Öğretmenlerin Öğrencilere Karşı Sorumlulukları
Öğretmenin öğrencilere değer vermesi, onlara yaşam becerileri kazandırması, beslenme hakkından oyun hakkına kadar tüm haklarına özen göstermesi ve disiplinle ilgili her konuda insan olarak çocuğun onuruna saygı duyması gerekir. Öğretmenler sınıflarındaki risk altındaki çocukları ve okulu bırakma riski altında olup çalışma hayatına yönelenleri en iyi bilenlerdir. Bu çocuklar genellikle sınıfta yoktur, sınıfta olduklarında yorgunluk işaretleri verirler, okul performansları düşüktür, aile içi sorunları vardır.
Çocuklarla doğrudan ilişki içinde olduklarından bu çocukları saptayıp izleme, bir işte çalışmalarını önleyerek eğitime geri dönmelerini sağlama, başarı durumlarını izleme ve değerlendirme konularında öğretmenler aktif görev alabilirler. Çalışan çocukların da eğitimden yeterince yararlanması, zaman
içinde işten uzaklaştırılmalarının sağlanması onlara empatik bir şekilde yaklaşarak, dinleyerek, diğer öğrencilerle kaynaştırarak mümkün olabilir. Bu çocukları okulda tutma ve motivasyonlarını artırma konusunda neler yapılabilir?
• Öğrenmeyi çekici hale getirme: Öğretme süreci öğretmenin bildikleri ve öğretmek istedikleri ile sınırlı olmamalı, çocukların yaratıcılıklarına da yer verilmelidir. Ayrıca öğrenmenin gerçekleştiği ortam aktif ve çocuk merkezli olmalıdır. Yaşam becerileri kazandırma, birlikte iş yapma, uzlaşma, iletişim kurma ve karar verme; eleştirel ve yaratıcı düşünme konularında çocukların ihtiyaçları doğrultusunda ders programlarında değişiklikler ve eklemeler yapılmalıdır.
• Çocukların motivasyonlarını artırıcı noktalara dikkat etmek: Öğrenci bir derste başarı elde etmişse bunun fark edilmesi önemlidir. Öğretmen çocuğun başarısız olma nedenlerini öğrenmeye çalışmalı, gerekirse yardımcı olmalıdır. Çocukların karşılaştığı diğer bir durum da, okulda başarılı olmalarının arkadaşlarınca takdir edilmemesidir. Öğretmen, öğrencilerin dayanışma içinde birlikte olumlu ilişki kurarak çalışabilecekleri bir ortam oluşturmaları risk grubu çocukların okula karşı olumlu tutum geliştirmelerini sağlamalıdır. Okul ve aile arasında yakın bir ilişki olması çocuğun okula ve öğretmene karşı olumlu duygu ve tutumlar geliştirmesine yardımcı olur. Çünkü aileler okulda neler yapıldığını görür ve bilirlerse çocuğu o yönde teşvik ederler. Öğretmenlerin bu çocuklara sadece akademik başarılarını artırma konusunda değil, aynı zamanda okulda örnek birer öğrenci olmaları konusunda yardımcı olmaları gereklidir.
Öğretmenlerin Aileye ve Topluma Karşı Sorumlulukları
Çalışan çocuklar konusunda öğretmen, aileyi ve toplumu bilgilendirmeli, tüm tarafların konuya duyarlılıklarının artırılması için çalışmalı ve gerekiyorsa sorunu çözmede ilgili kişi, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmalıdır. Öğretmen ve aile çalışma konusunda farklı mesajlar veriyorsa, çocuk zor durumdadır. Bu nedenle sadece çocukla görüşme yetmez, aileyi de dışarıda bırakmamak gerekir. Aileyi, çocukların çalışmasındaki riskleri konusunda bilgilendirmek önemlidir ama yeterli değildir. Çocukların aile yapılarını, kültürlerini, ailelerin onlara ne gibi rol ve sorumluluklar yüklediğini bilmek gerekir. Aile, öğretmenin çabalarına sıcak bakmıyorsa, çocuğu okula çekmek zorlaşabilir.
Sokakta Yaşayan Çocuklar
Avrupa Sokak Çocukları İlişki Ağı sokak çocuklarını, “18 yaşın altında olup sokaklarda ihmal ve istismar gibi zor koşullarda yaşayan ve çalışan ve bu yüzden özel koruma ve yardım gerektiren çocuklar” olarak tanımlamıştır. UNICEF sokak çocuklarını,
“zamanlarının büyük bölümünü sokakta geçiren, herhangi bir korumadan ve yetişkinlerin doğrudan desteğinden yoksun çocuklar” olarak tanımlamaktadır. Sokak çocuklarının belli başlı özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Sokak çocukları, daha çok aileleriyle kurdukları ilişki ve sokağı kullanım temeline göre üç kategoride incelenmektedir.
• Kısa ve uzun süreli eve dönmeme
Kaynak: MEB Hoşgeldin Öğretmenim E-Kitabı