1789 yılında meydana gelen Fransız ihtilali, eşitlik, özgürlük, milliyetçilik ve demokrasi gibi fikirlerin bütün Avrupa’da etkili olmasını sağlamıştır. Bu fikirlerin etkisiyle imparatorluklar yıkılmış, milli devletler kurulmuştur. Meşruti yönetimler ortaya çıkmış, krallar egemenliklerini halk ile paylaşmak zorunda kalmışlardır. Fransız İhtilali’nin yaydığı fikirler Mustafa Kemal’i de etkilemiştir. Atatürk, 8 Mart 1928 tarihinde yaptığı bir konuşmada Türk inkılabının özgürlük ve demokrasi konusunda Fransız İhtilali’ni örnek aldığını belirtmiştir.
Osmanlı Devleti’nin, Avrupa’nın Gerisinde Kalması
Osmanlı Devleti, askeri alanda yetersizliklerinin ortaya çıktığı 18. yüzyılda Avrupa’nın gerisinde kaldığını kabullenmiştir. Osmanlı yöneticileri Avrupa’yı yakalayabilmek için Batılı tarzda yenilikler yaptıysa da bu yeniliklerden istenilen sonuç alınamamıştır.
Bu ortamda aydınlar. Avrupa’da benimsenen meşrutiyet yönetiminin Osmanlı ülkesinde uygulanmasının devleti kurtarabileceğini savunmuşlardır. Ancak meşrutiyete geçiş de Osmanlı Devletini parçalanmaktan kurtaramamıştır.
Osmanlı Topraklarının Hızla Daralması
Osmanlı Devleti 1877 -1878 yıllarında Rusya ile yaptığı savaşta (93 Harbi), Balkanların büyük bir kısmını kaybetmiş, Doğu Anadolu’da da Kars, Ardahan ve Batum’u Rusya’ya bırakmıştı Rusya, Ermenileri ve Balkanlarda Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsızlığını kazanan devletleri kışkırtırken; İngiltere de Osmanlı toprağı olan Mısır’ı işgal etmişti (1882). Trablusgarp Savaşı Afrika’da, Balkan Savaşları ise Balkanlarda Osmanlı sınırlarının daralmasına yol açmıştı.
Osmanlı Devleti’nin Dünya’daki Gelişmeleri Takip Edememesi
Osmanlı Devleti’nin; dünyada meydana gelen bilimsel ve teknik alanlardaki gelişmeleri takip edememesi, kapitülasyonlar nedeniyle sanayisini geliştirememesi, dış borçları ödeyemez hale gelmesi ve savaşların genelde aleyhine sonuçlanması, 20. yüzyılın başlarına gelindiğinde ekonomik ve siyasi açılardan iyice zayıflamasına neden olmuştur. Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’nden alacaklarını tahsil etmek amacıyla oluşturdukları Duyun-u Umumiye idaresi, Osmanlı Devleti’nin siyasi ve ekonomik alanlarda iyice güç kaybettiğinin göstergesidir.
Anadolu’nun İşgal Edilmesi
İtilaf Devletleri’nin, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Anadolu’da gerçekleştirdikleri işgal hareketlerine karşı Osmanlı yönetimi seyirci kalmıştı.
Vatanın ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu bu ortamda Mustafa Kemal, “Ya istiklal ya ölüm!” diyerek Türk milletinin bağımsızlık inancını harekete geçirmiş, millet egemenliğine dayanan yeni bir Türk Devleti kurmayı başarmıştır.
Önemli Türk ve Yabancı Aydınların Düşünceleri
Osmanlı aydınları devleti içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak için çeşitli çareler aramış, düşünceler üretmişlerdir. Bu düşünce akımlarından Türkçülük, Mustafa Kemal tarafından benimsenmiştir. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda ağır bir yenilgi alması Mustafa Kemal’de millet egemenliğine dayanan yeni bir devlet kurma fikrini güçlendirmiştir. Bazı yabancı aydınlar da Atatürk’ü etkilemiştir.