*Budizm’i benimseyen Uygurların 762 yılında Maniheizm’i devlet dini olarak kabul etmelerinden sonra inanç dünyalarında ortaya çıkan değişimler sanata da yansımıştır. Budizm ve Maniheizmin etkisi ile Uygurlarda resim sanatı gelişmiştir.
*Eski Uygur şehir kalıntılarında bulunan ve 8.-9. yüzyılla tarihlenen duvar resimleri (freskler),
Türk resim sanatının en eski örnekleri olarak kabul edilmektedir.
*Türk minyatür sanatının ilk örneklerini veren Uygurlarda duvar resimlerinin yanı sıra minyatür sanatı da çok gelişmiştir.
*Mani dini etkisi ile hazırladıkları el yazmaların, Mani rahiplerinin dinî törenlerinin canlandırıldığı resimlerindeki yüz yapıları, minyatür sanatında Uygur Tipi olarak adlandırılan bir terminoloji oluşturmuştur.
*Antik Çağ yazarı Johannes Grammatikos’un kaleme aldığı Hekim Andromakhos’un maceralarının anlatıldığı eserin, Büyük Selçuklu devrinde resimlenmiş iki kopyası günümüze ulaşmıştır.
*Kitab al-Tiryak (Panzehirler Kitabı) isimli bu eserin kopyalarından biri 1199 yılına diğeri 13.
yüzyıla tarihlenir. Minyatür sanatı Büyük Selçuklulardan Anadolu’ya geçmiştir.
*Anadolu’da hazırlandığı bilinen erken tarihli minyatürlü yazması, Hekim Dioskorides’in
De Materia Medica adlı eserinin Arapça’ya çevrilmiş versiyonudur.
*Artuklu saray mühendisi El Cezeri’nin teknik buluşlarını içeren bizzat El Cezeri tarafından 1206 yılında yazılan Kitab fi Ma’rifet el-nafi’ fi eşşinaa ti’l hiyel (Otomata) adlı eserin on dört farklı kopyası bulunmaktadır.
*Anadolu’da hazırlanan 13. yüzyılın en önemli minyatürlü yazması, bugün Topkapı
Sarayı Müzesi’nde bulunan Varka ve Gülşah adlı eserdir.
*Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad zamanında (1220-1237) Azerbaycan’ın Hoy şehrinden gelen nakkaş Mehmed ibn Abdülmümin tarafından Konya’da resimlenen bu yazmada, Peygamber zamanında iki genç arasında yaşanmış bir aşk hikâyesi konu alınmış, sahneler hikâyeci bir üslupla şeritler hâlinde metinlerin arasına yerleştirilmiştir
*En erken tarihli Osmanlı minyatürleri Fatih Sultan Mehmet devrine aittir.
*16. yüzyılla birlikte büyük bir gelişim gösteren Osmanlı minyatüründe, Selimname, Süleymanname, Hünername, gibi Osmanlı padişahlarının tarihlerini konu edinen minyatürlü yazmalarla şehzadelerin sünnet törenlerinin anlatıldığı Surnamaler önemli yer tutarlar.
*18. yüzyılın sonlarında kurulan askerî teknik okullarda (Mühendishane-i Berr-iHümayun ve Mühendishane-i Bahr-i Hümayun) batılı tarzda teknik resim dersleriVerilirdi.
*19.yüzyılda Avrupa’da ünlü ressamların atölyelerinde eğitim görenler arasında Şeker Ahmet Paşa , Süleyman Seyyid ve Osman Hamdi Bey gibi önemli sanatçılar bulunmaktadır
*1909 yılında Türk ressamlarının ilk meslek birliği olarak Osmanlı Ressamlar Cemiyeti
kurulur.
*Türk resim tarihinde görülen ilk büyük gelişme, Sanayii Nefise’den mezun olarak Avrupa’ya
gönderilen öğrencilerin 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın çıkması ile yurda dönüşlerinde yaşanmıştır.
* 1914 kuşağı olarak adlandırılan bu sanatçıların içerisinde; Avni Lifij , İbrahim Çallı, Feyhaman Duran gibi sanatçı lar bulunmaktadır.
*Empresyonizm (İzlenimcilik) akımının etkilerini sergileyen 1914 kuşağının ardından, 1928 yılında kurulan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği ile Ekspresyonizm, Kübizm
ve Konstrüktivizm gibi Batı resminde görülen çeşitli akımlar Türk Resim sanatına girer.
*Osmanlı Ressamlar Cemiyeti: 1909 yılında kurulan Türk resim sanatçılarının oluşturduğu meslek birliğidir. Cemiyetin amacı, Sanayii Nefise Mektebi’nden ve askerî okullardan mezun olan ressamlara iş olanağı sağlamak ve sergilerin düzenlemesine katkıda bulunmaktır. Cemiyet, 1921 yılında Türk Ressamlar Birliği, 1926 yılından sonra Güzel Sanatlar Birliği adını almıştır.
*Bu dönemle birlikte Turgut Zaim, Zeki Kocamemi, Nuri İyem , Nurullah Berk , Abidin Dino ,Neşet Günal , Bedri Rahmi Eyupoğlu gibi önemli sanatçılar Türk Resim tarihinde yerlerini alırlar.
Heykel Sanatı
*Göktürklerin Orhun Yenisey bölgesindeki Kültigin (732), Bilge Kağan (735) ve vezir Tonyukuk (725)’a ait mezar külliyelerinin tören yollarının iki yanında bulunan heykeller belli bir şemaya göre dizilmişlerdir.
*Danimarkalı araştırmacı Thomsen tarafı ndan 1839 yılında yazıtları çözümlenen mezar anıtları bünyelerinde Göktürklerden günümüze ulaşan en eski yazılı eserleri barındırırlar.
*Heykeller anma törenleri için yapılan mabetlerin vazgeçilmez ögesi hâline gelmişlerdir. Balbal denilen bu heykellerin kişinin hayatta iken öldürdüğü düşmanlarını temsil ettiğine inanılırdı
*Heykel sanatı ile ilgili ilk ciddi çalışmalar, Sanayii NeŞse Mektebi’nin kurulması ile başlamıştır.
*İhsan Özsoy, İsa Behzat ve Mehmet Mahir Tomruk Sanayii Nefise’yi bitiren ilk heykeltıraşlar olarak bilinirler.
*Cumhuriyetin ilk yıllarında Kurtuluş Savaşı’nın önemini ifade eden anıt heykellerin yapımı ağırlıklı yer tutar. Bu alanda hizmet verecek sanatçıların azlığı nedeniyle yurt dışından davet
edilen sanatçılara da sipariş verilmiştir.
*İsmi ön plana çıkan yabancı sanatçılar arasında, Heinrich Krippel , Pietro Canonica, Rudolf Beling bulunmaktadır.
*Bu dönem sanatçıları Atatürk anıtlarının yapımında görev almışlardır. Dönemin önemli heykeltıraşları arasında İlhan Koman , Şadi Çalık , Hadi Bara , Zühtü Müridoğlu sayılabilir.
*Halı Sanatı
*Bugün Leningrad Hermitage Müzesi’nde bulunan, dünyanın en erken tarihli halısı olarak kabul edilen, Hun devrine ait Pazırık halısı Gördes düğüm tekniğinde, yün iplikle, yüksek havlı olarak dokunmuştur.
*Hav: Her türlü dokuma üzerindeki ince tüyler.
*Bordür: Sınır belirleyici çizgisel öge. Sanatsal içerik taşısın taşımasın, her türden yüzey üzerinde yer alabilir.
*Hun devrinden günümüze ulaşan Pazırık Halısı dışında 1905 yılında Doğu Türkistan’da bulun MÖ 3.-MS 6. yüzyıllar arasına tarihlenen en eski halı örnekleri bugün dünyanın çeşitli müzelerinde yer almaktadırlar.
*15. yüzyılın sonlarından itibaren halılarda hayvan figürlerinin yerini geometrik desenler alır. Holbein halıları olarak adlandırılan halı grubunda, zeminlerde mavi ve kırmızı, desenlerde mavi, kırmızı, sarı ve kahverengi kullanılmıştır.
*Bergama ve Uşak erken dönemlerden itibaren önemli halı üretim merkezleri olmuşlardır.
*17. yüzyılda bu merkezlere kilim ve seccade gibi dokumaların da üretildiği Uşak,Ladik, Kula, Milas, İstanbul, Bursa, Hereke, Ispartagibi merkezler eklenmiştir.
*Altın, gümüş, tunç ve pirinç gibi madenlerin kullanıldığı Selçuklu devri maden sanatında tabak, tepsi, tas, ibrik, maşrapa, kandil, leğen, kazan, ayna, kapı tokmağı gibi farklı türde kullanım eşyası üretilmiş; kazıma, kabartma, yaldız, savatlama ve minai gibi farklı teknikler uygulanmıştır.
*12. yüzyılın ikinci yarısından sonra takılarda altın kullanımı artmıştır.
Ahşap Sanatı
*Abbasi Dönemi’nde, 9. yüzyılda Samarra yapılarının kabartma alçı panolarında diğer üsluplar yanında ortaya çıkan eğri kesim tekniği Türklere ve Orta Asya etkilerine bağlanmaktadır.
*Kündekâri: Türk ahşap sanatında küçük ve geometrik ahşap parçalarının birbirlerine geçmelerle bağlanması tekniği.
*14. yüzyıldan itibaren ahşap sanatına kakma tekniği de girmiştir. Damsa Köyü Taşkınpaşa Camii (14. yüzyıl başı) minberi bu tekniğin kullanıldığı önemli bir örnektir
Çini Sanatı
*Bir Uygur yerleşimi olan Karahoço’da gerçekleştirilen kazılar, Uygurlardan itibaren
çininin Türk sanatı içerisinde yer aldığını göstermiştir.
*Çininin mimaride kullanılması ve geliştirilmesinin ilk büyük adımı Büyük Selçuklu devrinde atılmıştır.
*Anadolu çini sanatında sıraltı ve sırüstü adı verilen iki sırlama ve renklendirme tekniği kullanılmıştır.
*14. ve 15. yüzyılda renkli sır tekniği denilen, farklı renkteki sırların birbirine karıştırılmadan aynı yüzeyde kullanıldığı bir tekniğin uygulanmaya başlandığı görülür.
*Konya Alâeddin Camii ile Beyşehir Eşrefoğlu Camii’nin çini mozaik tekniğinde üretilmiş mihrapları önemliörneklerdir.
*Bursa Yeşil Camii ve Türbesi ile başlayan Osmanlı çini sanatı, Selçuklu renkli sır tekniği ile mozaik çini tekniğini birleştirmiştir.
*Lale, sümbül, karanfil, narçiçeği, şakayık, erik ve kiraz dalları ile hançer gibi kıvrılan iri yapraklar en sık kullanılan motişerdir.
Kaynak:aoftarihbolumum.blogspot.com.tr/