Türk-İslam Uygarlığının Bilime Katkıları
Uygarlık (medeniyet), birçok milletin ortak katkısıyla günümüzdeki haline ulaşmıştır. İlkçağda bilimsel gelişmelere Çin, Mısır, Mezopotamya, Hint, Yunan ve Roma medeniyetleri öncülük etmiştir. Ortaçağ’da(9-16.yy arasında) bilimsel gelişmelerin öncüsü Türk-İslam medeniyeti olmuştur. Öyle ki İslam, ilk emri ‘oku’ olan, peygamberi ‘ilim Çin’de olsa dahi alınız’ diyen bir dindir. Türk İslam Bilim Adamları ve Yaptıkları Çalışmalar
Abbasi halifesi Memun, 830’da bir savaşta Bizanslıları mağlup eder. Savaş tazminatı olarak, para ya da toprak değil ellerindeki felsefe ve bilim eserlerini istemiştir. Neyi kanıtlar?
Türk-İslam devletlerinde bilime önem verildiğini Türk İslam Bilim Adamları ve Yaptıkları Çalışmalar
Büyük Selçuklu Devleti dönemi’nde 11. yy.da günümüzdeki üniversiteler düzeyinde eğitim veren okullar Nizamiye Medreseleri açıldı. Rasathaneler(?), hastaneler, kütüphaneler açılarak bilimsel çalışmalar desteklendi. Çok sayıda bilim insanı yetişti. Türk İslam Bilim Adamları ve Yaptıkları Çalışmalar
Avrupalı Hıristiyan öğrenciler, eğitim almak üzere Endülüs İslam ülkesine geliyorlardı. Avrupalılar, İslam devletlerindeki medreseleri örnek alarak üniversiteler kurmuşlardır.
Farabi’nin, Biruni’nin, İbni Sina’nın eserleri Latinceye çevrilerek Avrupa’daki üniversitelerde yüzyıllarca ders kitabı olarak okutulmuştur.
* Bu paragraftan hangi yargılara ulaşılabilir?
Ortaçağda, bilimde-eğitimde İslam dünyasının Avrupa-Hristiyan medeniyetinin önünde olduğunu
Ortaçağda, Avrupa, bilimde karanlık bir dönemdeyken(?) Müslüman bilim insanları birçok icat yaparak, medeniyetin gelişmesine katkıda bulundular. “İnandığını ispatla!” ilkesi doğrultusunda, çalışmalarının deney ve gözlem yöntemine dayanarak yaptılar.
Gazneli Devleti hükümdarı Gazneli Mahmut’un himayesinde bilimsel çalışmalarını yapan Birûni (973-1051), matematik, astronomi, sosyoloji, eczacılık, felsefe, fizik… alanlarında 100’den fazla eser yazmıştır. Yaptığı çalışmalar sonucu dünyanın döndüğü ve yerçekimi olduğu fikrini ortaya atmış, dünyanın çevresini hesaplamıştır(?). Gazneli Mahmut, onu ‘sarayımdaki en büyük hazine’ olarak tanımlar.
* Bu paragraf neyi kanıtlar?
Türk-İslam devletlerinde hükümdarlar, bilime önem vermiş, bilim adamlarını desteklediğini
Matematikte ilk kez sıfır rakamını kullanan Türk-İslam bilgini El Harezmi’dir. Sıfırı diğer rakamlara ekleyerek onluk sistemi tamamlayan bilim insanıdır. O yıllarda Avrupalılar Romen rakamlarının karışıklığı içinde bocalayıp sağlıklı toplama ve çıkarma işlemleri yapamazken Müslümanlar onlu sayı sisteminin kolaylıklarından yararlanmışlardır. Dünyada da ‘Cebirin Babası’ olarak tanınmıştır.
İbn-i Firnas (ö. 887 ?) Bir planör yaparak uçmayı deneyen ilk bilim insanlarından biridir. on dakikadan fazla uçmayı başardı.
Ünlü sosyal bilimci İbn-i Haldun, sosyoloji biliminin temel prensiplerini günümüzden yüzlerce yıl önce ortaya koymuştur. Ünlü eseri Mukaddime’de, toplumsal hayatın coğrafi ortama ve iklim şartlarına bağlı olarak şekillendiğini savundu. (Coğrafya, kaderdir.) Ayrıca tüm devletlerin canlılar gibi doğum, gelişme, duraklama ve ölüm evrelerinden geçeceğinden söz etti. Tarihçinin ilk görevinin, gerçeğe bağlı kalmasını belirtmiştir. Ona göre tarihçi, olayların kaynaklarına inmeli, nasıl ve niçin meydana geldiğini açıklamalıdır.
Cezeri (1153-1233); günümüzdeki otomatik makine ve robotların ilk örneklerini yaptı. “Kitabü’lHiyel” (Mekanik Araçlar Kitabı) olan eserinde kendi icadı olan su saatleri, otomatik kontrol düzenleri ve fıskiyeler gibi aletlerin çalışma prensiplerini açıkladı.
15.yy.da Fatih II. Mehmet’in yakın ilgisi ve daveti neticesinde, ünlü bilgin Ali Kuşçu’nun, İstanbul’a gelmiştir. Medresede öğrenciler yetiştirmiş, yazdığı eserler, ders kitabı olarak okutulmuştur, İstanbul’un enlem ve boylamını ölçtü ve çeşitli güneş saatleri yaptı. Ay’ın haritasını çizmesi nedeniyle Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından Ay’daki bir bölgeye ismi verildi. (?).
İbn-i Sînâ (ö.1037) Mikroskobun icadından önce mikropların hastalıklara neden olduğunu buldu. Tıp alanında bilimsel deneylere önem vererek ilk defa sonda aletini kullandı ve damar içi şırıngasını yaptı. Avrupa’da “Avicenna” adıyla tanındı ve “El-Kanun Fi’t-Tıb” (Tıbbın Kanunu) eseri Latinceye çevrilerek Avrupa’daki üniversitelerde yüzyıllarca ders kitabı olarak okutulmuştur.
Piri Reis(1465-1553) coğrafya bilimine çizdiği 2 dünya haritası ve Akdeniz’i tanıttığı Kitab-ı Bahriye adlı eseriyle büyük katkı yapmıştır. Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biri olarak kabul edilmektedir.
el-Hâzinî; Bütün cisimlerin yerkürenin merkezine doğru bir kuvvetle çekildiğini(?) Newton’dan yüzlerce yıl önce tespit etti. İcat ettiği terazi, metallerin saf olup olmadığını ve özgül ağırlıklarını tespit edebiliyordu.
Osmanlı ülkesinde ilk rasathane, gök bilimlerine-saatlere ve tüm yeniliklere ilgi duyan III. Murat zamanında, Takiyyüddin adlı astronom tarafından kurulmuştur(1570).
Gözlemevi için: Frenk Sarayı diye bilinen boş alan ve 10 bin altın ayrılır, 15 kişilik kadro ve gözlemevinde geniş bir kütüphane oluşturulmuş. Takiyyüddin’e gelir sağlaması için 3 bin altın verilir. * Bu paragraf neyi kanıtlar?
Türk-İslam devletlerinde bilime önem verildiğini ve bilim adamlarının desteklendiğini
İlk kez İslam dünyasında görülen rasathaneler 16. yy.dan sonra Avrupa’ya geçti.
Neden bu kadar gecikmiş ve neden 16.yy.da?
Ortaçağ boyunca Avrupa’nın bilimde kilise baskısı altında gelişememesi, 16. Yy.da Rönesans ve Reform hareketleri sonucu skolastik anlayışın yıkılması, özgür düşünce ortamının oluşması Türk İslam Bilim Adamları ve Yaptıkları Çalışmalar
Söz Uçar Yazı Kalır
Türk İslam Bilim Adamları ve Yaptıkları Çalışmalar
Tarih öncesi dönemlerde insanlar bilgi ve tecrübelerini mağara duvarlarına resimler çizerek sonraki nesillere aktarmaya çalışmışlardır.
* ‘Söz uçar, yazı kalır.’ ifadesinden ne anlıyorsunuz?
Eskiçağlarda bilgi-düşünce yalnızca sözlü iletişim ile aktarılıyordu. Ancak bu iletişim, mesajın-bilginin sürekliliğini sağlayacak saklanabilme özelliğinden yoksundur. Yazının icadı, bilginin korunmasını- aktarılmasını, yaygınlaştırılmasına imkân sağlamıştır.
* İnsanların yazıyı bulmalarında etkili olan sebepler neler olabilir?
Tarihte ilk yazı Sümerler tarafından bulunmuştur (MÖ3200). Şeklinden dolayı çivi yazısı denilmektedir. Yazı, yumuşak kil tabletler üzerine sivriltilmiş uçlu kamış parçaları ile şekiller çizilerek gerçekleştirilmiştir. Kullanılan kil tablet, güneş altında veya kızgın fırınlarda pişirilerek sertleştirilmiştir.
Sümerlerin depolarındaki tarımsal ürünleri kaydetme isteği(muhasebe), yazının icadını beraberinde getirecektir. Neyi kanıtlar?
İcatların ihtiyaçlar nedeniyle yapıldığını
* “Tarih, Sümerlerle başlar.” ifadesinden ne anlıyorsunuz?
Sümerler yazıyı bulduğundan tarih yazıcılığı da Sümerler tarafından başlatılmıştır. Daha önceki medeniyetler hakkındaki bilgiler, onlardan kalan eşya-eserler ile sınırlıdır.
Mısır uygarlığı ise hiyeroglif denilen nesneleri şekille gösteren resim yazısını bulmuşlardır.
Sümerlerin ağır kil tabletlerine karşın Mısırlılar papirüs bitkisinden elde ettikleri ve papirüs adını verdikleri bir tür kâğıt kullanıyorlardı.
Sümerlerden yazıyı öğrenen Asurlar MÖ 600’lerde başkent Ninova’da binlerce kil tabletten oluşan tarihteki ilk kütüphaneyi oluşturdular.
MÖ 300’lerde kurulan İskenderiye Kütüphanesi, Mısır’da yazılan her kitabın aslına sahipti. Kâtipler, kütüphanedeki papirüsleri çoğaltıyorlardı.
Bergama kütüphanesinin kendi kütüphanesinin önüne geçmesini engellemek isteyen Mısırlılar, papirüs satışını yasakladı. Bunun üzerine Bergamalılar, hayvan derilerini işleyerek günümüzde parşömen olarak bildiğimiz kağıdı icat ettiler.
Deniz ticareti ile uğraşan Fenikeliler, hesap yapmak ve ticaret bilgilerini kayda geçirmesi, resim yazısı ile çok uzun sürdüğünden, ilk alfabeyi icat ettiler(MÖ 1300). Fenike alfabesinde harfler belirli sesleri ifade ediyordu. Bu icat Yunanlılar ve Romalılar tarafından geliştirilerek, günümüz modern toplumlarının kullandığı Latin alfabesini oluşturulmuştur.
MS 100’lerde Çinliler, dut ağacı kabuğu, kenevir ve paçavraları suyla karıştırarak ince tabakalar şeklinde hamur hâline getirdi. Daha sonra bu hamuru kurutarak kâğıdı icat etti. Böylece yazının korunması ve yaygınlaştırılmasında önemli bir kolaylık sağlandı.
Çinlilerden kâğıt yapımını öğrenen Müslümanlar da bu icadın Orta Doğu’ya yayılmasını sağladılar. Haçlı Seferleri ile Avrupalılar Müslümanlardan öğrendikleri bu buluşu ülkelerine taşıdılar(?). Avrupalılar odun özünden kâğıdı gerçekleştirip, ucuza mal ettiler.
DK s.130’daki etkinlik yapılacak
Kitaplar uzun dönem el yazması şeklinde yazılıp-çoğaltıldı.
1450’de Gutenberg adlı Alman bilim adamı, demirden harf kalıplarını dökerek ilk modern matbaayı (baskı makinesi) yaptı. Bu makine ile günde 300 sayfa baskı yapılabiliyordu.
Aslında Çinliler, 6. yy.da matbaayı icat etmişti. Tahtaların üzerini oyarak harf ve resimleri mürekkep yardımıyla kâğıda basıyorlardı.
* Matbaanın icadı insanlığı nasıl etkiledi?
Çok sayıda kitap basılmasına, kitapların ucuzlamasına, bilginin aktarılmasının, yayılmasının kolaylaşmasına, eğitim, bilim-kültür alanında gelişmenin hızlanmasına..
19. yy. dan günümüze: telgraf, radyo, tv, faks,.. gibi icatlar ile bilgiler, haberler, fotoğraflar; geniş kitlelere hızla – kolayca iletilir hale gelmiştir.
Günümüzde üretilen bilgisayarlar dünyadaki tüm kitaplarda yer alan bilgiyi depolayacak ve genel ağ aracılığıyla aktarabilecek kadar gelişmiştir.
1965’te icat edilen kompakt diski (CD) ile ses, görüntü ve daha pek çok bilgi depolanmaya başlandı. 1995’te icat edilen DVD’ler CD’lerden çok daha fazla bilgi depolayabiliyordu. 2000’li yıllarda flash belleklerin(USB) icadıyla bilginin taşınması-depolanması son derece kolaylaştı.
Genel ağ(internet), günümüzde bilginin korunması, yaygınlaştırılması ve aktarılmasında önemli yere sahiptir. Artık büyük boyuttaki dosyalar nedeniyle cihazların kapasitesi yetersiz kaldığından bulut teknolojisi adı verilen sistemle (bilgi-ses-video)dosyaları genel ağ üzerinde depolayabilmek mümkündür. Bu da bilgiyi depolamayı, yaymayı ve aktarmayı çok daha kolaylaştırmıştır.
Tarih çağları, yazının icadı ile başlar ve bu icat ile bilgi ‘toplanabilir, iletilebilir, ‘kalıcı-saklanabilir’ hale gelir.
Beş bin yıl sonra matbaanın icadı ile biriken bilginin kolayca yaygınlaşması gerçekleşti.
Türk İslam Bilim Adamları ve Yaptıkları Çalışmalar