Sayın velim; bu yazı başka bir yazı. Bu yazı nasıl gayret edilmez ve çalışılmaza dair bir yazı. Uzun süren bayram tatilimiz sona erdi. Dinlenmek ve güzel vakit geçirmek elbette ki hepimizin hakkı. Hele hele çocuklarımız bunu en fazla hak edenlerden. Çocuklarımız çocukluklarını yaşamalı, eğlenmeli, arzularını yaşamalıdır. Çünkü onlar en değerli varlığımız.
Peki sizler, ebeveyn olarak çocuklarınızla ne denli ilgilisiniz. Düşünmenizi ve ilgili olmanın kriterlerini bir kez daha bilince çıkarmanızı istiyorum. Çocuğunuzun öğretmeni olarak üzerime ne kadar ne düşüyorsa gereğini yapıyorum. Belki benim de eksiklerim oluyordur belki ben de hata yapıyorumdur. Ama inanın değim yerindeyse öğrenmenin gerçekleşmesi uğruna sınıfta kırk takla atıyorum desem yeridir.
Sınıfta yeri geldiğinde psikolog veya sosyolog oluyorum. Kimi zaman anne ya da baba. Sağlık memuru veya hemşire. İyi bir pedagog ya da uzman bir eğitimci. Ne olduğum konusunda bir rahatsızlığım yok. Çünkü çocuklar benim en güzel çiçeklerim ve en güzel mutluluk kaynaklarım. O nedenle sınıf içerisinde bizler bir aile gibiyiz. O nedenle sınıfımızın fiziki düzeni bir evden farksız dizayn edilmiş durumda. Onlar sınıfa girince evlerine gelmiş gibi gözleri ışıl ışıl olsun istiyorum.
Ben sınıfa girince… dizeleriyle başlayan şiirlerin bilincindeyim. Ya da sevgi dolu sınıfım….dizelerinin.
Geleceğimizi yetiştirdiğimin ve bulunduğum konumumun gün gelip yerine geçileceğini de biliyor ve çocuklarımı buna göre eğitiyorum. Bizlerden daha yetenekli, bizlerden daha ufku aydın olsunlar istiyorum.
Sayın velim bu yazı başka bir yazı demiştim. Belki de sizin için ilk değildir. Ancak ben ilk kez böyle bir yazı kaleme alıyorum. Birinci sınıftayken ‘sayın veli…’ başlığı ile başlayan bir yığın yazı yazmıştım eğitime ve derslere dair. Bu yazı nereden icap etti peki.
Geçen yıldan bu yana en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın ne kadar eğitimiyle ilgilisiniz. Bunu düşünmenizi istiyorum. Daimi olarak ders yapmayan, ev çalışmalarını ihmal eden, verilen çalışma yapraklarını baştan sağma yapan veya yapmayan, öykü kitaplarını okumayan veya okumuş gibi yapan öğrencilerimin sorumlulukları noktasında sizin de payınız var mı sizce?
Kahvaltı yapmadan gelen bir öğrenci derse nasıl konsantre olabilir? Ya da uykusunu yeterince alamayan bir çocuk? TV izlemenin bir sınırı olmalı belki. Ya da geç uyumanın. Uyku konusunda çocuğumuzu ne kadar eğitebildik. Onların bu yaşlarda uykuya çok ihtiyacı olduğunu ve bunun sağlıklı gelişimini dolayısıyla eğitimini olumsuz etkileyebileceğini bilmeyeniniz yoktur.
Israrla ve inatla etkinlikleri yapmamanın sebeplerini çözebilmiş değilim. Bunun biraz daha sorgulanmasını isterim. Hele hele tırnak gibi basit bir temizlik alışkanlığı bile hala hayata geçmiş değil.
Çocuklarımızın oldukça fazla zamanları olduğunu düşünsem de galiba bu zamanlar verimli geçmiyor. Kaliteli aile sohbetleri yapmanın önemi büyük. Örf, adet, gelenek ve göreneklerimiz bu kaliteli dediğimiz aile ortamlarında hayat buluyor. Çocuklarımız saygıyı ve sevgiyi hatta birbirlerine karşı hitap etme biçimi bile böyle ortamlarda öğrenir. Bence çocuklarımızla verimli zamanlar geçirmek yerine onları ya televizyona ya da bilgisayara mahkum etmekteyiz.
Hiçbir eğitim bir günde hayata geçmez. Eğitim bir süreç işidir ve davranış kazanmak ta zamana bağlıdır. Dolayısıyla çocuklarımızın daha başarılı olması için önce buna inanmış olmak sonra da bunun için gayret içinde olmak gerekir. Biri diğerinin önceliği değildir. Eğitime inanmak ve çaba harcamak! Sanırım püf noktası bu olsa gerek.
Eğlemek ve oyun oynamak en doğal hak olsa da her bir etkinliğin zamanı ve yerini doğru planlamak gerekir. Misafirliğe gidildiğinde koltuklara basarak oynayan bir çocuk, basitçe, çocuk olarak kabul edilmemeli. Bunu yapan çocuğun yapma sebeplerine yönelinmelidir. O nedenle çocukluk çağları üzerinde fazlasıyla yoğunlaşılması gerekir.
Okula sevinçle ve heyecanla gelen çocuklarımızın daha çok arkadaşlarıyla birlikte olacağı duygusu taşımasının nedeni sizce ne olabilir? Birlikte oyun oynamak, birlikte gülüp şımarıklık yapmak onları keyiflendiriyor. Bu halde olan çocuklarıma nasıl kızarım. Ama her bir işin saygı ve disiplin çerçevesinde olması da önemli. Kuralsızlık her yerde zamanla hırçınlığı doğurur. Evde veya başka bir mekanda uyulması gereken bir takım kurallar için çocuklarımızı ne denli ikaz edebildiniz? Yeri geldiğinde durmasını bilen bir çocuk olabildi mi? Veya olması sağlanabildi mi?
Ailevi sorumluluklarımızın üstesinden gelerek daha yetenekli ve başarılı bir çocuk yetiştirmek önemli. Sorumluluk konusunda çocuklarınıza ne kadar güven duyduğunuzu belli etmelisiniz. Sürekli ders çalışmaya sevk etmek yerine öğrenme heyecanı taşıma arzusu niye kazanılamıyor. Bunun sebepleri sizce ne/neler olabilir. Örneğin birlikte kitap okuma saati uygulaması farklı bir yaklaşım olabilir.
Sayın veli ilgi ve alakadar olmak için azıcık çaba ve azıcık motivasyon kafidir. Yeter ki çocuklarımız kendileriyle ilgilenildiğini hissetsin. Çocuklarımız, baba ve annesi tarafından değerli oldukları duygusunu hissetsin. Sakın ‘değer’ kelimesine takılmayın. Elbette sizin en değerli varlıklarınız onlar. Kastetmeye çalıştığım; bunu çocuklar birebir hissetmeli. Para vererek, kitap veya oyuncak sunarak değil ama. Daha farklı ve daha samimi olduğunuz duygusunu tattırarak.
Sevgili ve kıymetli velim; tüm duygu ve düşüncelerimi belirttikten sonra beni doğru anlayacağınız inancıyla hareket etmenizi bekliyorum. Çare ve çözüm konusunda okulda veya evde sizlerle olmaya hazırım. İhtiyaç dahilinde ev ziyaretlerim devam edebilir. Beni anlayışla karşılayacağını düşündüğüm, siz velime saygılarımı sunuyorum.
Daha başarılı bir eğitim için sevgiler. saygılar…Öğretmeniniz !
Kaynak: www.egitimhane.com Üye: meryemkoc