I. DÜNYA SAVAŞI’NIN NEDENLERİ
GENEL SEBEPLER
1-A)Fransız Devriminin ortaya koyduğu yeni fikirler, yeni anlayış ve görüşler devlet ve toplum alanında değişikliklere yol açmış, yeni müesseselerin kurulmasına neden olmuş, bu durum devletler gibi milletlerin davranışına yeni istikametler vermiştir.
Milliyetçilik XIX ve XX. yy lın ilk çeyreğinde etkili olmuş İtalyan ve Alman milli birliklerinin kuruluşu Avrupa dengesine yeni bir biçim vermiş, Balkanlardaki milli duyguları kamçılamış, Balkanlar 1870 ten sonra Avrupa diplomasisinin başlıca uğraş alanı olmuştur. Milliyetçilik I. Dünya Savaşı öncesi milli toplumların yalnız cankurtaran simidi değil, ideallerinin gerçekleşmesine imkan veren akım olmuştur. Fransız Devriminin ektiği tohumlar yeşermiş ürünlerinin alınması için I. Dünya savaşını beklemek gerekmiştir. 1789 Fransız İhtilali’nin geliştirdiği hürriyet ve milliyetçilik akımlarının 19. yy da daha da gelişmesi sonucu özellikle Avrupa da meydana çıkan yeni devletler dünya siyasal dengesini değiştirmiştir. Dolayısıyla bu harbin sebeplerini harpten 9-10 sene öncesi değil 40-50 sene evvelki olaylar içerisinde aramak gerekir.
B) Fransız Devriminin siyasi anlamdaki etkisi olan özgürlük (Liberalizm) hareketlerinin devlet sınırlarını aşmış milletlerarası diplomatik ilişkilere konu olması önemli bir etki yaratmıştır. Liberalizm, insan mutluluğunun temel yapısını teşkil etmiştir.
2-Sömürgecilik savaşı (rekabet), menfaat çatışması. Coğrafi Keşiflerle başlayan sömürgecilik mücadelesi Sanayi Devriminin gerçekleşmesiyle önem kazanarak emperyalist politikaya dönüşmüştür. Sanayileşmenin XIX. yy da kazandığı yeni hız gelişen ve genişleyen sömürgecilik, diplomatik münasebetlerin alanını Avrupa’nın dar sınırlarından çıkararak yeni kıtalara, Afrika ve Uzak doğu’ya yaymıştır. Büyük devletlerin ekonomik çıkar çatışmaları, karşılıklı siyasi rekabete ve uyuşmazlıklara neden olmuştur. Bu yüzden savaşın asıl nedeni devletler arasındaki ekonomik çıkar çatışmasıdır. Avrupa’da ki büyük devletler Almanya’nın hızla gelişmesi karşısında bir araya geliyorlardı. Bismark 1871 den 1890 a kadar sömürge siyaseti izlerken İngiltere’nin işlerine ve sömürgelerine özellikle karışmamaya büyük dikkat göstermişti.
Ancak 1890 yılında Bismarkın ölümüyle tahta çıkan II. Wilhelm Almanya’nın İngiltere’ye karşı olan bu siyasetini tamamen aksine çevirdi. İngiliz mallarının satıldığı pazarlara Alman sanayi malı yolladı. “yeryüzüne yalnız başına İngiltere hakim olmaz bunda Almanlarında hissesi vardır.” Diyen yeni imparator İngiliz sömürgelerine göz koyduğu gibi “Almanya’nın istikbali denizlerdedir.” Diyerek denizlerde de hızlı bir silahlanma içine girdi. İngiliz donanmasına yaklaşan ve gittikçe güçlenen bir donanma yapmıştı. Almanya özellikle son zamanlarda güttüğü politika ile Güneydoğu Avrupa’yı ve Ön Asya’yı nüfuzu altına almaya başlamıştı.
Nehirlerdeki buharlı gemiler, demiryollarının meydana getirdiği Büyük Amerika Cumhuriyetini yaratan ve buharlı gemilere dayanan Britanya İmparatorluğunu dünyaya yayan tatbiki bilimin ilerlemesi Avrupa kıtasında darda kalan milletler üzerinde bambaşka tesirler meydana getirdi.
Bu milletler kendilerini insan hayatının at ve karayolları devrinde tespit edilmiş hudutlar arasına kapatılmış buldular. Çünkü denizaşırı ülkelere yayılmak istedikleri zaman İngiltere’nin daha önce davranarak oralara yerleştiğini gördüler.
Fabrika bacaları gittikçe arttı. Yeni bir harp sanayi kuruldu. Sosyal düzen bozuldu. Millet sanayi bölgelerine toplandığından işçi sayısı birdenbire arttı. Bu sınıfın dertleri de gündeme geldi. Türlü siyasi ideolojilerin arasında bocalayan bu sınıf yavaş yavaş komünizm, faşizm, nasyonal-sosyalizm ideolojilerin etrafında toplanmaya başladı.
Yalnız Rusya’nın doğuya doğru genişleme serbestisi vardı. Böylece Rusya Sibirya dan geçen büyük bir demiryolu hattı inşa etti. Sonunda Japonya ile de çatışınca da güneydoğu istikametinde İran ve Hindistan hudutlarına doğru ilerleyerek İngiltere’yi endişelendirdi.
Diğer Avrupa devletleri giderek darda kalmaktaydılar. Tüm bu devletler insanlığın elindeki yeni imkanlardan tam olarak faydalanmak için işlerini daha geniş bir temele istinad ettirmek ve böylece aralarında kendi arzularına dayanan bir birlik kurmak ya da kuvvetli bir devletin zorla kabul ettirebileceği bir birliğe girmek zorunda idiler. Temayül birinci şık olmakla beraber siyasi gelenekler olanca gücüyle ikinci şıkka doğru yöneliyordu. 1914’e gelinceye kadar sosyal ve fikri sahada meydana gelen değişmeler bu harbin başlıca sebebini teşkil etti. Artık milletlerin değeri askeri güç ile ölçülür oldu.
ÖZEL SEBEPLER
1-Almanya ile Fransa arasındaki (1870-1871) Alses-Lorein bölgesi için yapılmış olan savaşlar. Almanlar Fransızlardan bu bölgeyi almışlardı. Aralarında kin vardı. Fransa Alsace-Lorain’i geri almak hevesine kapılmıştı. Fransa’nın hem Almanya hem de İtalya’nın yayılmacı politikalarını engellemek istemesi.
2-Pangermanizm, Panslavizm Rusların sıcak denizlere inme istekleri. Almanya güney doğu Avrupa’yı etkisi altına almak, , Panslavizm isteklerine set çekmek istemiştir. Pangermanizm ile Panslavizm ‘in karşılıklı rekabetleri, Almanya’nın Hindistan’a giden karayolunu ele geçirerek İngiltere’nin dünya hakimiyetine darbe indirme çabaları İngiltere’de tepki uyandırmıştı. Alman politikaları Rus-İngiliz düşmanlığına hedef olmuştur.
Rusya Panslavizm ‘i gerçekleştirmek için Almanya’nın yıkılmasını birçok Slav’ı sinesinde toplayan Avusturya-Macaristan imparatorluğunun parçalanarak Rus çatısı altında toplanmasını istiyor, ayrıca İstanbul’u ele geçirmek ve Akdeniz ile Basra körfezine inmek istiyorlardı. Rusya çıkacak bir savaşın iç zorlukları unutturacağını devleti tehdit eden sosyal ayaklanmayı geciktireceğini ve hatta önleyeceğini umuyordu.
3-Ülkelerdeki sanayinin gelişmesiyle silahlanmanın artması. (silahlanma yarışı) 1871 de siyasi birliğini sağlayan Almanya’nın sanayileşme ve silahlanmaya başlamasıyla hammadde ve Pazar ihtiyacını karşılamak amacıyla sömürgeleşme çabası içine girmesi. Aynı dönemde birliğini sağlayan İtalya’nın Almanya ile iş birliğine girerek sömürgeleşmeye ve topraklarını genişletmeye çalışması. Sömürgecilikte geciken İtalya yeni sömürgeler elde etmeye çalışıyordu bu yönde Osmanlı üzerinde istekleri vardı. Almanya ve İtalya’nın birlikte yayılmacı bir politika izlemeleri İngiltere’nin çıkarına ters düşmekteydi. Ekonomik alanda İngiliz-Alman rekabeti artmış, bu rekabet siyasi alanda da kendisini göstermiştir.
4-İngiltere’nin Balkanlarda Rusları serbest bırakması. Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Rusların Balkanlarda uyguladığı Panslavizm politikalarından rahatsız olması ve Sırbistan’ı denetim altına alarak Balkanlarda egemenlik kurmaya çalışması. Avusturya-Macaristan panslavizm politikası ile Rusya’nın tehdidini tespit ediyor ve güvenliğini sağlamaya çalışıyordu. Ayrıca panslavizm akımının etkisi ile imparatorluk içinde yıkıcı faaliyetlerde bulunup büyük idealar peşinde koşan Sırbistan’ı tamamen ortadan kaldırarak ya da kendisine bağlayarak Balkanlar ve Ortadoğu da güçlenmeyi hesaplıyordu.
5-Ortak çıkarlar doğrultusunda bloklaşmanın son safhaya gelmiş olması.
6-Berlin – Bağdat demiryolu hattının Almanlarca döşenmek istemesi.
7-Nüfuz çekişmesi.
8-Hanedan çekişmeleri. Hanedan çekişmelerine dış devletlerin müdahaleleri
9-Hammadde, Pazar, insan gücü arayışı.
10-Dünya yüzünü insanoğlunun tanıması.
11-Diğer ticaret yollarına sahip olma istekleri(Süveyş kanalının açılmasıyla buraya hakim olan İngiltere’nin ve Fransa’nın elinde bulunan yerler hariç diğer ticaret yollarını ele geçirme istekleri)
12-Petrolün önem kazanması.
Asıl mühim nokta bu savaşın nedeni değil neden önlenemediğidir? Mühim nokta az sayıda bazı insanların bu harbi ateşlemeyi başarmış olmaları değil milyonlarca insanın aşırı derecede vatansever, akılsız veya miskin olmaları yüzünden açık kalpliliğe ve cömertliğe dayanan bir Avrupa birliği hareketi ile bu felaketi önleyememiş olmalarıdır.
I. Dünya savaşını Avrupa’nın başına sardıran hadise Avusturya-Macaristan veliahdı Arşidük Fransuva Ferdinand’ın Saraybosna da ne yaptığını daha doğrusu yaptığının nereye varacağını bilmeyen bir komitacının bombasına karısı ile birlikte kurban gitmesi değil Balkan harbinin Balkanlardaki düzeni bozarak ortaya Cermen ve Slav hegemonyası arasında bir düzen tesisinden doğmamış mıydı?
Çok teşekkür ederim güzel çalışma