HAZİRAN DÖNEMİ SEMİNER RAPORU
TARİH | YAPILAN FAALİYET | RAPOR |
20.06.2016 |
· SENE SONU ÖĞRETMENLER KURULU |
Okulumuz tüm öğretmenlerinin katılımı ile Sene Sonu Öğretmenler Kurulu Toplantısı yapılarak aşağıdaki kararlar alınmıştır.
· Okulumuzda yürütülen Sosyal ve Kültürel Çalışmalarının verimli olduğunun, gelecek eğitim öğretim yılı başında daha kapsamlı ve titiz bir planlama ile daha çok öğrenci velinin katılımları sağlanacak şekilde bir hazırlığın uygun olacağı benimsendi. · Yürütülen En Temiz Sınıf Projesinin çok yararlı olduğu ve devamının öğrencileri cezp edici ödüller ile devamına karar verildi. · Toplum hizmeti çalışmalarında bir-iki, detaylı bir planlamanın ve uygulamanın dışında yürütülmediği, bu konuda sene başında titiz bir görevlendirme yapılması ve sık sık denetlenmesine kara verildi. · Haziran dönemi mesleki çalışmaların tebliği yapıldı.Konuların titizlikle uygulamasının ve sonucunda raporlaştırılıp okul idaresine teslim edilmesi kararlaştırıldı. · Serbest etkinlikler yönetmeliğinin yaz döneminde incelenmesinin, yönetmeliğe uygun planlama yapılarak dersin işlenmesine karar verildi. Sene başı kurulda yapılacak işler listelendi.2016-2017 öğretim yılında daha titiz ve planlı çalışması gerektiği kararlaştırıldı. |
· 2015-2019 STRATEJİK PLAN İNCELEMESİ
|
Millî Eğitim Bakanlığı da toplumun taleplerine karşı duyarlı, katılımcılığa önem veren, hedef ve önceliklerini netleştirmiş, hesap veren, şeffaf ve etkin bir kamu yapılanmasının gereği olarak “Stratejik Yönetim” yaklaşımını gerek merkez ve taşra teşkilatında gerekse okul boyutunda benimsemiş ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gereğince mali saydamlık, hesap verme zorunluluğu, stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme gibi esasları uygulamaya başlamıştır.
“Okul Merkezli Stratejik Yönetim” yaklaşımını benimseyen Bakanlığımızın, 2015-2019 yıllarını içeren ikinci dönem stratejik plan çalışmalarını başlatacak olan “MEB 2015-2019 Stratejik Plan Hazırlık Programı”; Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatı birimlerinin stratejik planlarının hazırlanmasına yönelik iş ve işlemlere, bu iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesiyle ilgili birimlere ve zamanlamalara açıklık getirmek amacıyla hazırlanan bir rehber niteliğindedir. Eğitim; kişilerin bedensel, zihinsel, ruhsal ve duygusal bakımdan dengeli ve sağlıklı bir kişiliğe ve karaktere sahip olarak yetişmelerini hedefler. Eğitim; eğitilenlerin hür ve bilimsel düşünebilen, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumlu, yapıcı, yaratıcı ve verimli bireyler olarak yetişmelerini hedefler. Ülkelerin sosyal ve ekonomik makro sistemlerinin alt yapısı olan eğitim sistemleri sosyo-ekonomik sistemlerle çok derin bir etkileşim içerisindedir. Eğitimin hem nicel hem de nitel gelişimi için devletler ve hükümetler eğitimde yenileşme, değişim, şeffaflık, etkililik, verimlilik, sürdürebilirlik ve hesap verebilirlik gibi bir çok hususu göz önünde bulundurmak zorundadırlar. 1) Hazırlık Dönemi Çalışmaları ve Hazırlık Programı a) Stratejik Planlama Çalışmalarının Duyurulması b) Stratejik Planlama Üst Kurul ve Ekiplerinin Oluşturulması Kurulacak ekip ve kurullar Stratejik Plan Üst Kurulları;(Bakanlık-İl/İlçe-Okul düzeylerinde) Stratejik Plan Ekipleri; (Bakanlık-İl/İlçe-Okul düzeylerinde) c)Stratejik Planlama Ekiplerine Eğitimlerin Verilmesi d) Stratejik Plan Hazırlama Takviminin Oluşturulması 2) Durum Analizi: Sorun alanlarının belirlendiği bu bölümde stratejik yönetim sisteminin dört temel sorusundan biri olan “Neredeyiz?”sorusunu yanıtlamaktadır. 3) Geleceğe Yönelim: Üst politika belgelerinin belirlediği çerçevede, kurum yöneticilerinin çizdiği ufukta ve iç-dış paydaşların beklentileri doğrultusunda hedeflemeler yapılır. 4) Stratejik Planlama (2015-2019) Süreci a) Bakanlık Stratejik Planlama Takvimi:Mayıs 2013-Aralık 2014 b) İl MEM Stratejik Planlama Takvimi:Eylül 2013-Aralık 2014 tarihlerini kapsar. c) İlçe MEM ve Okul/Kurum Stratejik Planlama Takvimi:Ocak 2014 te okullarda kurulur. Mart ayında eğitimleri verilir.Mayıs 2014 te raporların tamamlarlar.Okullar raporlarını İl MEM Strateji Geliştirme Şubesi AR-GE birimlerine Eylül 2014’te göndererek onaylatıp yürürlüğe girer. |
|
21.06.2016 |
· ZÜMRE TOPLANTILARI |
3. sınıflar 2015-2016 öğretim yılı sene sonu zümre öğretmenleri toplantısı yapılıp;
Yeni gelen emir ve genelgelerin takibinde daha titiz olunması ve genelgelere uygun davranılması, Okuma hızı zayıf olan ve okuma alışkanlığı kazanamamış öğrencilere yönelik kütüphane ziyaretleri yapılması ve ilgi alanlarına uygun kitaplar okumalarının uygun olacağı, Teknolojik araçların öğrenmeyi olumlu etkilediği, bu araçları öğrencilerinde ders sırasında kullanmalarının yaparak yaşayarak öğrenmeye katkı sağlayacağı, Müfredata uygun planlamaların yapıldığı ve uygun şekilde işlendiği, Veli toplantılarının velileri cezp edecek şekilde düzenlenmesi ve velilerin tamamının katılımının sağlanmasının başarıyı arttıracağı bazı olumsuz öğrenci davranışlarını düzelteceği kar arları alınmıştır. |
22.06.2016 |
· SOSYAL KÜLTÜREL ETKİNLİKLERİ DEĞERLENDİRME
|
Sosyal etkinliklerin amacı, Türk Millî Eğitiminin genel amaç ve temel ilkelerine uygun olarak; öğrencilerin Atatürk İlke ve İnkılâplarına, Anayasanın başlangıcında ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı yurttaşlar olarak yetişmelerine, yeteneklerini geliştirerek gerekli donanımı kazanmalarına katkıda bulunmaktır. Bu bağlamda aşağıdaki etkinlikler yaptırılabilir.
Okullarımız çevre ile sıcak iletişim kurmak için okul dergisi, halk oyunları, mezuniyet, panel, tartışma, bilgi yarışması, turnuva, yılsonu sergisi, tiyatro ve sene sonu açılış ve kapanış törenleri ile bayram kutlamalarına yer verilebilir. OKUL DERGİSİ: Her okul mutlaka yılda en az iki defa okul dergisi çıkartmalıdır. Okulda yapılan her türlü çalışmaların yer aldığı, % 90öğrencilerin emekleriyle meydana gelecek bu okul dergileri tüm kurum ve kuruluşlara gönderilmelidir. HALK OYUNLARI EKİBİ:Yurdumuzun çeşitli yörelerine ait Halk Oyunları Ekibi okulda kurulmalı, okulun açılışında, kapanışında, resmi bayramlarda ekip okulu temsil etmelidir.Okulun reklamı canlı olarak yapılmalıdır. MEZUNİYET TÖRENİ:Özellikle öğretim yılı sonunda yapılacak bir MEZUNİYET TÖRENİ, mezun olan öğrenciler ve velileri üzerinde unutulmaz etkiler bırakmaktadır. BİLGİ YARIŞMALARI:Öğrencilerin hazırlayıp sundukları bu tür toplantılar, öğrencilerin kendilerini toplum karşısında ifade edebilmeleri açısından çok önemlidir ve olumlu etkiler yaratmaktadır. TURNUVALAR:Özellikle bahar aylarında düzenlenecek okul içi – okul dışı turnuvalar, öğrenci, öğretmen ve velilerde sportif etkinlik, başarıya koşma ve ekip ruhunu kazanmanın yanı sıra aidiyetlik duygusunu da geliştirmektedir. YIL SONU SERGİSİ:Öğrencilerin el emeklerini anne babalarına bir sergi aracılığı ile göstermeleri onlar için çok önemlidir. Anne- babalar da bu sergilerde çocuklarının çalışmalarını görmekten büyük haz ve mutluluk duyarlar. Okul, ders, sınav ve uyku düzeni arasında kaybolan ve bunlarla başa çıkmaktan yorulan öğrenciler; spor, sanat, sinema ve müzik gibi birçok dala yönlendirilerek performans artışı sağlanabilmektedir. En sık karşılaşılan güçlük, okullarda yapılan sosyal kültürel etkinliklerin yeterince planlanmaması ve yapılamamasıdır. Sosyal kültürel ekinlikler sene başında planlanmalı ve bu plana uyularak gerçekleştirilmelidir. |
23.06.2016 |
· ÖZEL EĞİTİM KONULARINDAKİ ÇALIŞMALAR |
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği 18.01.2000 tarih ve 23937 sayı ile resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir Günümüzde özel eğitim hizmetleri bu yönetmeliğe göre yürütülmektedir. ÖZEL EĞİTİMİN ÖNEMİ Özel gereksinimi olan bireylerin, mümkün olan en erken dönemde, gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarında, uygun yöntemler ve araç-gereçler kullanılarak desteklenmesi var olan kapasitelerini en üst seviyede kullanabilmeleri açısından önemlidir. ÖZEL EĞİTİMİN TANIMI Beden, zihin, duygusal ve sosyal gelişim özellikleri yönünden normal çocukların gelişim özelliklerinden ayrılan çocukların eğitim ve öğretim işlerini kapsayan çalışmaları’’özel eğitim’’olarak tanımlanır. SINIFLANDIRMA Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar değişik sınıflandırılmalarla açıklanabilmektedirler. Bunlar; görme engelliler, işitme engelliler, konuşma engelliler, bedensel yetersizliği ve süreğen hastalığı olanlar, üstün zekalılar ve üstün özel yetenekliler, uyumsuz çocuklar adı altında sınıflandırılmıştır. NEDENLER Engelli hale düşme nedenleri arasında kalıtım, beslenme, hastalıklar, kazalar, sakıncalı çevre ortamı, görenek, gelenek ve eğitimsizlik sayılabilir. Herkesin öğrenme modeli, yetenekleri, hızı ve ilgi alanları aynı olmadığından öğrenme yöntemleri de farklı olmalıdır. Bireysel Eğitim Programları(BEP) bu durumlar dikkate alınarak yapılır. Özel Eğitim Okulları: v Üstün veya Özel Yeteneği Olan Bireyler İçin Açılan Bilim-Sanat Merkezleri v Orta Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği Bulunan Bireyler İçin Açılan Özel Eğitim Sınıfları v Orta Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği Olan Bireyler İçin Açılan iş eğitim okulu v Otistik Bireyler İçin Açılan Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi v Ortopedik Engelli Bireyler İçin Açılan Okullar v İşitme Engelli Bireyler İçin Açılan Okullar v Görme Engelli Bireyler İçin Açılan Okullar v Hastane İlköğretim Okulları v Evde Eğitim Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Özel eğitim gerektiren bireylerin, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim ve öğretimlerini resmî ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamasıdır. MEB özel eğitim gerektiren bireye yatılı-gündüzlü, özel eğitim sınıfı, kaynaştırma yoluyla eğitim hizmeti sunmaktadır .Burada önemli olan sunulan hizmetten yararlan birey sayısı, hizmetlerin yeterli olup olmaması ve hizmeti sunan personelin niteliğidir. BEP, belirli bir çocuk için yazılan plandır. Bu planda özelleştirilmiş eğitimsel amaçlara, çocuğun yerleştirilmesine ilişkin kararlara yer verilir ve yazılan kararlar ekip çalışması sonucunda gerçekleştirilir. Eğitsel Değerlendirme Aşamaları ve BEP’ nın Oluşum Süreci: Tarama (gönderme öncesi) · Gönderme · Bireysel değerlendirme planı oluşturma · Uygulama-puanlama-yorumlama · Sonuçların rapor edilmesi · Özel eğitim için uygunluğa karar verilmesi BEP OLUŞTURMA Birinci aşamada sistemli bir biçimde genel tarama yapılarak çocukların potansiyel bir özre sahip olup olmadığı araştırılır; ikinci aşamada, özel gereksinimi olduğundan şüphelenilen çocuk daha fazla bilgi gereksinimi nedeniyle gönderilir; üçüncü aşamada farklı disiplinlerden uzmanların yardımıyla çocuk değerlendirilir ve bilgi toplanır; dördüncü aşamada ekip üyeleri sınıfta, okulda, ailede öğrenciyi gözler ve test eder. Bu aşamada uygun formel ve enformel araçlar kullanılır;beşinci aşamada, değerlendirme sonuçları toplanır, tartışılır ve bu bir profile dökülür ve raporlanır; altıncı aşamada çocuğun özel eğitim için uygunluğuna karar verilir, ekip öğrencinin hedeflerini ve amaçlarını ortaya koyar ve BEP yazılır; en son aşamada ise değerlendirme sonucunda verilen kararın onaylanması için bir uzlaşma arayışına gidilir. Öğretmen BEP li öğrenci için yönetmelikte örneği verilen formu her öğrenci için ayrı ayrı doldurur ve uygular. Son aşamada ise BEP li her öğrenci için BEP DEĞERLENDİRME FORMU doldurulur. |
24.06.2016 |
· MEVCUT PROJELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ |
OKULUMUZDA HALİ HAZIRDA YÜRÜTÜLEN PROJELER1- HER OKULUN BİR YETİM KARDEŞİ VAR KAMPANYASI 2- HAFTANIN EN TEMİZ SINIFI PROJESİ İHH (İnsani Yardım Vakfı) aracılığı ile yürütülen “Her Okulun Bir Yetim Kardeşi Var” kampanyası çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren bilinçli, yardımsever başkalarının dertleriyle dertlenen duyarlı insanlar olarak yetiştirebilmeyi esas almaktadır. “Her Sınıfın/Okulun Bir Yetim Kardeşi Var” kampanyasına katılan sınıflarımız/okullarımız, destekledikleri yetim kardeşlerine her ay 100 TL gönderecektir. Her sınıf/okul, desteklediği yetim kardeşine ait bilgilere (çocuğun ismi, fotoğrafı, ülkesi, doğum tarihi, babasının vefat tarihi, annesinin sağ olup olmadığı, kardeş sayısı) sahip olacaktır. Yardımlar en az bir yıl (12 ay) olmak üzere düzenli olarak devam edecektir. Projenin Uygulanması : 1. Okul en az bir yıl, bir veya birden fazla yetimi desteklemeye karar verdikten sonra http://yetim.ihh.org.tr/ adresinden Yetim Sponsorluk Başvuru Formu doldurduk ve İHH Yetim Koordinatörlüğü ile irtibata geçtik. İHH’nın Yetim Sponsorluk Destek Sistemi kapsamındaki 54 ülke ve bölgeden bir öğrenci belirlendi. 2. İHH tarafından özel olarak hazırlanmış kumbaralar okula gönderildi . Gönderilen kumbaralar sınıflara ,kantine ve okulun görünür yerlerine yerleştirildi. Öğrenci ,öğretmen ve velilerden bu kumbaralara aracılığı ile bağışlar toplandı . Bu şekilde toplanan bağışlar her ay İHH’nın posta çeki hesabından destek olduğumuz yetim kardeşimize ulaştırıldı. Projenin Değerlendirilmesi : 1. Öğrenciler bir yıl boyunca yaptıkları alışverişlerin üzerinden arta kalan paralarını kumbaraya atarak tasarruf bilincini oluştururken yaptıkları bu tasarrufla ihtiyacı olan bir arkadaşlarının ihtiyaçlarını da karşılayarak yardımlaşmanın önemini kavradılar. 2. Bir yılın sonunda öğrencilerimiz sponsorluklarının ertesi sene de aynı yetim kardeşleri ile devam etmekte hemfikirdirler. |
27.06.2016 |
· GÜNCEL EĞİTİM SORUNLARI
GÜNCEL EĞİTİM SORUNLARI
GÜNCEL EĞİTİM SORUNLARI |
Eğitimin güncel meselelerini dört ana başlık altında inceleyebiliriz. Bunlar;
1 . Eğitimde Küreselleşme: Özellikle teknolojik gelişmeler, insanların sosyal, ekonomik ve siyasal yaşantısına sirayet etmiş, sonuç olarak toplumların ve bireylerin kendilerini bu yeni gelişmelere karşı yeniden dizayn etmeleri zorunluluğunu doğurmuştur. Küreselleşme denilen olgu, her alanda mesafenin daha az önemli hale gelerek, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda dünyanın bütünleşmesini ifade etmektedir. Küreselleşmeyi hızlandıran çeşitli parametreler vardır. Bunların başında bilgi teknolojisi, uydu, internet, uluslararası ticaret ağı, uluslararası şirketlerin ve yabancı sermayenin yaygınlaşmasıdır. Çünkü yatırımlar küreselleşmiş, dünyanın ekonomisine yön veren ülkelerdeki herhangi bir değişiklik tüm ülkeleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Küreselleşen dünyada varlığımızı sürdürmek ve uluslararası arenada rekabet etmek zorundayız. Bunu başarmanın yolu eğitimden geçer. Öz değerlerimiz ile küresel gerçekler arasındaki dengeyi sağlayabilecek yeterliliğe sahip bireyler yetiştirmek olmalıdır.Aslında eğitim ile küreselleşme arasında çift yönlü bir etkileşim söz konusudur. Ülkemiz de bu doğal sürecin bir sonucu olarak eğitim alanında değişen küresel etkilerden nasibini almaktadır. “Bilgi toplumu” olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz çağ; bireylerin yaratıcı, sorgulayıcı, analitik düşünen ve üreten insanlar olmasını zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda günümüz toplumunda okulun, ders programlarının öğretmenlerin, velilerin hatta öğrencilerin tanımı da değişmiştir. Sonuç olarak bireye değer veren, insani ve evrensel değerlere dayalı, küresel dünyanın gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışlar kazandıran bir eğitim sistemi önem kazanmıştır. Gelecek kuşaklara bu ölçütlerle donatılmış bir eğitim sistemi bırakmalıyız. Bu bağlamda eğitim üzerinde çalışmalar yapan bilim adamı L.H Garner küreselleşen dünyada eğitimde başarılı olmak için göz önünde tutulması gereken bazı unsurları şöyle sıralamıştır . 1 – Eğitim yaşam boyu süren bir etkinlik olmalıdır. Hızlı gelişen teknoloji ve artan bilgi birikimi karşısında, eğitimin yaşam boyu devamı sağlanmalıdır. Bunun birlikte, eğitim süreci içerisinde sadece belirli bilgiler aktarılmamalı, bireyin öğrenme kapasitesi de güçlendirilip geliştirilmelidir. 2 – Eğitim, her zaman her yerde ve yaşamın her alanında olmalıdır. Evde ve iş yerinde eğitim imkânları sağlanmalı, sınıflarda olduğu kadar internet ve televizyonda da eğitim etkili şekilde verilmelidir. Bireylerin sürekli öğrenme kapasitelerini geliştirmek için eğitim kurumları ile işletme sektörleri ve toplumun diğer kurumları iş birliği içinde çalışmalıdır. 3 – Eğitim, eleştirel düşünmeye, iletişime ve problem çözme becerilerine odaklanmalıdır. Eğitim süreci, yeni sorun ve fırsatlar ortaya çıktığında, bireyleri açık ve eleştirel düşünmeye hazır hale getirmelidir. 4 – Öğrenme, toplumun gelişmesinde önemli bir etken olduğu için, eğitim toplumsal gelişmeye yatırım niteliğinde olmalıdır. Bu nedenle toplumlar, sadece maddi sermaye ve ekonomik alanlara yatırım yapmamalı, aynı zamanda eğitime gereken yatırımı yapmalıdır. Toplumsal bir yatırım özelliği taşıyan eğitim toplumun gerçeklerinden soyutlanamaz. 5 – Eğitim sistemi, öğrencilere küresel bir vatandaşlık anlayışı kazandırmalıdır. Küreselleşen dünyada, bireylerin sadece kendi tarihlerini, kültürlerini ve dillerini öğrenmeleri yeterli olamayacaktır. Global pazar ekonomisinde başarıyla çalışmak, farklı insanların ve aynı zamanda kültürlerin özelliklerini bilmeyi gerektirir. Kendi yaşadığı coğrafyanın dışına çıkamayan bireylerin, küreselleşen bir dünyada başarılı olmaları çok zor olacaktır. 6 – Eğitim, bireyler ve örgütler arasında ortaklıklar kurma becerisini sağlamalıdır. Eğitim kurumları arasında olduğu kadar, işletme, endüstri ve kamu kuruluşları arasında da, ulusal ve uluslar ara düzeyde ortaklıkların kurulması sağlanmalıdır. Bu anlamda, bir eğitim örgütü sadece kendi uzmanlık alanında tek başına kalamaz, toplumun ve dünyanın değişen ihtiyaçlarına cevap vermek zorundadır. 2. Eğitimde Sosyal Medya: Dünyada en iyi performans gösteren eğitim sistemlerine baktığımızda özellikle okullarda sosyal medya kullanımı konusunda yüksek bir mesleki/pedagojik bilinç ve farkındalığın geliştiğini gözlemlemekteyiz. Sosyal medyanın kısa süre içerisinde yeni eğitim ve öğretim mecraları arasında yer alması ve bunun sadece öğrencilere yönelik olmayıp, aynı zamanda öğretmen ve idarecilerin gelişimi için de kullanılması oldukça yaygınlaşmıştır. Sosyal medya pek tabi sadece Twitter, Facebook, FourSquare, Linkedin, Instagram gibi uygulama ve sosyal ağlardan ibaret değil. Hatta bu uygulamalar bile insanların eğitim durumuna göre takipçi çekiyor. Twitter ve Linkedin daha eğitimli ve profesyonellere hitap ederken, Facebook’ u tercih edenlerin eğitim durumlarının diğerlerine göre daha düşük. Dünyanın en fazla sosyal medya takipçisine sahip ilk 5 ülke arasında yer alan Türkiye’nin genç nüfusu göz önüne bulundurulduğunda eğitim ve sosyal medya arasındaki ilişkilerin irdelenmesinin bir bakıma çok ihtiyaç ve zaruret olduğu anlaşılıyor. 3. FATİH Projesi: Fatih Projesi, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullarımızdaki teknolojiyi iyileştirmek amacıyla BT araçlarının öğrenme-öğretme sürecinde daha fazla duyu organına hitap edilecek şekilde derslerde etkin kullanımı için; okulöncesi, ilköğretim ile ortaöğretim düzeyindeki tüm okullarımızın 620.000 dersliğine dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı ve internet altyapısı sağlamıştır. Dersliklere kurulan BT donanımının öğrenme-öğretme sürecinde etkin kullanımını sağlamak amacıyla öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilir. Bu süreçte öğretim programları BT destekli öğretime uyumlu hale getirilerek eğitsel e-İçerikler oluşturulur. FATİH projesi beş ana bileşenden oluşmaktadır. Bunlar: 1- Donanım ve Yazılım Altyapısının Sağlanması, 2- Eğitsel e-İçeriğin Sağlanması ve Yönetilmesi, 3-Öğretim Programlarında Etkin BT Kullanımı, 4- Öğretmenlerin Hizmet içi Eğitimi, 5- Bilinçli, Güvenli, Yönetilebilir ve Ölçülebilir BT Kullanımının sağlanmasıdır. 4. Eğitim Bilişim Ağı (EBA): Eğitimin geleceğe açılan kapısı olan Eğitim Bilişim Ağı, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çevrimiçi bir sosyal eğitim platformudur. Bu platformun amacı; okulda, evde, kısacası ihtiyaç duyulan her yerde bilgi teknolojileri araçlarını kullanarak etkili materyal kullanımını destekleyip teknolojinin eğitime entegrasyonunu sağlamaktır. . Öğrencilerin ezberci zihniyetten kurtularak kendi başına karar verebilen ve kendi kendine öğrenebilen bireyler olmasını sağlayacaktır. Ayrıca öğrenciler EBA çatısında buluşunca Türkiye’nin her bir köşesindeki akranlarıyla iş birliği yapmış ve ekip çalışmasını öğrenmiş olacaktır. Öğrenci merkezli eğitimin hayata geçirilmesi daha da kolaylaşacaktır. Bu da ezberci zihniyetten uzak, iyi hazırlanmış kaynakları süzüp araştıran, yorumlayan ve bilgiden bilgi üretebilen bireylerin yetiştiği bir ülkenin temellerinin atılmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca veliler de çocuklarına verilen eğitimin niteliğini EBA üzerinden takip ederek görebilecek. Öğretmen ve öğrenciler başta olmak üzere eğitimin tüm paydaşları için tasarlanan EBA; · Farklı, zengin ve eğitici içerikler sunmak, · Bilişim kültürünü yaygınlaştırarak eğitimde kullanılmasını sağlamak, · İçerikle ilgili ihtiyaçlarınıza cevap vermek, · Sosyal ağ yapısıyla bilgi alışverişinde bulunmak, · Zengin ve gittikçe büyüyen arşiviyle derslere katkı sağlamak, · Bilgiyi öğrenirken aynı zamanda yeniden yapılandırabilmek ve bilgiden bilgi üretmek, · Farklı öğrenme stillerine (sözel, görsel, sayısal, sosyal, bireysel, işitsel öğrenme) sahip öğrencileri de kapsamak, · Bütün öğretmenleri ortak bir paydada buluşturarak eğitime el birliğiyle yön vermelerini sağlamak, · Teknolojiyi bir amaç olarak değil bir araç olarak kullanmak amacıyla tasarlanan sosyal bir eğitim platformudur. |
28.06.2016 |
· EĞİTİMCİNİN BAŞUCU KİTABI
ÇOCUKLAR NEDEN BAŞARISIZ OLUR? JOHN HOLT
|
ÇOCUKLAR NEDEN BAŞARISIZ OLUR? JOHN HOLT Beyaz Yayınları
Çocuklar neden başarısız olur?” sorusu ilk anda başarısızlığın nedenlerini çocuklarda aramayı amaçlayan bir soru gibi çıkıyor karşımıza. Ancak John Holt’un sorunu bambaşka bir yerde, velilerin akıllarının ucundan bile geçiremeyecekleri bir yerde aradığını çok geçmeden anlaşılıyor: Holt’a göre aslında okullarda verilen eğitimle, velilerin eğitimden bekledikleri şeyler arasında pek bir fark yoktur. Hatta okulları öğretmenlerle veliler arasındaki danışıklı dövüşün alanı gibi görür. Kendisi de öğretmendir, ama öğretmenlerden çok öğrencilerin yanındadır. Çünkü öğrencilerin sorunlarının giderilmesinin ancak onları anlamakla, onları kendi dünyasında tanımakla mümkün olduğunu düşünür. Öğrencilerin yaptığı ve birçok yetişkine komik gelebilecek hataların kaynağını analiz ederken, aslında çoğu insanın günlük yaşamında var olan beceriksizliklerin kaynağına iner, yani zekâya. Bu anlamda mevcut eğitim sisteminin zekâyı geliştirmeye yönelik olması gerektiğini savunur. Samimi bir dille yazdığı ve günlüklerden oluşan bu kitabında John Holt, baştan sona eğitim sorununu kendi deneyimlerinden yola çıkarak herkese tanıdık gelebilecek örneklerle gözler önüne sermektedir. |
29.06.2016 |
· NUSRET TOPÇU VE TÜRKİYE’NİN MAARİF DAVASI |
Nurettin Topçu, çağdaş düşünürlerimizden biridir. Fransa’da almış olduğu doktora eğitiminden sonra Türkiye’ye dönmüş, bir düşünür olarak eğitim ve kültür alanında yazılar yazmış, yayın faaliyetlerinde bulunmuştur. Yazılarının merkezinde Türkiye’nin eğitim ve kültür sorunlarını almıştır.
Türkiye’nin Maarif Davası, Topçu’nun 1939-1973 yılları arasında yazdığı eğitime ilişkin 20 yazıdan oluşur. Eserin ilk baskısı 1960 yılında yapılmış, daha sonra eklemelerle kitap genişletilmiştir. Yayın tarihlerine bakıldığında yazıların, ideolojik söylemlerin yoğunlaştığı 1943, 1959 ve 1968 yıllarında yoğunlaştığı görülebilir. Kitapta yer alan sorunlardan bazılarının bugün de üzerinde konuşulan ve tartışılan konular olduğu görülebilir. Bunlardan bazıları öğrenci, bazıları öğretmen, bazıları program, hedef ve içerik üzerinde yoğunlaşır. Ama hepsinde ortak olan nokta, yerli ve evrensel boyutlu bir bakış açısı, milli ve manevi değerlere dayalı bir eğitim felsefesidir. Topçu, Kişilik terbiyesi, eğitim amacıdır. O, “milli mektep” derken de, “millet maarifi”, “kültür dersleri” derken de, “din ve ahlak eğitimi” derken de kişiliğin eğitimini hedefler. Topçu, şekilciliği bırakıp işin aslına, özüne odaklanmamızı ister bizden. 1. Bir Zihniyet İnşası Olarak Eğitim Topçu, eğitimi, zihniyeti ve kimliği inşa eden, kişide düşünme ve algılama biçimi oluşturan, karakteri şekillendiren, milli ve manevi değerleri kazandıran bir insan olma sanatı olarak görür. Erdemli toplumu, kȃmil insanı oluşturabilmek için ilk önce eğitimden başlamak gerekir. Bu eğitim sistemini de “milli mektep” olarak adlandırır. Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası’nda, genel anlamda, felsefi bir sorun olarak “eğitim nedir”, “insan doğası nedir”, “eğitimin amaçları nedir”, “insan niçin eğitilmelidir” sorularıyla ilgilenmez. Türkiye’nin eğitim sorunları üzerinde yoğunlaşır. Ama yine de, eğitim tarihimizim köklerine doğru giderken, İslamiyet sonrası eğitim ve kültür tarihimizdeki kopmaların, kırılmaların üzerinde dururken ya da John Dewey’nin öncülüğünü ettiği pragmatik eğitim felsefesine (progressivism) karşı çıkarken, kimi zaman daimiciliğin (perennialism), kimi zaman özcülüğün/ esasiciliğin (essentialism) tezlerini öne çıkarırken, “bilgi”, “eğitim”, “öğretmen”, “öğrenci”, “toplum” gibi eğitimin temel sorunlarına değinir; ama bütün bunları belirli bir felsefi akıma göre yapmaz. Türkiye’nin kendi dinamiklerinden, tarihsel ve kültürel referanslarından hareket eder. “Eğitim nedir ve nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap ararken, Türkiye’nin kültürel ve eğitimsel sorunlarına referansta bulunur. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’ninMaarif Davası, bir zihin eleştirisi olarak görülebilir. Eleştiri, yalnız Osmanlı ilim ve kültür hayatı ile ilgili değil, aynı zamanda İslam kültürü ve medeniyeti ile de ilgilidir. İslam kültürü, eleştiri yoksunluğu nedeniyle eski metinleri tekrarlayan, nakleden ezberci bir sisteme doğru düşüşe geçmiş, yaratıcı ve üretici tutumdan yoksun bir şekilde felsefenin anavatanı olan hür düşünceden de giderek uzaklaşmıştır. Bu durum beraberinde otoriteye bağlılığı esas kabul eden, ezberci ve nakilci bir sistem getirmiştir. Üretim yoktur, yorumlama yoktur, yalnız kuru bir tekrar vardır. Milli mektep diye adlandırdığı eğitim sisteminin oluşabilmesi için gerekli olan unsurları dörde ayırır: (1) Ders, (2) öğrenci, (3) öğretmen, (4) öğretim. Öğrencinin içindeki iyilik duygusunu ortaya çıkarmak, bir enerji oluşturmak için, hem ilkokulda hem de lisede derse müzik ile başlanması gerektiğini düşünür. Ahlaki terbiye de musiki ile başlamalıdır. Eğitimin güncel sorunlarını tartışırken, yerel ve güncel sorunlara evrensel nitelikli bakışlar da getirir. Dolayısıyla onun bakış açısının dış katmanını güncel sorunlarımız, ikinci katmanını yerlilik, üçüncü katmanını da evrensellik meselesi oluşturur. Bu sıralamayı tersine çevirerek söylersek, onun eleştirilerinin özünü evrensel bakış açısı oluşturur. 2. Eğitimin Güncel Sorunlarına Değiniler Bir düşünce çalışmasının başarısı, yalnız kendi zamanını anlatması ile ölçülmez, aynı zamanda değişik kültür ve coğrafyalarda eğitimin güncel sorunlarını tartışırken, yerel ve güncel sorunlara evrensel nitelikli bakışlar da getirir. Dolayısıyla onun bakış açısının dış katmanını güncel sorunlarımız, ikinci katmanını yerlilik, üçüncü katmanını da evrensellik meselesi oluşturur. Topçu’ya göre, “Ders, öğrenci, öğretmen, milli mektebin duvarlarıdır” 2.1. Kültür Dersleri: Nurettin Topçu’nun yakındığı konulardan biriside, eğitim ve öğretimde başarı denildiğinde, daha çok fen ve teknik derslerde ortaya konulan performanstır. Ona göre eğitimin öncelikli amacı, fabrikaya eleman yetiştirmek olmamalıdır. Nurettin Topçu, manevi kültürü, maddi kültürün temeline koyar. Öncelikli olan manevi eğitimdir. O da sanat ve edebiyat, tarih ve felsefe, din ve ahlak dersleriyle kazanılabilir. Bu nedenle “Bize teknik okuldan daha çok idealist insan yetiştirici mektepler lazımdır.” der.Kişilik terbiyesini, manevi eğitimi, eğitimin temeline koyar. Bizi hakka götüren bir yol, aydınlığa çıkaran bir kapı lazım. Bu kapı mektebin kapısıdır. Bugün mektep insanın ruhunu yüceltmek için değil, makineye esir olarak midesinin saltanatını yaşatmak için açılmış kapıdır” der. 2.2. Meslek Eğitimi: Eğitimi temel olarak iki kısma ayırmak mümkündür. Biri meslek eğitimi, diğeri ise akademik eğitimdir. Meslek eğitimi, toplam öğrenci sayısının yaklaşık üçte ikisini oluşturmalıdır. Bugün eğitim sistemimizin en önemli sorunlarından biri, meslek eğitiminin ihmal edilmiş ve neredeyse tüm öğrencilerin akademik eğitime yönlenmiş durumda olmalarıdır. Nurettin Topçu, daha erken yaş ve dönemlerden itibaren belirli bir mesleğin teorik ve pratik bilgilerinin alınması, öğrencinin kendini isteği ve yeteneği olduğu bir alanda yönlenmiş olarak görmesi, meslek duygusunun gelişimi açısından önemli olduğunu savunur. 2.3. Din ve ahlak Eğitimi: Nurettin Topçu’nun eğitim bahsinde en çok ve en sık üzerinde durduğu konulardan biri de din ve ahlak eğitimidir. Eğer bu iki eğitim iyi verilmezse, önceliği fizik ve teknik eğitimi alacak, manevi eğitimin sözü bile edilmeyecektir. Bu da milli benliği, milli kültürü yıkan bir tutum olacaktır. İslam’ın ve Kuran’ın felsefesinin yapılamamış olmasını, din ve yaşama kültürü açısından büyük bir eksiklik olarak görür. 2.4. Öğretmen Yetiştirme ve Alan Dışı Atamalar Sorunu: Avrupa kültüründe halkın eğitimi, Protestanlık, ardından da Fransız İhtilali ile birlikte gündeme gelmiş bir konudur. Fransa’da, 1791 anayasasında “zorunlu eğitim” kavramı yer almıştır. Osmanlı’da ise “çağdaş anlamda öğretmen yetiştirme” hedefine yönelik olarak 1847 yılında Darülmuallimîn açılmıştır.Cumhuriyet döneminde de okul öncesi eğitim kurumlarına, ilkokullara (köy ve şehir ilkokulları), ortaokullara, liselere öğretmen yetiştireme konusu, her zaman Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündeminde olmuştur. Bakanlık, 1980’li yıllara kadar farklı okullar açarak öğretmenlerini yetiştirmiş, 1980’den sonra ise bu görev YÖK’e devredilmiştir. Nurettin Topçu, bir öğretmen olarak alan dışı atamalarla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunur: Öğretmenliğin bir meslek olarak görülmemesi, hemen her alandan kişileri öğretmen olarak atanabilmeleri, öğretmenliğin hala kuramsal ve uygulamalı boyutları olan, dahası bir ilgi, sevgi, sabır ve yetenek mesleği olarak görülmemesi, bu kutsal görevin saygınlığına zarar vermektedir. Onun “sınıfın kapısından, bir mabedin kapısından girer gibi girmek” ifadesi, eğitime ve öğretmenlik mesleğine verdiği değeri örnekler niteliktedir. 2.5. Öğretmenlerin Sorunları: Öğretmenlik geleneğimizde peygamberlik mesleği olarak görülmüştür. Eğiten, öğreten, terbiye eden, saygın bir kişidir öğretmen. Öğretmenlerin her zaman öne çıkan sorunları olmuştur. Öğretmenin yaşam gailesi çekmesinin, yaptığı mesleğin saygınlığı ile bağdaşmadığını vurgular. Bu maddi zorluklar, kuşkusuz öğretmenlik mesleğinin önemli sorunlarıdır; Bunun yanında öğretmenlerin kendi mesleklerinin doğasına uygun davranış tarzlarını benimseyememeleri, okumamaları, araştırmamaları da bir öğretmenlik sorunudur ve öğretmenlik mesleğini kusurlu kılmaktadır. Nurettin Topçu’ ya göre, öğretmenlik sadece bir meslek, sadece bir uzmanlık alanı değil, kişiye şahsiyet ve yön duygusu kazandıran, mili ve manevi değerleri kazandıran, zihni ve ruhu biçimlendiren kutsiyeti olan bir iştir de. Topçu öğretmeni, geleceğin kurucusu olarak görür. , öğrencilere değer ve tutum kazandırabilecek model bir kişiliğe sahip olmalı, alan bilgisine sahip olmalı, duygusal ve ruhsal açıdan (sevgi, sabır, şefkat ve merhamet gibi) bu mesleğe uygun biri olmalı, akademik birikimi olmalıdır Topçu, öğretmenliğin bir “meslek” olarak bile görülmemesinden, önüne gelen herkesin yapabileceği bir iş olarak algılanmasından şikayet eder, bu algılama biçimini eleştirir ve öğretmenliğin saygınlığı açısından kusurlu bir tutum olarak görür. Günümüzde de öğretmenliğin çeşitli sorunları vardır. Öğretmenlik mesleği, umudu, heyecanı, sevinci ve yaşa duygusu olan bir meslek haline getirilebilmeli; bir “tükenmişlik alanı” olmaktan çıkarılmalıdır. Öğretmenlerimize umut, heyecan, çalışma ve araştırma gücü kazandıracak motivasyon kaynakları bulmak gerekir. 2.6. Öğrenci Sorunları: Eğitim faaliyetin asli unsurlarından biri de öğrencidir. Bütün eğitim öğretim faaliyetinin hedefi, öğrencinin iyi ve donanımlı yetişmesi, bir kişilik haline gelebilmesidir. Öğrencinin eğitimin merkezine konulması, doğa bilimlerinde yer çekim yasasının keşfi gibi önemli bir buluştur. Öğrenci eğitimin hedefi, amacı, malzemesi ve temel çalışma alanıdır. Topçu’ ya göre öğrenci, hakikat arayışı içinde olan, isteyen, arayan ve araştıran kişidir., O, mektepte, mabette bulunduğu gibi bulunur. Eğitimde öğretmen otoritesini öne çıkarır; bununla birlikte öğrencilerin, öğretmen ve idarenin özel işlerinde, eğitim dışı amaçlarla çalıştırılmalarına da hoş gözle bakmaz. Öğrencilerin sorunlarından biri de, okul dışından ve kendi akranlarından gelebilecek şiddet ve zorbalığa maruz kalmalarıdır. 2.7.Fiziksel Mekan Sorunu: Örgün eğitim, genellikle belirli bir mekânda gerçekleştirilen bir eğitimdir. Okul öncesi eğitim, ilk ve orta öğretim, üniversite ve lisansüstü eğitim kurumları, okul kavramı, belirli bir programa, belirli bir müfredata, bir öğretmen ve öğrenci potansiyeline işaret eder. Kaliteli eğitim için uygun alanların oluşturulması gerekir. Selçuklu ve Osmanlı kültüründeki medrese geleneğine baktığımızda, külliyelerin, genellikle belirli bir arazi üzerine inşa edilmiş güzel ve karakteri olan binalardan oluştuğu görülebilir. Nurettin Topçu, günümüzdeki eğitim mekânlarını, yapılarını mimari üslup yoksunluğu, stil bozukluğu nedeniyle eleştirir. Bu binalar, hiçbir sanatsal ve mimari değeri olmayan sıradan binalardır; bir okul, mektep saygısı uyandıracak kadar karakter ve üslup sahibi değillerdir. Onlar kişide estetik algı oluşturmayan, mimari estetiğe uygun olmayan, güzellik ve harmoni duygusundan yoksun beton yığınlarıdır. Medrese binalarının saygı ve tanzim uyandıran dış görünüşüne karşın mekteplerin hala belli bir mimari forma kavuşturulamadığından söz eder. 2.8. Eğitimde Taklit Sorunu: Kültür tarihimizde, taklit bir şekilde öteden beri hep ola gelmiştir. Göktürkler’ in Çin’i, Selçuklular’ ın Acem’i, Osmanlı’nın ve Cumhuriyet’in Batı’yı taklidi, söz konusu taklidin aşamalarıdır. Batı’yı taklit, milli mektebi oluşturmak yerine, İngiltere, Fransa, Almanya ve nihayetinde Amerika gibi ülkelerin eğitim sistemini kopyalamak şeklinde ortaya çıkmış, bu da verimli bir sonuç doğurmamıştır. Medresenin verimsizliği, ezberci ve nakilci eğitim anlayışı, eleştirilen bir konudur. Cumhuriyet ile beraber, medreseler tahliye edilerek, Batı hayranı, kapılarını dine, metafiziğe ve ahlaka kapatan bir eğitim uygulaması ortaya çıkmıştır. Topçu’ ya göre taklit, “milli mektep”in ruhu yok etmiştir. “Millet ruhu ile bağları kopartılan okul, millete insan yetiştirmek için değil, adeta fabrikaya usta yetiştirmek için çalışır.” duruma gelmiştir. Topçu, şöyle devam eder: Topçu’ ya göre, eğitimde bir şey yapılacaksa, taklitten ve salt maddi hedeflere yönelik olmaktan çıkarılmakla gerçekleşebilir. Bunun için kişilik eğitimini, ruh terbiyesini öne çıkaracak bir eğitim anlayışı benimsenmelidir. Eğitim öncelikle kişiliği terbiye eden, ruhu olgunlaştıran ve bireyi şahsiyet haline getiren bir edim olmalıdır; teknik, meslek, kazanç ve kar gibi hedefler daha sonraki konulardır. 2.9. Yabancı Okullar Sorunu: Nurettin Topçu, yabancı okulları hoş karşılamamakta, buralardan yetişen aydınları, kendi kültür köklerine yabancılaşmış bulmaktadır. Yabancı okulların amacı, milli mektepte olduğu gibi, yerli değerleri tanıyan bir şahsiyet yetiştirmek değil, farklı kültürlerin kendi amaç ve ideallerine uygun, bu amaç ve ideallere hizmet edecek şekilde kişiler yetiştirmeleridir. Sonuç: Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası isimli eserinde, öğretmen sorunları, öğrenci sorunları, müfredat sorunları, mekan sorunu, kalite sorunu… Peki, çözüm ve çıkış yolu nedir? Topçu, eğitimin ne olması gerektiğine cevap arar, Çözümü de “milli mektep” kavramıyla açıklar. Topçu’ ya göre “milli mektep”, “milli maarif” olarak nitelediği eğitim biçimi oluşmadan, sağlıklı bir toplum yapısı ortaya çıkmaz; bunun yerine yozlaşma, çöküş ve dağılma ortaya çıkar. Ona göre teknik eğitim verilmeden değerler eğitimi, ahlak ve din eğitimi verilmeli, tarih ve edebiyat eğitimi verilmeli; kısaca karakter ve şahsiyet yapıcı, milli kimliği oluşturucu dersler verilmelidir; teknik eğitim ancak bu temel üzerinde işe yarayabilir. Topçu, her milletin kendine özgü bir medeniyeti, bir felsefesi, bir kültürü ve bütün bunlara temel teşkil edecek bir mektebinin olması gerektiğini düşünür.Topçu, “Hakikat şu ki, millet bünyesinde inkılaplar mekteple başlar ve her milletin kendine özel olan mektebi vardır.” der. Buna göre, milli mektep, taklit olmayacak, kültürün, benliğin, kültürel varoluşun kendisinden, kendi özgün karakterinden türeyecektir. Topçu, bir zamanlar medreselerin milli mektep olduğunu düşünür. Ne zaman ki, hikmet, felsefe bu ortamdan çekilmiş, medreseyi oluşturan zihniyet de yozlaşmaya başlamıştır. Topçu’ nun milli mektep fikri, bir zihniyet dönüşümünü, bir dirilişi ve öze dönüşü ifade eder. Türkiye’nin Maarif Davası, böyle bir dönüşümün, böyle bir dirilişin düşünsel altyapısını hazırlamaya yönelik bir çalışmadır. |
30.06.2016 |
· EĞİTİCİ FİLM İZLEME-YORUMLAMA-FARKINDALIK OLUŞ. |
‘YERDEKİ YILDIZLAR’ filmi seçildi ve izlenildi.
Film hakkında yorumlarım: Özel eğitim gereken öğrenciler meslek hayatımızda her zaman karşımıza çıkar ve çıkacaktır. Özel eğitim gereken öğrencileri zamanında keşfederek onlara daha iyi yardımcı olabiliriz. Özel eğitim gerektiren öğrencilerin ailelerinin de bu durumu kabul etmeleri önemli bir aşamadır. Her öğrencinin farklı olduğu gibi her öğretmen de farklıdır. Fakat öğretmenlik mesleği fedakarlık isteyen bir meslektir. Öğretmenlere bu aşamada fazlasıyla sorumluluk düşmekte özverili olmaları gerekmektedir. Öğretmenler ve yöneticiler, olumlu ya da olumsuz yöntemlerini bu filmdeki karakterlerde görebilmeleri mümkündür. Öğrencilerle iletişimlerini düzenleyebilirler. Sınıf ortamında öğrenme güçlüğü çeken öğrencilere faydalı olabilirler. Eğitimcilerin bakış açıları olumlu etkilenebilir. Mesleki motivasyonları artabilir. Çevrelerine örnek teşkil edebilirler. Filmdeki araç-gereçler, onlara ilham kaynağı olabilir. Sorunlu öğrenciler hakkında fikir edinebilirler. Yeni öğretim teknikleri geliştirebilirler. Okulda ortaya çıkabilecek herhangi bir sorun hakkında ön görü kazanabilirler. Liderlik davranışı geliştirebilirler. Böylece eğitim ortamını doğru şekilde düzenleyerek, eğitim ortamında olumlu etkiler yaratabilirler. |
Süleyman BESİLİ
Sınıf Öğretmeni