Osmanlı devletinde genel politikaların belirlendiği ve dini, siyasi ve toplumsal kararların alındığı ve padişahın başkanlık ettiği kurula divan ı hümayun denir. Günümüzdeki bakanlar kuruluna çok benzer bir işleyiş sistemi bulunmaktadır. Şimdiki bakanlar kurulundan farklı yönlerinden biri önemli konular ile ilgili dilekçeleri kabul ederek toplantının gündemine alınması ve yüksek karar organı özelliği göstermesidir. Divan ı hümayun da alınan kararlar. Uygulanmak zorundaydı. Osmanlı devletinde ilk zamanlarda divan üyesi sayısı çok kısıtlıydı. Padişah ve sadrazamlar divanı oluşturarak kararlar alırlardı. Özellikle İstanbul’un alınması ile birlikte devlet işleri çok fazlalaşmış, hal böyle olunca üye sayısının arttırılması yoluna gidilmiş. Divan ı hümayun üyelerinin her biri farklı görevlere tabii idiler. Bu sebeple her üyenin toplantılarda belli bir rapor sunmaları gerekmekteydi. Örneğin vezir i azamın görevi padişah olmadığı zamanlarda divana başkanlık yapmak ve devletin egemenlik hakkını savunmaktı. Kadıasker yargı işlerinden sorumlu idi yani şimdiki adalet bakanı. Defterdar ise mali işlerden sorumluydu. O da şu anki maliye bakanı olarak belirtilebilir. Divan toplandığı zaman ülkenin bütün sorunları masaya yatırılırdı. Üyelerin her biri kendi alanındaki raporları verir ve sorun teşkil edecek konuları belirtirdi. Padişah hepsini hinler ve bu olaylar için politikalarını belirlerdi. Ayrıca fetih dönemlerinde de toplanan divan nasıl bir fetih politikası verileceğini tartışırdı. Demokratik bir ortamın oluşturulması için padişah daima herkese söz hakkı verirdi. Ama son karar mercii padişahtır.