KOHLBERG: AHLAK GELİŞİMİ
Ergenliğin bilişsel değişimlerle yakından ilişkili olan bir
başka yönü ahlak gelişimi’dir: Bir insanın davranış hakkında
düşünme ya da davranışı iyi ya da kötü olarak yargılama yolu
(Piaget, 1965; DePalma ve Faley, 1975; Kohlberg, 1976).
Sizin ve ailenizin televizyonda akşam haberlerini izlediğini
düşleyin. Spiker küçük bir bakkal dükkanının soyulduğunu haber
veriyor. Altı çocuklu işsiz bir baba olan hırsız yazarkasadan
paraları alarak kaçmıştı, yaşlı bakkal tezgahın altındaki tabancasına
uzanmış ve hırsızı sırtından vurmuştu. Hırsızın durumu
ciddiydi ve büyük olasılıkla hastanede felçli olarak sürekli kalacaktı.
Polis dükkan sahibini silah ruhsatı olmadığı için tutuklamıştı;
hırsız da kendisini vurduğu için bakkaldan davacıydı.
Babanız, “korkunç birşey, bunu nasıl yapabilir?” diyor. Yeniyetme
kardeşiniz, “o sadece kendini korumaya çalışıyordu” diyor.
Babanız, “bunu demek istemiyorum” diye yanıtlıyor, “demek
istiyorum ki, bu dolandırıcı herif o zavallı yaşlı adamdan davacı
olmayı nasıl düşünebilir ve işin içinden sıyrılabilir?” Küçük
kız kardeşiniz, “ama, diyor, onun silahı bile yoktu ve bu adam
onu bakmadığı sırada arkasından vurmuştu”. Siz atılıyorsunuz:
“Evet, ama bir insan sırf işsiz olduğu için çalma hakkını kazanmaz.
Yaşlı adam da herkes gibi kendini ve malını koruma hakkına
sahiptir”. Küçük erkek kardeşiniz söze karışıyor: “İkisi de
haksızdı ve hak ettikleri başlarına geliyor. Hırsız ölüyor, bakkal
da hapsi boyluyor.” Ama, diyor anneniz, “bakkalın ahlaki
açıdan haklı olduğunu düşünüyorum.”
Kohberg’in altı ahlak evresi
Evrenin içeriği
Düzey ve evre: I. DÜZEY: GELENEK ÖNCESİ
1. Evre: Bağımlı ahlak
Doğru olan: Ceza ile desteklenmiş kuralları çiğnemekten kaçınma,
itaat etme, kişi ve eşyaya fiziksel zarar vermekten kaçınma.
Doğruyu yapma nedenleri: Cezadan kurtulma ve otoritelerin üstün
gücü.
Evrenin toplumsal bakış açısı: Benmerkezli bakış açısı. Başkalarının
çıkarlarını dikkate almaz ya da bunların eylemi yapan kişininkinden
farklı olduğunu görmez; iki bakış açısını ilişkilendirmez. Eylemler
başkalarının psikolojik çıkarları açısından değil, fiziksel olarak
düşünülür. Otoritenin bakış açısını kendisininkiyle karıştırma.
Düzey ve evre: 2. Evre: Bireyselcilik, araçsal amaç, değiştokuş
Doğru olan: Kurallara yalnızca birinin yakın çıkarına yaradığında
uyma; kendi çıkar ve gereksinmelerini karşılamak için eylemde bulunma
ve başkalarının da aynısını yapmalarına izin verme. Doğru olan aynı
zamanda adil olandır, eşit bir değiştokuş, bir anlaşma, bir pazarlıktır.
Doğruyu yapma nedenleri: Başkalarının da kendi çıkarlarına sahip
olduğunu kabul etmek zorunda olduğunuz bir dünyada kişinin kendi
gereksinme ve çıkarlarına hizmet etmesi.
Evrenin toplumsal bakış açısı: Somut bireyselci bakış açısı. Herkesin
kolladığı kendi çıkarları olduğunun ve bunların çatıştığının, böylece
doğrunun (somut bireyselci anlamda) göreli olduğunun farkında olma.
Düzey ve evre: II. DÜZEY: GELENEKSEL
3. Evre: Karşılıklı kişilerarası beklentiler, ilişkiler ve kişiler
arası uyma
Doğru olan: Size yakın insanların beklentisine ya da oğul, erkek
kardeş, arkadaş vb. olarak sizin rolünüzdeki insanların genel olarak
beklentisine uyma. “İyi olma” önemlidir ve iyi güdülere sahip olma,
başkaları için kaygı duyduğunu gösterme anlamına gelir. Güven,
bağlılık, saygı ve iyilik gibi karşılıklı ilişkileri sürdürme
anlamına da gelir.
Doğruyu yapma nedenleri: Kendiniz ve başkalarının gözünde iyi bir
kişi olma gereksinmesi. Başkalarına ilgi göstermeniz. Altın Kural’a
inanma. Kalıpyargısal iyi davranışı destekleyen kuralları ve otoriteyi
sürdürme isteği.
Evrenin toplumsal bakış açısı: Başka bireylerle ilişki içindeki
bireyin bakış açısı. bireysel çıkarlardan önce gelen paylaşılmış
duyguların, anlaşmaların ve beklentilerin farkındadır. Kendini
başkasının yerine koyarak somut Altın Kural aracılığıyla bakış
açılarını ilişkilendirir. Henüz genelleştirilmiş sistem bakış açısını
dikkate almaz.
Düzey ve evre: 4. Evre: Toplumsal sistem ve vicdan
Doğru olan: Kabul edilmiş güncel görevleri yerine getirme. Yasalara,
diğer değişmez toplumsal görevlerle çatıştıkları uç durumlar dışında,
uyulur. Doğru aynı zamanda topluma, gruba ya da kuruma katkıda
bulunmalıdır.
Doğruyu yapma nedenleri: Bir bütün olarak kurumun sürekliliğini
sağlamak, “herkes yaparsa ben niye yapmayayım” mantığıyla sistemde
doğabilecek bozulmadan sakınmak, ya da kişinin tanımlanmış sorumlulukları
yerine getirmesi için vicdanın emri (Kurallara otorite ve inanç
açısından 3. Evre ile kolayca karıştırılabilir.)
Evrenin toplumsal bakış açısı: Toplumun bakış açısını kişilerarası
anlaşmadan ya da güdülerden ayırır. Rolleri ve kuralları tanımlayan
sistemin bakış açısını benimser. Bireysel ilişkileri sistemdeki yeri
doğrultusunda ele alır.
Düzey ve evre: III. DÜZEY: GELENEK SONRASI YA DA İLKELİ
5. Evre: toplumsal sözleşme ya da yararlılık ve bireysel haklar
Doğru olan: İnsanların değişik değerlere ve kanılara sahip olduğunun
değerlerin ve kuralların çoğunun grubunuza göreli olduğunun farkında
olma. Ancak, bu göreli kurallara genellikle tarafsızlık uğruna ve
toplumsal sözleşme oldukları için uyulur. Fakat yaşam ve özgürlük gibi
göreli olmayan bazı değerler ve haklar her toplumda ve çoğunluk görüşü
ne olursa olsun geçerli olmalıdır.
Doğruyu yapma nedenleri: Bütün insanların haklarının korunması ve
herkesin refahı için kişinin yasa yapmak ve yasalara uymak yönündeki
toplumsal sözleşmesi nedeniyle yasaya karşı bir yükümlülük duygusu.
Aileye, arkadaşlığa, güvene iş yükümlülüklerine, özgürce girilmiş
bir sözleşmesel vaat duygusu. Yasaların ve görevlerin akılcı bir genel
yararlılık hesabına dayanmasına özen gösterme. “En büyük iyi en fazla
kişi için.”
Evrenin toplumsal bakış açısı: Topluma öncelik veren bakış açısı.
Akılcı bir bireyin toplumsal bağlanma ve sözleşmelere öncelik veren
değerlerin ve hakların farkında olan bakış açısı. Bakış açılarını
anlaşma, sözleşme, nesnel yalnızlık ve gerekli süreçlerin resmi
mekanizmasıyla bütünleştirir. Ahlaki ve yasal bakış açılarını dikkate
alır; bunların bazen çatışacağını bilir ve bunları bütünleştirmeyi
güç bulur.
Düzey ve evre: 6. Evre: Evrensel ahlak ilkeleri
Doğru olan: Kendi seçtiği ahlak ilkelerini izler. Özel yasalar ya da
toplumsal anlaşmalar genellikle böyle ilkelere dayandıkları için
geçerlidir. Yasalar bu ilkeleri çiğnediğinde kişi ilkeye göre davranır.
İlkeler evrensel adalet ilkeleridir: insKütüphanean haklarının eşitliği ve
bireysel kişiler olarak insanların onuruna saygı.
Doğruyu yapma nedenleri: Akılcı bir kişi olarak evrensel ahlak
ilkelerinin geçerliğine inanç ve onlara kişisel bir bağlanma duygusu.
Evrenin toplumsal bakış açısı: Toplumsal düzenlemelerin türetildiği
bir ahlak görüşünün bakış açısı. Bakış açısı, ahlakın doğasını ya da
kişilerin kendi içlerinde sonlu olduğunu ve böyle işlem görmeleri
gerektiği gerçeğini bilen her akılcı bireyin bakış açısıdır.
Kaynak: Laurence Kohlberg, “Moral Stages and Moralization”, T.
Lickona (yay.) Moral Development and Behavior, Holt, Rinehart ve
Winston, 1976.
Değişik yorumlar yapan insanları düşünürseniz, Lawrence
Kohlberg’in (1963) bir bireyin olgunlaşırken ve bir bilişsel evreden
diğerine doğru ilerlerken geçtiğini ileri sürdüğü birtakım değişimler
dikkatimizi çekecektir. Örneğin, ahlaki tutumlar gitgide
daha soyut ve daha az benmerkezli olmakta, neyin yanlış
olduğuyla daha az ilgili ve neyin doğru ve haklı olduğuyla daha
fazla ilgili olmaktadır. Bu konuşmada küçük çocuklar Kohlberg’in
geleneköncesi adını verdiği evredeydiler; oysa siz, daha
büyük kardeşiniz ve anababanız ya geleneksel ya da gelenek sonrası
evredeydiniz. Her evrenin özelliklerinin betimlenmesi için
bak., Hoffman, 1970).
Piaget’nin on iki yaşındaki çocuklarla olan çalışmasını on
altı yaşındaki bireylere doğru genişleten Kohlberg, bir kişinin
ergenlik atılımıyla, cinsel davranış, uyuşturucu ve alkol kullanımı,
dükkandan mal aşırma gibi küçük yasadışı eylemler vb. ile
ilgili gittikçe artan birtakım ahlaki ikilemler’le yüzyüze geldiğini
kabul etmektedir. Bu ve başka konuları incelemek için
Kohlberg, ortak bir yanı olan bir dizi öykü geliştirdi. Her öykü,
bireyin istekleri ya da gereksinmeleri ile toplumun kuralları
arasında bir çatışma içermektedir. Kohlberg öykülere verilen
tepkilerden ahlak gelişiminin üç düzeyini ve her bir düzeydeki
iki evreyi ortaya çıkarmayı başardı. Keniston (1970) gibi diğerleri
de, bu evrelerin başladığı ve bittiği yaşları daha kesin biçimde
betimlemeye giriştiler.
Kohlberg’in ahlak gelişimine yaklaşımı ne kadar geçerlidir?
Sayısız boylamsal araştırmalar (Kohlberg ve Kramer, 1969;
Kramer, 1968) bir evreden diğerine derece derece gelişen hareketler,
aynı zamanda davranışın kestirilebilir örüntüleri olduğunu
(Rest, Turiel ve Kohlberg, 1969; Turiel, 1969) ileri sürdüler.
Freundlich ve Kohlberg (1971), alt sosyoekonomik gruptan gelen erkek
ergenlerle ilgili bir çalışmada, suçluların yüzde 83’ünün ve suçlu
olmayanların yalnızca yüzde 27’sinin geleneköncesi düzeyde olduğunu
buldu. Krebs (1971), geleneköncesi denekler arasında yüzde
73’ünün hile yaptığını, geleneksel olarak sınıflananların yüzde
66’sının, gelenek sonrası düzeydekilerin yalnızca yüzde
20’sinin bunu yaptığını buldu.
Başka araştırmalar, ahlak gelişimi üzerinde zekanın, toplumsal
sınıfın, yaşın, zeka bölümünün, anababa tutumlarının, aile
çevresinin ve kültürel farkındalığın önemli etkisini gösterdiler.
Kohlberg’in düşünceleriyle ilgili yeni çalışmalar Herch, Reimer
ve Paolitto’da (1979) ve Rest’te (1979) bulunabilir.
Kohlberg’in yaklaşımını eleştirenler vardır (Gibbs, 1977).
Kimileri yönteminin kültürel olarak önyargılı olduğunu ve sözünü
ettiği ahlaki tutumların evrensel olmadığını (Simpson, 1974) ileri
sürdüler. Kimileri de bu yaklaşımı kadınlara karşı önyargılı
olmakla suçladılar (Holstein, 1976; Gilligan, 1977).
Kohlberg (1976) puanlama yöntemine ilişkin bazı eleştirileri
yanıtladı ve yöntemini daha nesnel yapmaya girişti. Rest
(1976), Kohlberg’in çeşitli ahlaki ikilemlerini kullanan daha az
karmaşık bir test geliştirmeyi denedi. Bu yazıda önemli sayıdaki
gelişmeler Kohlberg’in kuramı lehinde ortaya çıkmaktadır.
Rest’e (1980) göre, açık bir anlatımı olan yalın bir puanlama
sisteminin kurulmasıyla ilgili on yıllık bir proje tamamlanmaktadır
ve evrelerin tanımlarında yeniden bir düzenlemenin yayınlanması
yakındır. Harward Üniversitesi’ndeki Ahlak Eğitimi
Merkezi’nde Ann Colby ve arkadaşları yirmi yıllık boylamsal
bir araştırmanın sonuçları üzerine bir rapor hazırlamışlardır.
Rest bulguların, bütün deneklerin zaman içinde değiştiğini, hiçbirinin
bir evreyi atlamadığını, yaklaşık yüzde 7’si bir evreden
diğerine geri kaymış göründüğü halde, ilerlemeyen her birine
karşılık on deneğin ilerlediğini gösterdiğini belirtmektedir.
Ahlak gelişiminin evrenselliği hakkında kesin biçimde
konuşabilmemiz için bu türden daha fazla araştırmaya ve Kohlberg’in
yaklaşımını kültürlerarası olarak sınamayı amaçlayan
daha fazla çabaya gereksinmemiz vardır.
güzel
tam aradıgımı bulamadım tşk ederim
kohlbergin çalışmaları bilim dünyası için genişletilmeye müsait ve çok başarılı,ama bu sayfa da tam anlamıyla bi yansıtmayı bulamadım.teşekkürler.
çok teşekkürler. güzel bi anlatım