Avrupa’daki Gelişmelerin Osmanlı Devleti’ne Yansımaları

  1. yüzyılın başlarına gelindiğinde, Avrupa’da sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal alanlarda güçlü bir dönüşüm yaşandı. Bu dönemde Avrupa’nın yükselmesinde, geçmişteki gelişmelerin büyük bir etkisi olmuştur. Bu gelişmelerin başlıcaları şunlardır:

1. Coğrafi Keşifler: 15. yüzyıldan itibaren gerçekleştirilen coğrafi keşiflerle, Avrupa, bilinmeyen birçok yeni bölgeyi keşfetti. Bu keşifler sonucunda Avrupa’ya bol miktarda altın ve gümüş taşındı, böylece Avrupalı devletler büyük bir zenginlik elde etti. Coğrafi keşifler, sömürgecilik faaliyetlerinin de başlamasına yol açtı. Not: Yeni keşfedilen yollarla Avrupalılar farklı ticaret rotaları kullanmaya başladılar. Bu durum, Osmanlı ekonomisi üzerinde olumsuz etkiler yarattı.

2. Rönesans ve Reform:

  • Rönesans: Bilim, sanat, kültür, edebiyat ve mimari gibi alanlarda önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemi ifade eder.
  • Reform: Katolik Kilisesi’nin baskısının azaldığı, özgür ve bilimsel düşüncenin geliştiği bir süreçtir.

3. Aydınlanma Çağı: 18. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan, akıl ve mantığın ön planda tutulduğu düşünsel bir hareket olan Aydınlanma, bilim ve felsefede önemli ilerlemelere yol açtı. Bu dönemdeki bilimsel ve teknolojik gelişmeler, Sanayi İnkılabı’nın temellerini atmıştır.

4. Fransız İhtilali: 1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilali, tüm dünyada eşitlik, adalet, bağımsızlık ve milliyetçilik gibi düşüncelerin yayılmasına önayak oldu.

  • Milliyetçilik: Her milletin bağımsız olarak kendi devletini kurma düşüncesi, siyasi bir akım haline geldi. Fransız İhtilali, Osmanlı Devleti’ni iki şekilde etkiledi:
  • Olumlu: Demokratikleşme hareketlerinin başlamasına olanak sağladı (Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, I. Meşrutiyet).
  • Olumsuz: Azınlık isyanlarının artmasına ve Osmanlı’nın zayıflamasına yol açtı. Not: Fransız İhtilali, I. Dünya Savaşı’nın siyasi nedenlerinden biridir.

5. Sanayi İnkılabı: 18. yüzyılın sonlarında İngiltere’de başlayan Sanayi İnkılabı, insan ve hayvan gücü yerine buhar gücüyle çalışan makinelerin kullanılmasına dayanan bir üretim sistemine geçişi simgeler. Bu devrimle birlikte:

  • Sanayileşen ülkeler, üretim için hammaddeye ihtiyaç duymaya başladı.
  • Ürettikleri ürünleri satabilmek amacıyla yeni pazarlar aradılar.
  • Sömürgecilik yarışı hız kazandı.

Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’ne Etkileri:

  • Osmanlı, Avrupalı devletlerin hammadde kaynağı ve açık pazarı haline geldi.
  • Osmanlı esnafı ve zanaatkarları, Avrupalı üreticilerle rekabet edemeyerek üretim düştü, el tezgahları ve küçük atölyeler kapandı, işsizlik arttı.
  • Dış borçlar arttı ve kapitülasyonlar çoğaldı.
  • Düyûn-ı Umûmiye İdaresi kuruldu. Düyûn-ı Umûmiye İdaresi: Borçlarını ödeyemeyen Osmanlı Devleti’nin alacaklı Avrupalı devletler tarafından kurulan bir borç yönetim organıdır.

Osmanlı’daki Demokratikleşme Hareketleri: Fransız İhtilali sonrası ortaya çıkan milliyetçilik akımıyla birlikte, Osmanlı’daki azınlıkların isyanları arttı. Osmanlı Devleti, bu isyanları bastırmak amacıyla bazı reformlar yapmayı zorunlu hissetti. Bu reformlar şunlardı:

  • Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu) (1839):
    • Osmanlı vatandaşları arasında din, dil, ırk farkı gözetmeksizin eşitlik sağlandı.
    • Can ve mal güvenliği devlet garantisi altına alındı.
    • Mahkeme kararı olmadan kimse cezalandırılmayacak.
    • Herkesin gelirine göre vergi alınacak.
    • Askerlik, erkekler için zorunlu hale getirildi.
  • Islahat Fermanı (1856):
    • Osmanlı’da yaşayan gayrimüslimlere karşı küçültücü ifadeler yasaklandı.
    • Cizye vergisi kaldırıldı.
    • Gayrimüslimlere askerlik yapma ve devlet görevlerine girme gibi haklar tanındı.
  • I. Meşrutiyet (1876):
    • Jön Türkler (Genç Osmanlılar), meşrutiyet ilan edilirse Osmanlı’nın dağılmasının önlenebileceğini düşündüler. Bu çerçevede meşrutiyet ilan edilip anayasa kabul edildi, Osmanlı Mebusan Meclisi kuruldu.
    • II. Abdülhamit, padişah olduktan sonra meşrutiyet ilan etti ve anayasa (Kanun-ı Esasi) yürürlüğe girdi.
    • Ancak kısa bir süre sonra, II. Abdülhamit Osmanlı-Rus Savaşı’nın (1877-1878) karışıklık ortamını bahane ederek meşrutiyet yönetimine son verdi.
  • II. Meşrutiyet (1908)

II. Abdülhamit’in meşrutiyeti kaldırması, özellikle Genç Osmanlılar olarak bilinen bir grup aydın tarafından tepkiyle karşılandı. Bu grup, İttihat ve Terakki Cemiyeti‘ni (1889) kurarak, Abdülhamit’e karşı siyasi baskılar oluşturdu. Sonuç olarak, 1908’de II. Abdülhamit, meşrutiyeti yeniden ilan etmek zorunda kaldı.

Osmanlı Devletini Dağılmaktan Kurtarma Fikirleri
Osmanlı’nın dağılmasını engellemek için zaman içinde çeşitli düşünce akımları ortaya çıkmıştır. Bu akımlar, devletin birliğini ve bütünlüğünü koruma amacı gütmekteydi.

1. Osmanlıcılık:
Osmanlıcılık, din, dil ve ırk ayrımı gözetmeden herkesin Osmanlı vatandaşı sayılmasını savunan bir düşünce akımıdır. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve I. Meşrutiyet bu düşünce çerçevesinde ilan edilmiştir.

  • Savunucuları: Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal.
    Ancak, Osmanlıcılık, özellikle Balkan Savaşları sonrasında çeşitli milletlerin Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmasıyla başarısız olmuştur.

2. Türkçülük (Turancılık, Pantürkizm):
Türkçülük, tüm Türkleri milli bir duygu etrafında birleştirerek tek bayrak altında toplama amacını gütmektedir. Özellikle II. Meşrutiyet dönemindeki milliyetçilik isyanlarına karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından bu dönemde uygulamaya konulmaya çalışılmıştır. Türkçülük, Kurtuluş Savaşı sırasında milli birlik ve beraberliğin sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır.

  • Savunucuları: Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, İsmail Gaspıralı, M. Emin Yurdakul.

3. İslamcılık (Panislamizm):
İslamcılık, devletin parçalanmasını engellemek amacıyla, tüm müslüman milletlerin Osmanlı Halifesi’nin liderliğinde birleşmesini savunan bir akımdır. Arnavutluk’un kaybı ve Arapların I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere ile işbirliği yapması, İslamcılığın önemini kaybetmesine yol açmıştır. II. Abdülhamit, bu akımı devlet politikası haline getirmiştir.

  • Savunucuları: Mehmet Akif, Sait Halim Paşa.

4. Batıcılık (Garpçılık):
Batıcılık, Osmanlı Devleti’nin kültür, yönetim, hukuk ve toplumsal alanlarda Avrupa devletlerine benzer bir modernleşme sürecine girmesini savunan bir düşünce akımıdır. Bu akıma göre, Avrupa tarzı bir modern devlet yapısı, ülke içindeki gayrimüslimlerin ayrılıkçı düşüncelerden vazgeçmesini sağlayacaktı.

  • Savunucuları: Tevfik Fikret, Abdullah Cevdet, Celal Nuri.

Not: Hiçbir fikir akımı, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasını engellemeyi başaramamıştır.

[contact-form][contact-field label=”İsim” type=”name” required=”true” /][contact-field label=”E-posta” type=”email” required=”true” /][contact-field label=”İnternet sitesi” type=”url” /][contact-field label=”Mesaj” type=”textarea” /][/contact-form]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir