenin olması gerekliliği vardır. Öğrenciler için soyut olan konuları bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanmak suretiyle somutlaştırmak kolaylaşabilir. Sosyal Bilgiler 5. sınıf, 8. ünitede “Atatürkçü Düşünce Sisteminin Oluşması” konusu işlenirken sınıf ortamına taşınamayacak belge, nesne ve kişiler ve dönemle ilgili fotoğraflar, video görüntüleri sanal geziler vb. araçlar kullanarak konuyu daha somut hale getirmek mümkündür. Fen bilimlerinin araştırma konularında olduğu gibi laboratuar ortamında tekrarı mümkün olmayan sosyal olay ve olguları derinlemesine bilgisayar ortamında incelenmesi ya da simülasyonlar veya modeller yoluyla yeniden inşa edilmesi mümkündür.

O halde, bu etkinlikler gerçekleştirilirken önceki sayfalarda bahsedilen yakından uzağa prensibinden hareket edilmelidir. İncelenen konunun yakın çevreden yani öğrencinin kendi hayatıyla doğrudan ilgili yer, müze, anıt vb. mekân ve konudan hareketle bu sorunun aşılabilmesi mümkündür. Yeni Sosyal Bilgiler dersi müfredatında var olan “Yaşadığımız Yer” ve “Bölgemizi Tanıya­lım” gibi ünitelerinde bu prensipten hareketle oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

Ankara’da yaşayan bir öğrenci Kurtuluş Savaşı’nı öğrenirken konuyu Ankara’nın Millî Mücadele’deki öneminden hareketle kavramaya çalışması daha doğru olacaktır. Sakarya Meydan Muharebesi işlenirken muharebenin yapıldığı alanı ziyareti daha eğlenceli, daha kolay ve kalıcı öğrenmeyi sağlaya­caktır. Ankara’da yaşamayan gezi-gözlem öğrenim tekniğini kullanmayacak durumda olan öğrenciler ne yapabilir? Bu noktada bilgi ve iletişim teknolojile­rinin büyük avantajı devreye sokulabilir. Sanal ortamda var olan kaynaklardan araştırma yapmak (Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu Kütüphane

si, Müze ve Arşiv kaynaklan gibi), resim, müzik ve görüntüleri kullanmak ya da sanal geziler yapmak geleneksel sınıf ortamında geleneksel yöntemlerden daha çok fayda saylayacaktır.

Google Earth programını kullanmak suretiyle Ankara şehir merkezindeki tarihî yerler gösterilip, sanal ortamda var olan tarihî yerler ziyaret edilebilir. Sakarya Meydan Muharebesi’nin geçtiği alan üç boyutlu olarak bu günkü haliy­le görülebilir. Kuş bakışı, yatay bakış açısı kullanılabilir, üç yüz altmış derece yön değiştirilebilir. Dağlar, tepeler, nehirler bitki örtüsü incelenebilir. Türk or­dularının hareket ettiği alanlar kilometre kilometre izlenip Ege denizine ulaşıla­bilir. Bunu yaparken yön, rakım, doğal ve beşeri engeller gözlenebilir. Türk ve düşman askerlerinin bulunduğu konum, onların lojistik destek kanalları gösteri­lebilir.

Yine aynı program kullanılarak, yeryüzü şekilleri, yönler, rakım, akarsu­lar, göller vb. diğer Coğrafya ile ilgili birçok konu daha önce hayal edemediği­miz kadar basit, etkili ve kalıcı bir şekilde öğrencilerin öğrenmelerini sağlayabi­lir.

En basitinden geleneksel bir sınıfta “Karasal iklime sahip yerlerde gece-gündüz sıcaklık farkı çok büyükken deniz kıyısındaki bir yerde bu fark bu kadar büyük değildir.” demek yoluyla o konuyu öğretmek yeterince basit ve kalıcı olmayabilir. Bunun yerine deniz kıyısındaki herhangi bir ilimizin gece ve gün­düz sıcaklık farkları Devlet Meteoroloji Müdürlüğü’nün web sitesinden (ya da İnternet’te var olan herhangi bir gazetenin “hava durumu” bağlantısından) ger­çek zamanda öğrenilip aynı bilgi karasal iklime sahip bir ilimizdeki durumla karşılaştırılabilir. Böylece denizin sıcaklık farkını nasıl etkilediği konusu işle­nirken daha somut ve grafıkleştirilecek bir bilgiye öğrencinin kendisinin ulaş­ması sağlanabilir.

Aktif olarak lav püskürten gerçek bir yanardağa bir okul gezisi yapmak birçok sebepten dolayı şu anda imkânsızdır. Fakat İnternet üzerinde yanardağla­rın faaliyetlerini gerçek zamanda web kameralarından görmek mümkündür. Böyle olunca sınıf tahtasına yanardağlar “lav” ve “tüf’ püskürtür diye yazmak yerine onların neye benzediğini ve hareketlerini gözlemlemek daha anlamlı ve kalıcı olacaktır.

Yakın çevresindeki kültürü veya tarihi tanımaya çalışan öğrenciler sözlü tarih çalışmaları yöntemini kullanarak kaynak, kişilerle görüşme yaparak grup olarak araştırma yaptığını varsayalım. İşbirliğine dayalı çalışan öğrencilerin araştırmalarını yaparken ya da yaptıktan sonra sınıf ortamında tecrübelerini diğer arkadaşlarıyla paylaşırken hemen herkeste bulunan mp3, mp4 çalar veya benzeri dijital ses kaydedici ya da cep telefonu kullanıp kolayca bilgisayarda analize tabi tutulabilecek, sunuma hazır hale getirilebilecek veri toplamayı ger

çekleştirebilir. Böylece birden fazla duyu organına hitap eden veya farklı öğ­renme stillerini kullanan öğrencilerin isteklerini göz önüne alan bir eğitim prog­ramlaması ve etkinliğinin gerçekleştirilmesi kolaylaşacaktır.

Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler doğası gereği disiplinler arası çalışmayı gerektiren eğitim alanlarıdır. Bu derslerde sosyal bilimlerin birçok disiplininin araştırma yöntemlerinin kullanılmasıyla elde edilmiş bilimsel bilgi yine sosyal bilimler için uygun öğretim teknik ve materyal kullanılarak öğrencilere aktarmak, böylece onların dünyayı tanımaları sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu derslerde bilgi ve iletişim teknolojileri disiplinler arası çalışmanın yapılmasını daha kolay hale getirmektedir. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi öğrencinin coğ­rafya bilgisine başvurmasını, hatta onu edinmesini kolaylaştırmaktadır.

Disiplinlerarası çalışmaya başka bir örnek de şu olabilir: Öğrenciler nüfus ve yerleşme konularını işlerken son 20 yıla ait nüfus artış oranlarını Devlet İsta­tistik Müdürlüğü’nden öğrenip, bunları Excel’e girdikten sonra bunları iller bazında değerlendirmek yoluyla nüfus ve yerleşme konularında çeşitli hipotez­lerini test edebilir, onları grafiklerde analiz edebilir. Benzer şekilde, Birinci Dünya Savaş’ından Kurtuluş Savaş’ının sonuna kadar geçen savaş döneminde Anadolu’nun nüfus yapısı ve sayısı hakkındaki bilgiden hareket eden öğrenci, bunları Excel kullanıp grafik haline dönüştürerek yıl bazında değişiklikleri izle­yebilir. Böyle bir çalışma öğrencinin zihninde nüfusun Osmanlı ekonomisi üze­rinde etkisi hakkında sorular oluşmasına ya da Ermeni cemaati ve terörün Birin­ci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devletini, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu hüküme­tini nasıl etkilediği hakkında bilgiye sahip olmasına yardımcı olacaktır. Tarih, coğrafya ile nüfus ve ekonomiyi birleştiren model ve benzetim yazılımlarını dünyada kullanmaktadır. Öğrenciler, tarihi yeniden inşa ederken kendi oluştur­duğu tezlerinin doğruluğunu test edebilmektedirler.

Yukarıda bahsedilen Sakarya Savaşı hakkındaki etkinlik yapıldığı zaman, öğretmenden beklenen Sakarya Meydan Muharebesi’ni anlatmak, öğrenciye yazdırmak ya da okutturmak veya haritada göstermekle sınırlı değildir. Öğren­ciden beklediğimiz kazanım şikâyet edilen ezberci tarih öğretiminde olduğu gibi Sakarya Meydan Muharebesi’nin geçtiği tarihleri söylemek, yerini haritadan göstermek olamaz. Bunun yerine öğrenciden işbirliği halinde grupla araştırma yaparak, sanal geziye bizzat çıkıp söz konusu muharebenin geçtiği alandaki özellikleri, Türk ve Yunan ordularının askerlerinin sayısı, lojistik ve ikmal des­teklerini göz önüne alarak Türk ordusunun başarısının altında yatan nedenleri açıklayan, savaşın sonuçlarını değerlendiren bir çalışma yapması beklenebilir. Öğrenci kendi bilgisini oluştururken var olan şemalarının yerine yenilerini koymak için bilişim teknolojisini bir araç, arkadaşlarını fikir alış verişi yapabi­leceği bir grup ve öğretmenini rehber olarak kullanabilir. Bununla ilgili ödevini sınıfta sunu halinde sunabilir

alıntı: sosyal bilgiler öğretimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir